by Semih Tuna / stuna@eurohoops.net
Darüşşafaka, transfer döneminin sonlarına doğru Jon Diebler’ı kadrosuna kattı.
Amerikalı oyuncu burada 7. sezonuna girecek. Daha önce Pınar Karşıyaka, Anadolu Efes, Galatasaray ve Beşiktaş formalarını da terletmişti.
Diebler, artık Türkiye ile özdeşlemiş bir isim. Oynadığı her takımda elinden gelenin fazlasını yapmış, görev adamı sıfatının en çok yakıştığı oyunculardan.
EuroLeague medya gününde Daçka’nın yeni transferi ile bir araya geldik, gelecek sezonu konuştuk.
-Yaz döneminde neden Darüşşafaka sözleşme imzalamayı seçtin?
Koç Ahmet Çakı ile daha önce çalışma fırsatı yakalamıştım. EuroLeague’de tekrar oynama isteğim vardı. Uzun bir süredir Türkiye’deyim. Daçka hakkında da sadece iyi şeyler duydum. Burada olmak heyecan verici.
-Adaptasyon süreci nasıl geçiyor şimdilik?
Benim için çok kolaydı doğrusunu söylemek gerekirse. Bu benim İstanbul’daki 4. senem bildiğin gibi. Koç ile daha önce tanıştığım için benden neler beklediğini biliyorum. Yeni gelen oyuncular, geçtiğimiz sene burada oyuncular… Yaptığımız kamplar bizim için çok verimli geçti. Çalışmayı seven, hiç bencil olmayan harika bir oyuncu topluluğuna sahibiz.
-Sence Darüşşafaka için bu sezonki başarı kriteri ne? Normal sezonun sonunda kendinize ilk 8 sırada yer bulabilirseniz bunu başarı olarak görebilir misiniz?
Bence her takım için başarı bu olmalı. Herkes bunu hedefliyor ilk etapta. Çok fazla tecrübeye sahip olduğumuzu söyleyemeyeceğim. Takımdaki oyuncuların büyük kısmı EuroLeague’de daha önce oynamamıştı. Fakat bu durumu da kendi lehimize çevirmemiz gerek. Takımdakiler başarıya aç, kendilerini kanıtlamak istiyor. Hazırlık kampında çok fazla çalıştık. Şu ana kadar da gayet iyi bir kimya ortaya çıktı. Bakalım… Umarım iyi bir sezon geçiririz.
Hazırlık dönemini oldukça iyi geçirdin. İtalya’daki kampta aslında seni daha çok topla üretirken de gördük. Bu sezon Galatasaray ve Beşiktaş dönemine göre daha büyük bir role mi sahip olacaksın?
Evet, olabilir. Koç Ahmet takımdaki oyunculardan spesifik şeyler yapmasını istemiyor, herkese daha çok özgürlük vermeye çalışıyor. Şu aşamada takımdakiler de sahada birbirini tanımaya çalışıyor. Kim en iyi neyi yapabilir anlamaya çalışıyor. Bunu da anlamaya başladığımız zaman daha iyi olma yolunda önemli bir adım atmış olacağız.
Türkiye’deki 7. sezonuna giriyorsun. Artık resmen bizden biri gibi oldun. Sen kendini en azından “yarı Türk” olarak hissediyor musun?
Evet, kesinlikle (gülerek). Eşimle birlikte sürekli bunu konuşuyoruz. Ne kadar harika zamanlar yaşadığımızı, bu zamanların ne kadar çabuk geçtiğini… Şu ana kadar Türkiye’de iki muhteşem şehirde yaşama fırsatı bulduk. Bu 2 şehre bayıldım. İnsanlara bayıldım. Her sene farklı taraftarlarla da oynama fırsatı yakaladım. Her sene Türkiye’de oynamak çok keyif verici.
Beşiktaş iki yıl önce Türkiye’de final oynadı. Geçen sezonun başında da takımdan beklentiler büyüktü ama işler yolunda gitmedi. Sence problemin ana kaynağı neydi?
Sezona iyi başladık, sonrasında sıkıntılar oldu. Takımda sakatlar vardı. Earl Clark sezonun ilk 2-3 ayında sakattı. Yeni oyuncular takıma katıldı… Sezon sonuna doğru yine sakatlıklar yaşandı. Aslında çok iyi bir takımımız vardı. Ancak başarılı olmak için takımca neler yapmamız gerektiğini sanırım hiç çözemedik. İsimlere tek tek bakıldığında kaliteli bir kadroydu. Ama iş bununla bitmiyor tabii ki. Birlikte kalmanın bir yolunu bulmalıydık, potansiyelimizin ne olduğunun farkına varamadık.