By Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Bilindiği gibi sinema dünyasını Avengers – Infinity War fırtınası kasıp kavuruyor. Birbirinden önemli oyuncuların yer aldığı film vizyona girdiği ilk andan itibaren beklentileri fazlasıyla karşıladı. Avrupa basketbol dünyasında da büyük bir fırtına kapıda! Belgrad’daki Final Four’a artık sayılı günler kaldı ve zirveye çıkmak için her şeylerini ortaya koyacak dört takım belli oldu!
Son şampiyon Fenerbahçe Doğuş‘un yanı sıra CSKA Moskova, Real Madrid ve Zalgiris Kaunas da Avrupa basketbolunun “Infinit War’unda” sahne alıp kupayı müzelerine götürmek isteyecek. Bu müthiş heyecan öncesi biz de kendi “Yenilmezlerimizi” kurmaya karar verdik. Tabii ki bizim tercihlerimiz de EuroLeague’in zirvesine çıkmak isteyen bu takımların yıldızlarından olacak.
Seçimlerimizi yaparken süper kahramanlarla basketbol yıldızları arasında ortak özellikler bulmayı ve aynı zamanda süper kahraman evrenine uygun bir hikaye yazmaya dikkat ettik. Yine de sizin tercihleriniz farklı olursa bunları dinlemekten de mutlu oluruz!
Yazıya geçmeden son bir hatırlatma daha yapalım. Yazı içerisinde filme dair spoiler vermemeye özen gösterdik. Yani bu yazıyı okuduktan sonra gönül rahatlığıyla ve spiler yememiş bir şekilde Avengers: Infinity War’u izleyebilirsiniz. Daha fazla vakit kaybetmeden Avrupa basketbolunun en büyük savaşına hazırlanan Yenilmezlerimizi tanıyalım!
Captain America – Nando De Colo
CSKA Moskova’nın lideri Eurohoops’un Avengers’ının da lideri olacak! Turkish Airlines EuroLeague’de sezonun en iyi isimlerinden birisi olan ve birçoklarının MVP adayı Nando De Colo, birçok özelliğiyle Captain America’ya da benzerlik gösteriyor. “Dönüşüm” sürecinden başlayacak olursak Captain America da çok iyi bir askerken daha sonra özel bir deney sonucu üstün güçler kazanmıştı. De Colo da çok iyi bir oyuncuyken NBA’den dönmesiyle birlikte Avrupa basketbolunu domine eden isim oldu. Captain America’nın bir ordunun lideri olduğu gibi Fransız yıldız da “Ordu Takımının” lideri. Ayrıca her ikisi de çok sakin bir mizaca sahipler ve işler kötü gitse dahi soğukkanlılıklarını ellerinden bırakmıyorlar. Captain America’nın da savaş sırasında birçok kez insiyatif alarak serinkanlılıkla çözümü bulduğunu görmüştük. De Colo da kritik anlarda hiçbir zaman sorumluluk almaktan çekinmeyen bir isim.
Bununla birlikte her ikisi de kendilerine ne görev veriliyorsa sorgusuz sualsiz ama aynı zamanda kusursuz şekilde yerine getiriyorlar. Örneğin koç Itoudis, De Colo’dan skorer olmasını istediğinde ligin en durdurulamaz skorerine dönüşüyor. Ancak takım arkadaşlarını oynatması gerektiğinde de üstün saha görüşüyle bu görevin de üstesinden geliyor. De Colo’nun “Infinity War’u” ise Belgrad’da yaşanacak!
Ironman – Jan Vesely
AC/DC’den bir parça, görkemli ışıklar, müthiş bir görsel şölen ve arasından uçarak şaşalı bir giriş yapan Ironman! Tüm Demir Adam ve Avengers filmlerinde birçok kez gördüğümüz bir sahne. Gözlerinizi kapatıp bu sahneyi bir basketbolcuyla canlandırmayı düşündüğünüzde aklınıza Jan Vesely‘den başka bir isim gelmesi imkansız! Fenerbahçe Doğuş‘un Çek yıldızıyla Ironman arasındaki ortak noktalar gerçekten saymakla bitmiyor!
