“Galatasaray’dan Ayrılmak Kendi Tercihim Değildi”

By Semih Tuna / info@eurohoops.net

Geçtiğimiz haftalarda Sakarya Büyükşehir Basketbol ile anlaşan ve kariyerinde ilk kez ikinci ligde forma giyecek olan Kerem Gönlüm, Eurohoops’a özel bir röportaj verdi.

Tecrübeli oyuncu, Sakarya’yı tercih etme sebeplerinden Pınar Karşıyaka ve Galatasaray günlerine kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı.

İşte Kerem Gönlüm ile yaptığımız keyifli röportaj:

Sakarya’yı tercih etmenin sebebi neydi? Birinci ligden teklifler var mıydı?

Pınar Karşıyaka ile sezon bitince tatile gittim. Birinci ligden de birkaç tane teklif vardı ama organizasyon anlamında yaptığı yatırımın karşılığını -maalesef- alamamış, 2 senedir playofflarda direkten dönen bir Sakarya vardı. Koçumuz Burak Bıyıktay beni aradı ve gelmek ister misin diye sordu. Tabii ben yıllarca kariyerimi üst seviyelerde sürdürdüğüm için ikinci ligde oynamayı pek aklıma getirmemiştim. Burak abiyle ve Sakarya Belediye Başkanı ile konuştuktan sonra ve buradaki atmosferi gördükten sonra burayı, 2 senedir yaptığı yatırımın karşılığını alması gereken bir yer olarak düşündüm ve açıkçası bu sorumluluğun altında iyi hissettim. Seneye de inşallah birinci lige çıkacağız.

Peki birinci ligden hangi takımlar seninle ilgilendi?

İsimlerini şimdi söylemek istemiyorum ancak birkaç takım vardı. Bekliyordum ama organizasyon anlamında Sakarya içime sindi ve teklifi direkt kabul ettim.

Pınar Karşıyaka’da sezona iyi başlamıştınız fakat sezon pek de tatmin edici bitmedi. Oradaki sorun neydi?

Pınar Karşıyaka şampiyon olarak çok büyük bir iş yaptı. Euroleague’e katıldık ama öyle bir başarının üzerine ayrılan oyuncular oldu. 3-4 senede yapılan bir yatırım vardı, kemikleşmiş bir kadro vardı ve onun da ödülünü şampiyon olarak aldılar. Onların yerlerine, bizlerle beraber, çok kaliteli isimler alındı ama Euroleague maalesef başka bir yer. Yeni bir kadro ile başarı hemen gelmiyor. Yıllardır oynadığım için oradaki organizasyonları biliyorum. Sezon içinde de çok inişler çıkışlar yaşadık. Yabancı oyuncularımızın sakatlık sıkıntıları oldu. Kendi açımdan çok keyif aldığım, oynamaktan gurur duyduğum bir taraftarı vardı. Çok başka bir atmosferdi. Yıllarca orada rakip olarak oynadım ama bu sene beraber, sırt sırta vererek oynadık. Benim için çok güzel bir seneydi. Öyle bir atmosferde oynamak, öyle bir salon ve seyirciyle oynamak gurur vericiydi.

Taraftara girmişken… Galatasaray taraftarı senin gelmeni yıllarca bekledi fakat bu birliktelik yalnızca bir sene sürdü. Arkasındaki nedenler neydi?

Anadolu Efes’ten sonra benim Galatasaray ile 1 yılı opsiyonlu 2 senelik kontratım vardı. O sene de çok zorluk yaşadık. Kadroda bir sürü oyuncu değişimi yaşandı. Yine de elimizden geleni yaptık, 6 kişiyle Fenerbahçe’yi yendik. Euroleague’de gruptan çıkma maçında 6 kişiyle Olympiakos’u mağlup ettik. Güzel günler geçirdim ama elde olmayan birçok problem takımı etkiledi. Dediğim gibi, benim kontratım 2 senelikti, yönetim olarak öyle bir karar verdiler. Ben gitmeyi düşünmüyordum, yönetim ve teknik kadro benimle devam etmek istemedi, ben de Pınar Karşıyaka ile anlaştım. Ayrılmak kendi tercihim değildi.

Playoff yarı final serisi oynanırken Galatasaray Odeabank koçu Ergin Ataman seni Milli Takım’a çağırabileceğini söylemiş. Koç ile tam olarak ne konuştunuz?

Playoff’ta Galatasaray ile eşleştiğimiz için antrenmanlarımız denk gelmişti. Ergin abiyle yıllarca birlikte olduğumuz için idman sonrasında bir konuşma geçti. Ersan’ın gelmemesi durumunda beni Milli Takım’a alabileceğini söyledi. Tabii ki şaşırdım. Çünkü 2014’teki Dünya Şampiyonası’ndan sonra Milli Takımı bırakmıştım. Ergin abi böyle bir teklifle gelince, bu yaşta olmama rağmen böyle bir düşüncenin bana gurur vereceğini söyledim. Siz nasıl uygun görürseniz dedim. O da tamam, konuşacağız dedi. Daha sonraları kendileri bir karar verdi muhtemelen, çünkü seneye de Türkiye’de bir Avrupa Şampiyonası var. Yeni bir yapılandırma ile devam edeceklerini düşündüm.

