By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Üst seviye basketbolda büyük bir maçı eşleşmeler üzerinden değerlendirmek çok doğru değil.
Sonuçta sadece 40 dakikalık bir maçtan bahsediyoruz. Maç içerisinde her şey olabilir. Oyuncular faul problemi yaşayabilir, sakatlanabilir, başka bir pozisyonda oynamak zorunda kalabilir. Üstelik Avrupa basketbolunu biliyorsunuz. Burası yıldızların ligi değil, takım olmanın önemini bilenlerin başarılı olduğu bir lig.
Bu sebeple normalde pek oyuncu karşılaştırması yapmaya pek sıcak bakmıyorum. Fakat Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes‘in düellosu farklı!
Bu iki takım, henüz playoff gelmeden bu sezon 6 kez karşılaştı. Üstelik bu 6 maçın 2’sinin sonucu kupayla bitti. Dolayısıyla bu maç normal şartlarda karşımıza çıkmıyor. Oyuncuların reaksiyonları, birbirlerine karşı verdiği mücadeleleri daha önce izledik ve 2 gün sonra tekrar göreceğiz. Bu sebeple de final maçına kadar bazı pozisyonların karşılaştırmalarını karşınıza getireceğiz. Amacımız hangisi üstünlük sağlar sorusuna cevap bulmak değil. Daha önce ne gördük ona bakmak.
Eurohoops Fırın, bu yazılarına ilk olarak Nicolo Melli vs Adrien Moerman ikilisiyle başlamıştı. Arkasından Kostas Sloukas vs Vasilije Micic karşılaştırması geldi.
Şimdi ise sıra iki takımda da büyük anlarda işleri değiştirebilecek oyuncularda: Bobby Dixon vs. Shane Larkin
Bu İki Oyuncu Takımları İçin Ne Kadar Önemli?
Bobby Dixon‚ın önemini anlatmaya çalışmak ne kadar doğru açıkçası emin değilim. Sonuçta dört yıldır bu takımla ve özellikle kendi taraftarı onun kıymetini fazlasıyla biliyor.
Açıkçası Onun 4 yıldır Fenerbahçe‚de yaptıkları bana inanılması zor bir rüya gibi geliyor. Evet, Dixon Karşıyaka’da olağanüstü bir performans sergiledi ama o yaşta, topu domine etmeyi çok seven, savunması problemli bir oyuncuyu Avrupa’nın diğer büyük takımları tercih etmezdi. Fakat Obradovic bunu yaptı ve Fenerbahçe açısından baktığımızda iyi ki de yapmış.
Çünkü Dixon bize muazzam bir adaptasyon hikayesi izletti. Fenerbahçe taraftarı, onun o büyük anlarda attığı büyük şutları çok seviyor, biliyorum ama bence Dixon’ın İstanbul’da yaptığı en büyük şey kendini mevcut şartlara adapte etme becerisiydi. Bir oyuncunun kaç yaşında olursa olsun, çalışması ve emeğiyle birlikte kendini ne kadar geliştirebileceğini kanıtladı.
Yukarıda izleyebileceğiniz video herhalde Dixon’un sarı-lacivertli formaya ve EuroLeague şartlarına adaptasyon olduğunu kanıtlayan en büyük andı. Savunmada mücadele etmez, sürekli eksi yazar denilen bir oyuncunun bunun aksini gösterebileceği bir andı. Ondan sonrasında ise hikaye hep böyle gelişerek devam etti. Onun 2016’da Real Madrid serisinde Sergio Rodriguez’e yaptığı baskıyı hatırlıyor musunuz? İki yıl önce Dixon’ın bunları yapabileceğini kim tahmin edebilirdi ki?
Dixon, bir yandan Obradovic‚in saha içerisindeki planlarının devamlılığını sağlarken diğer yandan kendine has tarzıyla takımının ihtiyaç duyduğu şeyi verdi. Bugünün modern basketbolunda tabii ki alan paylaşımı, top dolaşımı hala çok önemli ama artık birebirlerin daha aktif kullanıldığı bir basketbol dünyasında yaşıyoruz. Dixon ise işte o birebir yeteneklerini sahaya koydu. Takımının saha içerisindeki planları işlemediği birçok maçta ortaya çıktı ve unutulmaz performanslar izletti.
