by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Anadolu Efes başantrenörü Ergin Ataman, Tivibu Spor’da konuk olduğu Ribaund programında önemli açıklamalarda bulundu.
Koç Ataman, Milos Teodosic transferinden Zeljko Obradovic ile olan rekabetine, Galatasaray ve Beşiktaş basketboluna kadar birçok konuda konuştu.
Ergin Ataman’ın açıklamalarından kesitler:
“Bundan yaklaşık 1-1.5 ay önce Shane Larkin’in menajerleri NBA’den ciddi bir takımın Larkin’i istediğini söylediler ve Larkin de tabi ki burada beklediği gibi oynayamıyor ve NBA’a dönme hayali olan genç bir oyuncu. Biz de ‘Larkin’in gitmesine, onun yerini doldurabileceğimiz bir isim sunarsanız onay veririz’ dedik. Onlar da Teodosic’i öne sürdüler. Aynı menajerlik şirketi oyuncularıydı ve Teodosic’in Clippers’tan ayrılma ihtimali son derece yüksekti. ‘Böyle bir takas düşünür müsünüz?’ dediler. Şimdi Larkin, NBA hayallerine dönmek için bunu istiyordu Teodosic’in de Avrupa’ya ve Anadolu Efes’e gelmek istediğini söylediler. Biz de o zaman bize mali bir yük getirmemesi kaydıyla buna tamamız demiştik ama daha sonra zannediyorum NBA’de Larkin’i isteyen takım geri çekildi ve o boşluğu başka bir oyuncuyla doldurdu. Clippers da Teodosic’i ne kadar oynatmasa da takaslarda kullanmak için bundan vazgeçti. Bu bizden gelen değil menajerlerden gelen ve oyuncuları memnun etmek adına bulunan bir formüldü. Ondan sonra da bunun üstüne gitmedik. Şu an da herhangi bir oyuncu takviyesi düşünmüyoruz.”
“Sporda subjektif görüşlere fazla yer yoktur. Rakamlar ortada son dört yılda Final Four oynamış bir takım. Üç tane final oynamış, birinde de şampiyon olmuş bir takım ve EuroLeague’de de lider durumda. Demek ki Fenerbahçe şu an Avrupa’nın en iyi takımı. Aslında buradaki en büyük payda tabii ki Obradovic felsefesinde Fenerbahçe yönetiminin iskelet kadroyu bozmadan yıllarca bir istikrar içerisinde bu yapıya kavuşması. Obradovic, EuroLeague’e ilk geldiği sezon Fenerbahçe EuroLeague’de çeyrek finale kalamadı ve bir iskelet kurdu ve o iskeletin üzerinde de Fenerbahçe her sezon eklemeler yaparak aynı heyecan içerisinde kulüp yönetiminin ve taraftarının heyecanı içerisinde çok önemli bir yer edindi kendisine. Basketboldaki bu mental yatırımdan dolayı Fenerbahçe yönetimini kutluyorum. Keşke aynı mental yapıda bugün Galatasaray ve Beşiktaş da olabilse ama olamadılar. Onlar da bir dönem o rekabetin içerisinde olsalar da geri adım atmak durumunda kaldılar. Fenerbahçe her türlü zorluğa karşı basketbolda geri adım atmadı ve bu hem kendi camialarına hem de Türkiye’ye çok şey kazandırdı.”
“Obradovic gibi Ivkovic gibi başantrenörlerin Türkiye’de gelip çalışması Türkiye için çok büyük bir kazanç. Bizler için de bir rekabet unsuru. Obradovic’le benim koç rekabetim Türkiye’de başlamadı. Daha önce Siena’yı çalıştırırken Efes Pilsen’i çalıştırırken birçok kez karşı karşıya geldim. İşte 2000 Final Four’unda Panathinaikos’un koçu Obradovic’ti ve biz yarı finalde kaybettik. Onlar şampiyonluk oldu biz ise üçüncü olduk. İki sene sonra da ben Siena’nın hocasıyken Obradovic’li Panathinaikos’u eleyerek Final Four’a kaldık. Onun için bu koçlar arasındaki rekabet basketbolu daha güzelleştiren unsurlar. Şu herkesin kabullenmesi gereken bir gerçek, Obradovic Avrupa’da en çok kupa kazanan en kariyerli koç. Ligin en fazla maç kazanan, en çok şampiyonluk olan koçu. Obradovic, Avrupa’nın en iyisi diye geri adım atmamız söz konusu olamaz. Ben de elimdeki her takımla rekabete girmeye çalışıyorum. Kazanmak var kaybetmek var ama rekabetten geri adım atmıyoruz. Obradovic, Türkiye’ye geldiği ilk gün de söyledim, ‘çok büyük bir antrenör geldi biz de burdayız’ dedim. Bu rekabet yalnızca ben ve Obradovic arasında değil her hoca arasında. Ben bu rekabetten Obradovic’in de keyif aldığını düşünüyorum. Obradovic de bir David Blatt’la bir Ergin Ataman’la, Ufuk Sarıca’yla Dusan Ivkovic’le oynamaktan keyif alıyordur. Ben de açıkçası böyle bir hocayla karşı karşıya olmakta keyif alıyorum. Fanatizm sınırlarında yanlış anlaşılmalar olabiliyor ama onlar da doğal.”
