By Utkan Şahin / info@eurohoops.net Geçtiğimiz sezon Anadolu Efes'in son 1o yılının en acı sezonlarından biri oldu. Bir sezon önce Final Four'u tek devrede kaçıran Efes, son 10 yılında tekrarladığı hataların özeti gibi bir yaz dönemi geçirdikten sonra sezon ortasında pek çok oyuncuyla yollarını ayırıp takımın başına Ergin Ataman'ı getirdi. Kadro yapısının çok bozuk olduğu ortamda Ergin Ataman, takviyeler ve bazı oyun için değişikliklerle daha kendine has bir basketbol oynatmaya çalıştı ancak bu sadece Türkiye Kupası'nda bir meyve verdi. Fakat zaten bu değişikleri yaparken bile Efes'te akıllar gelecek sezondaydı. Ergin Ataman, 4 Nisan'da EuroLeague kendileri için bitiren Baskonia maçı sonrasında net bir şekilde gelecek yıl Final Four için mücadele edecek bir takım kuracaklarını belirtti. Bu tarz açıklamalar Türkiye'de daha önce çok duyduğumuz ama altının pek dolmadığı açıklamalardı ancak transfer dönemi başlangıcıyla birlikte Efes'in geçen sezona göre en azından daha kararlı olduğunu gördük. Geçen yaz Efes, transferde başta Aaron Jackson gibi önemli oyuncularla görüşse de hiçbiriyle anlaşamamış ve ortada kaldığı için oldukça uyumsuz transferler yapmıştı. Bu yıl ise şu ana kadar bir planla ilerliyorlar. İlk olarak 3 tane önemli yerli oyuncuyu kadrosuna katan Efes, daha sonra da EuroLeague'de önemli kariyerleri olan Rodrigue Beaubois ve Vasilije Micic'i kadrosuna kattı. Henüz Temmuz ayı bile gelmeden Efes'in Final Four kalitesinde bir kadro kurduğunu söylemek çok zor fakat geçen yazın o kaotik ortamına girmedikleri de çok aşikar. Yeni kadroyla ilgili planlardan ilkini dün yerli oyuncu transferleriyle ilgili yazdığım yazıda açıklamıştım. Bugün ise sırada yapılan iki yabancı transferi var. Dediğim gibi henüz Temmuz ayındayız ve daha takımda işleri değiştirecek transfer olacak fakat bugün Micic ve Beaubois transferlerinin Efes'e neler katabileceğine biraz bakalım istiyorum. ARTILAR Anadolu Efes, geçtiğimiz sezon belki de uzun zamandır görmediğimiz kadar uyumsuz bir kadro mühendisliğine sahipti. Kadronun bir kısmı başka bir oyun oynarken diğer kısmı başka bir oyun tarzına uygundu. Bir kısmının ise hiç oynamaya bile niyeti yoktu. Fakat bu kötü mühendisliği içerisinde bile ana problemin yaratıcı oyuncular olduğu çok aşikardı. Eğer EuroLeague seviyesinde istikrarını sorgulayabileceğimiz Krunoslav Simon takımın en verimli yaratıcısıysa büyük problemleriniz var demektir. Dolayısıyla Efes'in de böyle bir büyük bir problemi vardı. Ligin en kötü hücum takımlarının başında gelen lacivert-beyazlı ekip, asist ortalamasında son sırada, asist-top kaybı oranında ve doğru şut yüzdesinde de 15. sıradaydı. Belki de bu yüzden Ergin Ataman, ilk transferlerini guard rotasyonuna yapmayı tercih etti. Burada şunu değinmek lazım. Efes, oyun kurucu pozisyonuna bir ekleme daha yapmak istiyor. Şu aşamada ise bu isim ya Wilbekin ya da Malcolm Delaney olacak gibi gözüküyor. Bu yüzden Beaubois ile Micic, Efes'in ana sürükleyici oyuncusu olmayacak. Bu iki isim, daha çok yardımcı rollerde olacak. Peki biz bu iki yardımcı rolden saha içerisinde ne bekleyeceğiz? Oyun içerisinde çeşitlilik! Avrupa basketboluna yakınsanız zaten bu iki oyuncuyu yakından tanıyorsunuzdur. İkisi de kariyerlerin en başlarından