by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde normal sezon geride kaldı ve takımlar Play-In, Son 16 turlarına hazırlanmaya başladılar.
Gruplarını ilk sırada bitiren takımlar direkt olarak Son 16’ya yükselmeyi başarırken 2. ve 3. sıradaki takımlar Play-In oynamaya hak kazandılar.
Play-In Turu’nda izleyeceğimiz ekiplerden birisi de Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Beşiktaş Icrypex olacak. Gruptaki son maçında EWE Baskets Oldenburg’u 86-72 mağlup eden Kara Kartallar, Play-In’e yükselerek BCL’deki şansını sürdürmeyi başardı.
Ahmet Kandemir’in komutasındaki Beşiktaş sezon ortasında takımın hücumdaki en önemli parçalarından Jordan Bone’u kaybetti ve yerini Kenan Sipahi‘yle doldurdu. Kenan turnuvadaki ilk maçına Oldenburg karşısında çıkarken ortalama bir performansa imza attı.
Peki, Siyah-Beyazlılar’ın turnuvadaki geleceği açısından tüm bunlar yeterli olacak mı? Hapoel Holon karşısında nasıl bir şansları mevcut? Rondae Hollis-Jefferson – Dedric Lawson ikilisi önderliğinde ne kadar zorlayabilirler?
Eurohoops Fırın cevaplıyor…
Öne çıkanlar
Beşiktaş’ın sezon başından beri görüntüsü sallantılı bir görüntüydü. Rondae Hollis-Jefferson transferinin takımda bazı işleri rayına koymuş olması onların Şehmus Hazer ve Alperen Şengün’le yakaladıkları enerjiyi ikâme edebilecek kadar güçlü olmadı.
Artık o kadar genç ve hırslı bir takım olmadıkları kabulüyle yola çıkacak olursak yabancı transferleri çok büyük önem taşıyordu. Bu bakımdan Jordan Bone, Dedric Lawson ve Rondae Hollis-Jefferson işleri gerçekten Beşiktaş adına değerli takviyeler oldu. Ne yazık ki Bone sezon ortasında Zaragoza’ya gitmeye karar verdi ve biraz daha toparlanma emaresi gösteren bir takımın yediği ciddi bir darbe de bu oldu.
Isaiah Whitehead’in sezon başındaki görüntüsü ve aslında takımın “birincil toplu yaratıcısı” profiline uygun bir oyuncu olmamasıyla buradaki ihtiyaç epey derindi. Beşiktaş bu noktada tercihini bir yerli transferinden yana kullandı ve Kenan Sipahi‘yi Türkiye’ye geri getiren ekip oldu.
Son Fenerbahçe deneyiminin ardından Kenan’la ilgili oluşan genel intiba çok olumlu değildi. Sipahi’nin neler yapabildiğini, neler yapamadığını 6 yıl gibi uzun bir süredir takip etme şansımız var. Dolayısıyla takıma katabileceklerinin Bone’dan daha sınırlı olduğunu biliyoruz. Tam olarak onun ikâmesi olmadı gibi ancak bir yerli, ucuz hamle olarak düşünüldüğü takdirde çok da olumsuz değerlendirmek mümkün değil.
Fizikli bir guard olması hasebiyle Kenan Sipahi, Beşiktaş’ta günlük performanslarına göre değerlendirebileceğimiz, şansı hak eden bir isim.
Bunun yanı sıra Sipahi, Whitehead gibi aslında bu seviyeler için yetersiz isimlerin dışında karar verici olarak uzun rotasyonundaki oyuncularını daha çok değerlendirmek durumunda kalmaları onlar açısından çok kabul edilebilir bir durum değil. Elinizde oyuna hükmedecek profilde bir uzun olmadığı müddetçe bu sistemi devam ettirmekte zorlanırsınız. Bone ayrılığı tam da bu sebepten ötürü Beşiktaş’ın belini büküyor. Öyle ya da böyle bir karar vericileri söz konusuydu.
Geçen sezon bu hususta güvenebilecekleri James Blackmon ve Şehmus başta olmak üzere fazlaca oyuncuları vardı. Kadroda yaşanan gerilemeye rağmen geldikleri nokta bir başarı olarak addedilebilir. Bu bakımdan bölümün başında iyi tercihler olarak kaydettiğimiz Hollis-Jefferson ve Lawson’ın boyalı alanda etkili oyunları belki de Beşiktaş’ı buralara getiren faktör oldu.
Aslında yerli rotasyonları konusunda Alperen, Şehmus ve Sadık Kabaca gibi isimleri kaybetmelerine rağmen yetersiz bir noktada olduklarını söylemek güç. Yine uzunlarda şans verebildikleri, gelecek açısından önemli potansiyeller olarak görülen Ercan Osmani ve Furkan Haltalı, kanattan zaman zaman iyi katkı alabildikleri Egehan Arna ve saha içinde çok büyük etkisi olmasa da bir kaptan figürü olarak Mehmet Yağmur’la kimyası çok kötü bir takım değiller.
İş yabancı oyuncu tercihlerine geldiğindeyse biraz daha üzerine eğilmek gereken bir takım. Atışlarını yaparken bu kadar hata şansları yoktu.
Öne çıkanlar demişken takımın parlayan ismini de anmadan geçmek olmaz.