TOFAŞ’ın Basketball CL Hikayesi: Tomislav Zubcic’ten Önce, Tomislav Zubcic’ten Sonra

21/Oca/21 21:51 Ocak 21, 2021

Mehmet Bahadır Akgün

21/Oca/21 21:51

Eurohoops.net

TOFAŞ, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde özel bir hikaye yazıyor…

By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

TOFAŞ Spor Kulübü, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde B Grubu’nda ERA Nymburk, JDA Dijon ve Keravnos ile eşleşmişti. İlk üç maçında yalnızca bir galibiyet alan TOFAŞ, son üç maçının ise hepsini kazanıp grubundan lider olarak TOP 16’ya yükselmeye hak kazandı. Bütün bu başarının en görkemli anı ise Nymburk maçında yaşandı. TOFAŞ, çok kötü girdiği maçta ayağa kalkıp üçüncü çeyrekte geri dönerek galibiyete uzandı. Bunu yaparken de rakibinden ilk maçta kaybettiği ikili averajı aldı.

Eurohoops Fırın, bugün onların Avrupa’da önemli bir başarı yakalayarak grubundan çıkmasını sağlayan bu performansı mercek altına alıyor…

TOFAŞ aslında sezona uzun yıllardır takımı çalıştıran ve önemli başarılar da yakalayan baş antrenörü Orhun Ene ile girmişti. Henüz Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde maça çıkmamış durumdaki TOFAŞ, sezona ilk beş maçta iki galibiyet ile başlamış ve beşinci maçında da Bursa derbisinde Frutti Extra Bursaspor’a mağlup olmuştu.

Bu mağlubiyetin ardından Orhun Ene, yönetime istifasını sundu ve yaptığı açıklamada “TOFAŞ’ı daha ileriye taşıyamayacağımı düşündüğüm için istifa ettim” diye belirtti deneyimli koç. TOFAŞ organizasyonu bu zamana kadar birçok kez gösterdiği gibi organize ve hızlı davranarak kriz ortamının oluşmasına müsaade etmeden bir başka deneyimli isim Hakan Demir’i takımın başına getirdi.

Neticede elinde iddialı olmasa da kaliteli bir kadrosu bulunan TOFAŞ, Basketbol Şampiyonlar Ligi macerasına hâli hazırda dengesiz geçen bir sezonda dengesiz ve bir anlamda hazırlıksız başlamak zorunda kaldı. Buna rağmen fikstür şansının da etkisi ile ilk maçında Güney Kıbrıs ekibi Keravnos ile oynayan TOFAŞ, deplasmandan galibiyetle döndü ancak beklenen fark ortaya çıkmamıştı ve TOFAŞ’ın da oyununda oturması gereken noktalar olduğu açıktı.

Dış şutlarında sıkıntı yaşayan ve top paylaşımını istediği ölçüde yapamayan TOFAŞ, zayıf rakibi karşısında maçı üçüncü çeyreğin sonlarına kadar koparamadı fakat bu bölümde Berk Uğurlu ve Berkan Durmaz ile DeVaughn Akoon-Purcell’ın devreye girmesiyle maçı kopardı. Bir diğer deyişle TOFAŞ için galibiyeti getiren faktör takımın etkili oyunu değil, bireysel kalite oldu. Hâliyle TOFAŞ’ın gitmesi gereken uzun bir yol olduğu açıktı.

Daha sonra gruptaki en etkili rakibi ERA Nymburk ile Bursa’da oynayan TOFAŞ, büyük bir psikolojik savaşa sahne olan bir maç oynadı. Rakibine hücum ribaundlarında üstünlüğü veren temsilcimiz, dış atışlarda yine istediğini bulamasa da bu kez topu kötü paylaşmadı. Ancak takım kimliğinin oturmamışlığı ilk kez burada net bir şekilde ortaya çıktı. Basketbol Süper Ligi’nde Fenerbahçe Beko’ya son topta kaybeden TOFAŞ, bir anlamda bunu alışkanlık hâline getirmişti ve Nymburk karşısında da aynı şey yaşandı.

