Pako Cruz’dan Eurohoops’a: Dramatik ABD Macerası, TOFAŞ Organizasyonu ve Çok Daha Fazlası

22/Mar/22 08:29 Mart 22, 2022

Mehmet Bahadır Akgün

22/Mar/22 08:29

Eurohoops.net

Eurohoops’a özel açıklamalarda bulunan Pako Cruz, 15 yaşında gerçekleştirdiği ABD yolculuğundan Letonya ve İspanya günlerine, Afyon Belediyespor ile başladığı Türkiye kariyerinden TOFAŞ tercihine ve takımı ile sezon hedeflerine kadar birçok konuya değindi.

by Bahadır Akgün & Semih Tuna / info@eurohoops.net

TOFAŞ, Basketbol Süper Ligi ve Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde yoluna emin adımlarla devam ediyor.

Basketbol Süper Ligi’nde playoff için mücadele veren TOFAŞ, 23 maçta aldığı 13 galibiyet ile Galatasaray NEF ve Bahçeşehir Koleji ile birlikte eşit galibiyet sayısına sahip ve playoff tablosuna girmek için fırsat kovalıyor.

Şampiyonlar Ligi’nde ise temsilcimiz, Son 16 etabında Darüşşafaka, BAXI Manresa ve Nutribullet Treviso gibi zorlu takımların bulunduğu J Grubu’nda beş maçın sonunda başarılı bir performansla bu hafta oynanacak son maçlar öncesinde çeyrek final bileti almaya çok yakın.

TOFAŞ’ın bu başarısında en büyük pay sahiplerinden biri de takımın Meksikalı guardı Francisco “Pako” Cruz. Geçen sezon da ligimizde Afyon Belediyespor formasıyla göz dolduran bir performansa imza atan Cruz, bu sezon ise takımının skor yükünü sırtlayan isimlerden biri.

Yüksek skor ortalamalarına rağmen sahada gösterişli bir oyundan ziyade çalışkanlığı ve doğruyu yapmasıyla dikkat çeken Cruz’un oyun karakteri, geçmişten bu yana benzer şekilde ilerliyor ve onun filmlere konu olabilecek hikayesi, bundan yaklaşık 17 yıl öncesinde sınır ötesi bir yolculuk ile başlıyor.

Eurohoops Fırın, Pako Cruz’un Meksika’dan Denver’a giden bir yolcu otobüsünde binlerce kilometrelik yolculuk ile başlayan basketbol öyküsünü, dünden bugüne sizlere aktarmak üzere 32 yaşındaki oyuncu ile bir araya geldi. Cruz’un kendi ağzından o etkileyici hikaye huzurlarınızda…

Henüz 15 yaşındayken çıktığı bir alt yaş kategorisi turnuvasında koç Vince Valdez’in dikkatini çekmişti Cruz. Daha sonrasında onun da davetiyle ABD’de bir devlet lisesine katılma fırsatı çıktı önüne ve o da küçük yaşına rağmen bu fırsatı değerlendirmeye karar verdi.

Bir yolcu otobüsü ile tam dört bin kilometrelik bir yolculuk yaptı. Yanında da arkadaşlarından Chato Torres ile eski NBA oyuncusu Jorge Gutierrez vardı. Cruz, Denver’a ulaştığında yalnızca turist vizesi vardı ve burada okumak için ne doğru belgelere ne de İngilizce bilgisine sahipti.

Çok zor başlayan bu yolculuğun sonunda ABD’de kalmak da onun için kolay olmayacaktı zira basketbol ve okulunun yanında orada kalabilmek için bir de çalışmak zorundaydı. Yaptığı işler genellikle ağır işler olacaktı. O günleri kendisine sorduğumuz tecrübeli oyuncu, geriye dönerken şunları söylüyor:

“Dediğin gibi çok zordu fakat bizimle arkadaşlık kuran insanların büyük desteği oldu. Jorge Gutierrez ve o dönemde bizimle birlikte yer alan diğer arkadaşlarımla birbirimizi destekledik. Çalışırken okumanın ve aynı zamanda da basketbol oynamanın yollarını bulduk. Bir şekilde de başardık çünkü basketbol oynamak, burs bulmak ve koleje gitmek istiyorduk.”

