Jordan Theodore Bandırma’da Küllerinden Doğdu

2016-11-22T13:58:00+00:00 2016-11-22T13:58:20+00:00.

Utkan Sahin

22/Kas/16 13:58

Eurohoops.net

Türkiye’nin en doğru yönetilen basketbol kulüplerinden biri olan Banvit, son yıllarda oyuncular ve hatta koçlar için kendi gösterme yeri haline geldi.

By Utkan Şahin/ info@eurohoops.net

Türkiye’nin en doğru yönetilen basketbol kulüplerinden biri olan Banvit, son yıllarda oyuncular ve hatta koçlar için kendini gösterme yeri haline geldi.

Doğru yapı içerisinde oyuncuların ve koçların yeteneklerini turnasol kağıdı gibi ortaya çıkartan Banvit’te bu sezonun ismi ise Amerikalı guard Jordan Theodore oldu. 26 yaşındaki Amerikalı guard, Antalya’da başlayan Avrupa kariyerinde basketbolseverlere her zaman önemli yetenekleri olduğunu göstermişti ancak yeteneklerini en doğru bir şekilde Bandırma’da kullanmaya başladı.

Sezona inanılmaz başlayan Banvit’in saha içindeki lideri olan Jordan Theodore, takımını adeta bir general gibi yönetiyor. Banvit, ilk yedi haftada üç Euroleague takımını mağlup etti ve Jordan Theodore, üç maçta da kendinden çok daha fazla ücret alan Euroleague takımlarının guardlarını denize döktü.

Peki bunu nasıl başardı?

Jordan Theodore, kariyerinde Euroleague seviyesi için yetersiz gösterildiği zamanlarda bile özel bir skorerdi. İnanılmaz hızlı ilk adımı sayesinde rakip savunmaları dağıtabilen Amerikalı guardın, bunun yanında kafalara kazanmış Amerikalı guard özelliklerinin aksine pas yeteneği ve saha içi görüşü de onun en büyük artılarından biriydi.

26 yaşındaki Theodore için değişen şey kendisi için değil de takım için oynamanın farklılığı oldu. Antalya’da ya da Mersin’de bize gösterdiği takımının kazanmasından çok kendisi için ne kadar sayı attığının önemli olduğuydu. Almanya’da değişmeye başlayan karakteri, Banvit’te zirve haline geldi. Fraport’ta başlayan yükselişinde onun için belki de en önemlisi, hayatını artık basketbol üzerine kurmak oldu. Gece hayatını sevmesiyle tanınan Theodore, hayatına farklı bir şekilde yön verince ve odak noktasını basketbol yapınca saha içerisindeki oyun anlayışı da değişti.

Eskiden sayı atmak için hücum düzenini bozmaktan hiç çekinmeyen ve sonuna kadar zorlayan Theodore, artık takım için doğru olanı tercih etmeye başladı. Geçen sezon Fraport ile birlikte FIBA Europe Cup’ı kazanan Theodore, artık kaybeden takımın sorunlu ancak yetenekli oyuncusu olmadığını bize gösterdi.

Theodore, Banvit’te ise Saso Filipovski ile birlikte bir adım yukarıya çıktı. Oyun kurucularından yüksek verim almasıyla bilinen Filipovski, Trabzonspor’dan tanıdığımız Dee Bost’u geçtiğimiz sezon Gora’da parlatmıştı. Oyun içerisinde Theodore’a belirli özgürlükleri vermekten çekinmeyen Filipovski, bu özgürlüklerin sınırını doğru çizerek Amerikalı guardın tek bir hedefe doğru ilerlemesini sağladı; Kazanmak.

Filipovski, bu sınırları çizerken topu Theodore’un elinden alarak yapmadı. Zaten kısa oyuncu anlamında Jeremy Chappell dışında topla yaratabilecek bir oyuncu yok. Filipovski, Theodore’a güvenerek bütün organizasyonu onun üzerinden kurmayı tercih etti. Amerikalı guardın, hem bir sayı makinesi haline gelmesini, hem de hücumda diğerleri için yaratıcılığın bir numarası olmasını sağladı. Bunun hakkını fazlasıyla veren Theodore, Filipovski’nin kendisine sağladığı bu özgürlüğe saygı duyarak hareket etti.

Maç sonlarında doğru kararlar alamamasıyla bilinen Theodore, Banvit’te ise başa baş giden maçlarda takımı için ne gerekiyorsa onu yaptı. Yorulduğu için dışarıdan şut atmaya çalışmaktansa savunmayı okuyarak en iyi yaptığı iş olan penetre yapmaya devam etti.

Kariyerinin zirve noktasını yaşayan Theodore, 23.3 sayı, 7.3 asist ve 3.8 ribaundla oynayarak kariyerinin en yüksek rakamlarına ulaştı. Amerikalı guard, bunu %50.1 gibi kabul edilebilir bir saha içi yüzdesiyle başardı.

Theodore’in gelecek sezon bir Euroleague takımında oynayıp oynamayacağını şimdiden söylemek mümkün değil. Ancak Amerikalı oyuncunun, zihniyetinin değiştiğini ve artık kazanan takımın kazanan oyuncusu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.