Bir oyuncun önemini en çok o sahada yokken anlarsanız. Dixon için de böyle oldu.
Tecrübeli yıldız, geçen sezon sakatlığı sebebiyle Final Four dışında neredeyse hiç katkı veremedi. Bu da Fenerbahçe’yi özellikle yakın geçen maçlarda çok etkiledi. Sarı-lacivertliler, Final Four finalindeki yenilgisi dışında aldığı 9 yenilginin 5’ini tek topla kaybetti. Fenerbahçe, kendi standartlarında oynuyordu ama maçı bitirecek, fişi çekecek o oyuncuyu bulmakta çok zorlanıyordu. Ne Sloukas ne de Wanamaker bunu gerçekleştirebildi.
Tüm sezon sakatlığı sebebiyle ortalıkta olmayan Dixon ise bunun nasıl yapılacağını Final Four yarı finalinde muazzam bir son çeyrek oynayarak gösterdi. Açıkçası o gün maçı akışı Zalgiris‚e kayıyordu ve Dixon, düzenin dışında çıkıp o atışları sokmasa finale çıkan takım belki de Litvanyalılar olacaktı.
Dixon’ın geçtiğimiz yıl yaşadığı kalça sakatlığına dair de ayrı bir pencere açmamız gerekiyor. Kendisinden 5 yaş küçük Isaiah Thomas ile aynı dönemde benzer bir sakatlık geçirdi Dixon. Thomas o günden beri toparlanamazken Ali Muhammed, adını ilham aldığı Muhammed Ali’yi onurlandırırcasına 35 yaşında geri dönmeyi başardı. Bu bile onun yarışmacı ve mücadeleci karakteri hakkında her şeyi bize ispatlıyor.
Rekabetin diğer tarafında ise yine boyu küçük ama mücadele hırsı büyük olan bir isim var: Shane Larkin!
Amerikalı yıldız, yaz döneminde Anadolu Efes‚in yeni lideri olarak transfer edildi. Daha önce Baskonia‚da yaptıkları hatırlanınca ondan beklentiler çok büyüktü. Fakat hiç beklenmedik bir süreç yaşandı. Sezon başında Efes sanki Larkin’i değil de onun beyzbolcu ailesinden birini transfer etmiş gibiydi.
Evet, Efes onun kötü performansına rağmen istim üstünde ilerliyordu ama bir noktadan sonra Larkin’in özel yeteneklerine ihtiyaçları vardı. O ise sahada hareket bile edemiyordu. Herkesin gözünde büyük bir hayal kırıklığı olmaya doğru ilerliyordu. Üstelik dönem dönem koçuyla problemler de yaşaması onun takımdaki geleceğinin kısa süreli olabileceğini düşündürüyordu.
Fakat aynı Dixon gibi o da ön yargıların yıkılmak için olduklarını gösterdi. Şubat ayına kadar tanımayacak halde olan Larkin, ondan sonraki dönemi ise muazzam geçti.
Shane Larkin | Sayı | Asist | Verimlilik Puanı | Saha İçi Yüzde | Faul Atışı Denemesi |
İlk 19 maç | 7.4 | 2.6 | 8.2 | %38.0 | 1.6 |
Son 14 maç | 17.0 | 3.6 | 19.1 | %53.7 | 4.3 |
İşte, tabloda da görüyorsunuz… Son 19 maçtaki hem sayı ortalaması hem de verimlilik puanı, ilk dönemine göre iki katından bile fazla. Şut yüzdesinde ise %15.7’lik muazzam bir artış var. Fakat bence en önemli nokta kullandığı faul sayısı.
Larkin gibi en önemli özelliği delicilik olan bir ismin sezonun ilk yarısında ortalama 1.6 faul atışı atması onuna açısından hiçbir şeyin yolunda gitmediğini en büyük göstergesi. Gerçek Larkin’i izlediğimiz zaman ise bunun 4.3’e çıktığını görüyoruz.
