by Semih Tuna / stuna@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ve Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek olan Galatasaray‘da başantrenör Yakup Sekizkök, yeni sezon öncesinde Eurohoops’a geniş bir röportaj verdi.
Yakup Sekizkök, Galatasaray‘da kurulan kadro, hedefler, hazırlık maçları hakkında konuşurken bu yaz döneminde NBA’den Avrupa’ya dönen oyunculara da değindi.
Röportajın tamamını izlemek için:
Eurohoops: Geçen sene sizinle röportaj yaptığımızda “17 yaşımda koçluğa başladığımdan beri hedefim başantrenörlüktü” demiştiniz. Geçen yıl sizin başantrenör olarak geçirdiğiniz ilk yıldı. Bu ilk sezonda neler gözlemlediniz?
Yakup Sekizkök: Hareketli bir yıl oldu. Darüşşafaka ile başlarken Galatasaray ile bitti. Farklı iki, hatta iki buçuk kadro yönetme deneyimi oldu. Benim için gayet iyi bir tecrübeydi. Galatasaray ile sezonu daha iyi bitirebilirdik. Çeyrek finalde Karşıyaka’ya karşı iyi bir başlangıç yaptık ama sonunu getiremedik. Tabii yaz boyunca da bunun üstüne eğildik. Bu noktada o seviyelerde tur atlamak, hedefe yürümek için neler yapılması gerektiğinin değerlendirmesini yaptık. Öncesinde Darüşşafaka‘dan Galatasaray’a geçiş çok hızlı olmuştu. Orada da yeni bir takım alıp onlara alışma süreci, adaptasyon süreci yaşamak ve o takımı yeniden bir araya getirerek yeni bir basketbol felsefesi sahaya koymak güzel bir tecrübe, gözlem oldu. Genel olarak geçen yılki yaşadıklarımızı bu şekilde anlatabilirim.
Eurohoops: Asistan koçluk ve başantrenörlük arasında ne gibi farklar vardı?
Yakup Sekizkök: Benim adıma çok büyük bir fark vardı diyemem zira ben işimi her zaman %100 benimseyerek yapan bir insanım. O mesuliyeti hep üzerimde hissederim. Yani bu ikinci veya üçüncü asistan koç olsam da öyledir. Ekibin başarıya ulaşması için %100’ümü her zaman veririm. Oyuncuları da motive etmek, hazırlamak için her şeyi yaparım. ‘Koç söylesin ben yaparım, bir şey yapmazsa da işimize bakarız’ tarzında memur zihniyetiyle hiç çalışmadım.
Dolayısıyla benim için büyük bir fark yok ama oyuncular açısından fark olabilir. Asistan koçlar ağabey ya da yaş durumuna göre arkadaş gibi olabiliyor ama başantrenörlerde o ilişki biraz daha sertleşebiliyor. Belki benimle daha önce çalışan oyuncular açısından benim statümün değişmesi olması bir değişiklik gösterebilir. Ancak dediğim gibi ben asistan koçken nasıl işime bakıyorsam, hazırlanıyorsam; kadro yapısı, antrenman, kulüp içi ilişkiler vs. aynı şekilde devam ediyor.
Eurohoops: Darüşşafaka’da belki istediğiniz kadroyu kurmuştunuz ancak bütçesel problemler yaşandı. Galatasaray’da ise belki de sizin sisteminize tam olarak oturmayan oyuncular derken şimdi yeni bir kadro kuruldu. Bu kurulan kadro içinize sindi mi?
Yakup Sekizkök: Elimizdeki imkanlar dahilinde oluşturulabilecek en iyi kadroyu kurduğumuzu düşünüyorum. Geçen yıl uzunlarda savunma ve ribaund tarafında sıkıntılar yaşamıştık. Bu noktaya iki önemli ekleme yaptık ki elimizde Samet Geyik de var. Angel Delgado ve Ebuka Izundu bize bu noktada destek olacaklar.