Saha dışında verdiği emeğin yorgunluğu sahada yansımıyor, parke üzerinde de ne kadar çalışkan olabileceğini sahaya çıktığı her an gösteriyordu. Daha o yaşlarda sahadaki çalışkanlığı dikkat çekmiş ve kolej kariyeri sırasında ABD basınında mavi yakalı, çalışkan guard” olarak anılmaya başlamıştı. Verdiği o mücadele ilgili şunları anlatıyor Cruz:

“Ben her zaman çok çalışmayı sevdim. Her zaman hedeflerimi gerçekleştirmeye çalıştım ve o dönemde hedefim okumak için burs bulmaktı. Profesyonel olarak basketbol oynayacağıma dair hiçbir fikrim yoktu ve hedefim okula gidip diploma almaktı. O dönemde çok çalıştım ve bir yolunu bulmayı denedim.”

Oradaki yalnızlığı, ona küçük yaşta büyüme zorunluluğu da getirmişti. Hâliyle erken sayılabilecek bir yaşta hayatın temel gereksinimlerinden yemek yapmayı da öğrenmesi gerekiyordu. Yıllar sonra kolejden mezun olduğu günlerde yemek yapma konusundaki başarısından övgüyle söz ediyordu.

Ona bu konuda şimdilerde ne kadar başarılı olduğunu sorduk:

“Artık beş yıldır evliyim ve yemekleri genelde eşim yapıyor. Fakat evet, yemek yapabiliyorum. Denver’a gittiğim zaman henüz 16 yaşındaydım. Kendi başıma yemek yapmayı öğrenmek zorundaydım. Ailemi arayıp tarifler alıyordum. Bence hâlâ yapabilirim.”

Fakat yemek konusunda çok net bir kırmızı çizgisi var yıldız ismin ve bunu yüzünde dolu dolu bir gülümseme ile anlatıyor bizlere:

“Kesinlikle Meksika mutfağından yemekler yapıyordum. Şimdi bile farklı ülkelerde doğru ürünleri bulabilirsek hâlâ Meksika yemeği yapmaya çalışıyoruz.”

Neticede diplomasını alırken başarılı ve bugün de devam ettiği harika bir basketbol kariyerinin de ilk adımlarını atıyordu göçmen yıldız. Yıllar sonra milli forma ile ülkesini temsil etme fırsatı bulduğunda Denver’daki Abraham Lincoln Lisesi’nde beraber oynadığı arkadaşları da vardı.

Milli formayı çocukluk arkadaşlarıyla birlikte sırtına geçirmenin ona verdiği gurur, Cruz’un dilinden şu cümlelerle dökülüyor:

“Gurur verici bir deneyimdi. Bu insanların ekmeklerini basketboldan kazandıklarını görmek çok güzel. Jorge Gutierrez NBA’de de oynadı hatta. Bizim için kesinlikle büyük bir başarı. Böyle bir şey başardığımız için gerçekten mutluyum. Dediğim gibi hepimiz o dönemde birbirimizi destekledik. Bence bu şekilde başardık.”

Wyoming’de geçirdiği iki yılın ardından geride önemli bir miras bırakmış ve kendi konferansında birçok istatistik kategorisinde sezonun en iyi yirmi oyuncusundan biri olarak dikkat çekmişti. NBA fırsatı yakalayamasa da ülkesi Meksika’ya dönüş fırsatını değerlendirmiş ve profesyonel basketbol kariyerini böyle başlatmıştı. Bu karara dönüp baktığında “iyi ki yapmışım” diyor fakat…

Peki Cruz’un kolej mezuniyeti sonrasında hedefi neydi? Kendisine sorduk, o anlattı:

“NBA takımlarının denemelerine katılma durumum olmadı zaten o dönemde. Meksika’nın böyle büyük bir basketbol ligi olduğunu bile bilmiyordum açıkçası. Benim planım kesinlikle bu değildi. En başta hedefim Avrupa’ya gelmekti aslında. Sonrasında Meksika’da oynama fırsatı olduğunu görünce bu fırsatı değerlendirdim. 2-3 yıl sonra ülke ülke gezmeye başladım ve şimdi buradayım. İyi ki o kararı almışım.”