Öncelikle en kolayından başlayalım: Her ikisi de istedikleri yere uçabiliyor! Üstelik Ironman bunu üstün teknoloji sayesinde yapabilirken Jan Vesely ise Allah vergisi atletizmiyle yapıyor! İkisi de çok baskın karakterler ve içinde bulundukları topluluğa liderlik edebiliyorlar. Vesely’nin bu özelliği geçtiğimiz birkaç sezon birazcık geri planda kalsa da bu sezon iyiden iyiye ön plana çıktı. Ayrıca Vesely’nin iyi oynadığı dönemlerde sarı lacivertli ekibin başka bir havayla oynadığı da bir gerçek.
Bir başka benzerlik işe her ikisinin de görevlerini yapma tarzlarının benzerliği. Ironman de kötülerle savaşırken çoğu zaman eğleniyormuş gibi bir hava sergiliyor ve espri yapmaktan da çekinmiyor. Vesely de saha içerisinde çoğu zaman keyif alıyor ve diğer oyunculardan farklı bir havayla oynuyor. Yaptığı bir smaçtan sonra coşkuyla haykırışını, kenardaki tanıdıklarına çaktırmadan selam göndermesini, benchte otururken arkadaşlarıyla şakalaşmasını gözünüzün önüne getirdiğinizde bize hak vereceksiniz. Kısacası kötüler ve rakipler için tam olarak iki baş belası: Ironman ve Jan Vesely! Savulun!
Spiderman – Luka Doncic
Yenilmezlerin en genç ve bana göre hem en sempatik hem de en eğlenceli üyesi. Civil War’da Avengers denklemine katılan bu yenilenmiş Spiderman, güçlerinin yanı sıra aynı zamanda toyluğu ve eğlenceli kişiliğiyle izleyicilerin sevgilisi olmuştu. Avrupa basketbolunun en genç ve en sempatik yıldızını seçmek ise hiç de zor değil. Real Madrid‘le büyüleyici bir sezonu geride bırakan Luka Doncic, bizim Infinity War’umuzda Spiderman olarak bize yardımcı olacak!
Peter Parker radyoaktif bir örümceğin ısırmasıyla süper güçlere kavuşmuş ve Örümcek Adam’a dönüşmüştü. Luka Doncic’i çocukken bir basketbol böceği mi ısırdı bilemiyoruz ancak bu yeteneklerinin doğaüstü olduğu konusunda eminiz. Sloven yıldız şu anda basketbolun zirvesine doğru emin adımlarla yürüyor. Üstelik bunu yaparken kendisinden yaşça çok büyük oyunculara karşı savaşıyor. Tıpkı Spiderman gibi! Bununla birlikte Doncic’in sürekli gülen yüzü ve henüz hala çocuksu olan tavırları da onu oldukça sempatik bir hale getiriyor. Çoğu zaman başarılarından en çok etkilenen kişi o oluyor. Tıpkı savaş sırasında diğer süper kahramanları gören Spiderman’in şaşkınlığını gizleyememesi gibi!
Doncic arada çok etkileyici smaçlar yapsa da atletik yetenekleriyle bilinen bir oyuncu değil. Yani Spiderman gibi oradan oraya uçup zıplamıyor ancak saha içerisinde en az onun kadar hareketli. Birçok pozisyonu oynayabiliyor ve savunabiliyor. Ribaundu alıp göz açıp kapayıncaya kadar yarı sahayı geçiyor ve bunu sahaya ağlar atmadan başarabiliyor. Hiç fena değil?
Real Madrid sezon içerisinde birçok sıkıntı yaşadı ancak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadılar çünkü her zaman bir Spiderman’e yani Luka Doncic’e sahiplerdi. Şimdi ise en büyük savaşa doğru ilerliyorlar ve tüm rakiplerinin düşünmeleri gereken ciddi bir sorunları var!
Vision – Edgaras Ulanovas
Zalgiris Kaunas tarihi bir sezon geçiriyor ve Olympiacos gibi bir devi üstün bir oyunla dize getirerek Belgrad’daki Final Four’da yer almayı başardılar. Bu büyük başarının en büyük sebeplerinden birisi ise Edgar Ulanovas… Peki onun Avengers’taki karşılığı ne? Tabii ki de Vision!
