Pınar Karşıyaka – Casademont Zaragoza: Novgorod’da Tarih Yazılıyor

08/May/21 10:21 Mayıs 8, 2021

admin69

08/May/21 10:21

Eurohoops.net

Pınar Karşıyaka, Basketball CL’de finale çıktı; Eurohoops Fırın da Zaragoza maçını analiz etti.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi Sekizli Finali’nde Pınar Karşıyaka, ERA Nymburk’u devirdikten sonra çıktığı yarı final mücadelesinde Casademont Zaragoza’yla karşı karşıya geldi.

Nagorny Arena’da oynanan bu karşılaşmayı 79-84’lük skorla galip tamamlayan İzmir temsilcisi bu sonuçla Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde finale yükselme başarısını gösterdi.

Bu karşılaşmada Pınar Karşıyaka adına Sek Henry 7’de 7 gibi olağanüstü bir üçlük isabetiyle 24 sayı kaydederken Amath M’Baye de 17 sayıyla oynadı. Raymar Morgan 14 sayı – 6 ribaundla mücadele etti. Tony Taylor ise 12 sayı – 6 asistle üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.

Luis Casimiro yönetimindeki Zaragoza’da ise Jacob Wiley 21 sayıyla en skorer oyuncu olurken 18 sayı – 7 ribaundla oynayan Nico Brussino onu takip etti. Elias Harris 15 ve Dylan Ennis ise 13 sayıyla takımlarına katkı sağlarken bu oyuncuların etrafına ek katkı çıkarma noktasında pek başarılı olamadılar.

Bu sonuçla bir basamak daha atlayan Kaf-Kaf finalde, Strasbourg’u geçerek finale kadar gelen son şampiyon San Pablo Burgos‘la karşı karşıya gelecek.

Eurohoops Fırın da Yeşil-Kırmızılılar’ın Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde finale kaldığı bu karşılaşmayı teknik bazda inceledi.

Siyahla Beyaz Kadar Farklı

Maçın ilk yarısı genel itibarıyla Karşıyaka’nın Nymburk maçının aksine iyi bir hücum sergilediği ve aynı azmi savunmaya da yansıttığı bir süreç olarak göz önüne geldi. Raymar Morgan’ın sırtı dönük savunmasında Elias Harris’i kilitlediği bir pozisyon aklımda kaldı.

Hücum açısından Zaragoza’nın dışarıda bu kadar rahat fırsatlar, pozisyon şansları tanımış olmasını Karşıyaka çok iyi kullandı. Amath M’Baye ve özellikle Sek Henry’nin müthiş bir şut formu söz konusu olunca Karşıyaka haliyle farkı da elinde tuttu. Devrede 17’de 9 üçlük isabeti nasıl bir orandı öyle?

Maç önü yazısında galibiyet için Kaf-Kaf’ta bazı şeylerin çok ekstra işlemesi gerektiğini belirtmiştim ki Sek Henry’nin olağanüstü şut performansı bu yönde bir artıydı. M’Baye’nin yardımları, Morgan’ın katkısı… Bunlar Karşıyaka’nın zaten elinde olan ve alışkanlık olarak gördüğü şeylerdi.

Bu noktada Metecan’ın özgüvenine ayrı bir parantez açma gerekliliği doğuyor. Eline geçen pozisyonları değerlendirme noktasında hiçbir şekilde tereddüt etmiyor ve bu genelde bu seviyelerde forma şansı bulan yerli oyuncularda çok sık rastladığımız bir mesele değil.

İlk yarının belli bir bölümünde Tony Taylor’ın da takımını çok rahatlatan bir skor katkısı ve yırtıcılık sergilediğini unutmamak lazım. Nymburk maçından farklı olarak Karşıyaka üstünlüğünü elinde tutmayı ve gerektiğinde vitesi çarçabuk artırıp skoru ciddi manada eline almayı bildi.

Savunmadaki özverili duruşun yanı sıra hücumda da işleri bu kadar yoluna koyabilmiş olmaları zaten Nymburk ve Zaragoza maçlarının neden siyahla beyaz kadar farklı olduğunun göstergesi. Bakıldığı zaman her iki maçta da 84 sayı atmış bir Kaf-Kaf görüyoruz, şimdi burada sonuç odaklı gidecek olursak bu bakış açısı şampiyonluk kazandıracak bir bakış açısı değil. Bu yüzden Zaragoza maçında ettiği hücumdan keyif alan Karşıyaka’nın, Nymburk maçındaki Karşıyaka’ya nazaran daha iyi bir şampiyonluk adayı olabileceğini savunuyorum.

Her neyse, bu konu biraz daha finalle ilgili değerlendirmelerin konusu olsun. Biz Zaragoza maçından devam edelim.