Bunun dışında yaratıcı, topa yön veren oyuncuların olduğu kendine ve takım arkadaşlarına sayı imkanı yaratabilen oyuncuların olduğu bir takım yaratmaya çalıştık. Elimizde bu becerilere sahip yerli oyuncu olarak Buğrahan Tuncer vardı. Onun yanına Almanya’da çok iyi sezon geçiren Otis Livingston geldi, ligimizi iyi tanıyan David Efianayi ve James Palmer da eklendi. Kadroyu bu bakış açısıyla, bu hedeflerle kurmaya çalıştık. En sonunda Will Cummings’in de gelmesi çok ciddi bir tecrübe de getirmiş oldu.
Geçen yıl Darüşşafaka’daki planın benzerini biraz daha iddialı oyuncularla yapmaya çalıştık. Sezona 2-3 haftamız var. Antrenmanlarda da maçlarda da inişli-çıkışlı dönemlerimiz oluyor. Genç oyuncularımızı da görme imkanımız oluyor. Hazırlık maçlarında onlara da rol verebiliyoruz ki kısa rotasyonunda yer alan gençlerimize ihtiyacımız var, çünkü Buğrahan Tuncer ve Göksenin Köksal‘ın ilk haftalarda cezaları var. Onları da ilk haftaya hazırlamaya çalışıyoruz. Genç oyunculara da iyi tecrübe oluyor. Tabii üst üste hazırlık maçı yapmak yorucu oluyor çünkü dinlenmeden bir gün arayla üst üste çok maç yaptık ama hedefimiz önce bütünü oluşturmak. Daha sonra ise detaylara girerek araları inşa etmek. Şu anda bu düzende devam ediyoruz. Yorgunluk var ama çıkışa geçeceğimiz tarihleri hesaplayarak dinlenmeyi, toparlanmayı da yapacağız. En azından sahamızda seyircimizle birlikte oynayacağımız Panathinakos maçına kadar tempolu, yoğun antrenmanlar devam edecek.
Eurohoops: Geçen sezon sonlarına doğru -Karşıyaka serisi de dahil olmak üzere- rakibin switch savunması sonrasında Galatasaray hücumlarında bazen problem yaşanıyordu. Kısaların birebir kabiliyetlerini düşününce siz, rakipler switch yaparken ikinci kez düşünsün mantığıyla da hareket ederek bir takım kurdunuz gibi.
Yakup Sekizkök: Evet. Geçen yıl dediğiniz gibi zorlanmıştık. Dee Bost dışında Corey Walden da dikine potaya gidebilme beceresine sahipti ancak sakatlık sonrasında son iki ay bize faydalı olamadı. Sahada faydalı çok istedi, çok çalıştı ama olmadı. Elimizde sadece Dee Bost kalmıştı ki o da 6-7 maç çok iyi oynadıktan sonra düşüşe geçti. Switch savunmaya atak edebilecek oyuncumuz kalmadı.
Tabii switch’e atak etmenin tek yolu kısalar değil. Bunu uzunlarla da yapabilirsiniz ama alçak posttan hücum eden uzunumuz da yoktu. 4 numaradan sadece Sadık Emir Kabaca ile Samet Geyik’i eşleşmeler uygun olunca kullanabiliyorduk. Sizin de dediğiniz gibi bu yıl Otis Livingston, David Efinayi, James Palmer, Will Cummings çok net dikine çembere gidebilen oyuncular. Sadece uzunu yakalayınca bunu yapan değil, o savunmanın ilk sırasını, kendi eşlemelerini de ekarte edebilen, çembere gidip atış bulabilen veya takım arkadaşlarına pozisyon yarabilen oyuncular. Her çeşit savunmaya karşı hücum edebilecek silahlarımız olmalıydı ve buna göre kadro yaptık. Tabii ki herkesin iyi-kötü günü olacaktır, her maçı kazanamazsınız ama Galatasaray olarak her maçı kazanmak üzere hazırlanıp sahada yer alacağız.
