By Eurohoops Team/ info@eurohoops.net
Beşiktaş‚ın eski koçu Henrik Dettmann, Beşiktaş‚a geliş ve ayrılış sürecini anlattı.
Kartalbasket.org’un çevirdiği yazıda Dettmann, Beşiktaş’tan gelen ilk teklife neden hayır dediğini şöyle açıkladı: “Yiğiter Uluğ’un ilk isteğine basketbol milli takımındaki sorumluluklarım nedeniyle hayır dedim, Olimpiyat komitesi ve küçük bir çocuk babası için yoğun bir kulüp antrenörlüğü işini birleştirmek neredeyse imkansız görünüyordu.” derken, teklifi kabul etme süreci ise şu şekilde gerçekleşti: “Yine de iki liderlik işini birleştirme fikri sadece profesyonel olarak değil, ama aynı zamanda eğlenceli ve medeni olarak cazip bir seçenek gibi duruyordu. Bu yüzden 5 yıllık bir aradan sonra tekrar kulüp koçluğunu denemeye karar verdim. O anda milli takımın maçları, kulüp sezonu başlamadan önceki erken son bahar dönemine yerleştirildi. Bu nedenle, milli takım antrenörlüğüyle bana bir kariyer ve tutku bırakan yeni bir işi birleştirmek mümkün olmuştu.“
Yiğiter Uluğ’un gidişini kendisi için de tehlike olarak gördüğünü ifade eden Dettmann: “Takımın arka arkaya 7 maç kaybedip, koç değiştirmesinden önce matematiksel olarak 5-5 hâlâ mümkündü. Türkiye’nin en eski kulübünün playoff başarısızlığı çok ağır bir darbeydi ve sorumlular hemen devreye girdi. Ben bir ayrımla karşılaşmadım çünkü batan gemi olarak adlandırılan şeyde, antrenör arkadaşım Lassi Tuovin ile birlikteydim, her ne kadar mürettebatın maaşı ödenmemiş olsa bile. Ancak Yiğiter bu durumun ona düşen sonuçlarını çekti. Yiğiter’in gidişi benim sandalyemin altına bir saatli bomba itildiği anlamına geliyordu.”
Finlandiya Milli Takımı’ndan yorgun döndüğünü aktaran Dettmann, para sıkıntısından dolayı Beşiktaş’ın büyüklüğe bakış açısını değiştirmeye çalıştığını söyledi: “Sezon serisi Türkiye’de Ekim başında başladı. İlk maç için yola çıkmadan önce takımla 3 hafta kadar bir zamanım vardı. Sezon bittiğinden beri milli takımla Avrupa Şampiyonası için Fransa’da olduğum için yıpranmıştım.
Hazırlık süresinin çok kısa olduğunu biliyordum. Bu yüzden takımda geçen sezonki ana oyuncuları tutmak istedim ama kulüp hâlâ oyuncularla ödenmemiş maaşlar konusunu tartışıyordu ve takımın büyüklüğünü değiştirmeyi düşünüyorlardı.”
Beşiktaş’taki baskıların yükseldiktekten sonra rüyalarına dahi etki ettiğini ve ayrılacağını bildiğine de değinen Dettmann, durumu şöyle anlattı: “Baskılar rüyalarıma girecek kadar yükselmişti. Bir keresinde, kızımı sel felaketinden kurtardım. İkincisinde, rüyamda bizim takım çok kötü oynuyordu ve kıyafetlerimi giyip sahaya atlamıştım ama oyun hiç düzelmemişti.
Ankara’da sezonun 5.maçına başladığımızda, henüz bunu söylemememe rağmen zaten ayrılmaya karar vermiştim. Ancak o kısa tahtada yürürken bunu biliyordum ve bu yüzden her ne pahasına olursa olsun oyunu kazanmak için uğraştım. Neyse ki, oyuncular koçunun arkasında durdu ve saha içindeki maçı hallettik.
Zamanında olay yerine gittim. Kendi infazım için, bu geç olmamalıydı. Benim için sürpriz; kulüp basketbol menajerinin bütün İngilizce becerilerini bir gecede kaybedip, yönetim kurulunun baş antrenörü değiştirmeye karar verdiğini tercüman aracılığıyla yazdırmasıydı.”