by M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net Şayet bir Fenerbahçe basketbolu hikayesi anlatmamız gerekiyorsa, çok daha öncesini kaleme almamız gerekiyor ancak biz bu hikayeyi 2013'te başlayan mucizesiyle anlatalım... Yine de gelin lafa girmeden önce 2013'ün gerisine bir gidelim. Fenerbahçe basketbolu bundan yıllarca öncesinde de varlığını, umutlarını koruyordu ancak yerel ligde bile kurulan hayallerin gerçek olmayışı, sarı-lacivertli taraftarların kıtasal hayallerine daha kurulmadan ket vuruyordu. Sonra bir gün, hatta tam bir tarih vermek gerekirse 15 Haziran 2006 günü Fenerbahçe, Ülker grubu ile dev bir ortaklık anlaşmasının altına imza atıyor; Türk basketbolunun en başarılı takımlarından Ülkerspor ile ülkemizin en köklü kulüplerinden Fenerbahçe basketbolu yollarını birleştiriyordu. Ülkerspor'un kadrosundaki yıldız isimlerle birlikte o takımın EuroLeague'e katılım hakkı da bu anlaşmayla Fenerbahçe'ye geçiyor ve Fenerbahçe yönetimi yaptığı ustaca bir hamleyle Avrupa'nın zirvesinde kendisini devamlı temsil hakkı buluyordu. Her şeye rağmen o gün kurulan hayallerin gerçek olmasına daha çok zaman vardı ve Fenerbahçe taraftarı yine beklediğini almak için önce biraz üzülmek zorundaydı... Fenerbahçe bu anlaşma ile gözünü artık çok daha yükseklere, Avrupa'nın tepesinin köklü ekiplerinden biri olmaya dikmişti ancak Avrupa'nın devleri sarı-lacivertlilere göz açtırmıyordu. Yine de yerel ligde artık istediğini almaya başlayan sarı-lacivertliler için EuroLeague'de bir zamanlar akıldan geçmeyen hayaller bir ufak gerçekçilik kazanmıştı. Bu hayallerin gerçekleştirilmesinin sanıldığı kadar kolay olmayışı, yıllarca buralarda kalıp şampiyonluğu göremeyen, EuroLeague'i en çok kazanan takım olup 20 yıl boyunca şampiyonluk sevinci yaşayamayan Real Madrid'den bile belli. O dönemki adıyla Fenerbahçe Ülker için de aynı şey geçerliydi. Öte yandan Fenerbahçe, hayalini kurduğu şeylerde istikrar yakalamak bir yana, oraya bir kez olsun ulaşmanın da uzağında kalıyordu. Tabii bu noktada anlaşmanın yalnızca ikinci sezonunda Fenerbahçe Ülker'in dönemin güçlü ekiplerinden Montepaschi Siena ile 2008'de oynadığı playoff serisini es geçmemek lazım ancak bu kadar güçlü bir taraftara, bu kadar büyük yatırımlara sahip kulübü maç kazanamadan elenilen bir playoff serisi kesmiyordu tabii. 2010-2011 sezonunda Neven Spahija'nın Fenerbahçe'sinde de işler çok iyi gidiyordu mesela. Normal sezonu yalnızca üç yenilgiyle kapatan, Barcelona gibi EuroLeague'in en başarılı takımlarından birini Katalan topraklarında deviren Fenerbahçe için Top 16 da beklenmeyecek düzeyde iyi başladı. Fenerbahçe Ülker, çıkılmaz denilen Pire deplasmanından Marko Tomas ve Roko Ukic ile çıktı önce. Sonra Valencia ve Zalgiris de direnemedi sarı-lacivertli takıma ama işte... Ama işte Mirsad Türkcan'ın yaşadığı sakatlık bütün takımı harap etti, rüzgar öyle bir döndü ki Fenerbahçe'nin karşısından fırtına vurdu ve Siena ile oynanan seride gelinen seviyeye