Hakan Demir: “TOFAŞ Hem Avrupa’da Hem Türkiye’de En Üstte Olabilecek Bir Kulüp”

10/Nis/21 13:48 Nisan 10, 2021

Mehmet Bahadır Akgün

10/Nis/21 13:48

Eurohoops.net

TOFAŞ Başantrenörü Hakan Demir, Eurohoops’a özel bir röportaj verdi.

By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

ING Basketbol Süper Ligi ekiplerinden TOFAŞ Spor Kulübü Başantrenörü Hakan Demir, Eurohoops’a özel bir röportaj verdi.

Deneyimli çalıştırıcı, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde takımının gösterdiği performanstan pandemi sürecinde yaşadıklarına, TOFAŞ’ın gelecek sezon hedeflerinden Tomislav Zubcic eklemesine birçok farklı konuya değindi.

Huzurlarınızda Hakan Demir ile gerçekleştirdiğimiz röportaj…

– Pandemi hayatımızı değiştirdi. Keza siz de takımınızla sezon önü hazırlığı yapamadan takımın başına geçtiniz. Pandemi ile geçen bu sezon sizin için nasıl bir sezon oluyor? Nasıl bir sezon geçiriyorsunuz?

– TOFAŞ, pandemiden en çok etkilenen takımlardan biri oldu. Özellikle sezon başında, benim olmadığım dönemde de COVID’e yakalanan sporcular oldu. Biz geldikten sonra da yine hem kulüp içindeki çalışanlarda, neredeyse bütün yardımcı antrenörlerimizde ve oyuncuların da neredeyse çoğunda sezon içerisinde pozitif vakalar oldu. Rakiplerde de vakaların olmasıyla ertelenen maçlarımız oldu. Dolayısıyla diğer sezonlardan farklı ama bir noktadan sonra adapte olup kendimizi daha iyi korumamız ve kulübün de katkısıyla seyahat şartlarını daha iyi hâle getirmemizle birlikte şu anda iyi gidiyoruz. Sezonun bitmesine az bir zaman kaldı. Umarım bundan sonra yeni bir dalgaya yakalanmayız.

– Bu sezon pandemi olmasa da sezon başladıktan sonra göreve gelen antrenörler için takıma adaptasyon süreci hiçbir zaman kolay değil. TOFAŞ’ta da gördük ki sizin takımla geçirdiğiniz süreç ilerledikçe takımın oyunu çok değişti ve şanssız kaybedilen maçlar telafi edildi, böylece normal sezon grubundan çıkarak playofflara geldiniz. COVID dışında da bir adaptasyon süreci mi yaşadınız yoksa bu süreç tamamen takımın sağlık durumu ile mi ilgiliydi?

– Tabii sezon ortasında bir takım aldığınız zaman sizin istediğiniz şartlara gelene kadar belli bir zaman geçiyor. Bu arada da maçlar oynanıyor. Kazanılan ve kaybedilen maçların etkisi oluyor. Oyuncu değiştirmek gerekiyor veya oyuncuların pozisyonlarını değiştirmek gerekiyor. Ben başladıktan üç hafta sonra belli oyuncuları değiştirip yerlerine yeni oyuncular aldık. Onların gelmesi, adapte olması, hem eski oyuncuların hem de yeni katılan oyuncuların bizim kendimize ait basketbol tarzımıza alışmaları kolay olmuyor. Bunun fiziksel bir altyapısı var. Sezon başında COVID dolayısıyla iyi bir fiziksel altyapı oluşturulamadığı için tüm bunlar bizim belli bir standart yakalayabilmemizin zaman almasına, bizi zorlamasına sebep olan şeyler. Fakat Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde playofflar başladığında da yine ilk üç maçta hep en az bir, genellikle iki yabancı oyuncumuzdan eksik oynamak zorunda kaldık. Burada sakatlıklar devreye girdi. Maalesef sezon başı hazırlığı iyi yapılamadığı zaman takımlar ve oyuncular bunu bütün bir sezon boyunca hissediyorlar. Onun için esas olan sezon başında belli bir hazırlığı, belli bir dozda yapıp ondan sonra sezona başlamak. Bu, oyuncuları sakatlıklardan koruyor ve sezona daha dirençli başlıyorlar. Fakat sezon başı hazırlığı iyi yapılmayınca oyuncular genelde hem fiziksel hem de mental olarak daha kırılgan oluyorlar. Bunları aşmak sezon içerisinde belli bir zaman alıyor ve belli bedelleri oluyor. Yine bizde sezon içindeki sakatlıklar olması gerekenden fazla oldu. Fakat yine de oyuncular dirençlerini yükselttikten sonra, belli bir sisteme alıştıktan sonra, belli bir takım programına alıştıktan sonra takım daha iyi hâle geldi.

– Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde yaşadığınız şanssızlıklar da düşünülünce beklentileri aştığınız söylenebilir. Siz TOFAŞ’a imza atarken hedefleriniz neydi? Yola hangi hedefle çıktınız?

– Tabii gerçekçi konuşmak lazım. Sonuçta TOFAŞ Spor Kulübü’nün belli bir kültürü, organizasyonu ve geçmişi var. TOFAŞ Spor Kulübü’nün olduğu her yerde en iyi hedeflere ulaşmak için uğraşmak zorundasınız. Fakat ben buraya geldiğim zaman takım, Türkiye Ligi’nde iki galibiyet ve beş mağlubiyet almıştı. Henüz Avrupa’da da tek maç oynanmıştı ve onu Keravnos karşısında kazanmışlardı. Tabii ki birinci hedefimiz, önceliğimiz Türkiye Ligi’nde dipten kurtulmaktı çünkü TOFAŞ’a yakışmayan bir noktadaydık. Avrupa’daki hedefimiz tabii ki takımı belli bir ritimde tutabilmek, kazanma alışkanlığını yaratabilmek ve devam ettirebilmek adına her maçı ciddiye alacağımız şeklinde bir düşünce ile yola çıktık. Matematiksel olarak ya da “Buraya ulaşalım” dediğimiz bir durum yoktu açıkçası ama ben de şuna inanıyorum, bir takımın sonuçta hangi kupa olduğu fark etmeden her maça kazanmak için çıkması ve bu kazanma alışkanlığını da edinmesi gerekiyor. Kaybedilen maçlar varsa da bunun bedelini hep beraber ödememiz ve buradan dersler çıkarmamız gerekiyor. Neticede böyle başladık ama asıl amacımız Türkiye Ligi’nde tekrardan TOFAŞ’ı tehlikeli bölgeden uzaklaştırıp olması gereken yere taşımaktı. Bu arada da tabii Avrupa’da kötü başlangıçlarımız oldu, daha sonra birtakım oyuncu değişiklikleri oldu. Daha sonrasında playofflara kaldık ama orada da sakatlıkların olduğu bir dönemde başladık. Normalde bizim playoff grubunda iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Şu anki hâlimizle buradan Final 8’e kalan takımlardan birinin biz olmamız gerektiğini düşünüyorum ama maalesef playoff maçlarının başlangıcını iyi bir zamanda oynamadık. Şanssız maçlar kaybettik deplasmanda. Neticede burada Avrupa defterini kapattık ama sonuçta bakarsak TOFAŞ daha iyi bir başlangıç ve hazırlıkla Avrupa’da her zaman Final 8’in içinde olması gereken bir takım diye düşünüyorum.

– Kazandığınız Pınar Karşıyaka maçından sonra “Önümüzdeki sene Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde çok daha iyisini yapmak istiyoruz” dediniz. Hedefleriniz ne olacak? Gelecek sezonun hazırlıklarına şimdiden başladınız mı?

– Şu anda önümüzdeki sezon için bir hazırlığımız yok. Genelde diğer kulüplerin de yaptığı gibi belli oyuncuları gözlemlemenin ötesine geçen bir hazırlığımız yok ama esas olan TOFAŞ Kulübü, her zaman hem Türkiye hem de Avrupa’da en üstte olabilecek imkanları olan ve bu şekilde çalışan bir kulüp. Dolayısıyla esas olan, TOFAŞ Kulübü’nü yine istikrarlı bir şekilde, eski yıllara oranla daha düşük bir bütçesi olmasına rağmen buralarda tutabilmek. Onun için bunu hem Şampiyonlar Ligi’nde hem de Türkiye’de fazla sendelemeden, kimsenin kafasında soru işareti yaratmadan, her maçı ciddiye alarak sonuna kadar götürebilmek. Önceliğimiz bu. Gelecek sezonla ilgili şeyler, ancak bu sezon bittikten sonra oturulup konuşulduktan, eldeki mevcut kadro ve geride kalan sezonda yapılan ve yapılamayan işler görüşüldükten sonra karar verilecek bir durum. Fakat tabii ki bu tip kulüplerde her zaman oyuncu takibi yapılır, mutlaka ileriye dönük planlar da yapılır. Şunu da düşünmek lazım: TOFAŞ Kulübü, altyapıda da Türkiye’nin en iyi kulüplerinden biri. Her zaman dışarıdan oyuncu almak yerine Türkiye Ligi’nde de oynayabilecek, kendi altyapısından yetişmiş oyuncularla daha uzun vadeli planlar yapmak da yine öncelikli hedeflerden biri. Bütün bunların harmanından ortaya çıkacak takımın da tabii ki TOFAŞ’ı en üst seviyede temsil edebilecek bir takım olması gerekiyor.