By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Basketbol geri dönüyor!
Haziran ayından beri hasret kaldığımız bu harika spora, 31 Ağustos’ta Çin’de başlayacak olan Dünya Şampiyonası’yla birlikte tekrardan kavuşacağız. 5 farklı kıtadan 32 takım karşı karşıya gelecek ve en sonunda 15 Eylül akşamı Dünya’nın en büyüğü belli olacak.
Tabii çok doğal olarak her takımın hedefleri aynı değil. Bazıları kupa için, bazıları Olimpiyat vizesi için ve yine bazıları dünyaya ülkelerini tanıtmak için sahaya çıkacak.
Eurohoops Fırın ise bu büyük turnuva öncesi, takımları biraz sizlere tanıtmak biraz da beklentileri ortaya koymak adına grup grup analizlerle karşınıza gelecek. “Fırın”, Fildişi Sahili’ne özel uzun bir analizle karşınıza çıkmak isterdi ama hem vaktinizi çalmamak hem de grup içi faktörleri göz önünde bulundurmak adına grup grup ilerlemek daha mantıklı gözüktü.
Başlangıç olarak ise turnuvadaki 8 grup içerisinde NBA oyuncusu barındırmayan tek grup olan A Grubu’nda yolculuğa çıkacağız…
NOT: Takımları grupları kaçıncı sırada bitireceklerine yönelik tahminimize göre sıraladık.
Maç takvimi:
31 Ağustos Polonya-Venezuela (11:00)
31 Ağustos Çin-Fildişi Sahili (15:00)
02 Eylül Venezuela-Fildişi Sahili (11:00)
02 Eylül Çin-Polonya (15:00)
04 Eylül Polonya-Fildişi Sahili (11:00)
04 Eylül Çin-Venezuela (15:00)
Grubun kader maçı: 02 Eylül Çin-Polonya (15:00)
4- Fildişi Sahili
Afrika elemelerinden en iyi üçüncü takım olarak gelen Fildişi, turnuvanın en zayıf takımlarından biri.
Kadrodaki 13 oyuncudan 8’i zaten hali hazırda kariyerlerini Avrupa’nın 2. lig takımlarında sürdürüyor. Bu aslında iyi bir rakam çünkü ilk duyurdukları aday kadroda Fransa 5. Ligi’nden tam 3 oyuncu vardı.
Takımdaki en tanıdık isim, bir dönem Galatasaray forması da giyen Deon Thompson. Tecrübeli uzun, İspanya’ya transferi sonrası 2. bir pasaporta ihtiyacı olduğu için Fildişi’yle anlaştı ve kendisini Dünya Kupası’nda buldu.
Thompson dışında ise Fransa Ligi’nden tanıdık olan Guy Edi ve Frejus Zerbo var.
Takım Dizilişi
PG: Souleymen Diabete – Bryan Pamba – Jean Cyrille
SG: Guy Edi- Charles Abouo
SF: Vafessa Fofana – Tiegbe Bamba
PF: Deon Thompson – Amadou Sidibe – Bali Coulibaly
C : Mohamed Kone – Frejus Zerbo – Adjehi Baru
Güçlü yönleri: 7 uzunlu pota altı
Fildişi için illaki bir güçlü yön seçmemiz gerekiyorsa, pota altından başka bir çaremiz yok. “Aslanlar” belki çok uzun bir takım değil -turnuvanın en uzun takımları arasında 21. sıradalar- ama pota altında hem atletizm hem de kalça gücü olarak önemli bir avantaja sahipler. Özellikle de gruptaki rakiplerini düşünürsek…
Çin belki daha kalıplı olduğu için Fildişi’nin pota altını domine etmesine engel olabilir ama Afrika ülkesi, hem Polonya hem de Venezuela karşısında bunu kullanabilir. Tabii bunda da bir problemleri var: Ellerindeki uzunlar profil olarak daha çok pota altında topla buluşturmanız gereken isimler. Bu sebeple kısaların uzunlar için yaratması gerekiyor. Fakat gel gelelim onların en büyük problemi zaten kısalar.
Zayıf yönleri: Kısaları yetersiz ve skorer eksikliği var
Açık bir şekilde Fildişi’nin kısaları bu seviye için aşağıda kalıyor. Kaptan Diabate, takımın yaratıcı rolünü üstlenmeye çalışıyor ama İspanya ve Filipinler maçlarında açıkça gördük ki seviyesi yeterli değil. Edi ve Abou ikilisi ise takımın kısa skorer ihtiyacına çare olmaya çalışıyor ama onlar da pek bu seviyeler için yeterli değil.