bile gelinemeyen bir sezon daha geride kalmış oldu. Fotoğraf: EuroLeague.net Velhasıl kelam, Fenerbahçe taraftarının kurduğu hayaller en çok yaklaşılan anlarda bile gerçek olmadı. Ondan sonraki iki sezon ise sarı-lacivertli taraftarların unutmak isteyeceği kadar üzücü geçti... Sonra 2 Temmuz 2013 günü Fenerbahçe Spor Kulübü resmi Twitter hesabından bir mesaj paylaşıldı... Fenerbahçe Ülker'in yeni antrenörü, Avrupa'nın istisnasız en iyi isimlerinden olan Zeljko Obradovic! pic.twitter.com/Cmno915xQW — Fenerbahçe SK (@Fenerbahce) 2 Temmuz 2013 Panathinaikos ile tüm Avrupa'nın altını üstüne getirmiş, daha 32 yaşındayken gencecik Partizan kadrosuyla EuroLeague şampiyonu olmuş Zeljko Obradovic, Fenerbahçe basketbolunun patronu olmak üzere İstanbul'a geliyordu: Neresinden baksanız kusursuz hamle... Hanımlar beyler, Zeljko Obradovic'in gittiği her yerde insanlara öğrettiği temel bir kural var: Sıradan insanların hayal edemediklerini Zeljko Obradovic yapar. Ve eğer garanti başarı istiyorsanız anahtarı teslim etmek için Zeljko Obradovic'ten daha iyi bir seçeneğiniz olmadığı açık. 2013 yazı Avrupa tarihinin en başarılı koçu için gerçek bir zorluk, can sıkıcı bir dönem oldu. Yaz ortasında kulüp ile anlaşan Obradovic, istediği kadro için çalışmaları daha öncesinde yapma fırsatı bulamamış ve kendi deyimiyle de elindeki kısıtlı zamanda aksiliklerin üst üste gelmesi ile bir Obradovic kadrosu kuramamıştı. Buna rağmen Zeljko Obradovic, takımı yerel ligde şampiyon yapmayı başardı. Ancak kimilerinin eleştirilerinden yine de kaçamadı. Zira EuroLeague'de Fenerbahçe Ülker için hiçbir şey değişmemiş ve takım yine Top 16 etabında sezonu noktalamıştı. Sonra Fenerbahçe bir adım daha attı. Benetton Treviso'yu Avrupa markası hâline getiren İtalyan basketbol adamı Maurizio Gherardini, Zeljko Obradovic ile birlikte çalışmak üzere 21 Mayıs 2014 günü Fenerbahçe'nin yeni genel menajeri oldu. Bu kez Zeljko Obradovic kendi ekibini oluşturmuş, anahtarları tamamen eline almış ve istediklerini yapmakta sonuna kadar özgürdü. Neticede takip eden sezon, Fenerbahçe'nin tarihindeki ilk Final Four ile sonuçlandı. Zeljko Obradovic, kimilerince artık umutsuz vaka olarak görülen kulübe daha ikinci sezonunda Final Four oynatmayı başardı. Hem de son şampiyon Maccabi Tel Aviv'i süpürerek... Ülke basketbol tarihimizin EuroLeague modern dönemindeki ilk Final Four'unu ertesi yıl bir yenisi ve tek ribaund ile kaçan bir şampiyonluk izledi. Beşiktaş'ın EuroChallenge'ı ve Galatasaray'ın EuroCup şampiyonlukları hepimizi gururlandırmıştı ancak artık bir de EuroLeague kupasına doyduğumuz iştah dinmiyordu. Hem de Fenerbahçe bu kupaya bu kadar yaklaşmışken geri dönmek olmazdı. Neticede Fenerbahçe ertesi sezon İstanbul'da düzenlenen Final Four organizasyonuna yine katıldı, üst üste ikinci sezonda finale çıktı ve bu kez sonuna kadar hak ettiği şampiyonluğu aldı. Yolda yaşadığı zorlukları, geçtiği taşlı patikaları anlatmak yerine sonunda ulaşılan nihai mutluluğu