Eurohoops: Bildiğim kadarıyla siz Otis Livingston’ı Darüşşafaka’ya da istemiştiniz. Transfer daha erken bitmiş olmasına rağmen resmiyet kazanan son isimlerdendi. Onun transfer hikayesini anlatabilir misiniz?
Yakup Sekizkök: Biz, Otis Livingston ile sezon devam ederken anlaşmıştık. Takımı yönetebilecek, hücumlara yön verecek ve kendi skor potansiyeli olan bir oyuncu istiyorduk. Otis Livingston da bir numaramızdı. Ben sezon ortası göreve geldiğimde de bir guard eklemesi düşünmüştük ama Otis Livingston’ı takımından çıkaramadık. Daha sonra sezon bitmeden Nisan ayının ortalarında kendisiyle görüştük ve anlaştık fakat sonra bir sıkıntı olunca araya 1-1.5 ay girdi ve Haziran ayında yeniden anlaştık.
Otis’in sözleşmesindeki bazı detaylar nedeniyle açıklamamız uzun sürdü. En başından beri bize gelecek şekildeydi. Küçük bir sakatlığı vardı. Biz de sözlü olarak anlaşma sağladığımız günden beri sakatlığı ve tedavisiyle ilgili destek olduk, onunla irtibatta olduk. Şu anda da kendisi hem kulüpten hem takım arkadaşlarından çok memnun. Şehre biraz alışacaklar. İstanbul’da çok olamamıştık. İtalya’ya gittik, oradan Antalya’ya gittik. İnşallah düzene, şehre alışırlarsa ve sonunda da taraftarlarımızla birlikte kendi performansını yukarıya çekecektir.
Eurohoops: Yabancı rotasyonu tamamen değişti. Kısa rotasyonuna yapılan hamleler dikkat çekiciydi. Uzun rotasyonunda ise transferi çok konuşulan bir isim var: Angel Delgado. David McCormack’in de sözleşmesi vardı kulüp opsiyonlu. Angel Delgado-David McCormack değişimininin sebebi, Delgado’dan beklentilerinizi duyabilir miyiz?
Yakup Sekizkök: David McCormack çok yetenekli bir oyuncu. Zaten Darüşşafaka’da da beraber çalışmıştık. Hücum potansiyeli olan, orta mesafe şutu olan, pick and roll oynayabilen bir oyuncu. Ancak savunmayla ilgili bazı zaafları var. Bunlar çalışmayla ilerletilebilecek şeyler ama tamamen halledilebilecek şeyler değil. Çünkü çok uzun bacakları var ve bu ona hücumda avantaj sağlasa da savunma işini zorlaştırıyor.
O, çok istekli ve kararlı şekilde çalıştı. Bazı maçlarda istediğimizi yaptı ama orta ve uzun vadede biz biraz daha savunma ribaundunu alabilen, ikili hücum savunmasını iyi yapabilen bir oyuncu almayı tercih ettik. Hücum tarafında pick and roll hücumunu Angel Delgado da oynayabiliyor. Aynı şekilde Izundu da hem savunma hem hücumda bunu yapabiliyor. Tabi Angel Delgado’nun bir artısı da iki yıldır ligimizin en iyi ribaundçusu. Belki sezon sonunda ribaund kralı olmamış olabilir ama iki çemberi de domine eden, savunmada ribaundlarını toplayan, hücumda da ikinci şans ribaundlarıyla takım arkadaşlarını besleyen bir oyuncu. David McCormack de iyi bir hücum ribaundçuydu ama savunma tarafında Delgado belki tecrübesinin de verdiği artıyla 1-2 adım önde olduğunu söyleyebilirim.