Gerçek Larkin’i görmemiz ise Efes‚e hem aradığı o beklenmedik şeyleri yapabilecek lideri verdi hem de muazzam bir hücum çeşitliliği kattı. Micic-Sloukas yazısında bu anlamda Efes’i çift başlı bir canavara benzettiğimi söylemiştim. Gerçekten de öyle. Canavarın Micic tarafı bütün takımı organize ediyor, Larkin tarafı ise tek başına büyük bir silah.
Üstelik o canavarın kontrolden çıktığı zaman neler yapabildiğini Barcelona maçlarında fazlasıyla açık bir şekilde gördük. Larkin, doğru ortam içerisinde lacivert-beyazlıları iki sınıf yukarı çıkartan bir oyuncu. Final Four gibi bireysel performansların damga vurduğu bir ortamda çok değişik şeyler yapabilecek bir isim.
Yeter ki canavarın her iki kafası da bir denge içerisinde kalsın, yeter ki Efes, Larkin’in takımı yukarı çıkartabileceği o alanı oluştursun!
İki Oyuncu Birbirine Karşı Ne Oynadı?
Anadolu Efes ile Fenerbahçe Beko, bildiğiniz gibi bu sezon 6 kere karşı karşıya geldi ve bu maçlarda 3-3’lük bir eşitlik var. Fakat bu eşleşme diğer ikisi gibi değil.
Diğer ikisinde her iki tarafında rotasyondaki rolleri çok benzer durumdaydı. Takım için ettikleri anlam da daha benzerdi. Larkin-Dixon rekabetinde ise böyle bir durum yok. Larkin, zaten bu sezon Fenerbahçe‚ye karşı 6 maçın 2’sinde oynamadı. Oynadığı maçlarda ise şu anki Larkin değil de sezon başındaki Larkin’in görüntüsü vardı.
Diğer taraftan bu iki oyuncunun rekabetine değinmemizin ise bir sebebi var. Takımları için sahadaki planlar yolunda gitmediği zaman, bu iki ismin sorumluluk alması ilk beklenen şey. İkisi de muazzam birebir yetenekleriyle maç içerisinde denge bozan taraf olabilir. Bu sebeple onların tablolarına bir de sayılarını ne kadarını asist üzerinden buluyorlar bilgisini koyduk.
Bobby Dixon"}“>Bobby Dixon | Shane Larkin | |||
Diğer Maçlarda | Efes‚e Karşı"}“>Efes‚e Karşı | Diğer Maçlarda | Fenerbahçe’ye Karşı | |
Sayı | 9.8 | 6.3 | 12.3 | 8.5 |
Ribaund | 1.9 | 2.2 | 2.1 | 1.8 |
Asist | 2.3 | 2.0 | 3.4 | 3.5 |
Top Çalma | 0.6 | 0.5 | 0.8 | 1.3 |
Top Kaybı | 1.1 | 1.2 | 1.6 | 2.3 |
Sayı Katkısı (Asist+Sayı) | 14.6 | 11.5 | 18.6 | 16.5 |
Sayı Katkısı Yüzdesi | %16.9 | %15.0 | %21.5 | %21.9 |
Sayılarını Ne Kadarını Asist Üzerinden Buluyor? | %33.8 | %44.7 | %31.6 | %0.0 |
Saha İçi Deneme | 6.8 | 6.2 | 8.3 | 6.5 |
Saha İçi Yüzde | %50.2 | %35.1 | %48.3 | %42.3 |
Üçlük Deneme | 4.4 | 3.2 | 4.4 | 2.8 |
Üçlük Yüzde | %47.5 | %36.8 | %43.5 | %36.3 |
Artı/Eksi | 7.1 | 2.8 | 2.9 | -9.5 |
Karşılaştırmalı tabloya baktığımız zaman ise ikisinin de bu sezon Efes ya da Fenerbahçe’ye karşı pek de istedikleri performansı sergileyemediğini görüyoruz. Yukarıda bahsettiğim gibi bunu Larkin açısından beklememiz normal ama Dixon’ın durumu biraz şaşırtıcı.