Uzatmaya giden maçı son topta kaybeden TOFAŞ için endişelenecek bir durum yoktu fakat takımın ya maç sonu oynamayı bir an önce öğrenmesi ya da maçları o aşamaya getirmeden kazanmanın bir yolunu bulması gerekiyordu.

18 Kasım’da alınan JDA Dijon mağlubiyeti ise TOFAŞ için bir anlamda kırılma noktası oldu. Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon en can sıkıcı mağlubiyetlerden birini alan TOFAŞ, tamamı dengeli geçen maçta rakibini ribaundlarda domine etti, topu kötü paylaşmadı fakat çok kötü şut attı ve bu kötü şut performansı, maçın ortada olmasına neden oldu.

Neticede son anlarda Berkan Durmaz, üst üste üçlükler ile o performansı toparlayıp takımını galibiyete yaklaştırsa da bu kez de devreye bir kez daha maç sonunu oynayamama faktörü girdi. Rakibin en iyi şutörünü savunmakta zorlanan TOFAŞ, üst üste yediği iki üçlük ile maçın uzatmaya gitmesinin önüne geçemedi. Neticede üç maçta alınan iki mağlubiyet ve artık o kadar da açık gözükmeyen bir tur kapısı vardı TOFAŞ’ın önünde.

Bu noktada takımdaki COVID-19 vakaları baş göstermeye başladı. Elbette kimsenin böylesi bir virüsten muzdarip olması dilenemez ve dahası bu hastalığın kimse için olumlu çıkarımları olacağı söylenemez fakat sahadaki uyum anlamında TOFAŞ, belki de bu süreci avantaja çevirmeyi başardı.

18 Kasım’da Dijon’a kaybeden TOFAŞ, normal şartlarda Aralık ayının başında Dijon ile Fransa’da bir kez daha karşılaşacaktı fakat bu mücadele, Dijon’daki COVID-19 vakaları nedeniyle ertelendi. Neticede Noel arasının da gelmesiyle iki takımın karşılaşması 2021 yılının başına kadar ötelendi.

Dijon mağlubiyetinin hemen ardından TOFAŞ, kadrosunu eski oyuncusu Tarik Phillip ile güçlendirdi fakat henüz uzun rotasyonundaki boşluk tam anlamıyla kapanmamıştı.

Bu noktada TOFAŞ, sezonun belki de kaderini değiştiren o hamleyi yaptı…

Modern tarihin en kötü yıllarından birini çok kritik bir ekleme ile kapattı TOFAŞ: Tomislav Zubcic. Sezon başında katkı alınamayan Nuni Omot ile yollarını ayırdıktan sonra skor katkısı alabileceği bir uzun arayan TOFAŞ, tecrübeli isim ile el sıkıştı ve Zubcic, ayağının tozuyla muhteşem bir katkı verdi.

İlk olarak takım ritmini bulabileceği bir maçta Keravnos ile oynayan TOFAŞ, bir kez daha rakibi karşısında dominant bir oyun ortaya koyamadı fakat bu kez maçı son topa götürmemesi gerektiğini bilecek kadar etkiliydi ve dahası bunu sağlayabilecek önemli bir silahı daha vardı.

Ribaundlarda rakibine göz açtırmayan, çaldığı toplar ile rakibinin pozisyon sayısını iyice düşüren TOFAŞ’ta bu anlamda en büyük katkılardan birini de Hırvat uzun verdi. Maçı 17 sayı ve 10 ribaund ile tamamlayan Zubcic, TOFAŞ’ın yaralarının merhemi olabileceğinin sinyallerini de erkenden vermiş oldu.

TOFAŞ ve Zubcic henüz asıl sınavını vermemişti…

Gruptaki erteleme maçında JDA Dijon’a konuk olan TOFAŞ, rakibini 61-90 gibi çok farklı bir skorla geçerken hiç zorlanmıyor, belki de son maç öncesi yaşanacakların haberciliğini yapıyordu. Dijon karşısında oyunun her alanını domine eden TOFAŞ, dış şutlarda da istediği başarıyı yakalıyordu. O maçın kahramanı ise bu kez Zubcic değil, takıma yine sonradan katılan bir diğer isim Tarik Phillip oldu. Zubcic ise oyunda kaldığı süre boyunca takımının rakibine 25 sayı fark atmasında önemli rol sahibi oldu ve bu anlamda takımının en iyi ismiydi. Onun oyunda olmadığı yaklaşık 15 dakikalık bölümde TOFAŞ, Dijon’dan 4 sayılık bir fark yemişti. Keravnos karşısında ise onun oyunda olduğu bölümün skoru 13 sayı ile TOFAŞ lehineydi, o yokken 2 sayı ile Keravnos lehine.

