by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde normal sezon geride kaldı ve takımlar Play-In, Son 16 turlarına hazırlanmaya başladılar.
Gruplarını ilk sırada bitiren takımlar direkt olarak Son 16’ya yükselmeyi başarırken 2. ve 3. sıradaki takımlar Play-In oynamaya hak kazandılar.
Pınar Karşıyaka da sezona ligin favori ekiplerinden birisi olarak başlamasına rağmen zor bir grup aşaması geçirerek kendisini Play-In Turu’na atmayı başardı.
Sezon başında Bonzie Colson gibi geçen sezonun MVP’si olmuş bir yıldızı ve James Blackmon gibi Beşiktaş‘ta parlamış bir oyuncuyu kadrolarına katmış olmalarına rağmen çeşitli sorunlar yaşadıkları ve uzun rotasyonunda personel değişikliğine gitmek durumunda kaldıkları bir süreç yaşadılar.
Nitekim eninde sonunda gruptan çıkmayı Stal Ostrow Wielkopolski galibiyetiyle garantilediler ve Son 16’ya yükselmek için şanslarını deneyecekler.
Ufuk Sarıca‘nın takımı ne gibi zorluklarla karşılaştı, onları nasıl bir imtihan bekliyor?
Eurohoops Fırın, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’yi temsilen bulunan ekipleri değerlendirdiği sezon ortası serisine Karşıyaka’yla son veriyor…
Öne çıkanlar
Pınar Karşıyaka geçtiğimiz sezon Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde olağanüstü bir Sekizli Final performansıyla finale kadar gelmişti ancak San Pablo Burgos karşısında şansı yaver gitmemişti. Finalist olarak başladıkları ertesi sezonda ise ligin MVP’si Bonzie Colson’ı yeniden Türkiye’ye getirmek gibi büyük çaplı bir transfer başarısına imza attılar.
Hâliyle bu durum beklentileri yükseltti ve onları bir anda ligin şüphesiz favorilerinden birisi haline getirdi. Durum böyle olunca performanslarıyla şaşkınlık yarattıkları bir tablo ortaya çıktı.
B Grubu’na baktığımızda kadro düzeyinde Karşıyaka’nın üstünde bir takım yok. Oyun olarak ise BAXI Manresa bu sezon ligin en iyi ekiplerinden birisi. Pedro Martinez’in öğrencileri Ismael Bako’nun uzun rotasyonundaki varlığıyla güçlenerek çok temiz bir performansla 5 maçta 5 galibiyeti aldı, Hapoel Jerusalem’le olan son maçlarını ise henüz oynamadılar. Zaten eksik maçlar da oynandığında Karşıyaka’nın rakibi belli olacak.
Karşıyaka bu sezon BCL’de yer alan BSL takımları arasında kadro bakımından, kültürün oturmuşluğu bakımından en avantajlı takım gibi görünüyordu ancak bunların hiçbirisinin kâr etmediği bir grup performansı sergilediler. Yerli rotasyonlarını genişleterek daha iyi bir duruma getirdiklerini söylediğimiz süreçte Berkan Durmaz, Burak Can Yıldızlı gibi oyunculardan beklenen katkının gelmemesi onlar adına boyun bükücü bir atmosfere yol açtı.
Uzun rotasyonunda İsrail’den transfer edilen Akil Mitchell’ın beklentileri karşılayamayarak takımdan gönderilmesiyle o bölgeyi Alex Tyus gibi tecrübeli, savunmada belli başlı alanlarda öne çıkabilecek atletik bir oyuncuyu kadrolarına kattılar. Zaten hâlihazırda Michael Roll’la da imzalamışlardı ve kağıt üzerinde gerçekten uçak gibi bir takım olabileceklerine inanıyorduk.
Nitekim sezon onlar açısından çok da kötü başlamadı. Bonzie Colson’ın üst üste hem ligde hem Avrupa’da gösterdiği performanslar Karşıyaka seyircisini oldukça tatmin etti. Gruptaki bir diğer önemli ekip olan Jerusalem karşısında oynanan o destansı maçı muhtemelen herkes hatırlar. Karşıyaka “kazanan karakterli” bir takım olma yolunda adım atmış gibiydi.
Fakat normal sezonun ilerleyen evrelerinde rotasyonda yaşanan sorunlar ve sakatlıklar gibi sıkıntılar baş gösterince istedikleri gelişimi gösteremediler. Eldeki derin, kaliteli ve tecrübeli kadronun aynı zamanda karakterli oyunculardan kurulu olması gibi bir avantajları var. Bu noktada Tony Taylor’ın çok kritik son Ostrow maçından önce eşinin doğumuna gidip uykusuz biçimde çıktığı maçı örnek teşkil eder bir noktaya taşıyabiliriz.
Taylor belki bu sezon saha içinde eleştiri toplayan oyunculardan birisi olsa da işin karakter kısmında iyi niyetli bir oyuncu. Colson’dan da bu noktada iyi izlenimler aldığımızı söylemek gerekir. Ancak… Bir isim öne çıkıyor.