Bizim değişimdeki temel olarak sebebimiz buydu. David McCormack’ten karakter olarak da çalışma olarak da çok memnundum. Ancak kadro yapımızda iki farklı oyuncu aramıştık. Biri çok atlet, pick and roll ile öne çıkabilen Izundu gibi bir oyuncuydu. Diğeri de ribaundları domine edebilecek ana oyuncuydu. Aradığımız bütçelerde de bu oyuncuları yakaladığımız için de bu şekilde ilerledik.
Eurohoops: Biraz hazırlık maçlarından da bahsedelim istiyorum. Hazırlık maçlarında takımda en beğendiğiniz nokta ve biraz daha ağırlık vermemiz gerekiyor dediğiniz noktalar neler oldu?
Yakup Sekizkök: En beğendiğim nokta iddialı olur çünkü takım halinde her alanda gelişmemiz gereken noktalar var. Hiçbir konuda kendimizi tatmin etmiyoruz. Ancak iki pota arasında savunmadan hücuma, hücumdan savunmaya geçişlerin önümüzdeki 1 haftada daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Çünkü İtalya’daki dönemin ikinci yarısından itibaren bacaklar gitmemeye başladı. Tempomuz istediğimiz seviyede değil. Çok iyi antrenman yapıyoruz ama istediğimiz noktada değiliz. Biraz daha sabırlı olmamız lazım.
Tabii burada şiddeti de iyi ayarlamak lazım çünkü daha fazla yüklenmede sakatlıklar da olabilir. Bunun Buğrahan’ın biraz daha uzun, Will Cummings ve Göksenin Köksal‘ın da 2-3 gün idmandan uzak kalması gereken da ufak uyarlarını da gördük. Fakat biz Panathinaikos maçına kadar bu yüklenmeye devam edeceğiz, sezon planımızda bu var. Hazırlık maçlarında, işin savunma tarafında istediğimiz ribaund dominant performansı göremedik. Benim yine de bir endişem yok. Hem Izundu hem Delgado geçmiş takımlarında bu alanda iddialı performanslarını ortaya koymuş isimler. Bunun dışında uzun rotasyonumuzda Samet Geyik her iki pozisyonda oynayabiliyor. O, orada aldığı rolde bizi memnun ediyor. Sadık Emir Kabaca’dan ciddi beklentimiz var. 4 numaraya baktığınızda bizim ilk 5 oyuncumuz Sadık. Biz bütün planı buna göre yaptık. Geçen yıl da dönem dönem iniş çıkışları oldu. Bu yıl o istikrarı daha yukarıya taşımasını ve o pozisyon için yükü çekmesini bekliyoruz. Bu pozisyon için diğer oyuncularımız Roberts Blumbergs var ve Samet Geyik o pozisyonda oynayabiliyor. Roberts Blumbergs’i biz Sadık Emir Kabaca’nın buradaki rolünü düşünerek tamamlayıcı rolde aldık. Tabii ki formayı kim hak ederse o kapar. Bunları sadece kafamızdaki plana göre söylüyorum. Karahan Efeoğlu da burada kendine süre çıkarabilir. Bu pozisyon için biraz daha işin savunma tarafında ribaund ve switch savunması sonrasında guardların önündeki direnç, birebir savunma bekliyoruz.
Kısa rotasyonumuzdan memnunuz. Buğrahan Tuncer’in bir sakatlığı var. Göksenin Köksal yavaş yavaş form tuttu, gayet iyi durumda. Otis Livingston herkesten 10 gün geride geliyor. Onun sakatlığı idmanlar başladığında geçmişti ama acele etmek ve risk almak istemedik. Şu an o da hazır. James Palmer’dan çok memnunuz, o üzerine düşen görevi %100’üyle yapıyor. David Efianayi’nin çok yukarıya giden bir çizgisi var. Geçen sene takımının bir numaralı oyuncusuyken şimdi topu paylaşmak ve hangi topu kullanacağına karar vermek gibi işler kolay değil. Zaten bu, hazırlık maçları sonunda bir araya getirebileceğimiz bir şeydi çünkü antrenmanda zaten birbirine rakipsin. Bu oyunculardan biriyle 5’e 5’te beraber oynuyorsun ama bazen üç tane skorer oyuncu yan yana oluyor. Üç skorer oyuncu beraber oynadığında topun paylaşımı kolay değil. Her oyuncu bencil yapıya, ‘aman ben atayım’ düşüncesine sahip değil. Kendisi bir atış yaptığında sonraki hücum ‘bunu paylaşmalı mıyım?’ sorusu geliyor kafasına. Bu sorunu da beraber oynayarak aşabiliriz. Bu noktada iyi olduğumuzu düşünüyorum.
