Dusan Ristic: “Galatasaray’ın Yükselme Hırsı Var, Pistiolis Benden Ne İstediğini Çok İyi Biliyordu”

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Eurohoops’un deprem felaketinden etkilenen vatandaşlarımız için düzenlediği açık arttırmaya buraya tıklayarak katılabilirsiniz.

Geçtiğimiz sezon Fuenlabrada’da gösterdiği etkileyici performansın ardından Galatasaray NEF’e transfer olan Dusan Ristic, sarı-kırmızılılara çok geçmeden adapte oldu.

27 yaşındaki Sırp uzun, Mozzart Sport’tan Nikola Stojkovic’e geniş kapsamlı bir röportaj verdi. Ristic, bu röportajda, Galatasaray’a adaptasyon sürecinden EuroLeague hedefine kadar birçok konuya değindi.

Ristic, “Yaklaşık üç aydır buradayım, Galatasaray çok ciddi bir organizasyon. Basketbol Şampiyonlar Ligi ve Türkiye Ligi’nde kaliteli maçlar oynama fırsatı buldum. Bu deneyim benim için çok şey ifade edecek. Çabucak alıştım ve takımın önde gelen oyuncularından biri olmayı başardım.” diyerek söze başladı.

Uzun bir süre sonra haftada iki maç oynarak yeniden ritim kazandın, bu tempoya tekrar alışmak kolay mıydı?

“Belki de Fuenlabrada’da geçirdiğim bir buçuk yıl boyunca en çok özlediğim şey buydu. Sadece Mart ayında Limoges maçı da dahil olmak üzere yedi maç oynadık. Türkiye’deki deprem birçok maçın ertelenmesine neden oldu, şimdi de telafi etmeye çalışıyoruz. EuroLeague temposunda oynuyoruz, bazen haftada üç maçımız bile oluyor. ”

Daha fazla maç, antrenmanda daha az zaman harcamak demektir…

“Evet ve maçlar için sabırsızlanıyorum. Alıştığımdan biraz farklı bir sistem ama hoşuma gitti. Gelecekte bunun daha çok sevdiğim bir şey olacağına inanıyorum”

Muhtemelen her oyuncu bunu söylerdi…

“Yaşlı oyuncular için kesinlikle daha iyi. Kariyerimde zamanla sahip olduğum görüş, 23-24 yaşına kadar genç olan bir oyuncunun mümkün olduğunca antrenman yapması ve kendisi üzerinde çalışması gerektiği yönünde. Daha sonraki yıllarda, antrenman yoğunluğunu biraz azaltmaya ihtiyacı var. Yaşlandıkça vücudun antrenman ve fiziksel aktiviteye tahammül etmesi zorlaşır. Bu ilk dönemde, haftada bir maç oynamak tercih edilebilir. Böylece antrenmanda, sahada ve spor salonunda yoğun şekilde çalışmak için beş veya altı gününüz olur. 25 yaşındayken oyuncunun odak noktası maçlar olmalıdır çünkü kariyerinizin zirvesine giriyorsunuz. Gençlik günlerinizde iyi çalıştıysanız, günde beş veya altı saat çalışmak o kadar önemli değildir. Ancak maçlarda maksimum performans göstermek için diri kalmak önemlidir.”

Uzatmada Limoges’e yenildiniz ama zaten geçen hafta tur şansınız sona ermişti…

“Limoges’a karşı oynadığımız maçın pek bir değeri yoktu, geçen hafta AEK’ya karşı şansımızı boşa harcadık. Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin ikinci aşamasına büyük hırslarla girdik. İki maçtan birinde Unicaja’ya karşı kazandık, ilk maçta Limoges’u domine ettik ama kendi sahamızda AEK’ya karşı alınan mağlubiyet muhtemelen tura mal oldu. Şimdi mümkün olan en iyi pozisyonda bitirmek için Türkiye Ligi’ne odaklanacağız.”

Bizimle yaptığınız bir röportajda, hedefinizin EuroLeague olduğunu söyledin. Şimdi FIBA Şampiyonlar Ligi’nde oynayan bir kulüptesiniz, burada rekabet nasıl?

“Hedefim hala EuroLeague’e ulaşmak, EuroLeague’de büyük hedefleri olan bir kulübün kalıcı üyesi olmak. Evet, şu anda BCL’deyim. Ancak EuroCup deneyimi olan biri olarak, BCL ile EuroCup takımlarının kalite açısından eşit olduğunu söyleyebilirim. Kaliteli maçlar var, bu da benim için tecrübe ve hazırlık anlamına geliyor.

Organizasyonda maçlardan seyahatlere kadar her şey üst düzey. Diğer oyuncuların ve antrenörlerin anlattıklarına dayanarak, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin önümüzdeki yıllarda daha da güçlü olacağı izlenimini ediniyorum. Bu belki de Avrupa sistemi için iyi bir şey. Baskın güç EuroLeague ama BCL, eski EuroLeague’e benzer şekilde rekabet sunuyor. Bu da Avrupa’daki basketbolun kalitesini yükselteceği için iyi bir şey.”

Türkiye Ligi’nde Galatasaray NEF playoffların eşiğindeyken, takım sezon ortasında önemli değişimler geçiriyor…

“Sezonun sonunu çok daha iyi oynayacağımıza, playofflar için mümkün olan en iyi pozisyonu elde etmeyi başaracağımıza inanıyorum. İyimserim.”

Galatasaray bir zamanlar EuroLeague’e düzenli olarak katıldı, sonra düştü ve BCL’ye gitti. Kulübün bir sonraki dönem için hedefleri nelerdir?

“Kulübün daha da yükselme hırsı var. Hiçbiri bir gece olup bitecek şeyler değil. Sürekli çalışma hedeflere ulaşmanızı sağlar.”

