By Eurohoops team/ info@eurohoops.net
Fenerbahçe’nin Çek yıldızı bugün öğlen kulüp televizyonu FB TV’e konuk oldu.
Jan Vesely, Türkiye’deki yaşantısından, FIBA ile EuroLeague arasındaki probleme kadar birçok önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Vesely’in açıklamaları;
Baba oldun, hislerinizi öğrenebilir miyiz?
Hissedilebilecek en güzel duygu diyebiliriz. Her şey de yolunda, aramızda olmasından dolayı çok mutluyuz. Heyecan verici bir duygu.
-Euroleauge’de 9 karşılaşma geride kaldı, yalnızca 1 mağlubiyet aldı Fenerbahçe, Jan Vesely nasıl değerlendirirsin geride kalan süreci?
Güzel bir başlangıç yaptık. Önümüzdeki süreçte de galibiyetlerimiz ve mağlubiyetlerimiz olacaktır. Önemli olan play-off’lara en iyi pozisyonda gelebilmek.
– Her sezon takıma önemli parçalar katılıyor, aynı zamanda da önemli parçalar takımdan ayırlıyor, Bogdan, Ekpe, Nunnaly ve bir çok isim takımdan ayrılmasına rağmen takımı en yukarıda tutmayı nasıl başarıyorsunuz?
Tek bir isim üzerinden gitmek istemem burada ama Koç Zeljko Obradovic’in bunda çok etkisi var. Koçun hırsı, kazanma isteği seviyeyi korumada etkili oluyor.
Benimle birlikte 3 sezonunu dolduran oyuncular da var takımda, onlar da koçun ne istediğini çok şekilde biliyor ve sahaya yansıtıyorlar. Her sene Final-Four oynuyoruz, yeni gelen oyuncular da bizleri ve koçun söylediklerini dinleyerek bizlerle aynı seviyeye gelmek için mücadele ediyorlar, adapte olmaya çalışıyorlar.
-Koç Obradovic ile aranızda çok iyi iletişim var, taraftarlar da bunun farkında, bu konuda neler söylemek istersin?
Çok iyi bir ilişkimiz var, basketboldan çok daha öte bir ilişkimiz var. Hem saha içinde hem saha dışında birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Beklentilerini biliyorum, o da benim beklentilerimi biliyor, bu da çok önemli. Herhangi bir sorun yaşadığımızda ya da bir şeye ihtiyacımız olduğunda kapısı her zaman açıktır. O yüzden her şeyi konuşabiliyoruz. Eğer bir şeye hayır diyorsa, bunun gerçekten bizim iyiliğimiz için olduğunu da biliyoruz.
– Partizan’da oynadığın dönemde de taraftarla aranda çok özel bir bağ vardı. Fenerbahçe’de de taraftarın favori isimlerinden birisi olmayı başardın. Taraftarla arandaki bu bağı nasıl kuruyorsun?
Biraz deliyimdir ancak seneler içerisinde sizlerin de izlediği gibi çok enerji ve tutkuyla oynarım. Taraftarın verdiği enerji hem bana hem de takıma çok büyük enerji veriyor. Tam olarak ilişkinin nasıl kurulduğunu bilmiyorum ama bu tutku ve ateşli oynama karşılıklı bir şey.
-Fenerbahçe’ye 5 yıl önce ilk geldiğinde kafasında bazı soru işaretleri var mıydı, Fenerbahçe ile ilgili, Türkiye ile ilgili? Ve 5 yıldır Türkiye’de yaşıyorsun, alışamadığın, seni şaşırtan noktalar neler?
Soru işaretleri anlamında geçmişe dönersek, ailemin korkuları ve endişeleri vardı. Benim için her şey çok normaldi. Onlar ne bekleyeceklerini bilmedikleri için bu şekilde korkuları vardı. Ben buraya gelirken Avrupa’nın en iyi kulüplerinden biri olduğunun bilincinde buraya geldim.
Her şeye alıştım sayılır, hiçbir şey beni şaşırtmıyor artık. Trafik sorunu bile şaşırtmıyor artık beni (gülüyor). Tek sorunum 5 yılda Türkçe’yi öğrenememiş olmam diyebilirim. Artık oğlum sayesinde ben de onunla birlikte Türkçe’yi öğrenirim.
-Kostas Sloukas ile aranda nasıl bir bağ var, onunla çok iyi anlaştığını daha önce Kostas açıklamıştı, sen neler söylemek istersin?
Çok doğru, bunun bir hikayesi var. Sahadaki uyum ve ilişki saha dışından gelen bir şey. Sloukas sadece iş arkadaşım değil, o benim gerçek bir dostum. Bu yüzden saha içerisinde ne zaman göz göze gelsek birbirimizin ne yapmak istediğini çok rahat bir şekilde anlayabiliyoruz.
-Euroleague ve FIBA olarak takvimde çakışma söz konusu. İki tarafta geri adım atmıyor. Oyuncular birliği kuruldu ve başkanı Gigi Datome oldu. Takvim konusunda Gigi’ye takıldığınızı biliyorum. Özel olarak da bu fikstürün sıkışması ve çakışmasından dolayı isteğiniz oldu mu?
Euroleauge ve FIBA’nın kavgasının ortasında kalmış olsak da çok fazla ilgilenmemeye çalışıyorum. Gigi konusuna gelirsek, keşke bir şey yapabilseler ama çok fazla bir şey yapabileceklerini düşünmüyorum. Kendi açımdan baktığımda Fenerbahçe’nin maçlarının olmadığı yaz aylarında milli takıma katıldım ancak şuan milli takıma katılmam söz konusu değil. Benim iş yerim Fenerbahçe, benim maaşımı burası ödüyor, gitmeyi doğru bulmuyorum.
-Bu sezon geçen sezonlardan farklı olarak serbest atış ve orta mesafe atışlarını oldukça geliştirdiğini görüyoruz Bununla ilgili neler söylemek istersin?
Ben aslında her şeye çalışıyorum, sadece milyonlarca şut çalışmıyorum. Ancak şutlar için diğer çalışmalarıma göre daha fazla çalışıyorum. Geçmiş senelere göre daha odaklanarak, daha konsantre olarak atışlarımı yapıyorum. Öyle olduğum için de aynı yerlerden atış yapmaya çalışıyorum. Serbest atışlar da ise kendimi sakinleştirip, konsantre olarak atışımı gerçekleştiriyorum.
-Basketbolu gerçekten çok iyi oynuyorsun, savunmada ve hücumda istenileni gerçekleştiriyorsun, fazlasını da ortaya koyabiliyorsun. Kariyer planların arasında basketbolun içerisinde koçluk planın var mı?
Aslında şuan ki ilk düşüncem; oyunculuğu bıraktıktan sonra arenadan uzak kalmak. Ama oğlumun kol ve bacaklarının uzunluğunu görünce çok fazla uzak kalamayacağımı görüyorum. Taraftar olarak ya da bir koç olarak ona destek verebilirim. Ama antrenör olmak için o tutku o sabır sanıyorum bende yok. Çünkü çocuklara bunu öğretmenin, oyuncular ile uğraşmanın çok zor olduğunu biliyorum.