Bu benzetmeyi yaparken bir başka benzetme daha yapmamız gerek. Devleri dize getiren ve düşük bütçelerine rağmen kendisinden çok daha pahalı takımlara karşı ne yapması gerektiğini çok iyi bilen Olympiacos adeta bunun için kurulmuş bir yapay zeka gibi. Yani onlara Ultron diyebiliriz. Onu dize getiren Zalgiris‘in liderlerinden Ulanovas da doğal olarak Vision olmuş oluyor. Vision’ın ana yaratılma amacının Avenger’ları yok etmek olduğu düşünülürse bu da Ulanovas’ın şu anki zorlu göreviyle örtüşüyor. Sonuçta kupayı kaldırmak için diğer süper kahramanların işini bitirmesi gerekmekte…
Ulanovas da tıpkı Vision gibi çok sessiz ve dingin bir mizaca sahip. Ayrıca tıpkı Vision’ın güneş enerjisini biriktirip alnından çıkarttığı ışınla yoğun bir saldırı yapması gibi Ulanovas da patlayıcılığıyla rakiplerine karşı öldürücü saldırılar düzenleyebiliyor. Bunlara ek olarak Ulanovas da Vision gibi güçlü bir fiziğe sahip ve yıkılması çok zor bir isim. Litvanyalı oyuncu Vision’ın duvarların içinden geçmesi gibi sert savunmaların arasından sıyrılıp skor üretebiliyor. Zalgiris, Belgrad’da Ulanovas’ın süper güçlerine çok ihtiyaç duyacak ve onun da bu büyük savaşa hazır olması gerek!
Doctor Strange – Kostas Sloukas
Zamanı kontrol edebilen ve mistik güçleri olan bir süper kahraman olan Doctor Strange’in basketbol dünyasındaki karşılığını düşünürken yaptığı etkileyici asistlerle sahadaki herkesin yerini daha onlar gitmeden tahmin eden ve bir nevi zamanı kontrol edebilen birini aradık. Cevabımızı da yaptığı asistlerle hem Fenerbahçe Doğuş‘u Final Four’a taşıyan hem de playofflardaki asist rekorunu kıran Kostas Sloukas‘ta bulduk!
Doctor Strange süper kahraman olmadan önce çok başarılı bir cerrahtı. Ancak bir gün geçirdiği kazayla tüm hayatı değişti ve kendisini tekrar bulmak için her yolu denedi. Aradığını ise sahip olduğu tüm her şeyi bırakarak gittiği Uzak Doğu’daki bir tapınakta bulmuş ve ellerinin titremesini durdururken bambaşka bir alemin kapılarını aralayıp mistik güçler öğrenmişti. Kostas Sloukas’ın dönüşüm süreci de buna benzer dersek çok da yanılmayız. Olympiacos Avrupa basketbolunun zirvesine çıkarken Kostas Sloukas da Yunan ekibinin kadrosundaydı. Başarılı bir oyun kurucu olan Sloukas, Spanoulis ve Mantzaris’in arkasındaki rolünden memnun değildi. Bu yüzden o da sahip olduğu her şeyi bıraktı ve Doğu’ya doğru yola koyulup sarı lacivertli ekibe katıldı. Sloukas’ın buradaki hocası çok büyük bir bilge olduğu için ona daha iyi bir oyuncu olabilmesi adına öğrenmesi gereken tüm bilgileri verdi. Sloukas – Fenerbahçe ortaklığının sonucu da şu ana kadar mükemmele yakın. 3 yılda 3 Final Four, 1 şampiyonluk ve belki de bu sezon bir kupa daha!