Bu yaz Milli Takım ile Olimpiyat Elemeleri’nde çok parlak gözükmedik. Sen Milli Takımı nasıl buldun, Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsun?

Bu sene Olimpiyat Elemeleri’nde kötü bir grafik çizmiş olabiliriz ama bizler de genç olduk. Biz abilerimizden bayrağı devraldık, şimdiki oyuncular da bizden devralacak. O sebepten dolayı onlara destek olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Yabancı kuralarından dolayı onların da kulüplerinde aldığı süreler, belli oyuncular dışında çok fazla değildi. Onlara destek olmamız gerek, onlar da tecrübelenecek. Tecrübe bir anda olmuyor. Onlara yapılan yatırımın karşılığında gerekeni vereceklerini düşünüyorum. Söyleyebileceğim tek şey, Milli formanın değerini bilip hakkını versinler. O forma kutsal bir forma, ona sahip çıksınlar. Onlarda bu formanın sorumluluğunu alacak kapasitede arkadaşlarımız.

 

Kaç yaşına kadar oynama planın var?

Bilmiyorum, halen iyi hissediyorum kendimi. Yaş, bu konuda bir parametre olmamalı bence. Sahada mental olarak zorlandığımı hissettiğimde o zaman bırakırım. Şu anda ailem, eşim bu konuda beni çok destekliyor. O isterse belki bırakabilirim ama o da benim basketbolu ne kadar sevdiğimi görüyor. O da oynayabileceğimi de düşündüğü için şu an bırakma gibi bir düşüncem yok. Bu sene bir kontratım var Sakarya ile lige çıkarsak bir sene daha kontratım olacak. Organizasyonla alakalı planlarımız da var. Benim burayı tercih etmemdeki en önemli nedenlerden biri de oydu. Buradaki potansiyel organizasyon ile alakalı başka planlarım da olabilir. Bu seneyi hayırlısıyla bir atlatalım. Önümüzdeki sezon ne olacağını bilemiyoruz ama şu aşamada basketbolu ne zaman bırakacağım hakkında kafamda net bir plan yok.

Planlardan bahsetmişken, sonraki sorum da ilerisi için basketbolun içinde kalmaya devam edecek misin olacaktı? Menajerlik veya koçluk gibi bir düşüncen var mı, seni basketbolun içinde görmeye devam edecek miyiz?

Tabii ki de isterim. Uzun zaman beraber oynadığım Harun Erdenay TBF Başkanı oldu. Haluk Yıldırım Genel Menajer oldu. Hidayet Türkoğlu TBF CEO’su olmuştu. Basketboldan gelen basketbola sahip çıkması çok önemli. Tecrübelerimizi aktarmamız gerekiyor. Tabii ki de içinde kalmayı düşünüyorum ama şu an oyuncu olduğumdan dolayı net bir plan kafamda yok.

5 kısa sorum olacak… Şu ana kadar ligde oynarken en zorlandığın oyuncu kimdi?

Kimseye karşı zorlanmadım.

Birlikte oynamaktan en keyif aldığın oyuncu?

Yabancılardan Carlos Arroyo, Türklerden de Ender Arslan.

Ligden en beğendiğin Türk?

Sinan Güler.

Şu ana kadar en iyi anlaştığın koç?

Bogdan Tanjevic.

Kariyerinde en unutamadığın an?

2010 Dünya Şampiyonası finali.

Bu kadar sene Euroleague’de oynamış birisi olarak Euroleague-FIBA arasındaki gerilim hakkında ne düşünüyorsun?

Sezon içinde de takip ediyordum. Birçok tartışma yaşandı, kendi liginde oynamayacaklar gibi tehditler oldu… Ben bir spor adamı olarak yaklaşıyorum. Sadece kendi ülkemizde değil, bütün ülkerde birçok takım basketbol ve spora yatırım yapıyor. FIBA ile Euroleague’in böyle bir gerilimin içerisine girmelerini çok doğru bulmuyorum. Okuduklarımı spor kültürüyle bağdaştıramıyorum. Sporun birlik ve beraberliktir, birleştirici gücü vardır ama burada bir ayrıştırma var. NBA tarzı bir durum yaratılmaya çalışılıyor Euroleague’de, oynadığım senelerden öyle hissediyorum. Zaten bu tip gelişmeleri duyuyorduk. Oradaki yöneticiler bu şekilde karar almışlar ama sporla bir arada düşünemiyorum bu tip tartışmaları.

Related Post