Zaten hazırlık maçlarına baktığımız zaman, ilk Filipinler maçı dışında diğer maçlarda hiç 70 sayı barajını geçemediler. Üstelik savunmada da kısa rotasyonu takıma pek yardımcı olamıyor.
İzlenmesi gereken isim: Vafessa Fofana
Vafessa Fofana, hazırlık maçlarında en dikkat çeken isim oldu. Elemelerde en skorer olduğu için belki takımın skor yükünü çeken isim olarak düşünebilirsiniz ama atletik forvet, daha çok hem savunmada hem de hücumda takımın gediklerini kapatmaya çalışan iyi bir rol oyuncusu.
Zaten bu yaz Fransa 2. Ligi’nden Cholet’e transfer oldu.
Hazırlık Dönemi: Çok kötü
Fildişi’nin durumunu sizlere en iyi hazırlık maçları anlatabilir. Şu ana kadar 8 hazırlık maçına çıkan “Aslanlar” sadece 2 galibiyet alabildi. O galibiyetler ise İsviçre ve Hollanda B takımı karşısında geldi. Diğer 6 maçta ise ortalama 14 sayı farkla rakiplerine kaybettiler: İspanya, Filipinler (2 kere), İtalya, Hollanda B ve Iowa State.
Üstelik federasyon tarafından ödenmesi gereken sigorta bedeli ödenmediği için Fildişi kadrosu hazırlık döneminde birkaç gün grev yaptı ve antrenmanlara çıkmadı.
Ne beklemeli: 4 Eylül’de turnuva onlar için biter
A Grubu açık ara turnuvanın en zayıf grubu ve buna rağmen Fildişi’nin diğerleri karşısında pek şansı yok. Grupta öne çıkan Polonya ve Çin bir yana Venezuela bile onlardan birkaç gömlek üstte… Bu sebeple onların grupta galibiyet olması sürpriz olur.
3- Venezuela
Venezuela, elemelerde başarılı bir performans sergileyerek rahat bir şekilde Çin bileti alsa da turnuvanın zayıf ekiplerinden biri. Hatta birkaç grup dışında diğer gruplarda sonunculuğun en büyük adayı onlar olurdu ama bu grupta şanslarına Fildişi var.
Yerellikten yana olan Venezuela’da aday kadrodaki 14 kişinin 12’si son olarak yerel ligde oynadı. Yine tanıdık isimler var.
Yıllarca İsrail ve Fransa’da oynayan Gregory Vargas kadroda yer alıyor. Onun dışında Avtodor’dan hatırlayacağımız Michael Carrera ve yine Avrupa’da daha önce izlediğimiz Gregory Echenique de Çin’e geliyor.
Bu isimler dışında Nestor Colmenares, Jhornan Zamora ve Dwight Lewis ise takımın tecrübeli isimleri olarak turnuvada yer alacak.
Takım Dizilişi
PG: Gregory Vargas – Heissler Guillent
SG: Jhornan Zamora – Pedro Chourio – Yohanner Sifontes
SF: Jose Vargas – Dwight Lewis – Jose Ascanio
PF: Nestor Colmenares – Luis Beltelmy – Michael Carrera
C : Gregor Echenigue – Windi Graterol – Migeul Ruiz
Güçlü yönleri: Potaya gidebiliyorlar
Venezuela, çok şutör bir takım değil. Hatta 2006’dan bu yana ilk kez Dünya Kupasına katılma hakları aldıkları elemelerde %26.6 ile üçlük attılar. Bununla birlikte fizikli bir takım da değiller. Hatta turnuvanın en kısa 4. takımı onlar ve daha da kötüsü neredeyse her pozisyonda fiziksel olarak eziliyorlar.
Peki nasıl bu turnuvaya geldiler?
Cevap basit; kısalarla savunmayı deliyorlar ve bu şekilde potaya yaklaşmanın yolunu buluyorlar. Bu da onlara hem topu dolaştırma hem de uzunları besleme şansı veriyor. Eleme istatistiklerine baktığımız zaman, Amerika bölümünün en çok asist yapan 3. takımı onlar.
Bununla birlikte çok ilginç bir şekilde hücum ribaundu konusunda oldukça başarılı bir takımlar. Bu da onlara hücum sayısını artırma şansı veriyor.
Zayıf yönleri: Kısalar ve yaşlılar
Uzun rotasyonunda 6 oyuncu bulunsa da Venezuela, turnuvanın en kısa takımlarından biri. Kadroda 2.05’in üstündeki tek isim Gregory Echenique. Uzun forvetlerin bile bazıları 2 metrenin altında. Üstelik fiziksel olarak bu kısalıkları onları her pozisyonda etkiliyor.