Maçlarda dış atışlarda ve serbest atışlarda kötü olduğumuz anlar oldu ama bunlar çalışarak geliştirilebilecek şeyler. Biz genel olarak yarı sahadaki basketbolumuz, hücumumuz ve savunmamız üzerinde duruyoruz. Basketbol Şampiyonlar Ligi maçına 15 gün, ligin ilk maçına ise 2-3 hafta var. Artık hazırlık maçlarının da çoğunu tamamladık. Daha fazla idman yaparak bu boşlukları doldurma, bütününü verdiğimiz sistemin bağlantılarını yapma şansımız olacak. Bu, bahsettiğim eksiklerin üzerine giderek bu noktaları da istediğimiz seviyeye çekeceğiz.
Eurohoops: 24’ünde Panathinaikos ile bir hazırlık maçınız var. Burada talep Ergin Ataman’dan mı gelmişti, bu maç nasıl gelişti?
Yakup Sekizkök: Aslında Anadolu Efes ile bir maç oynayacaktık. Panathinaikos’un fikstüründe bir değişiklik olmuş. Onların da liginde aynı bir erteleme veya iptal söz konusu. Onlar da bir arayışa geçmişti. Biz, Efes‘le oynayacağız demiştik Ergin hocaya. O da ‘size bir maç lazım, biz gelip hem sizinle hem de Efes‘le oynayalım, olur mu?’ dedi. Bir de Efes tarafıyla konuştuk, onlar da pozitif yaklaşınca neredeyse bir turnuva oluştu. Biz de Efes’le oynasak 3 takımlı güzel bir turnuva olacaktı ama bizim tek maça ihtiyacımız vardı. Efes de Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı oynayacaktı. Panathinaikos iki gün üst üste bizle ve Anadolu Efes’le maç oynayacak.
Eurohoops: Bütün takımı sayarak herkesin durumunu açıkladınız ama ben Sadık Emir Kabaca’yı özel olarak sormak istiyorum. Siz geçen sene ‘Sadık Emir Kabaca’nın potansiyelini NBA görüyorum’ diye bir açıklama yapmıştınız. Şu ana kadar Sadık istikrarı yakalayamadı, sizce buradaki nedir problem?
Yakup Sekizkök: Sadık Emir Kabaca genç bir oyuncu, 24 yaşında. Uzun oyuncuların daha geç olgunlaştığını biliyoruz. Kendisine çok ciddi sorumluluklar da geldi. Galatasaray’da önceki yıllarda hem 4 hem de 5 numarada süre buldu. Geçen yıl Jarell Martin’in sakatlığı sonrasında 4 numarada o bölgenin tek oyuncusu olarak devam etti. Bu yılki planda da bizim ilk 5 oyuncumuz, ana roldeki oyuncumuz Sadık. Tabii potansiyeli, yeteneği var ama bu potansiyele ulaşması için de çok çalışması lazım.
