by Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Anadolu Efes’in Alman devi Tibor Pleiss, takımının Final Four’a kalmasının ardından düzenlenen medya gününde Eurohoops’a özel açıklamalar yaptı. Yıldız oyuncu, yaklaşan Final Four’a kalma sebeplerini anlatırken aynı zamanda rakipleri Fenerbahçe Beko’ya ve koçu Ergin Ataman’a da değindi.
-Kulüp adına böyle tarihi bir başarı elde ettiğiniz için heyecanlı mısın?
Çok heyecanlıyım. Anadolu Efes uzun yıllar aradan sonra ilk kez Final Four yapıyor. Kulüp için, taraftarlar için ve bizim için çok önemli bir durum. Herkes çok heyecanlı. Biz de elimizden gelenin en iyisini yapabilmek için kendimizi zorluyoruz.
-Sezon içerisinde hiç kendi kendine; “Evet, gerçekten de Final Four yapmak için ciddi bir şansımız var” diye düşündün mü?
Ben kişisel olarak daha çok adım adım gitmeyi severim. Benim için ilk hedef önce playofflara kalmamızdı. Bunu başardık. Daha sonra ise maç maç giderek Final Four’u hedefledim. Bunu da başardık ve bu muhteşem. Bence bu takımdaki herkes bunu fazlasıyla hak etti. Ancak başlangıçta dediğim gibi “Önce bir playofflara kalalım da sonrasına bakarız” diye düşünüyordum (Gülüyor).
-Peki Final Four’a kaldığınızda ne yaptın neler hissettin?
Durumu idrak etmem birkaç saatimi aldı (Gülüyor). Bu inanılmaz bir histi. Maç bittikten sonra sahaya koştum ve kutlama yaparken kendi kendime; “Ne yapıyoruz biz ya?” diye sordum (Gülüyor). Benim açımdan çok garipti. Sonra soyunma odasına gittik ve klasik maç sonu konuşmamızı yaptık. Ondan sonra da herkes bağırmaya başladı. Ben 30 dakika filan bağırdım (Gülüyor).
-Yani bu başarıyı en çok kutlayan sen oldun galiba?
En çok bağıran bendim. Birkaç gün sesim çıkmadı. Salondan çıkarken bazı taraftarlar gördüm. Bize doğru bağırıyorlardı, kutlama yapıyorlardı. Ben de onlara doğru bağırdım ve beraber sevindik. O anları pek hatırlayamıyorum ama olsun (Gülüyor).
-Sezon içerisinde koç Ergin Ataman birçok kez “Anadolu Efes ruhu geri döndü” dedi. Bu ruhun dönmesi ve sizin taraftarlarla birlikte bütünleşerek başarıya inanması senin için ne kadar önemliydi?
Burada birçok kez maç oynadım. Daha önce burada bu sezon yaratılan gibi bir atmosfer hiç görmedim. Bu yıl gerçekten özeldi. Sezonun başından itibaren özel bir planları olduğunu hissedebiliyordum. Final Four’a gitme şansı olan bir takım kurmak istiyorlardı. Biz de bunu başardık. Birçok tecrübeli oyuncu vardı takımımızda. Hepimiz EuroLeague’de uzun zaman geçirmiştik. Taraftarla bütünleşmemiz de bizim için oldukça önemliydi. Bu da başarıyı yakalamamız için kusursuz bir kombinasyon oluşturdu.
-Anadolu Efes sezona çok iyi başladı ancak sonra bir dönem bocaladınız. Bu dönemde de bazı eleştiriler aldınız. Özellikle peş peşe kaybedilen Real Madrid ve CSKA Moskova maçlarından sonra bu eleştiriler arttı. Bu eleştirileri susturmak nasıl bir duygu?
-Bu tip gelişimler her zaman zaman alır. Birçok yeni oyuncumuz vardı ve ben de onlardan biriydim. Tüm oyuncuları bir araya getirmek ve bir takım gibi oynamalarını beklemek zaman alıyor. Real Madrid, Fenerbahçe Beko ve CSKA Moskova gibi çok iyi takımlar uzun süredir birbirleriyle beraber oynayan takımlar. Biz ise yeni kurulan bir takımdık ve bunu başardık. Joel Embiid’in de dediği gibi “Trust the process!” (Gelişime güvenin). Bu da işe yaradı ve biz de buradayız.
-Şimdi Final Four’dasınız ve biraz önce bahsettiğin takımlara karşı mücadele edeceksiniz. Bu takımların buralarda oynama tecrübesi bir hayli yüksek ancak siz bu konuda yenisiniz. Aradaki bu tecrübe dengesizliğini nasıl dengeleyeceksiniz?
Bizim biraz daha underdog olduğumuzun farkındayım. Diğer takımlar neredeyse her yıl Final Four’da yer alan takımlar. Ama bence bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Oraya çıkıp eğlenmek ve sonuna kadar savaşmak istiyoruz. Tüm sezon boyunca da bunu yaptık. Bir önceki soruda da söylediğim gibi buraya kadar gelmemizi beklemeyen birçok kişi vardı. Biz ise bunu yapabileceğimizi kanıtladık. Oraya gidip elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Takımımızda genç ve taze ayaklar var. Bunların fark yaratabileceklerine inanıyorum.