Açıkçası Dixon’ın Efes savunması karşısında epey zorlandığını söyleyebiliriz. Normalde diğer takımlara karşı mükemmel olan yüzdeleri, Efes’e karşı %35, %36 bandına iniyor. Tabii ki bu sebeple sayı katkısı olarak da onda bir düşüş var.
Daha ilginci ise sayılarını asist üzerinden bulduğu kısım. Normalde diğer takımlara karşı sayılarının %33.8’ini asist üzerinden bulan Dixon’ın bu yüzdesi Efes maçlarında ise %44.7’ye kadar çıkıyor. Bu normalde bir takım için sevindirici ama birebirleriyle fark yaratmasını istediğiniz bir isim için durum pek de öyle değil. Aynı problemin benzerini geçen sezon Brad Wanamaker da yaşamıştı.
Diğer taraftan ise şut kullanım sayısındaki düşüş de Dixon’ın bu sezon Efes’e karşı oynadığı maçlarda topu pek fazla forse edemediğini gösteriyor.
Larkin tarafında da benzer durumlar var.
Şut yüzdesinde Dixon kadar büyük bir düşüş olmasa da sayı ortalaması Fenerbahçe’ye karşı 3.8 sayı düşmüş durumda. Sayıları asist üzerinden bulma oranlarında ise iki oyuncu arasındaki durum birbirinden oldukça farklı
Amerikalı yıldız, bu sezon Fenerbahçe’ye karşı attığı hiçbir sayıyı asist üzerinden bulmadı. Bu da en azından alışık olduğu bir maçın onu beklediğinin göstergesi.
Diğer taraftan Efes adına düşündürücü bir istatistik de var: artı/eksi
Larkin, bu sezon Fenerbahçe’ye karşı oynadığı 4 maçta da sahada olduğu anlarda hep eksi istatistik elde etti. Yani yıldız oyuncunun sahada olduğu 4 maçta Anadolu Efes ortalama -9.5 gibi oldukça düşündürücü bir istatistik tutturdu.
Peki iki oyuncunun birbirine karşı kazandıkları ve kaybettikleri maçlarda durumları nasıl?
Bobby Dixon | ||
Kazanılan Maçlarda | Kaybedilen Maçlarda | |
Sayı | 8.3 | 4.3 |
Ribaund | 1.7 | 2.7 |
Asist | 2.0 | 2.0 |
Top Çalma | 0.7 | 0.3 |
Top Kaybı | 0.3 | 2.0 |
Sayı Katkısı (Asist + Sayı) | 13.3 | 9.7 |
Sayı Katkısı Yüzdesi | %16.0 | %13.8 |
Sayılarını Ne Kadarını Asist Üzerinden Buluyor? | %32.0 | %69.2 |
Saha İçi Deneme | 7.3 | 5.0 |
Saha İçi Yüzde | %40.9 | %26.6 |
Üçlük Deneme | 3.0 | 3.3 |
Üçlük Yüzde | %44.4 | %30.0 |
Artı/Eksi | 8.0 | -2.3 |
Geçtiğimiz yazıda Sloukas‚ı bu alanda incelerken ilginç bir şekilde Efes’in onun konfor alanına pek saldırmadığını görmüştük. Fenerbahçe, kazansa da kaybetse de Sloukas, kendi istediği oyunu oynayabilmişti.
Efes’in saldırdığı ve maçın skoruna etki ettirdiği ismi ise burada görüyoruz.
Kazanılan maçlarda da Dixon’un büyük performansları yok. Fakat Fenerbahçe’nin kazandığı ve kaybettiği maçlar arasında performans farkı büyük. Fenerbahçe’nin kaybettiği maçlara bakacak olursak, Dixon sahada yok gibi gözüküyor.
Saha içindeki yüzdesi %26.6 gibi felaket bir yüzde. Sayı ortalaması da kaybedilen maçlarda 4.0 sayı aşağıya düşüyor. Daha da önemlisi kullandığı şut sayısı ve sayılarını bulma şekli. Dixon kaybedilen maçlarda ortalama sadece 5.0 şut kullanırken asist üzerinden sayı bulma yüzdesi %69.2!