Diğer taraftan yaşlı bir takım ve özellikle uzun rotasyonunda atletizm problemleri var. Doğal olarak maç içi devamlılıkları da aşağıya düşüyor.
Ayrıca Venezuela gerçekten kötü bir şut takımı. Kadroda %40’ın üstünde üçlük yüzdesine sahip sadece tek isim var.
İzlenmesi gereken isim: Jhornan Zamora
Gelecek sezon Fransa 2. Ligi’nde oynayacak olan Jhornan Zamora’nın ismini muhtemelen turnuva sonrası duymayacaksınız. (Bahis oynayanlar siz hariç.)
Fakat takımın liderleri Colmenares ve Vargas ile birlikte Venezuela’nın en kritik ismi o. Venezuela eğer grupta bir sürpriz yapacaksa Zamora’dan katkı almak zorunda çünkü kadroda elemelerde %40’ın üstünde üçlük atan tek isim oydu.
Venezuela için sevindirici haber ise turnuvaya formda geliyor olmaları. Venezuela hazırlık maçlarında kötü performans sergilese de Zamora, hücumu ayakta tutmak için dikkat çekici performanslar sergiledi.
Hazırlık Dönemi: Çok kötü
Venezuela için hazırlık dönemi Fildişi’ne yakın bir şekilde geçti.
Pan Oyunlarına katılan Venezuela, turnuvada sadece Uruguay ve Virgin Adaları’nı mağlup edebildi ve turnuvayı 5. kapattı. İtalya’daki turnuvada kötü bir görüntü çizen Güney Amerika ülkesi, Çin’deki hazırlık turnuvasında ise biraz daha olumlu mesajlar verdi.
Turnuvada ilk olarak Senegal’i mağlup eden Venezuela, yarı finalde de 12 Dev Adam’ı mağlup etmeyi başardı.
Yine de Venezuela hücüm açısından hazırlık döneminde pek olumlu mesaj vermedi. Koç Duro’nun öğrencileri, Senegal maçı dışında diğer hazırlık maçlarında 80 sayının üstüne çıkamadı.
Bununla birlikte aynı Fildişi gibi Venezuela da grev süreci yaşadı. Hatta oyuncular İtalya’daki otelin parası ödenmediği için otelden çıkamadı. Ayrıca koç Fernando Duro’yla oyuncular arasında problem olduğu da iddia edildi.
Ne beklemeli: Sürpriz İhtimali Az
Venezuela, Fildişi’nden daha iyi bir takım ve muhtemelen o maçı kazanacaklardır ama diğer iki ülke karşısında pek şansları yok.
Belki turnuva Çin’de olmasaydı -o zaman 1. torbadan Çin gelemezdi gerçi- ev sahibi takım karşısında sürpriz kovalayabilirlerdi ama bu şekildeyken zor. Özellikle bu hücum performansıyla…
2- Polonya
Koç Mike Taylor’ın gelişi ve AJ Slaughter’ın devşirilmesiyle birlikte Avrupa Şampiyonaları’nın orta sıra takımlarından olan Polonya, kura şansı en çok yanında olan ülkelerden biri.
Elemelerde Hırvatistan’ı geride bırakan Polonya, 1967’den beri ilk kez Dünya Kupası bileti aldı. Turnuvaya ayağı uğurlu gelen Polonya, “Çek bi’ Brugge” tadında gruba düştü. 3. torbadan kuraya giren Polonya, bütün torbalardan olabilecek en iyi takımlarla eşleşti.
Başka bir grupta olsa muhtemelen gruptan çıkamayacak olan Polonyalılar, 31 Eylül’de başlayacak turnuvaya grup liderliği iddiasıyla başlayacak.
Kadroya bakarsak ise ihtiyar Maciej Lampe dışında büyük bir eksik yok. Son turnuvalarda takıma liderlik yapan Ponitka, Waczynski, Slaughter ve Kulig dörtlüsü turnuvaya geliyor. Ayrıca genç yetenekler Kolenda, Balcerowki ve Olejniczak da 14 kişilik kadroda yer alıyor.
Takım Dizilişi
PG: Lukasz Koszarek – Kamil Laczynski – Lukazs Kolenda
SG: Matuesz Ponitka – AJ Slaughter – Karol Gruszecki
SF: Adam Waczynski – Michal Sokolowski – Mathieu Wojciechowski
PF: Damian Kulig – Aaron Cel – Aleksander Balcerowski
C : Adam Hrycaniuk – Dominik Olejniczak
Güçlü yönleri: Dış atışlar
Polonya’nın elemelerden sürpriz bir şekilde gelebilmesinin en büyük sebebi hücumda kadro kalitesinin üstünde bir performans sergilemeyi başarmaları…
Kadroya baktığımız zaman, elit seviyede yaratıcı bir kısa yok gibi gözüküyor ama Mike Taylor ile birlikte kazandıkları disiplinli oynama gibi alışkanlıklar onları daha verimli bir takım haline getiriyor.