Ülkesi Meksika’da Halcones Rojos de Veracruz ile geçirdiği başarılı sezonların ardından kolej kariyeri sonrası hayalini kurduğu Avrupa kariyerinin başlangıcı için zaman gelmişti.

Bununla birlikte Meksika’da doğup büyüyen ve ABD’nin güney kesiminde kariyerini sürdüren bir insan için Letonya gibi soğuğuyla da ünlü bir ülkeye geçiş yapmak ne kadar kolay olabilir ki? Oynanan basketbolun zorluğu bir yana, Cruz bir de yepyeni iklim ve kültür şartlarına uyum sağlamak zorundaydı.

O günlerle ilgili konuşurken şunları söylüyor:

“Zordu. Kesinlikle benim için yeni bir durumdu. İspanya’ya bir çalışma için gelmiştik ama Letonya’ya hiç gitmemiştim. Başka hiçbir Avrupa ülkesi de görmemiştim. Etkileyiciydi. Aynı zamanda gelip oynayacağım için de çok heyecanlıydım. Çok keyif aldım.

Çok soğuk olsa da sadece basketbola konsantre olmuştum. O dönemde çocuklarım da yoktu. Dolayısıyla basketbola odaklanmak kolaydı. Fakat çok keyifliydi. Gerçekten keyif aldım, Riga da harika bir şehir. Hoş bir yer. Orada yaşamaktan keyif aldım.”

Her geçen gün bir adım yukarı çektiği seviyesinde sıra artık lig değiştirmeye gelmişti. Avrupa’nın önde gelen liglerinden İspanya ACB’de bu fırsatı yakalayan Pako Cruz, Fuenlabrada ile anlaştı.

Fakat o anlaşmayı yaparken devreye giren bir isim dikkat çekiyordu: Meksika basketbolunun efsanevi isimlerinden Gustavo Ayon. Daha önce kendisi de Fuenlabrada forması giyen Ayon, iki taraf arasında elçilik yapmış ve Cruz’un İspanya kariyerini başlatmıştı:

“Ayon kefil oldu. ‘Bu çocuk bu oyunu oynuyor’ dedi onlara. Beni de cesaretlendirdi. ‘Bu ligde, yüksek seviyede oynayabilirsin’ dedi. Ben de kendimi geliştirebileceğimi düşündüm. Ayrıca İspanya’da yaşamak da kesinlikle daha kolaydı. Herkes İspanyolca konuşuyor sonuçta.

Birçok Meksikalı ve Latin Amerikalı insan var. Uyum sağlamak çok kolaydı. Lig de tabii çok zor bir lig ama aynı zamanda keyifli. Orada geçirdiğim üç yıldan gerçekten keyif aldım.”

İspanya’da forma giydiği dönemde dev yıldızlara karşı mücadele etmenin tadını almıştı fakat yine de ABD’nin önde gelen yıldızlarına karşı oynamak, daha önce deneyimlemediği bir şeydi. Bunu da İspanya’da oynadığı dönemde, Haziran 2018’de Meksika ile ABD arasında oynanan bir FIBA 2019 Dünya Kupası Amerika Elemeleri maçında yaşama fırsatı buldu.

Meksika, maçı 78-70 kazanırken Pako Cruz da karşılaşmanın yıldızlarından biri oluyordu. Cruz, 24 sayı, 5 ribaund, 2 asist ve 3 top çalma ile oynadığı maçta zaferin mimarı oldu.

Milli formayı terletmenin gururunu kariyeri boyunca yaşayan Cruz, o galibiyeti şöyle anlatıyor:

“Meksika’yı temsil etmekten her zaman büyük gurur duydum. Bence bütün bir ülkeyi temsil etmek gerçekten güzel bir şey, birçok şeyden güzel. Gerçekten çok güzel ve bunu yaptığım için çok mutluyum. ABD’yi Meksika’da, evimizde yenmek inanılmazdı. ABD, basketbolun en iyisi. Dolayısıyla kariyerimde çok keyifli bir andı ve iyi de bir maç çıkarmak, benim için unutulmayacak bir deneyim oldu. Gerçekten keyifliydi.”