Dönüşüm süreçlerinin yanı sıra Sloukas ve Doctor Strange’in başka ortak yanları da var. Doctor Strange önceki hayatında da süper kahraman olduktan sonra da insanları hep daha iyi yapabilen birisi olmuştur. Sloukas da saha içerisinde yer aldığı zaman yaptığı asistlerle ve topu yönlendirmesiyle takım arkadaşlarının üst düzey performanslar göstermelerini sağlayabiliyor. Ayrıca yukarıda da belirttiğim gibi bu asistleri yaparken sanki zamanı kontrol ediyormuş izlenimi vermesi de bir başka benzerlik. Son olarak belki Sloukas’ın Doctor Strange gibi uçmasını sağlayabilecek bir pelerini yok ama hali hazırda onun yerine uçabilen çok akın bir arkadaşı var: Jan “Ironman” Vesely!
Falcon – Will Clyburn
Captain America’nın en yakın arkadaşlarından birisi Falcon. Her zaman onun verdiği görevleri sorgusuz sualsiz yerine getirmesiyle bilinir. Doğal olarak bizim Falcon’umuz da Captain America’mıza yani Nando De Colo’ya yakın olmalı. Dolayısıyla bu sezon CSKA Moskova formasıyla harika bir sezonu geride bırakan ve playofflar’da da kalitesini ortaya koyan Will Clyburn artık bizim Falcon’umuz!
Clyburn ve Falcon’un ortak noktaları sadece bunlarla sınırlı değil. Amerikalı yıldızın belki Falcon gibi kanatları yok ancak sahip olduğu yüksek atletik özellikler onun da uçup kaçmasını ve tüm sahayı şimşek hızında geçmesini sağlıyor. CSKA Moskova eğer bu zorlu süreçten kupayla ayrılmak istiyorsa Captain America’sının yanında Falcon’unun da üst düzey performans göstermesine ihtiyaç duyacak. Sonuçta bu büyük bir savaş!
Thor – Kevin Pangos
İlk bakışta sahip olduğu güç ve kendisinden başka kimsenin kaldıramadığı çekiciyle şimşeklerin efendisi görkemli Thor’la Zalgiris Kaunas’ın 1.88’lik oyun kurucusu Kevin Pangos arasında ne gibi bir benzerlik var kestiremeyebilirsiniz. Ancak bizim bulduklarımıza hak vereceğinizi düşünüyoruz.
Thor, İskandinav mitolojisinin en büyük Tanrı’sı. Gücünü şimşeklerden alan Thor, aynı zamanda Baş Tanrı’nın yani Odin’in oğlu. Burada benzetmelerimize Odin’le başlamak istiyorum. Oyunculuk dönemlerinde yaptıklarıyla Litvanya basketbolunun en büyük efsanelerinden birisi olan Sarunas Jasikevicius, koç olarak da bir efsane olma yolunda emin adıdmlarla ilerliyor. Avrupa’nın en mütevazı kadrolarından birisi olan Zalgiris Kaunas’la birlikte dev takımların önünde Final Four’a kalmayı başaran Jasikevicius, şu anda Litvanya basketbolunun “Baş Tanrısı” konumunda. Oyun kurucularla koçlar arasındaki özel ilişki düşünüldüğünde de Baş Tanrı’nın oğlu Thor da doğal olarak Kevin Pangos oluyor!
Kaunas’ın kasvetli sayılabilecek havası da Pangos’un gücünü tıpkı Thor gibi şimşeklerden aldığını gösteriyor. Ayrıca Thor’un en büyük silahı ise attığı hedefi vurduğu çekici. Bilindiği üzere bu çekici Thor dışında kimse kaldıramıyor. Pangos’un çekici de basketbol topu dersek yanılmış olmayız. O da basketbol topunu tam istediği noktaya gönderebiliyor ve hedefleri bularak muhteşem asistlere imza atıyor. Ayrıca bu sezon gösterdiği muhteşem performansı göz önüne alırsak da kimse topu onun yönlendirdiği gibi yönlendiremiyor diyebiliriz!
Bunlarla birlikte Thor da eğitimlerini alırken babası Odin’den tavsiyeler alsa da genelde kendi bildiği yolu izlemeyi tercih etmişti ve hatta bu tarzı zaman zaman onun başına belalar açmış, hatta ceza olarak Dünya’ya gönderilmesine sebep olmuştu. Pangos da küçük yaşlarda genç takımlarda oynasa da genelde bireysel çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarda da zaman zaman babasından yardım almıştı. Pangos küçük sayılabilecek fiziğine rağmen Thor gibi dayanıklı ve kuvvetli bir isim. Zalgiris Kaunas’ın Belgrad’daki zor görevi düşünüldüğünde Thor’un yani Pangos’un tüm gücüne her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyorlar!