Bununla birlikte çok iyi bir şut takımından bahsediyoruz. Genelikle 4 dışarıda gibi oynayan Polonya, elemelerde %41.7 ile en yüksek üçlük yüzdesini tutturan takım oldu. Bu kadar iyi bir şut takımı olmaları da onlara alan yaratma açısından yardımcı oluyor. Baktığımız zaman, Polonya’nın 19.2 asist ortalamasıyla elemelerde 5. olduğunu görüyoruz. Net bir yaratıcısı olmayan bir takım bunu ancak yüksek bir set temposu ve disiplinle sağlayabilirdi. Polonya da bunu başarıyor.
Polonya’nın bir diğer güçlü yanı ise kanatlarda rakiplerine fiziksel olarak üstünlük sağlayabilmesi.
Zayıf yönleri: Ribaundlar ve atletizm problemi
Polonya’nın en büyük problemi ribaundlarda yatıyor.
Aslında kısa bir takım değiller ama uzun rotasyonunda ana roldeki isimler hem yaşlı hem de atletizm olarak problemli isimler. Bu da onları kötü bir ribaund takımı yapıyor. Diğer yandan çemberi koruma konusunda da büyük bir problemleri var. Elemelerden gelen takımlar arasında en az blok ortalamasına sahip takım onlar.
Topa baskı konusunda iyi olsalar da çemberi savunamamaları onlara savunmada büyük bir problem yaratıyor.
İzlenmesi gereken isim: Dominik Olejniczak
Takımın genç yetenekleri Balcerowski ve Kolenda henüz ham yetenekler. Bu yüzden turnuvada onlardan bir şey beklemek kolay değil. 23 yaşındaki Dominik Olejniczak ise biraz daha farklı.
Kariyerine kolejde devam eden Dominik’i çok fazla Avrupa’da izleyemedik. Ayrıca öyle draft edilecek kadar büyük bir yetenek de değil. Hatta belki EuroLeague seviyesinde bile izleyemeyiz ama bu takım için katabileceği bazı şeyler var.
2.13 boyundaki pivot, Polonya’nın pota altında ihtiyacı olan o kalıbı ve enerjiyi sunabilir. Hatta Polonya iyi bir turnuva geçirecekse bu kelime sunabilir değil, sunmalı olmalı… Diğer yandan Olejniczak’ın önemli yanlarından biri de iyi bir çember savunmacısı olması. Bu da Polonya’nın en büyük problemlerinden birine cevap olabileceği anlamına geliyor.
Hazırlık Dönemi: Kötü
Normalde gruba baktığımız zaman liderliğin en önemli adayı olarak Polonya gözüküyor ama hazırlık dönemindeki performansları beni bu konuda fena halde şüpheye düşürdü.
Şu ana kadar 9 hazırlık maçı oynayan Polonya, bu maçların sadece 3 tanesini kazanabildi. Galibiyetler de İran, Ürdün ve Hollanda karşında geldi. Üstelik kaybettikleri takımlar da öyle iddialı ekipler değildi.
Çeklere iki kere kaybeden Polonya, Macaristan ve Tunus’a karşı da mağlup oldu. İddialı takımlar içerisinde de Almanya ve Nijerya’ya kaybettiler.
Ne beklemeli: Liderlik Soru İşareti
Bu tarz bir grupta herkesin beklentisi Polonya’nın gruptan LİDER çıkması. Diğer üç ülkeye karşı da daha iyi bir kadrosu olan takım kesinlikle Polonya fakat bazı faktörler soru işareti yaratıyor.
Öncelikle Polonya’nın gruptan çıkamaması büyük bir sürpriz olur. Hem Fildişi hem de Venezuela karşısında çok büyük favoriler ama Çin onlar için sorun olabilir. Bunun iki sebebi var: İlk olarak ev sahibi takımla oynamak her zaman büyük bir zorluktur. Rüzgar her zaman Çin’in arkasından esecek.
Dahası Polonya, hazırlık maçlarındaki performansıyla bu zorluğu aşabileceğine dair bir mesaj vermedi. Bu sebeple de Çin şu anda grup liderliği açısından daha önde yer alıyor.
Diğer taraftan gruptan lider çıkamamak, Polonya için çeyrek final ümitlerinin de sonu olacak. B Grubu daha kaliteli bir grup ve oradan gelen iki takımı da mağlup etmeleri çok zor.