by Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Anadolu Efes, yaz döneminde birçok kaliteli oyuncuyu kadrosuna katmayı başardı. Ülkemizde daha önce Banvit ve Darüşşafaka formaları giyen, geçtiğimiz sezonu da Barcelona’da geçiren Adrien Moerman ise bu yıldızlardan birisiydi.
Eurohoops, lacivert beyazlıların medya gününde Fransız oyuncuyla sohbet etme şansı buldu ve birçok önemli konuyu içeren bir röportaj gerçekleştirdi. İşte Moerman ile yaptığımız keyifli sohbet:
-Yaz döneminde neden Anadolu Efes‘le imzalamayı tercih ettin?
Barcelona’yla tekrar imzalamayı da isterdim ancak bir gelişme olmadı. Benim de elimde Anadolu Efes‘ten bir teklif vardı. Benim için güzel bir fırsattı sonuçta Anadolu Efes gibi çok büyük bir kulüp için oynayacağım. Çok mutluyum. Hazırlık dönemi de iyi geçiyor. Oyuncular oynamaya hazır. Kısacası burada olmak benim için gerçekten çok keyifli.
-Anadolu Efes’in tek yeni transferi sen değilsin. Birçok yeni takım arkadaşın var. Onlar hakkında neler söylemek istersin?
Aslına bakarsanız EuroLeague’de oynayınca Micic, Simon, Doğuş, Dunston gibi tüm oyuncuları tanıyorsunuz. Üstelik ben Banvit ve Darüşşafaka‘yla Türkiye’de de oynadım. Bu oyuncuları yakından tanıyorum. Tabii ki bu güzel. Yeni takım arkadaşlarımla birlikte burada olmaktan dolayı mutluyum. Kadromuzda çok iyi bir kimya var. Eğer böyle devam edersek çok iyi bir sezon geçireceğimize inanıyorum. Evimizde oynadığımız son iki hazırlık maçının üzerine inşa etmeliyiz. O maçlarda çok iyi savunma yaptık ve hücumda da herkes keyif aldı. Bence sezonda da bu performansımızı geliştirerek devam ettirmeliyiz.
-Senin de dediğin gibi Banvit ve Darüşşafaka’yla Türkiye’de oynadın ve iyi performanslar gösterdin. Türkiye’nin seni kariyerine iyi geldiğini söyleyebilir miyiz? Burada oynamayı özledin mi?
Evet, burası harika. Banvit’te çok güzel bir sezon geçirdim. Darüşşafaka’da da çok iyi oynayamasam da iyi bir performans gösterdim. Türkiye’de oldukça başarılı olduğumu söyleyebiliriz. Türkiye’de olmaktan mutluyum çünkü İstanbul’u çok seviyorum. Barcelona’dan sonra Türkiye’ye gelmek benim için iyi oldu. Bana göre Türkiye Ligi, İspanya Ligi’nden sonra Avrupa’nın en iyi ligi. Buraya geri dönüp bazı eski arkadaşlarımı tekrar görmek güzel. Tabii ki Türk yemeklerini de (Gülüyor).
-Türk yemekleri demişken, favori bir Türk yemeğin var mı?
Favori bir yemeğim yok ama Türk yemeklerini gerçekten çok seviyorum. Oldukça lezzetli. Onca yıl Fransız yemekleri yedikten sonra Türk yemekleri güzel bir değişiklik oldu. Et yemekleri oldukça lezzetli özellikle iskender ve köfte. Ama çok yiyemiyorum tabi kilo almamam lazım (Gülüyor).
-Peki Ergin Ataman hakkında neler söylemek istersin? Türk basketbolunun gelmiş geçmiş en önemli koçlarından bir tanesi ve şimdi onunla çalışacaksın.
Ben bu tarz koçları oldukça seviyorum. Bana çok güven veriyorlar. Tıpkı Banvit’teyken Selçuk Ernak’ın bana yaptığı gibi. Ergin Hoca sahada bana daha çok güven veriyor. Sadece bana da değil, tüm oyunculara. Bu çok iyi bir durum çünkü herkes böyle olunca en iyi performanslarını gösteriyor ve ellerinden gelen her şeyin en iyisini yapıyor. Bu da kilit bir etken. Bence koçla birlikte her şey harika olacak. Tabii ki biraz daha antrenmana ihtiyacımız var çünkü takımda birçok yeni oyuncu var ve birbirimizle oynamayı henüz çok iyi bilmiyoruz. Fenerbahçe gibi değiliz çünkü neredeyse kadronun tamamını tuttular. Bence son hazırlık maçlarımızdan sonra daha iyi bir kimya tutturduğumuzu söyleyebilirim. Yavaş yavaş birbirimize alışıyoruz.