İspanya ekibinin hücumlarını göz önüne getirecek olursak; Ennis, Sulaimon ve Brussino kaynaklı ikili oyunlar üzerinden Wiley ve Harris’i bulmaya çalıştıkları dönemde ancak başarılı olabildiler. Bu bakımdan Harris – Morgan post-up eşleşmeleri de onların zaman zaman üretim sağladığı ancak Morgan’ın pek de taviz vermediği bir süreç oldu.

Maçın yıldızı şüphesiz Henry fakat Morgan’ın bu süreçte gerek bir undersized pivot olarak gerekse asli mevkisinde sergilediği çember savunması destansı. M’Baye de aynı şekilde hep gıptayla yaklaşılacak bir oyuncu ve aldığı sorumluluk da çok büyük. Son çeyrekte Onuralp’in köşeden üçlüğünden sonraki hücumda skor 6 sayıyla Zaragoza lehineyken bire birdeki üçlüğü mesela. O tarz sorumluluklar bu seviyelerde maç kazandırıyor.

Ancak Karşıyaka’nın dün galibiyeti hak eden taraf olmasını sağlayan olgu biraz daha farklı. Kaf-Kaf dün bireylerin performansına bağımlı kalmadı. Bir basketbol takımı veya herhangi bir takım sporu takımı tüm paydaşlarından olabildiğince yararlanamıyorsa o takım kötü senaryolara mahkum olur. Hele ki cidden opsiyonlarınız rakiplerinize göre daha kısıtlıysa bu durum daha beter olur. Ufuk Sarıca‘nın dün Mahir Ağva ve Onuralp Bitim’den aldığı katkı ise bu öyküyü ezber bozan niteliğe taşıyan örneklerin en güçlüsüydü.

İstatistik kağıdına çok yansımayan katkılar ne yazık ki fazla konuşulmuyor ancak yine de dile getirelim; Onuralp enerjisiyle, Mahir ise boyalı alanda Morgan’ın faul sorunu yaşadığı bölümdeki mücadelesiyle cidden iyi iş çıkardılar. Onuralp’in plus/minus’ı +15’ti zaten.

Savunma kurgusunda rakip oyuncunun drive’ı esnasında içeride biriken Karşıyaka savunması Dylan Ennis ve Rasheed Sulaimon’ın normal verimlilik düzeylerine ulaşmasını engelledi. Öte yandan Jonathan Barreiro’nun da Nizhny maçındaki suskunluğu devam etti.

Normalde koçlar mola sonrası çizdikleri oyunlarla (ATO plays) ünlenirler; Ufuk Sarıca ise mola dönüşlerindeki tam saha baskıyla çoğu zaman amacına ulaşıyor. Bu bakımdan son çeyrekte sahaya sürülen enerjik ve genç beşlinin de geri dönüşe büyük katkısı olduğunu söylemek gerekir.

Bu savunma özverisi ve iki maçta da karar anlarında ön plana çıkan ribaund üstünlüğü final karşılaşmasında da epey önem arz edecektir. Ancak yine tüm parçalarıyla iyi ribaund toplayan bir takıma karşı oynayacaklar. Bunları da final öncesi değerlendirmede konuşuruz.

Bana kalırsa, daha önceden de sıkça Karşıyaka önceki iki eşleşmenin de favorisi değildi ve bu maçları bu şekilde kazanabilmiş olmaları, sonuç alabilmiş olmaları finale çıkmış olmalarından daha değerli bir şey. Bu sebeple “tarih yazılıyor”. Beklentilerin çok üzerine çıkmış bir takım olarak ne kadar hırslı oldukları da maç sonlarındaki açıklamalarıyla sabit.

Maçın Oyuncusu: Sek Henry

Sek Henry’den son bir buçuk maçtır gördüğümüz dış şut performansını uzun süredir herhangi bir oyuncudan görememiş olabiliriz, buna eminim. Koç Ufuk Sarıca da top dolaşımının belli bir seviyenin üstünde olduğu her an Henry’den üst düzey yararlanmasını bildi.

Yani Zaragoza’nın boyalı alanda sorun yaşadığını biliyorduk ancak dış savunmayı bu denli gevşetebileceklerini hiç düşünmemiştik. Bunu çok iyi cezalandıran Karşıyaka meyvelerini de almaya başladı.

Belki galibiyeti getiren tek faktör olamayacağı kadar güçlü bir takım olgusuyla sahadaydılar ancak ilk yarıdaki 19 sayılık performansı hakikaten başka bir mevzuydu. Eh, şimdi finalde de benzer frekansta bir performansı izletirse herhalde kimsenin bir itirazı olmaz; değil mi?

Karşıyaka, BCL şampiyonluğundan 40 dakika uzaklıkta ancak final maçında olası bir kayıp da bu kadronun ve koçun pek çok imkansızlığa ve sıkıntıya rağmen son 2 sezondur yaptığı büyük işi baltalayamayacaktır.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
Basketbol Şampiyonlar Ligi’ndeki en son gelişmeler için tıklayın!