beri yıldız adayı olarak lanse edildi ama ikisi de bu yolda sakatlıklardan büyük darbe yedi. 2013'te U19 Dünya Şampiyonası'nda Sırbistan'ı neredeyse tek başına finale çıkartan Vasilije Micic, hemen Sırpların yeni Milos Teodosic'i olarak ilan edildi. Hatta Teodosic'in aksine o draft edilmeyi de başardı. Fakat genç yetenekler konusunda kötü bir ünü olan Bayern Münih tercihi kariyerini beklenmedik bir noktaya götürdü. Sakatlıkların da etkisiyle iyice hayal kırıklığına doğru giden kariyerini ise Türkiye'de Orhun Ene'nin yanında ayağa kaldırdı. TOFAŞ'ın playoff'a kalmasında önemli rol oynayan Micic'in orada gösterdiği performans Sarunas Jasikevicius'un yanına gitmesine sebep oldu ve Sırp oyuncu bu şekilde Zalgiris'in peri masalı hikayesinin önemli bir parçası oldu. Kariyerinin en iyi sezonunu geçirirken de Micic, birçok şeyi kanıtladı. Teodosic gibi özel yetenekleri olan bir sihirbaz değil elbette ama Avrupa'nın şu döneminde topu yönlendirme konusunda en başarılı guardlardan biri o. Zalgiris geçen sezon doğru şut yüzdesinde ligin en iyi 2. takımıysa bunda en önemli rollerden biri de Micic'e aitti. 24 yaşındaki oyuncu, ligde Sloukas'tan sonra kenardan gelen oyuncular (maçların yarısından fazlasını benchten gelerek alan oyuncular) arasında en yüksek asist ortalamasına oyuncu oldu. Bunu yaparken de Sırp guard, hem Pangos sahadayken ikinci yönlendirici olarak hem de Pangos kenardayken ana yönlendirici olarak katkı verdi ve her ikisinde de verimli olmayı başardı. Pangos, onun asistleri üzerinden normale göre %7.5 daha yüzdeli üçlük atarken takımda Ulanovas, Kavaliauskas gibi isimlere en çok sayı attıran oyuncu da oydu. Bu yüzden de Pangos tepede baskı gördüğü zaman Zalgiris'in hücum içinde akışkanlığı sağlamak için ilk hamlesi genellikle Micic oldu. Bütün bunlarda onu ligin en değerli yedek guardlarından biri haline geldi. Bu yüzden Efes, ana guard ararken alabileceği en iyi ikinci guardlardan birini almış oldu. https://www.youtube.com/watch?v=K7eNw1XKVDg Hücumdaki silahlarıyla Tony Parker'dan sonra Fransa'nın yeni süper yıldızı olarak NBA'e giden Rodrigue Beaubois ise Micic gibi sakatlıklara takıldı. Henüz çaylak sezonunda Golden State'te 40 sayı atarak ne kadar önemli bir yetenek olduğunu kanıtlasa da her sene sakatlanan Beaubois, kendini kariyerinin en olgun döneminde Avrupa'da buldu. Fransız yıldız, Charleroi, Le Mans ve Strasbourg'da geçirdiği Avrupa'ya rehabilitasyon dönemi sonrası ise yükselişe geçti ve Baskonia'ya geldi. Burada şutör guard rotasyonunda oldukça verimli bir performans sergileyen Beaubois, geçen sezon ikilik atışlarda %57.2, üç sayılık atışlarda ise %40 ile oynadı. Bundan daha önemlisi ise Baskonia takımı içindeki rolüydü. İspanyol ekibi, bu ligin en yüksek tempoyla oynayan ve topu en çok dolaştıran takımıyken Beaubois, bu takım içerisinde birebirden sayı üretme konusunda rolü üstlenen oyuncu oldu. Birebir üstünden takımın ana hücum silahı Shengelia'dan bile daha çok sayı üreten Fransız guard, (410 sayının 238'i) toplamda da sayılarının %58.2'sini birebir üzerinden üretti. Bu istatistikler, şu açıdan çok önemli Baskonia topu sürekli dolaştıran, takım olarak sayılarının %57.2'sini asist üzerinden bir takımda iken bile Beaubois, farklı bir rolde başarılı