-Kadronuzda birçok kaliteli oyuncu var. Neredeyse her pozisyonda 3 kaliteli oyuncunuz var ve hepsi oynamaya hazır. Sence bu nasıl bir avantaj?
Bu çok büyük bir avantaj. Çok kaliteli oyuncularımız var. Örneğin dört numarada ben ve Brock Motum var. Tarzlarımız birbirine benziyor olabilir ama sahada farklı yaptığımız şeyler de var. Üç numarada James Anderson ve Metecan gibi çok güçlü ve fizikli oyunculara sahibiz. Belki zaman zaman onlar da 4 oynayabilirler. Micic geçen sezon Final Four’da yer aldı. Bana göre kadroda her zaman bir yedek olması güzeldir. Ancak yine de bir takım gibi oynamamız gerekiyor. Bana göre geçtiğimiz sezon Efes bir takım olmakta zorlandı. Herkes topu kendi alıp kendi skor üretmeye çalışıyordu. Bu sezon ise tamamen farklı olacak. Sahada birçok şeyi yapabilen oldukça fazla oyuncumuz var. Bu da oldukça önemli. Takımdaki kimya müthiş. Kimse bencilce şut atmak istemiyor. Maçlar ve şampiyonluklar da böyle kazanılır.
-Anadolu Efes’in geçtiğimiz yıl problemler yaşadığını sen de söyledin. Savunma da bunların başında geliyordu. Sen bunun hakkında neler düşünüyorsun? Sana göre Efes bu sezon çok iyi bir savunma takımı olabilir mi?
Hazırlık döneminin başında tam kadro değildik, biraz yorgunduk. Daha sonra tüm takımla birlikte çalışmaya başladık. Son hazırlık maçlarımızda da gelişimimizi gördünüz. Savunmada oldukça kaliteliydik, herkes kendini feda etmeye hazırdı. Rakiplerinizi 70 sayının altında tutarsanız kazanma şansınız da oldukça artar. Bizim hedefimiz de bu. Kazanmak istiyorsak rakiplerimizi 70 sayının altında tutmalıyız.
Bence Anadolu Efes’in harika bir savunma takımı olabileceğine inanıyorum. Tabii ki savunma saha içerisindeki iletişime de bağlı. Biz de birbirimizi tanıdıkça daha iyi olacağız. Takımımızın iyiliği için kendimi feda etmem gerekirse, 10 dakikalığına benche gelmem gerekirse gelirim. Tüm takım arkadaşlarım da böyle. Bir diğer EuroLeague takımı olan Darüşşafaka’yla oynadığımız hazırlık maçının ikinci yarısındaki savunmamız gördünüz. Skor üretmekte zorlandılar. Çünkü iletişimimiz çok iyiydi, Dunston herkesi blokluyordu. Üstelik Tibor Pleiss gibi bir başka iyi blokçumuz da var. Dediğim gibi bana göre çok iyi bir savunma takımı olabiliriz. Ama önce iyi savunma yapmayı istemliyiz. En kritik nokta bu. Eğer savunmayı iyi yapamazsanız hücuma da çıkamazsınız. Bu da iyi bir şey. Öncelikle savunmaya odaklanmalıyız. Hücuma değil. Çünkü iyi bir savunmadan sonra hücum etmek çok kolay.
-Kadronuz oldukça kaliteli ve EuroLeague için birçok kesimin sürpriz adayı sizsiniz. Sence Anadolu Efes, Mayıs ayında Baskonia‘daki Final Four’da olabilir mi?
O kadar hızlı gitmeyelim çünkü kötü şans getirmek istemem (Gülüyor). Çoğu kişi Anadolu Efes hakkında konuşmuyor ama biz kendimize inanıyoruz. Tabii ki Final Four’a kalmadan önce play-off’lara kalmamız gerekiyor. Eğer play-off’lara kalabilirsek kesinlikle Final Four’a kalabileceğimizi düşünüyorum. Kağıt üzerinde kadromuzdaki isimler oldukça iyi. Ama tabii ki bu çok uzun bir sezon. Bu yüzden ilk önce play-off’lara kalmalıyız diyorum. Ondan sonrasını göreceğiz.
