By Dimitris Minaretzis / info@eurohoops.net
EuroLeague’in mevcut formatında toplam 16 takım var ve bu takımların ancak sekizi, playoff bileti alabiliyor. Kimi ise dışarıda kalıyor ve o bileti alamıyor. Bununla birlikte bu yolculukta önemli olan sadece varış noktası değil. Yolculuğun kendisi de bizlere çok şey anlatıyor. Bazı takımlar için bu sezon bu yolculuk tamamen sallantı ve sert bir inişle geçen bir yolculuk oldu.
Dediğimiz gibi, herkes playofflara kalamıyor. Ya da farklı bir ifadeyle playofflar için bazı koltuklar CSKA ve Fenerbahçe gibi takımlar için ayrılmış oluyor.
Sezon başladığı zaman yine de playofflara kimin kalabileceği ile ilgili tahminler yapıyorsunuz ve bazı takımların kadro kalitelerine, tarihlerine ve dinamiklerine bakınca playofflarda yer almasına garanti gözüyle bakıyorsunuz. Gelin birlikte bu sezonun başında benzer tahminler yaptığımız ancak o tahminleri karşılamakta başarısız olup hayal kırıklığı yaratan takımlara bakalım…
Barcelona: Boşa geçen ikinci sezon
Barcelona bir zamanlar ne olursa olsun playofflara kalmayı başarıyordu. Uzun zaman, Olympiakos ile birlikte EuroLeague’in en istikrarlı takımı oldular. Ancak artık son playoff deneyimlerinin üzerinden iki sezon geçti.
Tesadüf değil. Her şey, Xavi Pascual’in ayrılığı ile başladı. İspanyol çalıştırıcı, takımda bir takım temeller atmış, takımı çıkabileceği en yüksek seviyeye çıkarmak için sistem ve taktiğini oturtmuştu. Onun Barça bench’inde bulunduğu sekiz yılda kazandığı alışkanlıkların silinmesinin de öyle kolay olmadığını gördük. Ayrıca belki de Barça’nın son 2-3 yıldır katkısı düşen Juan Carlos Navarro’ya çok bağlı kalması da bu durumda bir rol oynamış olabilir. Bu sonuç kaçınılmazdı… Daha önceden bunu planlamış olmaları gerekmez miydi?
Ne geçen sezon Georgios Bartzokas, ne de bu sezon Sito Alonso durumu tersine çevirmeyi başarabildi. Barça, bir kez daha aldığı yalnızca 11 galibiyet ile hayal kırıklığı yarattı ve takım da istikrarlı bir performans ortaya koyamadı. Bir gün bakıyorsunuz Olympiakos,
Panathinaikos gibi takımları eziyorlar. Ertesi gün bir de görüyorsunuz ki saçma sapan mağlubiyetler alıyorlar.
Barcelona ile ilgili en kötü şey de yaptıkları bir dolu yatırıma rağmen sonuç alamadan para saçıyor olmaları. En azından Avrupa’da bir sonuç alamadılar…
Bu başlık bir övgü değil. Son yıllarda, aslında 2014’te EuroLeague şampiyonu olduktan sonra İsrail ekibi felaket sezonlar geçiriyor ve üst üste üç sezondur playoffa kalmayı başaramıyorlar.
26. haftaya kadar
Maccabi, playoff tablosunda yer alıyordu ancak dış kulvardan atağa kalkan
Baskonia, onları savunmasız yakaladı ve Maccabi, nihayetinde bu mücadelenin içinde kalamadı. Aslında sekizinci sıradaki Khimki’den üç galibiyet daha az aldıklarını düşününce asla yarışta olmadıkları sanılabilir ancak bu tam olarak doğru değil.
Yine de önemli olan sonuç değil mi? Maccabi, üç defadır playofflara kalamıyor ve bu sezon da onlar için başarısızlık olarak addedilebilir. Takımı güçlendirme çalışmaları, kadro felsefesini değiştirme uğraşları da böylece en azından EuroLeague’de boşa çıkmış oldu…
Milano‘nun kadrosuna sezon başında bakınca 2014’ten beri dahil olamadıkları playoff yarışı için en azından mücadele vereceklerini tahmin ediyordunuz. O yıl Final Four’a ev sahipliği yapan Milano ekibi, saha avantajına rağmen o sezonun şampiyonu
Maccabi tarafından playofflarda saf dışı bırakılmıştı.
Mesele sadece playoffa kalamamış olmaları da değil. Mesele, sezonu sondan ikinci sırada bitirmiş olmaları… Porca miseria…
Tecrübeli koç Simone Pianigiani bile güçlü bir kadro oluşturmayı başaramadı. Takımda çok fazla skorer vardı ancak ani iniş çıkışlar ve verimli savunma yetersizliği bu sonuca yol açtı. Dahası Milano, sezonun hiçbir bölümünde rakipleri için bir tehdit oluşturmadı ve neticede de yalnızca 10 galibiyet ile sezonu noktaladılar.
Baskonia‘yı iki maçta da yendiler, Khimki karşısında bir galibiyet çıkardılar ancak ilk altıdaki takımlar karşısında tek galibiyet dahi alamadılar. Bu sezon mücadelenin ne kadar uzağında kaldıklarını kanıtlamak bu kadar kolay işte…
Anadolu Efes‘in kadro kalitesi bu yaz düştü ancak açıkçası sezonu yine de yalnızca yedi galibiyet ile son sırada bitirmelerini beklemiyorduk. Yani geçen yıl olduğu gibi bu sezon da playoff yapmak için daha az şansları olduğunu kabul etsek bile alınan bu sonuç dev bir felaket.
Ayrıca geçen yılki kadronun EuroLeague playofflarına erişmekle kalmayıp neredeyse finalist Olympiakos’u turnuva dışına ittiğini de unutmayalım. Hem de ev sahibi avantajı olmadığı hâlde… Lacivert-beyazlılar o seride 2-1 öne geçmeyi başarmıştı ancak Vassilis Spanoulis ve takım arkadaşlarının tecrübesi ve kalitesi ağır basmış, Olympiakos turu atlayan taraf olmuştu.
Efes‘in bariz defoları vardı sezon öncesinde. Özellikle de yaratıcılık ve savunma tarafına bakılınca
Derrick Brown ve Zoran Dragic gibi kilit oyuncuların sakatlıkları onlara pahalıya mâl oldu. Ayrıca rotasyondaki derinlik eksikliği de önemli Türk oyuncu azlığı kadar dikkat çekici bir faktör oldu.
Koç değişikliği de Avrupa areanasında onlar için fayda etmedi. Ancak en azından Türkiye Kupası’na uzanmayı başaran
Efes, ligde de başarı hedefliyor.