olabildi ve katkı verdi. Bu da Efes'e farklı bir çeşitlilik katabileceği anlamına geliyor. Bugünün kadro yapılarında en önemli şeylerin başında çeşitlilik ve uyum geliyor. Efes'in nasıl bir basketbol planıyla oynayacağı kadro tamamlanmadan söylemek imkansız, o yüzden işin uyum kısmı kadro tamamlandıktan sonra üzerinde duracağımız bir konu. Fakat kesin olan bir şey var, o da şu aşamada yukarıda sebepleriyle anlattığım gibi her iki isim de Efes'e farklı konularda çeşitlilik vaat ediyorlar. Üstelik bunu yaparken ana rolde değil, birer yardımcı rol olarak vaat ediyorlar. İkisi de yardımcı rol aldıkları yapılardan geliyorlar ve bu beklentilerle Efes için oldukça çeşitli katkılar sağlayabilirler. Tabii bu işin hücum kısmı. Bir de savunma kısmı var. Orada ise işin eksi tarafına gireceğiz. EKSİLER Evet, Efes geçen sezon kötü bir hücum takımıydı ama ondan da kötüsü aynı zamanda felaket bir savunma takımıydı. Pota altında Bryant Dunston gibi ligin en iyi savunmacı uzunlarından biri olmasına rağmen savunmadaki gedikler o kadar büyüktü ki plansız Efes'i olabilecek en kötü noktaya sürükledi. Micic ve Beaubois transferi ise bu konuda bir şey vaat etmiyor. Beaubois, lig tarihinde 1.90 ve altındaki oyuncular arasında en çok blok yapan oyuncu. Atletizm ve pas kanallarına yaptığı baskıyla top da çalabiliyor ama bunlar savunma anlamında çoğunlukla istatistik olarak kalıyor. Bir kere sürelerin neredeyse tamamını iki numaradan alıyor ve bu yüzden fiziğiyle ön alanda takımının küçük kalmasına neden oluyor. Bunun yanında savunma isteği ve agresifliği konusunda Avrupa'daki ikinci döneminde hiçbir zaman istekli olmadı. İşler sertleştiğinde her zaman geri adım atan taraf o oluyor. Micic ise ondan da kötü. Mega Vizura'da parladığı günlerde bile kendisiyle ilgili soru işareti savunmasıydı. En azından son yıllarda stance oturmaya başladı ama perdede adam kovalama ya da doğru yardım savunmasını yapma konusunda hala çok tembel. Bu iki oyuncunun savunma problemlerini de Efes'in bundan sonraki hamlelerini sınırlandırıyor. Doğru yapı için Efes'in bundan sonra savunmada eksikleri olan bir oyuncuya gitme şansı yok. Hatta aksine sertlik ve agresiflik koyacak oyunculara ihtiyacı var. Bu da Efes'i zorlayacak. Diğer bir eksi ise topsuz oyun. Simon kalır ve ana oyun kurucu gelirse Efes'te topla verimli olabilen oyuncusu çok fazla olacak. İki oyuncu da topsuz oyunu hiç bilmiyor değil ama onları verimli kılan özellikleri topla üretebildikleri. Bu yüzden Ergin Ataman'ın bu oyuncuların üst üstte binmesine engelleyecek bir takım yapısı kurması gerekecek. SONUÇ Yerli oyuncu transferlerini de katarsak Efes, şu ana kadar oyun içi çeşitlilik konusunda transferde iyi işler başardı. Üstelik bu çeşitliliğin yardımcı rolü oynamayı bilen oyunculardan gelecek olması bu transferleri daha değerli kılıyor ama bundan sonraki transferlerde Efes, bu çeşitlilikler ve roller içerisinde tutkal görevi görebilecek isimlere gitmesi gerekiyor. Eğer bu olursa geçen sezona göre elinde daha farklı silahları olan ilginç bir Efes takımı izleyebiliriz ama aksi durumda geçen sezon da şahit olduğumuz gibi saha içerisinde ne oynadığı belli olmayan bir takım yapısıyla karşı karşıya kalırız. Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!