Sadık yazı iyi geçirdi ve eksikleri üzerine fiziksel olarak çok ciddi antrenmanlar yaptı. İlk idmanlarımızda da temposu ve isteğinden memnunduk fakat takımın geneliyle beraber yüklenme sebebiyle performansı düştü. Biz performansını olması gereken yere çekeceğine inanıyoruz. Bizim ona ihtiyacımız var. Özellikle İtalya’daki son 3-4 gün bu yorgunluk kendisini çok gösterdi. Onun öncesinde ise Monaco’ya karşı muazzam oynadı. Biz bunları yapabileceğini biliyoruz ama bunu hep yapabilmek lazım. Yani 10 maçın 8-9’unda bunu yapabilirseniz EuroLeague, NBA olur ama siz 10 maçtan 1-2’sinde bunu yaparsanız o zaman ise hep potansiyeli olan oyuncu olarak anılırsınız. Bu yıl önemli. Biz ona sorumluluğu da verdik. Takipçisi de olacağız, talepkar da olacağız. Sadık’tan istediğimiz performansı alana kadar peşini bırakmayacağız. Hem Galatasaray hem milli takım için çok önemli bir isim. İnşallah hedeflediğimiz noktalara gelecek.
Eurohoops: Galatasaray özelinde son sorum. Sizce Galatasaray’ın 3 kulvarda gerçekçi hedefi ne olmalı?
Yakup Sekizkök: Biz, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde ve Basketbol Süper Ligi’nde ilk 4’ü hedeflediğimizi söylemiştik. Buralarda hedefimiz bu. Türkiye Kupası’nda ise tek maç eliminasyon sistemi var, tıpkı Basketbol Şampiyonlar Ligi Final Four’u gibi yani. Önce çeyrek finalde iç saha veya dış sahada bir maç oynuyorsunuz ve sonrasında Final Four var.
Burada hazır olup Türkiye Kupası’nı kazanmak istiyoruz. Bunu burada söylemek çok kolay ama bunu gerçekleştirmek için çok ciddi bir emek vermek lazım. Bireysel performanslarımızı zirveye çıkarmamız lazım. Bu sağlandığı taktirde de doğal olarak takım performansı da yükselecektir. Şubat ayına kadar ilk hedefimiz olan Türkiye Kupası için vakit var. Çalışmaya devam ederek o noktaya ulaşmak istiyoruz.
Eurohoops: Galatasaray defterini biraz kapatarak ligdeki yeni yabancı kuralını konuşmak istiyorum. 4+3’ü çok doğru bulmadığınızı biliyorum ama biraz daha açabilir misiniz?
Yakup Sekizkök: Ben, bu kural açıklandığında da endişelerimi dile getirmiştim. Burada, Türk oyuncuların genel toplam süresinin düşeceğini düşünüyorum. Benim korkum bu. Pozitif olarak ise şunu söyleyebilirim, mevcut durumdan memnun olmayıp bunu değiştirmek için bir adım atılması bir noktada beni memnun ediyor. Bu atılan adım doğru mu değil mi? Artık burada bu kurala sarılarak Türk oyuncuların maksimum fayda alması için elimizden geleni yapacağız.
İnşallah biz yanılırız ve her şey olumlu olur. Eğer her şey olumlu olursa da bu kural genişleyerek devam edebilir. Fakat istediğimiz verimi alamazsak da TBF farklı bir sistem deneyecektir. Yine Türk oyuncuların gelişimini sağlayacak, onların süresini, rolünü arttıracak bir uygulama denenecektir. Bunu da artık zaman gösterecektir.
Eurohoops: Siz Türklere süre vermek istiyorsunuz haliyle ancak bazı durumlarda 5 yabancı kalabiliyor kısa süre olsa bile. İster istemez oluyor bu. O matematiğe mi dikkat edeceksiniz, maçın gidişatına mı dikkat edeceksiniz. Bir koç için de zor durum.
Yakup Sekizkök: Evet, oyuncu değiştirirken yeri geliyor 2 kişi çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. Fakat burada kadro kalitesi, Türk oyuncularınızın kalitesi ve onlara tanımladığınız rol çok önemli. Bizim burada çok hesap kitap yapacağımızı sanmıyorum. Çünkü elimizde Göksenin Köksal, Buğrahan Tuncer ve Samet Geyik gibi çok tecrübeli üç oyuncu var. Onlar sağlıklı oldukları sürece ne alacağımızı biliyoruz. Yine elimizde büyük potansiyel Sadık Emir Kabaca var ve genç oyuncularımız da var. Onları da sezona hazırlıyoruz.
