Yeni Euroleague’i Sevmek İçin 10 Yeni Sebep

By Nikos Varlas/ varlas@eurohoops.net

Euroleague bunca yıldır büyülü bir biçimde bize unutulmaz anlar yaşatıyor. Geçen her sezonla beraber heyecan, sürprizler, beklenmedik yenilgiler ve yaşanan gerilim artıyor, hem de katlanarak!

Turnuva tarihinin en önemli ve klasikleşen maçlarından bazıları son yıllarda yaşandı, bazıları tarihe geçip akıllara sembolik anlar olarak kazındı.

Yine de yeni Euroleague formatı ve normal sezonu 2016-17 için perdelerini açarken sanki daha önce hiçbir şeye tanıklık etmemiş gibi heyecan doluyuz.Geçtiğimiz sezonların basketbolseverlerin ne kadar unutulmaz olduğu düşünülürse bu yıl büyük olasılıkla iki ya da üç unutulmaz basketbol serüveninin yaşanacağı bir sezon olarak akıllarda kalacak.

Taraftarların arzusu ve hevesi de tesadüf değil. Euroleague’in parçası olan herkes de bu duyguları paylaşıyor. Çünkü sezonun ilk hava atışından bu yana Euroleague son viteste heyecana start verdi. 16 kupa hırsızının yer aldığı reklam filmi öyle muhteşemdi ki adeta bizi sahada yaşanacak heyecana hazırladığını izlerken hissettik.

Şunu unutulmamalı: Yeni Euroleague şampiyonu belli olana kadar her şey mümkün, her şey (ama her şey) olabilir.

Son dönemki Final Four’larda tanık olduğumuz şeyler yüzünden bu sezonun ne kadar muhteşem olabileceğinin farkında olmayabilir miyiz acab?

Euroleague’i bu sezonu daha da sevmemizi sağlayacak 10 sebebi sayıp işi garantiye almak en iyisi…
1) Bu yılki normal sezonda kaç maçın keyfine varacağız farkında mısınız? Tam 240! Her hafta oynanacak 8 maçı 30 haftalık fikstürle çarpınca çıkan sayı bu. Euroleague’in yeni formatıyla ortaya çıkan bu yeni maçların çoğu bir heyecan fırtınası gibi geçecek. Ezeli rekabete dönüşmüş mücadelelerden, bölgesel derbilerden ve turnuvanın devleri arasında geçecek adeta erken Final Four maçlarından söz ediyoruz. Hem de 30 haftalık uzun bir şampiyona kapsamında. Kolay maç var mı? Belki kağıt üzerinde. Ama ilk hafta Unics Kazan’ın FC Barcelona Lassa’yı ve Zalgiris Kaunas, Atina deplasmanında Panathinaikos’u ne kadar zorladığını unutmayın deriz.

2) Gözleri heyecan ve estetik hareket görmek isteyenler, bu sezon beklediğini bulacak! Hızlı hücumları kesmeyi sportmenlik dışı faulle cezalandıran bu sezonki yeni kuralla daha çok hücum izleyip daha çok sayı göreceğiz, küçük hatalar maçlarda büyük değişimlere sebep olabilecek ve heyecan tabii ki katlanacak. Oyun daha az kesilecek ve açık alanda oynanan pozisyonlar artacak. Avrupa basketbol tarihinin en hızlı hücum edilen senesine tanıklık etmeye hazır olun!

3) Artık her takım tam olarak hak ettiğini alacak. Ne taraftarlar ne de kulüpler her takımın birbiriyle oynadığı 30 haftanın ardından üstteki sekiz takımın play-off’a kaldığı düzende fikstür ya da kura şansından söz edemeyecek. Ayıca Euroleague’in kuralları kulüpleri potansiyel sakatlıklardan korunmaları ya da kadro planlamalarındaki hataları düzeltmeleri için Mart ayına kadar süre tanıyor.

4) Euroleague bu sene büyük yıldızlarla dolu! Nereden başlasak ki? Sergio Llull, Rudy Fernandez, Vassilis Spanoulis, Georgios Printezis, Milos Teodosic, Nando De Colo, Kyle Hines, Juan Carlos Navarro, Tyrese Rice, Bogdan Bogdanovic, Jan Vesely, Ioannis Bourousis sayılabilecek parlak isimlerden yalnızca bazıları. Bu isimlerin yanına şampiyonlukları, büyük tecrübeleri ve kazandıkları bir sürü ödülle başkaları da ekleniyor. Ve hepsi yeni dönemin ilk kupasını kaldırmanın iştahıyla oynayacaklar!