Koç Andreas Pistiolis kulübe geldiğinizde sana ne söyledi, hangi rolü verdi?

“Sözleşmeyi imzalamadan önce bir konuşma yaptık. Beni büyüleyen şey, benim hakkımda, kariyerimin, güçlü ve zayıf yönleri hakkında çok şey bilmesiydi. Benden ne istediğini çok iyi biliyordu. Zeljko Obradovic ve Dimitris Itoudis gibi koçlarla birlikte çalıştığı için şaşırmadım. Pistiolis çok bilgili. Başantrenörlükte çok fazla tecrübesi olmayabilir ancak büyük kulüplerde çalıştı. Galatasaray’ın iyi savunma oyuncularından oluşan bir kadrosu var. Benim sahadaki varlığım onlara daha fazla alan açacak, penetre kanalları yaratacak ve bu şekilde avantaj sağlayacaktı. Şimdiye kadar takıma yardım etme yollarımdan biri de bu oldu. Koçun istediği her şeye iyi adapte olabilen biri olduğumu düşünüyorum.”

İlginçtir ki, Dylan Ennis ve Daron Russell ile aynı takımdasın. Profesyonel kariyerlerine ABA’da başlayan kişiler… Orada oynarken yaşadıklarını size anlattılar mı?

“Bunun hakkında çok konuşuyoruz. Örneğin, Ennis ve ben üniversitede birbirimize karşı bile oynadık. O Oregon’daydı, ben Arizona’daydım. Aynı konferansta oynadık ve o zamandan beri birbirimizi tanıyoruz. Benden bir yıl önce Kızılyıldız’daydı, bu yüzden biraz benzer yollarımız olduğunu söyleyebilirim. Hala Kızılyıldız’ı ve basketbolumuzu takip ediyor. Russell ile sık sık ABA Ligi hakkında konuşuyorum, onun için her şey çok yeni. İkisi de harika adamlar, harika anlaşıyoruz, sahada ve saha dışında hemfikiriz.”

Fatts’in ABA Ligi hakkındaki izlenimleri neler? Kısa sürede olağanüstü şeyler yaptı, sınırları zorladı, bu yüzden Galatasaray’a önerildi.

“Bana söylediği ilk şey, Mornar’da çok fazla özgürlüğe sahip olduğuydu. Koç, Fatts’in takımın lideri olmasına izin verdi. Hiç de kolay bir şey değil. Pek çok oyuncu yaptığı şeyi yapamaz. Bu kadar hızlı olup aynı zamanda şutör becerilerine sahip olan çok az oyuncu var… Kaliteli bir basketbolcu.”

Öte yandan, Dylan Ennis altı yıldır Avrupa’da…

“İlk takımı Mega’ydı. Kuzey Amerika’daki pek çok basketbolcunun izlemediği bir yolu izledi. Mega’dan başlamaya karar verdi, ancak belki de daha büyük bir kulüpten başlayabilirdi. Adım adım ilerlemeye karar verdi. Avrupa’da basketbolun birçok farklı seviyesinden geçtiğini ve şu anda bulunduğu yere bu şekilde ulaştığını sık sık söylüyor. Olağanüstü bir adam. Şimdi kendinizi Atlantik’in diğer tarafından daha mütevazı bir parayla oynamak için gelen bir oyuncunun yerine koymaya çalışın. Daha büyük bir amaç uğruna her şeyi kabul etti. Şimdilerde bunun karşılığını alıyor. Kariyerinizi bir hedef doğrultusunda inşa ettiğinizde ve bunun için planlı şekilde çalıştığınızda, belirli bir seviyeye ulaşabileceğinize dair güzel bir hikaye.”

Vasilije Micić, Marko Gudurić ve İstanbul’daki diğer Sırp oyuncuları görebiliyor musunuz?

“Birbirimizi birkaç kez gördük. Ancak sezon maçlarla dolu ve programlarımız farklı. Onlar EuroLeague’de oynuyorlar ve aynı anda buluşmamız zor. Birkaç kez yemeğe çıktık ama organize olmak zor oluyor. İstanbul çok büyük bir şehir. Guduric Asya tarafında, Vasa ve ben Avrupa tarafındayız. Bir yerden bir yere gitmek bir buçuk ya da iki saat sürüyor. Kolay değil, ama zamanımız olduğunda uyum sağlamaya çalışıyoruz.”

Türkiye ve Suriye’deki yıkıcı depremler ülkedeki günlük hayatı ne kadar etkiledi?

“İstanbul’da depremleri hissetmedik ama ülkenin güneyinde bir felaket yaşandı. İlk birkaç gün durum gerçekten korkunçtu, tüm ülke yas içindeydi, haberleri ve olayları takip etmek şok ediciydi. Karanlık bir dönemdi, gerçekten. Tüm bunlar basketbola da yansıdı. Bazı maçlar ertelendi ve şimdi Türkiye Kupası’nın oynanmayacağı söyleniyor. Depremlerin ardından ülkede her şey durdu.”

Bireylerden devletlere, aynı zamanda spor kulüplerine kadar herkes yardım çalışmalarına hızla dahil oldu…

“Sadece Türkiye’den değil, Avrupa’nın dört bir yanından bir araya gelerek evsiz kalan insanlara yardım etmeye çalışan ekipler vardı. Geçtiğimiz günlerde Yunanistan’da AEK’ya karşı oynama fırsatımız oldu, ki tarihsel olarak Galatasaray’ın büyük bir rakibi. Maçtan önce AEK Başkanı, depremzedeler için Galatasaray’a 100 bin euro bağışladı. Tüm rekabetlere rağmen, sporun insanları nasıl bir araya getirebileceğine dair iyi bir örnek. ”

 

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

Related Post