2019-20 sezonuna Rytas Vilnius ile başlayan Cruz, daha sonrasında Mart-Nisan aylarında sezonun yarım kalması ile Litvanya deneyimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.

Ardından tüm dünyanın geçtiği zor dönemde bir sonraki adımını düşünen Cruz, Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Afyon Belediyespor’un teklifi ile aradığı fırsatı buldu. Ülkemize geliş kararını şu şekilde anlatıyor tecrübeli isim:

“O sene COVID sezonundan hemen sonrasıydı. Nisan ayında sezon bitti pandemi nedeniyle. Benim için zor bir yaz oldu. Bazı teklifler almıştım. Reddettim. Evimde olmak istiyordum. Daha sonrasında Afyon’dan teklif aldım ve çok iyi bir lige gelme fırsatım oldu. Türkiye Ligi, bence İspanya Ligi kadar iyi. Gerçekten. Çok yetenekli oyuncular var, çok iyi yerli oyuncular var. Ayrıca beş yabancı oyuncuya izin veriliyor. Çok rekabetçi bir lig burası. Bu yüzden Afyon’u tercih ettim.

Tabii Evaldas Kairys ile de konuşmuştum, o da daha önce Türkiye’de oynadığını ve ligin zorlu olduğunu söyledi. Ben de hep meydan okumaları, üst düzeyde rekabet etmeyi istemişimdir. Bu yüzden Afyon’a geldim.”

Kendisine sözlerine atıfla ligimizde karşılaştığı en zor rakiplerini sorduğumuzda Fenerbahçe Beko’dan Jan Vesely gerçekten çok iyi. (Anadolu Efes‘ten) Vasilije Micic, (Fenerbahçe‘den) Nando De Colo keza öyle. Geçen yıl Türk Telekom’da Kyle Wiltjer ve Sam Dekker gibi çok iyi oyuncular vardı. Burada çok yetenekli oyuncular var. Yetenek açısından bence kesinlikle Avrupa’nın en iyi liglerinden biri” yanıtını veriyor Cruz.

Cruz’un eski dostları arasında Türkiye ile bağı olan tek isim Evaldas Kairys değildi. Şimdilerde Pınar Karşıyaka forması giyen Amath M’Baye, Meksikalı guardın Wyoming’deki ilk yılında Cruz ile takım arkadaşlığı yapmıştı. Cruz, Türkiye’ye gelmeden önce Fransız forvetten de fikir almayı ihmal etmemiş:

“Evet, ona Türkiye konusunda fikir sordum tabii ki. Zaman zaman mesajlaşıyoruz. Kariyerini de hep takip ettim. Hâlâ arkadaşız. Birbirimize karşı da oynuyoruz. Eski bir takım arkadaşımı burada görmek güzel. O Wyoming takımında kariyerine profesyonel olarak devam eden çok az oyuncu var. Hâlâ haberleşiyoruz ve Amath da çok iyi bir takımda her zaman çok iyi performanslar gösteriyor. Onun için çok mutluyum.”

Pandeminin ağır günlerini ve getirdiği kısıtlamaları Afyon döneminde yaşayan Cruz, Ege’nin küçük şehrinde nasıl vakit geçirdiğini sorduğumuzda şunları anlatıyor:

“Çocuklarım vardı. Çok zordu vakit geçirmek çünkü o dönemde her yer kapalıydı. Pek bir şey yapamıyorduk istesek de. Bu da basketbola odaklanmam ve kazanmam için başka bir sebep oldu. Genel olarak da çok güzel bir sezon ve süreç oldu. Bence çok iyi bir sezon geçirdik.”