“Ben hep oyuncularımın yukarı çıkmasını isterim. Bugüne kadar çalıştırdığım takımlarda Türk oyunculara hep şans verip onların yukarı çıkmasından keyif almışımdır. EuroLeague’de Final Four oynadığımız sezon Hidayet, Mehmet, Hüseyin gibi oyuncular 20-21 yaşlarında o takımlarda oynayıp daha sonra NBA’de yıldız olan oyuncular oldu. Sonrasında Mirsad, Mehmet Okur gibi oyuncular… Keza Sinan Güler. Sinan, Beşiktaş’ a geldiğinde kimse Sinan diye bir oyuncuyu tanımıyordu ama Sinan Güler, Beşiktaş’ta büyük bir patlama yaptı. Galatasaray’da EuroCup şampiyona olduğumuz sezonda Göksenin ve Sinan’ın o sezon verdiği katkı… Şimdi de Doğuş Balbay’ın Anadolu Efes’teki katkısı çok ciddi bir katkı. Ben oyunculardan bu tarz bir katkı istiyorum. Onun için de bu katkıyı alamadığım zaman sitemde bulunuyorum. Bu sezon bazı maçlarda Metecan’dan olsun Buğrahan’dan olsun iyi katkılar alıyoruz. Galatasaray maçında 12 sayıdan geriden gelirken Buğrahan oyundaydı. Neden oyundaydı? Çünkü iyi oynuyordu çünkü mücadele ediyordu. EuroLeague’de Darüşşafaka maçında biz Metecan’la başladık ve 20 dakika oynadı. Neden? Metecan o hafta çok iyiydi ve önceki lig maçında takımın en iyisiydi. Ben oyuncuların yaşına ve pasaportuna bakmam. Benim için iyi oyuncu vardır ve kötü oyuncu vardır. Kim iyi ise o oynar. Genç oyuncuya yaşı gereği ile daha toleranslı davranılabilir. Sen o formayı alacaksın. Doğuş Balbay, iki sezondur o formayı aldı ve formanın da hakkını veriyor. İnşallah Metecan da Buğrahan da önümüzdeki dönemde formayı alırlar ama bunu yapmadıkları zaman da en sert eleştiriyi benden duyarlar çünkü ben onların iyiliğini istiyorum, Türk basketbolunun ve milli takımın iyiliğini istiyorum. Bugün Türk Milli Takımı, Dünya Şampiyonası oynayacak. Çok iyi bir kadromuz var. Cedi, Furkan, Wilbekin, Semih ama o seviyeye bizim Metecan’ı Buğrahan’ı Sertaç’ı o seviyeye çıkarmamız lazım ki bu milli takım derece yapsın. Eleme maçlarında oynanan maçlar hiçbir şekilde ölçü değil, EuroLeague oyuncuları oynamıyor NBA yıldızları zaten yok. Orası farklı bir yer olacak, o oyuncularımızı yukarı çekmemiz lazım. Ben bazen çok eleştiriliyorum ama ben doğruları söylemek zorundayım. Kendi gördüğüm şeyi, deneyimimi aktarmak zorundayım ki yukarı gidelim. Yoksa sporda o gün geldiği zaman aldatamazsınız. Sporda tek bir şey vardır o da şampiyona sonunda elde edeceğiniz sonuçtur. ‘Biz çok iyiyiz’ diyip şampiyonada çeyrek finale kalırsan bunu yalnızca aptallara anlatırsın ama sporu bilenleri aldatamazsınız. Sporda tek gerçek vardır fair-play kuralları içinde kazanmaktır. O konuda sıkıntı yaşardanız oyuncuyu eleştirebilmeli ve onu en iyi şekilde motive etmelisiniz.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!