-Evet, gerçekten de uzun bir sezon olacak. Üstelik EuroLeague’in yanında senin de dediğin gibi çok rekabetçi bir lig olan Türkiye Ligi’nde mücadele edeceksiniz. Türkiye Ligi hakkında neler söylersin? Bu sezon yeni bir yabancı kuralı da var. Sence bu senin oyununu nasıl etkileyecek?
Yabancı kuralı için iyi ya da kötü diyemem. Türk oyuncular için iyi bir durum çünkü daha çok oynama şansı bulacaklar. Fransa’da da benzer bir kural var. Türk oyuncuların oynaması gerekiyor çünkü öteki türlü bu lig yabancıların ligi haline dönüşür. Bu da Türk oyuncular için kötü olur. Bana göre Türk oyuncuların kalitesi oldukça yüksek. Geçtiğimiz gün hazırlık maçında Banvit’le oynarken de çok şaşırdım. Çok iyilerdi. Biliyorum, benim oynadığım dönemle aynı bütçeleri yok ama genç oyuncuları kullanıyorlar. Türk oyuncuların güven kazanması çok iyi. Bizim açımızdan da bazı maçlarda dinlenmek iyi olabilir. Sonuçta bu uzun bir sezon ve sakatlıklardan kaçınmalıyız.
-Peki sana göre Türkiye Ligi’nde Fenerbahçe‘nin şampiyonluk serisine son verebilme şansınız var mı?
Evet, kesinlikle. Fenerbahçe uzun yıllardır çok yüksek bütçelerle oynuyor ama bunu da doğru kullanıp harika kadrolar kuruyorlar. Takımı büyük ölçüde korudular, birbirlerini yıllardır tanıyorlar. Yeni gelen oyuncuların alışması daha kolay olabilir çünkü hazır bir grubun içine giriyorlar. Bizim takımımızda ise geçen seneden çok az oyuncu var. Birçok yeni oyuncuya sahibiz. Durumumuz onlardan farklı. En önemli şey savaşmak. Oynadığımız her maçta sonuna kadar savaşmalıyız. Eğer antrenmanlarda yakalamaya başladığımız ruhu geliştirerek sahaya ve saha dışına yansıtabilirsek çok rekabetçi olacağımıza inanıyorum.
-Basketbol giderek değişiyor ve artık uzunlar da şut atıp topu yere vuruyor. Tabii ki bu senin için bir sorun değil çünkü sen zaten bunları yapıyordun. Oyun değiştikçe sen de kendini daha rahat hissediyor musun?
Hissediyorum. İyi savunma yaptığınız zaman geçiş hücumu yapma şansınız oluyor ve bence tüm oyuncular bu geçiş hücumlarını seviyorlar. Bazen oyunun başlarında geçiş hücumları oynamak daha rahat oluyor çünkü oyunun sonlarına doğru yoruluyorsunuz. Bizim uzunlarımız da koşan uzunlar. Tibor, Dunston, Sertaç… Hepimiz koşabiliyoruz. İşler böyle daha kolay oluyor. Günümüzde hızlı hücumlar daha önemli ve hızlı hücumu faulle kesme olayı da daha iyi oldu. Eskiden 70 sayılarda kalıyordunuz şimdi çok daha fazla skor üretebiliyorsunuz. Ben de bu durumu seviyorum çünkü koşmayı seven bir oyuncuyum. Benim için işler daha kolay oluyor.
-Geçtiğimiz sezon Barcelona’dan çok umutlu olanlar vardı ancak işler istendiği gibi gitmedi. Oradaki en büyük problem neydi? Sen neden orada kalmadın?
Orası Barcelona ve çok fazla para harcıyorlar. Bu da baskıyı beraberinde getiriyor. Başkandan, menajere, koçlara kadar herkes bu baskıdan nasibini alıyor. Oradaki herkes her sezon EuroLeague’i kazanmak istiyor. Bu sezon önemli transferler yapıp önemli yıldızlar getirdiler. Tıpkı Anadolu Efes’in yaptığı gibi. Yeni oyuncularla bir şeyler başarabileceklerine inanıyorlar. Ben burada mutluyum. Barcelona’da çok güzel bir dönem geçirdim, orada yakın arkadaşlarım var, iyi insanlar tanıdım. Onlar için en iyisini diliyorum. Ama ilk olarak tabii ki en iyisini Efes için diliyorum.