5)Ama tabii ki yalnızca onlar da yok. Birçok yeni yıldızın sahneye çıkacağına şüpheniz olmasın. Bazıları çaylak, bazıları ise yalnızca birkaç yıldır Euroleague’de bulunan birçok oyuncu parlamaya, kendini aşmaya ve hatta Euroleague’de yılın beşine seçilmeye hazırlanıyor. Biz en az 10 oyuncunun bu sene çıkış yapmasını bekliyoruz. Tabii bu isimler aynı zamanda Rising Star Ödülü’nü kazanmak için de mücadele edecekler. 17 yaşındaki Sloven Luka Doncic, Real Madrid’de şimdiden önemli bir role sahip ve “daha kapıdan girer girmez” gösterdiği yeteneği ve boyundan büyük işlere kalkışma konusundaki cesaretiyle şimdiden favori olarak öne çıktı bile.

6) Euroleague’in saha içinde olduğu kadar kenarında da yıldızları var. Bu sezon turnuvaya başlayan 16 koçtan beşi turnuvayı daha önce kazanma onurunu yaşadı. (Zeljko Obradovic, David Blatt, Giorgios Bartzokas, Pablo Laso ve Dimitris Itoudis). İki tanesi ise (Velimir Perasovic, Ergin Ataman) Eurocup şampiyonu olmayı başarmıştı.

7) Hafta boyu sürecek #Devotion! Daha önce hiç böylesini görmemiştim. Bu yıl takvimde Salı’dan Cuma’ya her gün ikişer maçın olduğu beş hafta olacak. Hatta ilkini gelecek hafta göreceğiz. 25 Ekim günü başlayacak hafta Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma günleri Euroleague maçlarıyla dolu olacak. Beş hafta boyunca 96 saatten uzun sürecek 16 maç önemli maç bizi bekliyor!

8) Euroleague, NBA’in ardından en güçlü ikinci basketbol ligi olarak kabul ediliyor ve arkadakilerle olan fark giderek açılıyor. Euroleague ve NBA arasındaki oyuncu alışverişleri giderek daha çok görülür hale geliyor. Bu yıl mücadele edecek 16 Euroleague takımında kaç NBA tecrübesi bulunan oyuncunun bulunduğunu biliyor musunuz? Biz yardımcı olalım. Tam 54! 16 takımın yalnızca birinde NBA tecrübesi bulunan oyuncu yer almıyor. Real Madrid tam 6 NBA patentli oyuncusuyla başı çekiyor. CSKA, Darüşşafaka Doğuş ve Fenerbahçe beş oyuncuyla ikinci sırada. Dört takım, (Panathinaikos Superfoods Athens, Baskonia Vitoria Gasteiz, Galatasaray Odeabank ve Maccabi FOX Tel Aviv) dört oyuncuyla üçüncü sırada. NBA oyuncusu bulunmayan tek takım Zalgiris. Onlarda da kenarda Euroleague efsanesi yıldız koç Sarunas Jasikevicius bulunuyor ki kendisi bir dönem NBA’de oynamıştı!

9) İstikrar profesyonel sporlardaki en önemli özelliklerden biri. Bir sporcunun kalitesini ve zamana dayanıklılığını en net ortaya koyan şey belki de. Bu sezon birçok oyuncunun kariyerindeki kilometre taşlarına tanıklık etmeye hazır olun. Daha ilk haftadan Llull, Teodosic, Bourousis ve Felipe Reyes gibi büyük isimler çok önemli eşikleri aştılar. Daha oynanacak birçok maç var ve zaman geçtikçe tarih yeniden ve yeniden yazılacak, her bir oyuncu Euroleague’in tarih kitaplarında hak ettiği yeri bulacak.

10) Muhteşem bir sezon, hele yeni Euroleague’in ilk sezonu, ancak ve ancak eşit derecede müthiş bir Final Four’la son bulabilir. Daha somut göstergeler mi istiyorsunuz? O zaman İstanbul’da oynanan son iki Final Four’da yaşanan heyecan fırtılarını hatırlatırız. İkisinde de şampiyon son topla belli olmuştu. 1992’de Aleksandar Djordjevic o sezonun peri masalını yazan Partizan’ı, 20 yıl sonra Printezis ise belki de turnuva tarihinin en büyük sürprizine İstanbul’da son noktayı koydu.

Kısacası, kemerlerinizi bağlayın. #GameON!

Related Post