by M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Fenerbahçe Beko’nun genç oyuncusu Tarik Biberovic, EuroLeague Oyuncular Birliği’nin (ELPA) Syra Sylla’nın sunuculuğunu yaptığı ELPA Podcast isimli programına katıldı ve açıklamalarda bulundu.
Biberovic’in açıklamalarından satır başlarını huzurlarınıza taşıyoruz…
– 18 yaşındasın ve EuroLeague’de ikinci sezonun. Dünyanın en iyi ikinci liginde oynamak senin için ne ifade ediyor?
– Çok şey ifade ediyor. Burada bana dinlemek, çalışmak ve en iyilerden öğrenmek büyük bir fırsat verildi. Bunun anlamı çok büyük. Bulduğum her şansı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum.
– Fenerbahçe ile çıktığın ilk maçta neler hissettin? Korktun mu?
– Büyük bir mutluluk, heyecan… Her şeyi aynı anda hissettim, birçok duyguyu. Yine de sakin kaldım çünkü oynamam gereken bir maç vardı. Çok güzel bir andı. Muhtemelen hayatımdaki en güzel andı. Korkmadım.
– Koç Obradovic’in takımında oynamak nasıl bir his?
– Ben de bunu diyordum. O en iyi koç ve her gün, ondan yeni bir şeyler öğrenme fırsatı. Karakteri nedeniyle en büyük şeyleri ondan öğrenebilirsiniz. Her maçta, her idmanda maksimum konsantrasyonunuzu vermek önemli ve bunlar da onun dikkat ettiği küçük detaylar. O detaylar ile her gün daha iyi oluyorsunuz.
– Takımda çok sayıda deneyimli oyuncu var. Onlardan neler öğreniyorsun?
– Hepsi her şeyden önce çok iyi insanlar. Ne zaman ihtiyacınız olsa size yardımcı olmak için oradalar. İdmanlarda onlardan çok şey öğreniyorsunuz. Deneyimli oyuncular. Her biri farklı mevkilerde oynuyor ve bu yüzden farklı farklı şeyler öğrenebiliyorsunuz. Onlar da her zaman neye dikkat etmeniz gerektiğini anlatıyorlar.
– Takımın genç oyuncusu olduğun için sana özel bir muamele var mı takımda?
– Bilmiyorum. Elbette iki çantam var, en genç benim ama bana özel bir muameleleri yok. Onlardan biriyim gibi davranıyorlar. Bundan memnunum. Böyle olacağını bilmiyordum çünkü en genç oyuncular ile ilgili hikayeler duymuştum ama onlar iyi insanlar.
– 18 yaşında bir gencin normal hayatını yaşamıyorsun. Çalışıyor, kendi paranı kazanıyor, yoğun bir tempoda antrenman ve maçlara çıkıyorsun. Bunları nasıl idare ediyorsun?
– Ben böyle bakmıyorum. Sabah uyanıp antrenmana gidiyorum. Tekrar uyuyorum. Tekrar antrenmana gidiyorum. Boş zamanım varsa bir yerleri ziyaret edebiliyorum ama ben işe öyle bakmıyorum. Sevdiğim şeyi yapıp üzerinde çalışıyorum. Parayı düşünmüyorum çünkü sevdiğim oyunu oynuyorum. Sadece sevdiğim şeye dikkat ediyor ve daha fazla çalışıyourm.
– Kazandığın ilk para ile ne yaptın?
– Açıkçası bilmiyorum. Galiba aileme verdim. Özel bir şey almadım.
– İlk sezonundan özel olarak neleri hatırlıyorsun? Asla unutmayacağın şeyler var mı?
– İlk maçımı, sahaya ilk çıkışımı hatırlıyorum elbette. Diğer her şey diğer maçlar gibiydi. Keyif almak, çok sevmek… Özel başka bir şey yok.
– Dünyada en sevdiğin oyuncular kimler?
– En sevdiğim Kobe Bryant. Avrupa’dan Drazen Petrovic’ti. Şu anda ise Kevin Durant.
– Hayalin ne?
– Hayalim, olabileceğim en iyi oyuncu olmak. Tabii ki NBA’e gitmek ama her şey adım adım. Her gün çalışıp insan ve oyuncu olarak olabileceğim en iyi kişi olmak istiyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!