Neticede TOFAŞ bir şekilde kendisini kader maçına, ERA Nymburk deplasmanına kadar taşımayı, ayakta kalmayı başardı.

Fakat artık önlerinde çok daha büyük bir engel vardı. Grubun en dominant takımı Nymburk deplasmanında alınacak bir galibiyet, TOP 16 bileti anlamına geliyordu ama 4 sayı ve üzerindeki her galibiyetin anlamı liderlik olacaktı.

Öte yandan mağlubiyet ise TOFAŞ’ın turnuvaya veda etmesi demekti. TOFAŞ, karşılaşmaya o kadar kötü girdi ki tüm sezon elden kayıp gitmiş gibi gözüküyordu Avrupa macerasında. İlk çeyrekte çift haneli farkla geriye düşen TOFAŞ, sezonun ilk maçlarındaki o TOFAŞ olsaydı belki de buradan sert rakibi karşısında geri dönemezdi ancak artık takımın Zubcic ve Phillip gibi tecrübeli yıldızları ile pes etmemeye alışmış bir kadrosu vardı.

Neticede TOFAŞ, henüz ilk çeyrek bitmeden oyuna döndü ama Nymburk yine de üstün oyununu devam ettirdi. Hatta üçüncü çeyrekte 8 sayıya çıkan fark, TOFAŞ’ın kırılabileceği, kırılması hâlinde şaşırılmayacak da bir andı.

Fakat o anda devreye Zubcic girdi. Hırvat uzun, karşılaşmanın ve hatta belki de TOFAŞ’ın sezonunun kaderini değiştirdi. Üst üste üç üçlük isabeti bulan Zubcic, TOFAŞ’ı ateşleyip oyunun içinde tuttu. DeVaughn Akoon-Purcell’ın da katkıları ile maça geri dönen TOFAŞ, üçüncü çeyrekte maçın ilk sayılarından bu yana ilk kez öne geçmesini bildi. Son çeyreğe de bu skorla girildi.

Tam her şey iyi gidiyor gibi gözükürken son çeyrekte bir kez daha tökezledi TOFAŞ. Sezon başındaki o takımın bir maç içerisindeki bu kadar tökezlemeye ayakta kalması pek de olası gözükmüyordu. Fakat bu kez bambaşka bir havaya bürünen, maçları o aşamaya geldiğinde nasıl oynayacağını bilen bir TOFAŞ vardı sahada.

Neticede kazanan taraf olmayı başardılar. Dahası bunu yaparken de Nymburk’a 6 sayı fark atarak grup liderliğini aldılar. TOFAŞ’ın maç sonunu ne kadar doğru oynadığını gösteren şeylerden biri de fark 5 sayı olmasına rağmen işlerini riske atmamak için emin adımlarla yürümeleri oldu.

Zubcic, TOFAŞ’a sadece saha içerisindeki oyunuyla değil, liderliği ve soğukkanlılığı ile de büyük bir hendek atlattı. Koç Hakan Demir maç sonu açıklamasında tüm takımı çok açık bir şekilde övüyordu:

“Oyuncularımın kocaman yürekleri var. Bu takıma sahip olduğum için çok mutluyum…”

TOFAŞ da Orhun Ene gibi büyük ve önemli bir koçun emanetini alan isim o olduğu için çok mutlu olmalı. Zira artık önlerinde yeni bir sayfa, yepyeni bir Avrupa macerası var. Bundan sonra neler olacağını bilmiyoruz ama TOFAŞ’ın şu ana kadar yazdığı hikaye çok özel. Artık maç sonlarını nasıl oynamaları gerektiğini biliyorlar ve işler sıkıştığında güvenebilecekleri buz gibi elleri var…

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!