-Bu yılki performansından da bahsetmek istiyorum. Bu sezon çok kritik katkılar verdin. Özellikle şut performansından oldukça etkilendiğimi söylemem gerek. Gerçekten yayın gerisinden bile bir nokta şutörüne dönüştün diyebiliriz. Bu konuda çalışmalar yaptın mı?
Ben her zaman iyi bir şutördüm ama son yıllarda her takım benden farklı şeyler istedi. Örneğin Valencia’da bana ‘Çok fazla şutörümüz var, o yüzden sen biraz daha çembere yakın oyna” dediler. Beni daha çok ikili oyunlarda kullanmak istediler. Ben de bunu yaptım. Bu sene ilk baştan itibaren şut attım, kimse bir şey demedi ve ben de atmaya devam ettim (Gülüyor). Ben her zaman dışarıdan yüzdeli şut atıyordum ama son yıllarda kimse bu özelliğimi kullanmadı. Utah Jazz’de oynarken bana şut atmamı söylüyorlardı. Ben de yüksek yüzdeli atıyordum. Daha önceki yıllarda sadece potaya yakın oyuncuyken bu durumun değişmesi aslında beni mutlu ediyor. Bu yıl ikisinin karışımıyım.
-Boyunu da düşündüğümüzde senin şutunu bloklamak imkansız. Aslında bu takımın için de çok önemli bir özellik.
Ben bundan keyif alıyorum. Ben dışarıdayken beni kapatmaya bir oyuncu geliyor çünkü artık herkes benim o şutu atacağımı biliyor. Böylece takım arkadaşlarım için de boş alanlar yaratabiliyorum.
-Savunma kısmına bakacak olursak EuroLeague tarihinin en iyi blokçularından birisin. Öte yandan takım arkadaşın Bryant Dunston da bu konuda EuroLeague’in en iyilerinden birisi. Bu konuda aranızda hiç şakalaşıp blok sayılarınızı karşılaştırıyor musunuz?
Yok yok o kadar değil (Gülüyor). Bu yıl ben çok fazla blok yapamadım. Birçok şutu bozmaya yardım ettim ama blok sayım fazla değildi. Dunston bence pota altındaki bir güç. Bence çemberi iyi savunduk. Bence rakipler biz pota altındayken çembere gitmeden önce birkaç kez düşünüyorlardır.
-Final Four yarı finalinde Fenerbahçe Beko’yla karşılaşacaksınız. Siz onları çok iyi tanıyorsunuz, onlar da sizi çok iyi tanıyor. Rakibiniz hakkında neler söylemek istersin? Sence onların en güçlü yanları neler?
Fenerbahçe Beko uzun süredir birlikte oynayan ve birbirini çok iyi tanıyan bir takım. İyi bir kimyaları var. Örneğin Sloukas potaya doğru giderken otomatik bir şekilde boştaki oyuncuyu bulabiliyor. Birlikte çok iyi oynama özellikleri bence en büyük silahları. Bence bizim iyi bir şansımız var. Onlara karşı bu sezon birkaç kez oynadık ve bu maçlarda onları yenebileceğimizi gösterdik. Bence her şey mümkün.
-Koç Ergin Ataman bu sezonun başından itibaren pek çok kez iddialı açıklamalar yaptı. Hatta kupayı kazanacağınızı dahi söyledi. Belki de tüm organizasyonun inanmasını sağlayan isim oydu. Onun hakkında neler söylemek istersin? Sağladığı bu motivasyon size nasıl yardımcı oldu?
Bence çok pozitif bir adam. Kazandığımız maçlardan sonra soyunma odasına coşkulu bir şekilde gelip; “Evet, bu performansımızı devam ettirmemiz lazım. Önümüze bakmalıyız” diyordu. Her zaman bizim ihtiyacımız olan desteği vermeye çalıştı. Sezonun başından itibaren birkaç kez bize “Siz bu turnuvanın en iyi takımlarından birisiniz. Sadece buna inanmalısınız” dedi. Eğer istersek ve inanırsak bize neler yapabileceğimizi gösterdi.
-Koç Ergin Ataman aynı zamanda çok coşkulu da bir koç. Onun gibi biriyle çalışmak nasıl bir duygu? Onun bu coşkulu hali sana da motivasyon sağlıyor mu?
Daha önce Galatasaray’da oynarken onunla çalışmıştım. Bu yüzden onun stiline alışkınım. Onu her zaman sahanın kenarında koşarken ve saha içini organize etmeye çalışırken görüyorum. Bize maçları nasıl kazanacağımızı göstermeye çalışıyor ve bunda da iyi iş çıkartıyor. Onun gibi bir koçla çalıştığım için mutluyum. Bize saha içinde gerekli özgürlüğü veriyor. Umarım Final Four’dan önce de bizi toplayıp; “Hey, beyler! Motive olun çünkü bu Final Four’u kazanabiliriz!” der (Gülüyor).
-Kritik bir sorum daha var. Barcelona, Shane Larkin’e ne yaptı? Onları görünce başka bir boyuta geçiyor!
Bilemiyorum (Gülüyor). Son haftalarda inanılmaz bir iş çıkartıyor. Son Türkiye Ligi maçlarımıza da bakarsanız sahada ne kadar keyif aldığını göreceksiniz. Belki de böylesi bir desteğe ihtiyacı vardı ve şu anda harika oynuyor.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!