Dediğim gibi bunlar normalde iyi yüzdeler fakat Fenerbahçe’nin ihtiyacı olduğu şey bu değil. Kazanılan maçlarda olduğu gibi onun çok daha fazla birebir üzerinden sayı bulması gerekiyor. Fenerbahçe’ye lazım olan bu.
Shane Larkin | ||
Kazanılan Maçlarda | Kaybedilen Maçlarda | |
Sayı | 6.5 | 10.5 |
Ribaund | 1.5 | 2.0 |
Asist | 3.0 | 4.0 |
Top Çalma | 1.5 | 1.0 |
Top Kaybı | 1.5 | 3.0 |
Sayı Katkısı (Asist + Sayı) | 14.0 | 19.0 |
Sayı Katkısı Yüzdesi | %17.9 | %26.2 |
Sayılarını Ne Kadarını Asist Üzerinden Buluyor? | %0.0 | %0.0 |
Saha İçi Deneme | 5.0 | 8.0 |
Saha İçi Yüzde | %50.0 | %37.5 |
Üçlük Deneme | 1.5 | 4.0 |
Üçlük Yüzde | %33.3 | %37.5 |
Artı/Eksi | -9.0 | -10.0 |
Diğer tarafta Larkin’in ise kazanılan, kaybedilen maçlarda Larkin’in ters bir elektriği var. Amerikalı yıldız, kazanılan maçlarda çok etkili olmazken kaybedilen maçlarda ise çok iyi bir performans sergiliyor. Tabii bunun bazı sebepleri var.
İlk olarak Larkin, bu maçları oynadığı zaman şu anki Larkin gibi değildi. Bunun ısrarla üstünde duruyorum çünkü Larkin’in bu patlamasıyla birlikte Efes’te dengeler çok değişti.
Diğer taraftan ise Micic ve Simon’un getirdiği organizasyonun Efes için önemini görebiliyoruz. Kaybedilen maçlarda Larkin’in topu çok fazla domine ettiğini, şut kullanma sayısında da top kaybı sayısında da görebiliyoruz.
Efes, artık bu konuda çok daha uyumlu bir takım ama Final Four’da bu dengeyi korumadan oynayacakları her an takıma eksi yazacak.
Sonuç
Peki bu istatistikler bize maç için nasıl bir şifre sunuyor?
Her iki taraf için de bu eşleşmenin farklı farklı etkileri var. Fenerbahçe tarafından baktığımız zaman Dixon’a birebir oynayacak uygun alanın yaratılması gerekiyor. Sloukas’ın sezon boyunca Efes’e karşı özel performanslar sergilediğini gördük fakat onun yapamayacağı, Dixon’ın ise yapabileceği bazı şeyler var.
Bu sebeple Fenerbahçe’nin mümkün olduğunca Dixon’a birebir oynama şansı vermesi gerekiyor. Bu nokta tempoyu düşürme konusunda Fenerbahçe’ye yardımcı olacaktır. Diğer taraftan ise Efes’in kendi hücumunda sürekli Dixon’a saldırması gerekiyor.
Zalgiris, playoff serisinde 3. ve 4. maçta sürekli Dixon’a saldırdı. Bu sebeple Amerikalı oyuncu çok fazla sahada kalamadı. Dixon’ı durdurmak açısında da en doğru yol bu. Öbür türlü karşısına kimi koyarsanız, koyun o üçlüğü atabiliyor. En büyük çare onu savunmada yıpratmak.
Diğer tarafta ise tekrar tekrar Micic ile Larkin’in uyumuna dikkat çekmem gerekiyor. Anadolu Efes, böylesine büyük bir maçlarda sadece biriyle ilerleyerek istediği sonucu alamaz. Özellikle Fenerbahçe’nin yaşadığı sakatlıklar sonrası psikolojik avantajı ele geçirmişken tek yapmaları gereken bu dengeyi sağlayabilmek.
Efes bunu yapabildiği sürece Fenerbahçe’nin savunmada çözmesi gereken çok fazla problem olacak.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!