By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde 2020-21 sezonu, diğer tüm spor organizasyonlarında ve hatta tüm dünyada olduğu gibi COVID-19’un gölgesinde, ilginçliklere sahne olan bir sezon olarak oynanıyor.
Bununla birlikte organizasyondaki takımlar, sporun her alanında, tarih boyunca olduğu gibi kimi zaman beklentileri aşarken kimi zaman da beklentilerin çok altında performanslar gösteriyor.
Bu üstün veya altta kalan performanslarda en az COVID-19 kadar koçların olumlu veya olumsuz etkisi de gözle görülür bir hâl alıyor. Özellikle beklentileri aşan takımlarda oynanan düzenli basketbol, izleyenlere büyük keyif verirken o takımların koçları da büyük bir takdiir hak ediyor.
Eurohoops Fırın, bugünkü yazısında Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde şu ana kadar takımlarına oynattıkları oyunla bu sezon göz dolduran baş antrenör performanslarını değerlendiriyor…
Steffen Wich – Bakken Bears
Playofflara kalamamış olsa bile Bakken Bears, bana kalırsa Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde sezonun en özel takımlarından biri olmayı başardı. Danimarka temsilcisi; Lenovo Tenerife, Galatasaray ve Dinamo Sassari’nin olduğu grupta ilk üç maçının tamamını kaybetti. Buna rağmen o maçlarda büyük bir mücadele veren ve takımda o dönemde çok görülen COVID-19 vakalarının negatif etkisini derinden hisseden Bakken Bears, daha sonrasında ayağa kalkmayı başardı.
Son üç maçında üç rakibini de devirmesini bilen Bakken Bears, her maçta başka bir kahraman çıkararak çok özel bir tarihi yazmaya çok yaklaştı. Galatasaray, gruptaki son maçında Sassari’ye kaybetmemiş olsa onları playofflarda da izleyebilirdik fakat şimdilik bu hayalleri gerçeğe dönüşmedi.
Bakken Bears, bu sezon Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde maç başına en çok sayı atan beşinci takım olurken en az top kaybı yapan altıncı takım da yine onlar oldu. Topu paylaşmayı seven takım yapısını oturtan Steffen Wich, tam anlamıyla underdog kabul edilebilecek takımının bu başarısında aslan payının sahibiydi.
Birçok kez haftanın panoramasında Haftanın Koçu ödülünü takdim ettiğimiz Danimarkalı koç, takımının geleceği için de önemli bir umut ışığı yaktı.
Stefanos Dedas – Hapoel Unet Credit Holon
Uzun yıllar ülkemizde de görev yapan Stefanos Dedas, daha önce Gaziantep Basketbol’un başında Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde sahne almıştı ama kariyerinin en özel performanslarından birine Hapoel Unet Credit Holon’un baş antrenörü olarak imza atıyor.
İsrail ekibi, grup aşamasında AEK, Cholet Basket, Tsmoki-Minsk ve AEK’nın olduğu grupta altı maçta aldığı dört galibiyet ile lider çıkmayı başarırken dikkatleri çekti. Her ne kadar Holon’un bu gruptan çıkması sürpriz olmasa da AEK’nın önünde aldıkları derece başlı başına bir başarı olarak kabul ediliyordu.
Holon, bununla yetinmeyeceğini henüz playofflarda oynanan ilk iki maçta gösterdi. Bu maçlarda TOFAŞ ve Happy Casa Brindisi deplasmanlarından galibiyet çıkaran İsrail ekibinde koç Stefanos Dedas ve üç silahşörü – Chris Johnson, Isaiah Miles, CJ Harris, özel bir hikayenin başrol oyuncuları oldular.
Hapoel Holon, bu akşam (17 Mart Çarşamba) Pınar Karşıyaka deplasmanında da kazanması hâlinde Final 8’e kalmayı matematiksel olarak olmasa da büyük ölçüde garantileyecek. Final 8’te neler yapabileceklerini ise kendi yetenekleri ve Dedas’ın taktik bilgisi kadar rakiplerinin kim olacağı da belirleyecek.
Dragan Bajic – BC Igokea
Açık söylemek gerekirse sezon başında Basketbol Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde Bosna Hersek ekibinin bu noktada olacağını söylemek hiç kolay değildi fakat onlar neredeyse imkansızı başardı.
BC Igokea, Dragan Bajic’in liderliğinde Türk Telekom, Hapoel Bank Yahav Jerusalem ve CSP Limoges’un olduğu gruptan çıkmayı başarırken bence turnuvanın en büyük sürprizine imza attı. Bunda, organizasyonun favorilerinden Türk Telekom’u Bosna Hersek’teki maçta mağlup etmelerinin payı da büyüktü ve o maçta Bajic, Kyle Wiltjer’ın savunmasında genç oyuncusu Dalibor Ilic’e çok önemli bir sorumluluk vermişti.
Daha sonraki maçlarda da Edin Atic’ten önemli katkılar alan Bosna Hersek ekibi, playofflarda ise yine zor bir grupta buldu kendisini. Dev İspanyol ekipleri Hereda San Pablo Burgos ve Lenovo Tenerife’nin yanında VEF Riga ile BC Igokea’nın Final 8 için çok büyük bir şansı varmış gibi gözükmüyor fakat onlar beklentileri çoktan aştı.
BC Igokea, bununla da kalmayıp Riga deplasmanında kazanarak playofflarda hanesine bir de galibiyet yazdırdı. Koç Dragan Bajic ve öğrencileri dev bir takdiri hak ediyor.
Oren Amiel – ERA Nymburk
ERA Nymburk; TOFAŞ, JDA Dijon ve Keravnos’lu grupta doğal favorilerden biri olarak gözüküyordu ve bu anlamda gruptan çıkarak playoff bileti almış olmaları büyük bir başarı gibi gözükmüyor fakat bunu yaparken grupta gösterdikleri performans etkileyici kabul edilebilecek cinsten bir performanstı.
Son maçta TOFAŞ karşısındaki oyunlarını bir kenara bırakırsak grubu adeta domine eden ERA Nymburk, o son maç nedeniyle ikinci sıraya düşmüş olsa da playoffların başlangıcı ile birlikte ne kadar iddialı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Koç Oren Amiel’in öğrencileri, playofflarda gruptaki ilk iki maçında Dinamo Sassari ve Brose Bamberg gibi iki güçlü takımı mağlup ederek gruba 2/2 ile başladılar.
Çek Cumhuriyeti temsilcisi, kalan dört maçının üçünü deplasmanda oynayacak ve bu da onların işini çok zorlaştırıyor fakat ilk iki maçta alınan iki galibiyet onlara hem moral verdi, hem de matematiksel olarak daha iyi bir sonuç neredeyse mümkün değildi. Oren Amiel’in takımı, kısalarından aldığı üst düzey katkı ile dikkat çeken bir takım ve bu anlamda underdog bir ekip olarak yaptıkları etkileyici.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!