Hulk – Gustavo Ayon
Başarılı bir bilim adamı olan Bruce Banner, süper kahraman yaratacak bir formül bulduğunu düşünürken bir anda kendisini çok başka bir yaratığa dönüştürdü. Banner’ın öfkesini kontrol edemediği anlarda içinden inanılmaz güçlü ve yeşil bir yaratık, yani Hulk çıkıyor. Biz de doğal olarak karşısına çıkan herkesi dümdüz edebilecek kontrol edilemez bir gücü aradık ve aradığımızı Real Madrid‘in Meksikalı pivotu Gustavo Ayon’da bulduk.
Real Madrid‘in yıldızı 2.08 metre boyunda ve 113 kilo ağırlığındaki bir dev! Dolayısıyla o da Hulk gibi oldukça güçlü ve rakiplerin karşılaşmak istemeyeceği cinsten bir uzun. Hulk karşısına çıkan tüm düşmanları gücüyle ezip geçerken Ayon ise onu durdurmak isteyen savunmacıları üstün hücum gücüyle alt etmeyi başarıyor. Hem sırtı dönük hem de ikili oyunlarda çok etkili olan yıldız oyuncuyu yavaşlatabilmek bile oldukça zor. Bu yüzden Real Madrid gibi bir devin en etkili oyuncularından birisi olmayı başardı.
Hulk ve Ayon’un bir başka ortak noktası daha var. Hulk, Avengers’ın Ultron’la mücadelesinin ardından yarattığı yıkıma dayanamamış ve Dünya’yı terk etmişti. Hulk bu süreçte uzayda bir savaşçı olmayı öğrenmişti ve işlerin en kızıştığı dönem olan Infinity War’da geri dönmüştü. Gustavo Ayon da Hulk gibi tercihen olmasa da bir süreliğine Avrupa basketbolu dünyasından ayrıldı. Sezon başında ağır bir sakatlık geçiren Meksikalı pivot, uzun bir dönem forma giyemedikten sonra tam işlerin kızışmaya başladığı playofflar öncesinde geri döndü ve takımının Belgrad vizesini kapmasında kritik bir rol oynadı.
Real Madrid, Belgrad’da kupaya uzanmak istiyorsa 18-20 Mayıs tarihleri arasında Ayon’un yeşil ve güçlü bir yaratığa dönüşmesini dört gözle bekliyor olacak!
War Machine – Kyle Hines
Bir savaş pilotu olarak yetişen War Machine, yaşadığı helikopter kazasının ardından Ironman’le tanışmış ve süper kahramanlık günleri öyle başlamıştı. Aslında bizim War Machine’imiz Ironman’imizle aynı safta değil. Ancak yine de seçimimizi yaparken takımı adına gerçek bir asker olan bir ismi bulmaya çalıştık. Bu yüzden çok da düşünmeye gerek yok. Eurohoops’un War Machine’iyle tanışın: Kyle Hines!
Kyle Hines da tıpkı War Machine gibi gerçek bir asker. Disiplinini ve istikrarını hiçbir zaman kaybetmedi ve yıllardır Avrupa basketbolunun en üst seviyesinde yer almayı başarıyor. Formasını giydiği takımların maçlarını kazanmaları için ne gerekiyorsa yapmaya hazır. Yıllardır kendisine verilen görevleri harfiyen ve başarıyla yerine getiriyor. Bu sayede 3 kez EuroLeague şampiyonnu 1 kez de En İyi Savunmacı olmayı başardı. Fiziksel olarak dezavantaja sahip olsa da kendisinden çok daha uzun oyunculara karşı hiçbir zaman geri adım atmadı ve pota altı savaşlarından galip çıkmayı başardı. Tıpkı girdiği her savaştan galip çıkmayı başaran War Machine gibi!