dile getirmek çok daha keyifli. Fenerbahçeli kaptan Melih Mahmutoğlu'nun ellerinde yükselen Turkish Airlines EuroLeague kupası, Türkiye'de kulüpler düzeyinde erkek basketbol tarihinin en büyük kupası olarak hafızalara kazınıyor, basketbol tarihi kitaplarında yerini alıyordu. Zeljko Obradovic, "Fenerbahçe efsanesi" olarak andığı Mahmutoğlu'nun ellerinde yükselen kupa ile Fenerbahçe müzesine bir Avrupa şampiyonluğu kazandırıyordu. Siena'ya kaybedilen playoff, Mirsad'ın sakatlığı, alınamayan tek ribaund ve daha nice hüzün, Fenerbahçe taraftarlarının gözlerinden kayboluyor, Türk basketbolu büyük bir gururu o gün yaşıyordu. EuroLeague kupası artık ülkemizdeydi! Ve 20 Mayıs 2018 Pazar... Fenerbahçe, üst üste üçüncü kez geldiği finalde bu kez karşısında Real Madrid'i buldu. O kupaya giden yol son dört yıldır hep İspanyol devini yıkmaktan geçiyordu Fenerbahçe için. Bugüne kadar sarı-lacivertliler bunu iki kez başarmıştı ve bir üçüncüsü şampiyonluk anlamına gelecekti. Öyle veya böyle, oynadığı finaller, kazandığı şampiyonluk ve Avrupa'nın zirvesine çıkması zaten Fenerbahçe'yi ülke basketbol tarihimizin en başarılı takımı yapıyordu ancak kim yeni bir şampiyonluğa hayır diyebilirdi ki? Belgrad'da, Stark Arena'da Real Madrid ile oynayan Fenerbahçe Doğuş, rakibine bu kez boyun eğdi. Yapılan basit hatalar, Fenerbahçe'nin bir şampiyonun aksine aldığı tereddütlü kararlar sarı-lacivertlileri yıktı. Dahası Ahmet Düverioğlu ve Jan Vesely'nin erken faul problemine girmeleri de maçın başındaki planların baştan aşağı değişmesine neden olunca Real Madrid'in dinamik ön alanı son şampiyonun guardını tamamen düşürdü. Dahası Nemanja Bjelica'nın ayrılığı sonrası liderlik rolünü üstlenen Bogdan Bogdanovic ve Ekpe Udoh'un da büyük maçlarda aldığı sorumluluğun eksikliğini hissetti Fenerbahçe bu sezon birçok kez. Neticede heyecanın zirveye çıktığı, sinirlerin en gergin halini aldığı nihai maçta bu durum daha çok görüldü ve sarı-lacivertliler saha içinde kendilerine maçı kazandıracak o lideri bulamadı. Nicolo Melli'nin olağanüstü çabaları da kısalardan destek bulamayınca sonuçsuz kaldı. Ve neticede Causeur, Tavares gibi beklenmedik kahramanlar çıkaran İspanyol devi, zafere uzanan taraf oldu. Yaz döneminde Fenerbahçe'de nasıl bir değişiklik yaşanır, Obradovic bu kez hamlesini nasıl yapar merak konusu. Ancak her şeye rağmen Fenerbahçe son dört yılda Eski Kıta'da yakaladığı istikrar ve aldığı başarılı sonuçlar ile artık Avrupa'nın en büyük kulüplerinden biri olduğunu herkese kabul ettirdi. Atılan doğru adımlar, yapılan doğru hamleler meyvelerini bir bir verdi. Fenerbahçe'nin bir sonraki Final Four deneyimini ne zaman yaşayacağını henüz hiçbirimiz bilmiyoruz ancak Nikola Kalinic'in sözlerinin aksine bu Fenerbahçe kadrosu, yıllarca yakaladığı istikrar sayesinde övgülere mazhar olacak, kurduğu doğru yapıyla anılacak. Zira Ataşehir'de artık kazanan bir basketbol kültürü var! Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!