Bu noktada bir parantez açıp Afyon Belediyespor’da yaşanan kaotik durumu soruyoruz kendisine. Cruz, eski takımıyla ilgili konuşurken camia ve Afyon halkı için iyi dileklerini iletiyor:

“Afyon’daki mevcut durum korkunç çünkü basketbolu gerçekten çok seven bir halk ve taraftar grubu var. Onları görmek her zaman güzel. Sanırım şimdi yeni bir takım sahibi var ve  kendisi iyi şeyler yapmaya kendisini adamış durumda. Oradaki insanlar için bu anlamda mutluyum. Umarım uzun yıllar basketbolu orada izleyebilirler ve BSL’de kalabilirler.”

Cruz, Afyon Belediyespor’da ligimizin sayı kralı olacak kadar gösterişli bir performans sergilemiş ve dikkatleri bir kez daha çekmeyi başarmıştı. Yaz döneminde aldığı farklı tekliflere rağmen o, tercihini TOFAŞ’tan yana kullandı.

Nedenini sorduğumuzda daha önce birçok oyuncu ve koçtan duyduğumuza benzer bir yanıt vererek TOFAŞ organizasyonundan dev bir övgüyle söz ediyor Cruz:

“TOFAŞ, Avrupa’nın en iyi organizasyonlarından biri. TOFAŞ, çok profesyonel, çok eşsiz bir organizasyon. Oyuncularına hak ettikleri gibi bakıyor. Kariyerimin bu noktasında böyle bir şey arıyordum. Beni ve ailemi gerçekten önemseyecek iyi bir takımda oynamak istiyordum. Onlar benim için her şeyi yaparsa ben de onlar için her şeyi yaparım diye düşünüyordum. Bu yüzden TOFAŞ’ı seçtim.

Başka teklifler de vardı. Beni çıldırtacak bir sürü teklif vardı demiyorum ama bence TOFAŞ, doğru yerdi. Keza şu ana kadar da çok iyi bir sezon geçiriyoruz. Bence daha iyisini de yapabiliriz ama o noktaya da yaklaşıyoruz.”

TOFAŞ’taki bu düzenli ve üst düzey organizasyon yapısına dair ne demek istediğini biraz daha açmasını istiyoruz kendisinden. Cruz, TOFAŞ’ın oyuncuları için hayatı ne kadar kolaylaştırdığını şöyle anlatıyor:

“Basketbol dışında hiçbir şeyi dert etmeniz gerekmiyor burada. Sadece işinizi yapabiliyorsunuz. Bu da bir basketbolcu için her şeyi çok daha kolaylaştırıyor. Burası bence bunun için mükemmel bir yer. Herkes basketbola odaklanabiliyor. Keza takımın genç oyuncuları da A takım ile antrenman yapıp geleceğe hazırlanabiliyor.

Tabii ki daha iyi oynamaya, potansiyelimin zirvesine çıkmayı denemeye devam etmek istiyorum ama gelecekte ne olur bilinmez. Fakat kesinlikle burası çok iyi bir yer.”

Sezon ortasında yaşanan koç değişiminin ardından Ahmet Çakı ile devam ettikleri yolda deneyimli çalıştırıcıya dair görüşlerini soruyoruz Cruz’a ve şu yanıtı veriyor:

“Çok zeki bir koç. Birçok fikri, büyük bir enerjisi var, çok yönlü bir koç ve kazanmak istiyor. Benim derdim her zaman kazanmak. Bir oyuncunun bir maçta 30 sayı atması umurunda değil, sadece kazanmak istiyor. Ben de ona dair bunu seviyorum.”

Son olarak Tyler Ennis’in katılımı ile artan beklentiler  ve takımın hedefleri ile ilgili bir soru yönelttiğimiz deneyimli oyuncu, sözlerini şöyle noktalıyor:

“Tyler çok iyi bir oyuncu. Bizi başka bir seviyeye çıkarıyor. Takım olarak bence henüz en yüksek seviyemize çıkmadık. Bence hâlâ büyük bir potansiyelimiz var. Umarım Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde Final Four’a çıkıp şampiyonluğu alırız.

BSL’de ise TOFAŞ hep playofflarda, ligin en iyi takımlarından biri. Umarım bu sene de bunu tekrarlarız.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!