War Machine asker olmasının yanı sıra aynı zamanda mühendis, pilot ve de bir iş adamı. Kyle Hines da aynı zamanda çok iyi bir ribauntçu, ikili oyunları çok iyi bitiriyor ve savunma konusunda adeta bir uzman. Yani ikisi de birden çok konuda çok iyi olmayı başardılar. Amerikalı oyuncunun şu anda bir sakatlığı var ancak savaştan hiçbir zaman kaçmayan War Machine’imizin Final Four’da tüm teçhizatıyla hazır olacağından eminiz!
Black Panther – Brad Wanamaker
Çevik, güçlü, dayanıklı ve halkını koruyabilecek gerçek bir lider olan Black Panther’in Avrupa basketbolundaki karşılığı bize göre çok net. Bu isim son şampiyon Fenerbahçe Doğuş‘un saha içindeki lideri Brad Wanamaker‘dan başkası değil!
Marvel evrenine göre Wakanda, yıllar öncesinde düşen bir göktaşı nedeniyle çok verimli topraklara sahip oldu ve doğayla iç içe bir şekilde gelişimini sürdürerek tüm Dünya’nın açık ara en gelişmiş topluluğu oldu. Black Panther ise Wakanda’nın ilk kurucusundan itibaren nesilden nesile aktarılan bir süper güç oldu. Ancak bu unvanı taşımak için sadece aynı soydan olmak yetmiyor. Birbirinden zorlu sınavların üstesinden gelebilen kişiler hem Wakanda’nın lideri hem de Black Panther olmayı başarabiliyordu. Black Panther ve Wanamaker’ın benzerlikleri de bu noktadan itibaren başlıyor. Şu anda Avrupa’nın en iyi oyuncularından birisi olan Amerikalı oyuncu, bulunduğu konuma hiç de kolay gelmedi. 2011 Draftında seçilemeyen Wanamaker önce İtalya’ya sonra o zamanki adıyla NBA D-League’e ardından da Fransa’ya gitti. Bu zorlu sürecin ardınsa kendini kanıtlama süreci başladı. Brose Bamberg‘le kendisini bulan ve kalitesini sergileyen Wanamaker, Darüşşafaka formasıyla ise Avrupa’nın elit oyuncularından biri haline dönüştü. Sezon başında Fenerbahçe Doğuş‘la sözleşme imzalayan Wanamaker, Belgrad’da en zorlu sınavını verecek ve tıpkı Black Panther gibi gerçek bir kral olduğunu herkese göstermeye çalışacak.
İkili arasındaki benzerlikler bununla da sınırlı değil. Yukarıda da belirttiğim gibi Black Panther normal bir insandan çok daha çevik, çok daha güçlü ve çok daha dayanıklı. Üstelik etrafında olan bitenlere karşı öyle bir farkındalığı var ki bu zamanında Spiderman’i bile şaşırttı! Wanamaker da oyun kurucu olmasına rağmen çok kuvvetli bir fiziğe sahip. Fakat bu büyük cüssesi onun saha içerisinde oldukça hızlı bir şekilde hareket etmesini engellemiyor. Çembere gittiği zamanlarda da aldığı temaslara rağmen pozisyonları bitirebilecek kadar dayanıklı. Üstelik saha içerisinde neler olup bittiğinin de farkında. Bir anda sahanın bambaşka ucundaki arkadaşını muhteşem bir pasla topla buluşturabiliyor.
Black Panther bilinen bütün silahları kullanma konusunda gerçek bir usta. Wanamaker da tıpkı Black Panther gibi çok geniş bir hücum yelpazesine sahip. Kısalara karşı sırtı dönük oynayabiliyor, bire bir hücumlarda onu durdurmak çok güç, şut konusunda boş bırakmaya hiç gelmiyor ve çembere gitme konusunda bir uzman. Kısacası sizi hangi silahıyla alt edeceğini kestirinceye kadar o çoktan basketi buluyor. Bakalım Brad “Black Panther” Wanamaker, Fenerbahçe halkının büyük hazinesi olan EuroLeague kupasını korumasını sağlayabilecek mi?
*Fotoğraflar Yiğit Alp Kalkancı tarafından hazırlanmıştır.