By Eurohoops team/ info@eurohoops.net
Real Madrid’li Sergio Llull daha önce Euroleague’de yılın beşine seçildi ve Euroleague şampiyonu oldu ama kariyerinin en iyi basketbolunu bugünlerde oynuyor.
29 yaşındaki oyuncu Madrid’in Kasım ayını 4-1’le geçirmesine harika performanslarıyla liderlik etmesinin ardından Ayın MVP’si seçildi. Bu dönemde Panathinaikos’a karşı 30 sayıyla kariyer rekorunu kırdı, maç başına 21.4 sayı ve 5.6 asist ortalamalar tutturdu ve sayı krallığında 19.4 sayıyla üçüncü sıraya, 5.8 ortalamayla asist krallığında altıncı sıraya tırmandı. Euroleague.net’in artık gelenek haline gelmiş Ayın MVP’si röportajında Llull kendisinin ve takımının gösterdiği güçlü performansı değerlendirdi ve kariyerinin en iyi basketbolunu oynadığını kabul etse de daha da iyi olabileceğini iddia etti. “Her geçen yıl daha da iyi bir oyuncu olmaya, tabir caizse repertuvarımı genişletmeye çalışıyorum” diyen Llull, “Bu yıl ilk aylarda çok yüksek bir form tutturdum. Çünkü takımımın kazanması için elimden gelen her şeyi yapmak dışında bir şey düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Sergio, Ayın MVP’si ödülünü kazandığın için seni tebrik ediyoruz. Doğum gününün de Kasım ayına denk gelmesi hayli manidar. Geçen yıllar içerisinde birçok ödül kazanma onurunu yaşadın ama Euroleague’deki onuncu yılında ikinci kez Ayın MVP’si olmak nasıl bir duygu?
“Çok teşekkürler. Böyle bir ödül kazanmak her zaman gurur verici ama asıl önemli olan takımımın kazanmasına yardım etmiş olmam. Her zaman en önemli şey bu, umarım takım olarak böyle devam eder, puan tablosunun üst sıralarında kalmayı başarırız.”
Kişisel olarak da harika bir Kasım ayı geçirdin ve Madrid’in Euroleague’de ikinci sıraya çıkmasına yardımcı oldun. Sezon başladığında takımın bu noktada olmasını, zirve ortakları arasında bulunmasını bekliyor muydun? Umduğun kadar iyi bir basketbol oynuyor musunuz?
“Bence takım olarak daha iyi hale gelebiliriz. Birçok detay üstünde çalışmamız gerekiyor. Her zaman daha iyisi vardır. İki kulvarda da üst üste maçlar kazanıyoruz. Bundan önce evimizde bir iki maç kaybettik, umarım yolun sonunda bunlar bize zarar vermez ama şu an takımın iyi gittiğini, doğru yolda olduğunu düşünüyorum.”
Kasım ayına Galatasaray’a üç çeyrekte 23 sayı atarak başladın. O maça çıktıklarında henüz maç kazanamamışlardı ama Madrid yine dördüncü çeyrekte yaptığı bir geri dönüşle maçı kazanabildi. O maç Euroleague’in baştan aşağı ne kadar dişli takımlardan oluştuğunun, bir takımın evinde bile herhangi bir rakibi hafife alamayacağıının bir ispatı değil miydi?
“Evet, elbette. Her hafta sürprizler yaşanıyor, yeni formatın getirdiklerinden biri de bu. Herkes herkesle oynuyor ve kolay maç yok. Evinizde sağlam oynamak zorundasınız. Çünkü deplasmanda kazanmak gerçekten zor. Birçok zor deplasman oynuyoruz ama dediğim gibi yoldan şaşmamalı, kazanmaya devam etmeliyiz.”
Sonraki maç Moskova’da CSKA’yı son ana kadar zorladınız. Son şampiyona deplasmanda bir sayıyla kaybettiğiniz o maçtan olumlu anlamda bir şeyler çıkardınız mı?
“Tabii ki. Bazı maçlar hem acı hem tatlı sonuçlar getirir. Kazanmaya o kadar yaklaşıp o kadar küçük bir sayı farkıyla kaybetmek oldukça karmaşık bir durum, bir hayal kırıklığı. Ama aynı zamanda oynadığınız her maçtan dersler çıkarmalı, onları da daha iyi oynamak için kullanmalısınız. Bence Moskova’da ikinci çeyrek haricinde harika bir maç oynadık, o 10 dakikada CSKA resmen bizi silindir gibi ezdi. Maçın kalanında Euroleague şampiyonuyla dişe diş bir mücadele verdik. Bunu başarabilen çok takım olmadığını unutmamalı.”
Aynı ay içinde ilk yarısında senin çok fazla skor ürettiğin El Clasico’yu farklı kazandınız. Barcelona’nın sahasında böyle bir sonuç almak Madrid’in özgüvenini artırdı mı?
“O tip bir her zaman insanda özgüven artırır, yalan söyleyemem. Biz Real Madrid’iz, her zaman, her yerde, herkese karşı kazanmak için oynuyoruz. Euroleague’deki ilk El Clasico olduğu için zor bir maçtı. Baştan sona odaklanarak oynadık, konsantrasyonumuzun bir an bile bozulmasına izin vermedik ve Barcelona’yı darmadağın etmeyi başardık.”
Bu sezon her zamankinden çok daha uzun olacak. Bu sezon takımı bu uzun yolda şampiyonluğa ulaştıracağına inandığın bir farklılık var mı?
“Pek sayılmaz. Real Madrid’te oynarken kazanmak için oynamak her zaman esastır. Her turnuvada hedef final ve finale giden giden yolda olabileceği kadar çok maç kazanmaktır. Bu da iyi bir hazırlık dönemi ve sezon başlangıcıyla olur. Daha sonra da amaç sezona yükselerek devam etmek, başlangıçtan bile iyi bir oyunla sezonu bitirmektir. Bu yeni formatta bir an bile rahatlamak imkansız. Her maç önemli, her maç tehlike. Sayı farkları bile işin sonunda birçok şeyi değiştirebilir.”