By Buğra Uzar – Semih Tuna/ info@eurohoops.net
Philadelphia 76ers’tan ayrıldıktan sonra Darüşşafaka Doğuş formasıyla Spor Toto Basketbol Ligi’ne ve Euroleague’e geri dönen Furkan Aldemir, Eurohoops.net’e özel açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz sezon NBA’e giden ve Philadelphia 76ers forması giyen Furkan Aldemir, NBA’de yaşadıklarını, Türk milli takımıyla geçiriği Eurobasket 2015 deneyimini, neden Darüşşafaka Doğuş’u tercih ettiğini ve çok daha fazlasını Eurohoops’a açıkladı. İşte milli oyuncuyla gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj.
NBA’e gidişinden başlayacak olursak, sence NBA’e doğru zamanda mı gittin ve Philadelphia 76ers senin için doğru takım mıydı?
Açıkçası benim için güzel bir tecrübe oldu. Orada daha kalıcı olmayı düşünüyordum ve takımdan gönderilmem beklentimin dışında gerçekleşti. Geçen sene benim için alışma süreci olarak geçti. Sezonun ortasında gitmiştim, yeni bir takım, yeni bir basketbol sistemi ve yeni bir kültürün içerisindeydim. O yüzden geçtiğimiz seneyi bir alışma şeklinde geçirip asıl hedefimi bu sene üzerine kurmuştum. Yaz Ligi ve antrenman kampları da benim açımdan başarılı geçmişti. Daha sonra beklemediğim ve istemediğim bir şey oldu ama benim kaybettiğim bir şey yok. Ben orada çok şey öğrendim. Çalıştığım koçlar ve diğer insanlar bana çok şeyler öğretti. Genç bir takıma gitmem benim için bir avantajdı. Sonuçta genç insanlarla birlikte savaşıyorsunuz ve onlarla beraber oynuyorsunuz. Benim için şöyle bir dezavantajı oldu. Benim daha önce birlikte oynadığım guardlar, oynatmayı seven ve tecrübeli guardlardı. Orada basketbol sistemi biraz daha farklı. Oyuncular biraz daha kendilerini öne çıkartmayı seviyorlar. Ben de pas almayı seven bir oyuncu olduğum için bu beni olumsuz etkiledi.
Sixers’ta geçtiğimiz sezon sürekli olarak bir kadro sirkülasyonu vardı. Sürekli olarak oyuncu değiştirdiler ve bu yaz da Jahlil Okafor’u draft ettiler. Sixers’ın kadro yapısıyla ilgili görüşlerin neler?
Öncelikle Joel Embiid’in bu sene iyileşmesini bekliyorlardı ancak hem onun sakatlığının uzaması hem de D’Angelo Russell’ın Los Angeles Lakers tarafından draft edilmesi sonrasında Jahlil Okafor’u draft ettiler. Aslında bu beni çok etkilemedi. Embiid’in yerine Okafor gelmiş gibi oldu. Ben zaten kendimi Embiid’in gelişine göre hazırlıyordum ve Nerlens Noel’le Joel Embiid’in arkasında kalacağımın farkındaydım. Onun dışında D-League’ten ve drafttan çok oyuncu geldi. Ayrıca sakatlıklar dolayısıyla da takımda çok fazla kısa tutma kararı aldılar. Sixers yönetimi, beni kadrodan kestikten sonra bana şöyle bir teklifle geldi. NBA yönetiminin takımlara sakatlıklar dolayısıyla verdiği 16.oyuncu kontenjanını benim için kullanmak istediler. Ancak 16.oyuncu olmanın verdiği stresle oynamak istemediğim için ben bu teklifi kabul etmedim. O yüzden Avrupa’ya dönmeye karar verdim.
Sixers’taki koçun Brett Brown sezon sonunda senin hakkında “Furkan’ın ribauntlarda çok iyi bir parmak hassasiyeti var ancak hücum konusunda kendisini geliştirmesi gerekiyor” dedi. Koç Brown’la ilişkin nasıldı?
Oradaki koçların hepsiyle aram çok iyiydi. Zaten 6-7’den fazla koç var ve hepsi de çok yakından ilgileniyorlar. Zaten bizim hem fiziksel hem de oyun anlamında gelişmemiz için herşeyi yapıyorlar ve hiçbirisi de bana kötü davranmadılar. O yüzden onlara buradan da bir kez daha çok teşekkür ediyorum bana çok şeyler kattılar. Onlarla çok şey kazandım. Hücum konusu ise orada daha farklı. Daha fazla bireysellik var ve guardlar da pick&roll’den sonra genelde potaya drive ediyorlardı. O konu beni biraz zorladı.
NBA’de en çok kime karşı oynarken zorlandın veya kime karşı oynamak sana daha çok keyif verdi?
