By Aris Barkas/ barkas@eurohoops.net
MANILA, Philippines – Amerika Birleşik Devletleri, üst üste ikinci kez FIBA Dünya Kupası’nı madalyasız kapattı. Ve bu durum 1970’ten beri ilk kez gerçekleşiyor.
2019’da da Gregg Popovich’in yardımcısı olarak Steve Kerr, diğer ülkelerle makasın daraldığı konusunda herhangi bir hatırlatmaya ihtiyaç duymuyor. Kendisine bu konu sorulduğunda, sakin bir şekilde yanıtladı:
“Herhangi bir hatırlatmaya ihtiyacım yoktu. 2019’da antrenör ekibindeydim. Zor bir durum. FIBA’daki takımlara iyi koçluk yapıyorlar ve devamlılıkları var. Biz o aşamayı geçtik, buradaki takımlar gerçekten çok iyi”
Kanada mağlubiyeti hakkında konuşurken şunları ekledi: “Kanada’yı tebrik ederim, harika bir maç oynadılar. Oyuncularım için üzülüyorum. Onlar harika bir grup, üç kişi olmadan orada tutunmaya çalışmak zor ama biz elimizden gelen her şeyi yaptık. Mikal harika bir şut attı ama daha fazla enerjimiz yoktu. Ve Kanada bu şekilde şut atarken kazanamazdık”
ABD milli takımı, uluslararası turnuvalarda kadroyu hazırlamak ve antrenman kampını gerçekleştirmek için 20 güne sahip oluyor. Bu süre, diğer ülkelerin kimyasını yakalamak için yeterli değil. Steve Kerr de tam olarak bu konuya parmak basıyor:
“Süreklilik oluşturmak zor çünkü milli takımda yıldan yıla çok fazla oyuncu değişikliği oluyor. Bu yüzden FIBA maçını hangi yoldan kazanabileceğimize odaklanmalıyız. NBA, FIBA’dan çok farklı. Bazı şeyler ya daha iyi olacak ya da tam tersi. Kesinlikle öğrenmemiz gereken çok şey var”
Mikal Bridges serbest atışı bilerek kaçırdıktan sonra attığı inanılmaz üçlükle neredeyse bronz madalyayı getiriyordu.
“Koç kaçırmamı söyledi, doğru şekilde kaçırmaya çalıştım” dedi ve ekledi: “Temiz bir yol buldum ve ribaundu aldım”.
Ancak büyük resme bakıldığında bunun pek bir anlamı yoktu ve Bridges bunun “sadece” bir mağlubiyet olmadığını itiraf etti:” Yeterince iyi savunamadık. Ritmimizi kaybettik. Evet, bu acı verici”.
Kaybetme duygusuna rağmen Bridges, ABD milli takımına asla hayır demeyecek: “Sanırım asla hayır demeyeceğim, bu formayı giymek her seferinde bir onur. Sonuç ne olursa olsun, o altı haftayı hiçbir şeyle değişmezdim. En büyük şey, takımla kurduğumuz ilişki. Bundan çıkardığım pozitif şey bu”