Karahan Efeoğlu, U20 Avrupa Şampiyonası’nda yaşadığı sakatlık nedeniyle sezonu çok geç açtı. 2.5 ay süren bir tedavisi oldu. Biz idmanlara başladığımızda Karahan daha yeni koşmaya başlamıştı. O yüzden hazırlık maçlarında ona çok limitli süreler veriyoruz. İnşallah o da sezon başında çok daha iyi olacak. Genç oyuncularımızın hazır olmasına ihtiyacımız var çünkü Buğrahan ve Göksenin’in aldığı cezalardan dolayı ligin ilk haftalarında kısa rotasyonunda tecrübeli oyuncumuz yok. Yaman Alişan, Altan Çamoğlu ve Karahan Efeoğlu buralarda süre alacak. Onlara hazırlık maçlarında süre vererek hazırlıyoruz. Cezalı olduğumuz maçlar dışında Türk rotasyonunda bir endişemiz, bir hesap kitap olacağını sanmıyorum. Tahmininim ligde Türk oyunculara en çok süre veren takımlardan biri olacağız.
Eurohoops: Cedi Osman, Ömer Faruk Yurtseven ve Furkan Korkmaz, Avrupa’ya döndü. Siz bu dönüş kararlarını nasıl buldunuz?
Yakup Sekizkök: Ömer Faruk Yurtseven uzun süredir Amerika’daydı ve orada istediği süreleri bulamıyordu. Kısa bir süre Bam Adebayo sakatken süre bulup çok iyi iş yapsa da ana oyuncu dönünce Ömer Faruk, kendi rolüne dönmüştü. Ben, takip eden sezonda onun performansını gören takımların ona rol vereceğini düşünmüştüm ki büyük ihtimalle kendi hedefi de oydu ama olmadı. İstediği rolleri alamadı.
Belki de doğru takım bulamadı çünkü NBA’de hiçbir şey kolay değil. Bir kere imza atınca takasla nereye gideceğiniz belli olmuyor, istemediğiniz takımda da kadroda olabiliyorsunuz. Bence Ömer Faruk için Panathinaikos’a gelmesi bir şans. Ergin Hoca kendisini milli takımdan tanıyor. EuroLeague seviyesi için de Ömer, hem ribaund becerisi hem de bitiriciliğiyle çok iyi bir oyuncu.
Cedi Osman artık veteran bir NBA oyuncusu. Orada da bir kontrat bulabilirdi ama tüm gelişmeleri tartarak doğru kararı vermiştir. EuroLeague şampiyonuna geldi. Çok önemli bir kadroya dahil oldu. 2-3 pozisyon oynayabiliyor ve 5 pozisyonu da savunabiliyor. Hem Panathinaikos’u çok rahatlatacaktır. Yarın öbür gün bir sakatlık olduğunda da Cedi 3 ve 4 pozisyonlarında 30-35 dakika oynayabilecek bir beceriye sahip. O da eğer yan rol yerine ana rol istiyorsa doğru hamle yapmış oldu.
Furkan Korkmaz geçen yıl istediği gibi sezon geçirememişti. Milli Takım’la Olimpiyat Elemeleri’nde iyi oynamıştı ama bir sakatlığı vardı. Onun akabinde de turnuvayı oynayarak sezona başlamıştı. İstediği rolü bir türlü yakalayamıyordu. Bence çok rahat ana rol alabilecek oyuncu ki Onuralp Bitim’de de aynı potansiyeli görüyorum. Furkan Korkmaz da kendisi için mutlaka doğru kararı vermiştir. Monaco yıldız oyuncuların olduğu, değerli bir kadro ve yıllardır ilk 8’e kalıyorlar.