NBA’de çok iyi oyuncular var ama DeMarcus Cousins’e karşı oynamak zor. Çok güçlü. Biraz işin pislik tarafını bilen bir oyuncu. Hidayet abi, Ömer abi ve Enes’e karşı oynamaktan zevk almıştım. Amerika’da Türk bir oyuncuyla oynamak çok farklı bir duygu. Onun dışında Lebron’u, Curry’i görünce çok farklı hissediyorsunuz.
Geçen sene Galatasaray’dan gittiğin döneme göre fiziğini geliştirdiğini düşünüyor musun?
Ben geçen sene oraya gittiğimde 115 kiloydum. NBA’de yağ oranına ve diğer özelliklere çok dikkat ediyorlar. Benimkisi biraz yüksek çıkmıştı. Geçen seneden bu yana 10 kilo verdim. Yüzde 16 yağ oranım varken yüzde 7’ye düştü. Bu sezon başından itibaren de kas kütlemi arttırmayı hedefliyorduk ama yarım kaldı. Onu burada halledeceğiz inşallah. Ama kendimi fiziksel olarak iyi hissediyorum, oradaki çalışma düzenimi burada da devam ettireceğim.
Eurobasket 2015 hakkındaki değerlendirmelerin neler olur? Bench’ten gelen katkı sürekli konuşuldu. Sürelerin seni tatmin etti mi?
Turnuva açıkçası benim istediğim gibi geçmedi. İstediğim süreleri alamadım. Sonuçta bunun kararını koç verir. Bana verilen sürelerde elimden geleni yapmaya çalıştım. Ama oyunda kaldığınız süreler sizi motivasyon olarak da etkileyebiliyor. Ek olarak geçen sezon yorucu bir sezondu. Lig biter bitmez ben Amerika’ya döndüm. Amerika’da 1.5 ay çalıştım ve yaz ligi oynadım. Oradan döner dönmez Milli Takım’a katıldım. O yüzden basketbol açısından biraz yorgunluğum vardı.
Darüşşafaka Doğuş’tan önce Avrupa’dan teklifler oldu mu?
Amerika’da takımların 2 günlük match etme hakkı vardı. Oradan 1-2 teklif oldu. Utah Jazz ve Houston Rockets yokladı. Ama ben NBA’de kalmak istemedim. Avrupa’ya dönüp kendimi bulmak istedim. Avrupa’dan da teklifler oldu ama net bir şey yoktu. Ben Darüşşafaka Doğuş’a yoğunlaşmıştım. Burada Oktay Mahmuti, Recep Şen’in oluşu ve önemli oyuncuların alınması beni, kendimi bulma ve rahat oynayabilme açısından buraya çekti.
Senin gelişinle birlikte Darüşşafaka Doğuş’un pivot rotasyonundaki oyuncu sayısı 4’e yükseldi. 3 Türk milli pivot ve son Euroleague şampiyonu Real Madrid’ten gelen bir Marcus Slaughter var kadroda. ‘Başka bir takıma gitsem daha fazla süre alır mıydım’ şeklinde bir düşüncen oldu mu?
Baktığımızda Philadelphia’da da çok fazla uzun vardı (gülüyor). Burada hepimiz arkadaşız ve forma mücadelesi veriyoruz. Ben savaşmaktan kaçan bir oyuncu değilim. Hepimiz iyi antrenman yaparak forma bulmaya çalışacağız. Bunları düşünerek buraya gelmedim. Oktay Abi’nin görevde olması ve diğer takım arkadaşlarımın burada oluşu beni buraya çekti. Ayrıca burada güzel bir yatırım var, ileriye yönelik güzel işler yapılıyor. Yeni salonun yapılması, Euroleague oynanması, geçen seneki takım performansı artılar. Elimden geleni sağlayarak bu takımın başarısı için, seviyeyi yukarıya çıkarmak için uğraşacağım.
Darüşşafaka Doğuş yeni bir takım. Kısa vadede ligde bu sene şampiyonluk hedefin var mı?
Bence şampiyonluk hedefimiz her sene var. Biz iyi bir kadroyuz. Tek sorun, yeni bir takım kurulduğu için sisteme alışmak olacaktır. Ben bunu en yakın sürede atlatacağımızı umuyorum. Yavaş yavaş bir ritme girmeye başlıyoruz. Bununla beraber daha iyi işler çıkaracağımıza inanıyorum. Euroleague farklı bir platform. Orada biraz daha tecrübe gerekiyor.
Euroleague’de hangi derece ‘Hedefimizi gerçekleştirdik’ dedirtir?
Basamak basamak bakacağız. İlk hedefimiz TOP 16’ya kalmak. Onu başardıktan sonra kura olmadığı için gruplar çok önemli. Biz yukarıda da iyi bir gruba denk gelirsek, TOP 8’e kalmak çok isterim. Bu takımın ilk senesinde böyle bir başarı elde etmek; hem Euroleague’in bize bakış açısını değiştirecek hem de buradaki insanların Darüşşafaka’ya bakış açısını değiştirecek. Diğer takımlar gibi çok seyircisi olan bir takım değiliz. Basketbol izlemeyi seven insanlar bize destek oluyor. Darüşşafaka büyük bir camia. Euroleague’deki başarılarla beraber, hedefimizi yüksek tutarak devam edeceğiz.
