By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
TOFAŞ Spor Kulübü’nün tecrübeli oyuncusu Tomislav Zubcic, Eurohoops’a özel bir röportaj verdi.
31 yaşındaki Hırvat pivot, karantina döneminden daha başka birçok konuya kadar samimi açıklamalarda bulundu.
Huzurlarınızda Tomislav Zubcic ile gerçekleştirdiğimiz röportaj…
– 2020, herkes için çok zor bir yıl oldu. Zihinsel sağlık da salgın sürecinin başından bu yana insanları endişelendiren bir konu. Siz basketbolcular çok aktif bir hayat sürdürüyorsunuz fakat salgın bunu da engelledi. Bu süreçte zihinsel sağlığını nasıl korudun?
– Aile, benim için hayattaki en önemli şey. Prensesim Sofia bu zor dönemlerde dünyaya geldi ve böylece salgınla başa çıkmak benim için daha kolay oldu. Profesyonel açıdan evet zordu fakat o kadar düşünmemeye çalıştım çünkü tüm basketbol dünyası aynı durumdaydı. Ben bir koçla çalışarak vücudumu geliştirmeye ve görev geldiğinde hazır olabilmek için sahada bireysel çalışmalar ile basketbol yeteneklerimi iyileştirmeye odaklandım. Artık TOFAŞ’tayım ve burada olduğum için mutluyum.
– TOFAŞ ile anlaştıktan sonra Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde Keravnos karşısında çok iyi bir performans ortaya koydun. Bu performans ve Basketbol Şampiyonlar Ligi’ndeki şansınız ile ilgili ne düşünüyorsun?
– Keravnos maçı mutlaka kazanmamız gereken bir maçtı. Takımımın kazanmasına yardımcı olmak için elimden geleni yaptım. Açıkçası kişisel istatistiklerim için hiçbir şey yapmadım. Basketbol, bir takım sporu ve ben her maçı kazanmak için TOFAŞ’a geldim. Kariyerime de böyle devam etmek istiyorum.
– Basketbol Şampiyonlar Ligi organizasyonunun kalitesi ile ilgili ne düşünüyorsun? Keza salgın nedeniyle oyuncu ve takımlara yardımcı olmak için esnek bir takvim de hazırladılar. Bu konuda görüşlerin neler?
– Basketbol Şampiyonlar Ligi, özellikle de genç oyuncuların gelişimi için Avrupa’nın en önemli liglerinden biri. Organizasyon kalitesi her yıl gelişiyor ve bu organizasyonun Avrupa basketbolunun bir sonraki seviyeye çıkmasında sebep olacağına eminim.
– Kariyerinde ikinci kez Türkiye’desin. Geri dönmeye nasıl karar verdin?
– Türkiye’ye geri dönmeye karar vermek çok zor olmadı. Burası, basketbolu çok seven ve anlayan harika insanlarla dolu harika bir basketbol ülkesi.
– TOFAŞ, Türkiye’nin en köklü ve başarılı kulüplerinden biri. Böylesi bir kulübün parçası olmak sana neler hissettiriyor?
– Kulüpten benimle temasa geçildiğinde bu kulübün vizyonundaki büyük potansiyeli ve çıktığımız her maçı kazanma arzusunu gördüm. Bu yüzden buradayım. Galibiyetlere katkı sağlamak ve taraftarlarımızı mutlu etmek için. Çünkü onlar olmadan bu kadar büyük bir takım olamayız.
– TOFAŞ’ta çok fazla vakit geçiremediniz fakat koç Hakan Demir ve onun koçluk tarzı ile ilgili ne düşünüyorsun?
– Buraya geldiğimden beri Koç Demir bana çok yardımcı oldu. Antrenmanlara ve maçlara getirdiği enerjiyi gerçekten çok seviyorum. Basketbolu çok iyi anlıyor ve sahada her oyuncu için maçın her anında mükemmel rolü bulabiliyor. Onun gibi birinin kenarda olması, maçın önemli anlarında bize güven hissi veriyor.
– Takım olarak bu yıl Basketbol Süper Ligi’ndeki hedefleriniz neler?
– İlk duyduğum şey, TOFAŞ’ın her maçı kazanma isteğiydi. Buraya gelmek için bu da yeterli bir sebepti. Ben hırslı biriyim ve elimdeki göreve konsantre olmayı seviyorum. Hedefim sahada ve salonda elimden gelenin en iyisini yapmak. Bunu yaparak takımın kazanmasına yardımcı olmayı hedefliyorum. Bence bu yaklaşım, sezon sonunda bize yaptıklarımızdan ötürü gurur duyacağımız ve kutlama yapacağımız bir sonuç getirecek.
– NBA havasını solumuş bir oyuncu olarak Berkan Durmaz gibi yetenekli ve genç bir takım arkadaşın var. Sence NBA’de oynama şansı var mı?
– Berkan Durmaz, harika ve NBA için doğru yeteneklere sahip bir oyuncu. Onun için en doğrusu kazanmaya konsantre olmak ve her gün çok çalışmaya devam etmek. NBA’de oynama fırsatı böylece çok yakında gelebilir. O fırsat geldiğinde ben de TOFAŞ’ta takım arkadaşı olmuş ve yeteneğine tanıklık etmiş olmaktan ötürü gurur duyacağım.
– Diğer birçok kişi gibi sen de karantina sürecinde yoğun bir şekilde dizi ve film izledin mi? İzlediysen en sevdiğin hangisi oldu?
– Film izlemeyi ve NBA 2K oynamayı seviyorum ama tüm bunlar, kızım Sofia’nın doğumundan bu yana arka plana atılmış durumda. Boş vakitlerimin her anını onunla ve eşim Matea ile geçirmeye çalışıyorum.
– Çok sevdiğin bir Türk yemeği var mı? Türk mutfağını seviyor musun?
– Türk mutfağı harika. Çok seviyorum. Eşim Saraybosnalı olduğu ve biz de sezon aralarında orada çok vakit geçirdiğimiz için görüyoruz, Türk mutfağında Bosna ve Hırvat mutfakları ile çok benzer yemekler var. Tatlı olduğu sürece seviyorum.
– En sevdiğin Türkçe kelime nedir?
– “Teşekkürler.” (Gülüyor) Bilmem ki. En sevdiğim Türkçe kelimenin ne olduğunu bilmiyorum çünkü o kadar öğrendim. Daha birkaç hafta önce geldim ve sadece basketbolla ilgili kelimeleri öğrenmeye başladım. Türkçe bir süre bekleyecek.
– Gelmiş geçmiş en iyi 5 kişilik takımını kurar mısın?
– Birlikte oynadığım insanlardan bir takım kurmak profesyonelce olmaz. Birlikte oynadığım herkes oyunumu bir sonraki adıma taşımamda bana yardımcı oldu. Hepsine çok teşekkür ediyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!