Tabii üç oyuncunun birden Avrupa’ya gelmesi milli takım için de büyük artı. Hem pencerelerde kullanabileceğiz hem de sezonu aktif Avrupa fikstürüyle geçirecekleri, takımlarında da ana rol alacakları için milli takıma da hazır gelecekler. Daha önceki yıllarda NBA’de rol oyuncusu gibi süre alıyorlardı ve milli takımda ana role soyunmalarını istiyorduk. Bu da kolay bir geçiş değil. Burada, milli takım adına çok artı üç hamle olduğunu düşünüyorum. İnşallah sağlıklı ve iyi bir yıl geçirirler. Zaten sezon boyu da izleyeceğiz.
Eurohoops: Son olarak Furkan Korkmaz, Ömer Faruk Yurtseven ve Cedi Osman dışında da NBA’den EuroLeague’e şu ana kadar 18 oyuncu geldi ve bunlar içinde Sasha Vezenkov, Evan Fournier gibi isimler de var. 18 oyunculuk bir havuz hatırlamıyorum uzun süredir. Bunu nasıl özetlemek gerekiyor, bu parayı ver ve düdüğü çal durumu mu yani senelik bir durum mu yoksa genç oyuncular özelinde (Maledon, Pokusevski gibi) Avrupa’nın onlara NBA’den daha fazla şey verebileceği üzerinden bir durum mu?
Yakup Sekizkök: NBA’deki dinamikleri benim açıklamam ve yorumlamam çok doğru olmaz ama ben kendi bakış açımla şunu söyleyebilirim: Orada kadrolarda bir yığılma vardı. Pandemi sonrasında artışa gidilmişti ve takımlar da geniş kadrolarla oynamaya bir süre alıştılar. Fakat pandemi bitip, 1-2 sezon geçince orada çok büyük bir oyuncu havuzu oluştu. Her yıl da mezun olan, erken profesyonel olan oyuncular bu havuza giriyor. Buna ek olarak Avrupa’da başarılı olan oyuncular da bu havuza giriyor ve G-League’den de kısa kontratlarla oyuncu alınabiliyor yani orası da NBA takımları için bir havuzdu. Fakat Evan Fournier, Sasha Vezenkov, Cedi Osman, Furkan Korkmaz gibi bu oyuncular gidip G-League’de oynamaz. Orada alt gruba dahil olmak istemedikleri için işin maddi boyutunu da doğru tartarak Avrupa’da hedefi olan takımlara geliyorlar.
Diğer grup yani aradaki genç oyuncular ise bence NBA’de denendiler ve onların Cedi Osman, Evan Fournier gibi uzun süreler önemli rol alacak, 25-30 dakika süre alacak oyuncular olmadığına kanaat getirildi. Onlar da istedikleri kontratları bulamadılar. Oyuncuların hepsinin ayrı bir hikayesi var. Hepsi şu sebepten geldi diyemeyiz. Belki NBA’de kontrat bulup maddi sebepten Avrupa’yı tercih etmiş de olabilir. Tüm bilgilere hakim olmadan çok fazla yorum yapmak doğru değil ama benim görüşüm bu. Avrupa’dan da her yıl üst oyuncular NBA’e gidiyor. Bu da bir gelenek oldu. Son dönemde giden oyunculardan Sasha Vezenkov geri döndü ama Vasilije Micic devam ediyor. Tabi buradan gidişler olunca, G-League’den NCAA’den yetişen oyuncular olunca bir grup oyuncunun dönüşü de normal. Avrupa dışında Çin’e Japonya’ya da birçok oyuncu gidiyor. Hem Avrupa’dan hem NBA’den çok oyuncu gidiyor. Dünyada basketbol pazarı çok merkezli. Ciddi takımlar, kulüpler bu işin içine giriyor. Daha yolun başındayız bence. Kasım ayına kadar farklı, iddialı imzalar görebiliriz.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!