Ligi tanıyorsun ama bir süre ayrı kaldın. Yeni oluşan kadrolarla birlikte Spor Toto Basketbol Ligi bir kademe yukarı atladı mı?
Bir basamak daha değil, birkaç basamak daha atladı. Bu sene Karşıyaka, Anadolu Efes, Fenerbahçe ve biz, Euroleague oynuyoruz. Eurocup’taki takımlar da çok güçlü. İlk 8’i belirleyemiyorsunuz artık. Eskiden şu takım birinci, şu takım ikinci olur diyebiliyordunuz. Çok iyi ve tecrübeli kadrolar var. Yabancı kuralı gelişi alt sıradaki takımların da yukarı çıkmasını sağladı. Ligin ne olacağı belli olmuyor ama üst seviyede bir ligiz diyebilirim.
Yabancı kuralından konuşurken yüzünde bir ifade oluştu. Sanki olumsuz bir düşüncen var gibi?
Şöyle olumsuz bir düşüncem var. Pınar Karşıyaka’da oynarken biz Birkan Batuk ile hep ilk 5 başlıyorduk. Bunun sebebi de Hakan Demir’in bize çok süre vermesiydi. Ama şu an genç oyuncuların oynaması gerekiyor ve bunu üst seviyelerde yapmaları çok zor. Çünkü üst seviyelerde Türkiye’de maalesef taraftarın sabrı yok. Hemen başarı bekliyorlar. Bu sebeple kaliteli yabancılara daha fazla süre veriliyor. Genç oyuncular biraz daha alt seviyedeki takımlarda süre alıyorlar. Ama şimdi o da kalktı. O en büyük dezavantaj bence. Onlar da 6-7 yabancı oyuncuyla oynamaya başladılar. Genç oyuncular süre bulamıyor, bu yüzden üzülüyorum.
Evet haklısın ama bazı Altyapı Milli Takımı oyuncuları, gelen başarılar ve basın övgülerinden sonra rehavete kapılıp olduğu yerde saymıyor mu?
Oyuncu karakterine bağlı bu. Bazı oyuncular rehavete kapılıyor ve üst seviyeye çıktığında olduğu yerde kalıyor. Ancak bazı takımlarda çalışan oyuncular dahi süre bulamıyor, benim değinmek istediğim bu. Çünkü yabancılara çok süre verilmeye başlandı. Oynaması gereken oyuncular bile oynamıyor. Onların körelmesi bizi etkiler. Şu an bir 96-97 jenerasyonu yakalandı. Onların üst seviyelere çıkıp A Milli Takım’da başarılı olmasını bir Milli Takım oyuncusu olarak çok isterim. Onlarla birlikte güzel işler yapmak istiyorum.
Oyuncular süre alamadıkları takdirde Avrupa’ya gitmeliler mi? Önümüzdeki örnekler sınırlı da olsa Cenk Akyol’a bakalım. Anadolu Efes’te ilk çıktığı dönemler süre almakta zorlanırken Avellino’ya gidişi onun oyununa biraz daha olumlu katkı yaptı. Oraya gittiklerinde yabancı olacaklar ama sahip oldukları yeteneklerle fark yaratabilirler belki de.
Şanslarını deneyen farklı oyuncular var ama bu sefer yabancı oyuncu olduğunuz için çok şey bekleniyor sizden yurtdışında. Biz de aynı şekilde bekliyoruz takımımızdaki yabancılardan. Bu yüzden gelişime açık takımlar olması lazım gidecekleri takımların. Eğer böyle bir takıma giderse başarılı olurlar ama gidemezlerse beklenti çok yüksek olduğu için basketbol seviyesi düşebilir.
Galatasaray ile bitirelim. NBA’e giderken kontratında Başka bir takımdan gelen teklifin aynısını Galatasaray yaparsa Galatasaray’a gitme durumun olduğu konuşuldu çokça. Bu konuyu biraz aydınlatır mısın?
Geçen sene kulüpten çıktığımda olaylar farklı gelişti. Benim fedakarlık yapmam gereken, onların fedakarlık yapması gereken şeyler oldu. Sonuçta bir anlaşmaya varıldı. Benim bildiğim Galatasaray’ın verilen teklifi karşılama hakkı vardı. Olayın bu tarafıyla ilgilenmedim, daha çok menajerlerim ilgilendi. Benim bütün düşüncem Darüşşafaka Doğuş üzerine kuruluydu. Kural gereği sözleşme oraya gitmiştir ama sonrasında ne oldu bilmiyorum ve sonuç olarak buradayım.