By Alex Molina / info@eurohoops.net
Eğer EuroLeague’in play-off serileri için MVP seçiliyor olsaydı Barcelona – Zenit St. Petersburg eşleşmesinde bu ödül kesinlikle Brandon Davies’e giderdi.
Çeyrek final serisinde maç başına 14.8 sayı – 6.8 ribaunt ortalamaları yakalayan Davies, Barcelona’nın Zenit’i yenerek 2014’ten sonra ilk kez Final Four’a dönmesinde büyük rol oynadı. Serinin 2. ve 3. maçlarını 22 sayı – 8 ribaunt üreterek tamamlayan Davies, Barcelona’nın ilk maçtaki mağlubiyetten sonra seriye dönüp kazanmasını sağladı.
Eurohoops’un sorularını yanıtlayan Davies; Barcelona ile oynayacağı Final Four, Köln’dei organizasyon, takım olarak Zenit karşısında aldıkları dersler ve “Rambo” lakabının nereden geldiğine dair konuştu.
Eurohoops: Takımınızın şu anki hali hakkında ne düşünüyorsun?
Brandon Davies: Şu ana kendimizi çok iyi hissettiğimizi söylemem gerekiyor. Sadece kendimize değil, birbirimize de çok güveniyoruz. Bu güven biraraya geldiğinde iyi şeyler başarabileceğimizi düşünüyoruz. Bireysel olarak da kendimi gayet iyi, dinlenmiş hissediyorum. Önümüzde bu çetin mücadelelere hazırlanacak vakit olduğu için mutluyum.
EH: Son maçınızın üzerinden birkaç gün geçti ve Çarşamba gününe kadar bir daha maçınız yok. Sezon boyunca büyük olasılıkla bu kadar boş zamanın olmamıştı. Farklı bir şeyler yapıyor musun?
BD: Sezon boyunca hiç bu kadar boşluğumuz olmamıştı. Maçlar yok ama bu döneme doğru şekilde yaklaştığımızı düşünüyorum. Kendimizi dinlendirip mental anlamda da rahatlıyoruz. Bu dönemde özel bir şey yapmadım. Çocuklarımla ve ailemle vakit geçiriyorum. Sahile gittim, çocuklarımı okula götürdü. Sezon içerisinde bu tarz şeylere pek fırsat bulamıyorsunuz. Zamanımı böyle geçirmek çok iyi geldi.
EH: Barcelona’nın tekrar Final Four’a dönmesi tam 7 yıl aldı. Normal sezonu 1. sırada tamamladınız. Bu üzerinizde ekstra bir baskı oluşturuyor mu?
BD: Buna baskı olarak bakmak kolaya kaçmak. Bu tarz durumlarda üzerinizde biraz baskı olması iyidir. Takım olarak bunu motivasyon kaynağı olarak kullanıyoruz. Bu durumun kulüp için ne kadar özel olduğunu gördük. Taraftarımızın desteğini arkamızda hissediyoruz. Bu baskıyı bu yüzden motivasyona dönüştürebiliriz.
EH: Zenit ile oynadığınız serinin kolay olması beklenmiyordu ama kimse bu kadar zorlanmanızı da beklemiyordu. Çeyrek finalde bu kadar zorlanarak Final Four’a gitmek size Köln’de yardımcı olacak mı?
BD: Zenit serisinde sadece bireysel anlamda değil takım olarak da kendimiz hakkında çok şey öğrendik. Seride hiçbir şey kolay değildi. Ancak bu maçların bu kadar zor olması, Final Four’a gitmenin ne kadar önemli olduğunu daha iyi gösteriyor. Takım olarak büyümemizi sağlayan her zorluk bizim için olumlu bir deneyim.
EH: Zenit’i elemenizin en büyük sebeplerinden birisi de senin performansındı. Oyuncu olarak Barcelona’daki en iyi dönemini bu sezon geçirdiğini söyleyebilir miyiz?
BD: Sezonun son kısmında elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum. Sezonun en önemli kısmını oynuyoruz. Sezon uzun olduğu için ilk kısımda nasıl oynadığınızı insanlar unutabiliyor. Bu yüzden sezonu nasıl bitirdiğiniz daha önemli. Sene boyunca her sahaya çıktığınızda elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışırsınız ama sezonun bu kısmı çok kritik. Elinizden gelen her şeyi yapmanız gerekiyor.
EH: Kadroda daha önce Final Four deneyimi yaşamış az oyuncu var ve sen de onlardan birisin. 2018 yılında Zalgiris ile Final Four oynadığınız dönemden daha farklı hissediyor musun?
BD: Zalgiris’te geçirdiğim dönem unutulmaz ve kesinlikle çok özeldi. Takım olarak Final Four’a kalabilmek için birçok badire atlatmamız gerekti. Gerçekten çok özeldi. Barcelona’da sezon yolculuğumuz daha farklı oldu ancak Final Four’a kalmak her zaman çok özel.
EH: 2 hafta sonra Köln’de Olimpia Milano ile yarı final maçı oynayacaksınız. İtalyan ekibi hakkında neler düşünüyorsun?
BD: Gerçekten çok iyi bir takımlar. Normal sezondan bu yana büyük değişim yaşadılar. Yılın başına göre daha iyi bir durumdalar ve sezon boyunca her maç daha iyi hale geldiler. Kesinlikle ciddiye almamız gereken bir rakip. Kazanmamıza yardımcı olacak bir oyun planı bulmak için önümüzde süre olması önemli bir şans.
EH: Play-off eşleşmelerinin üçü 5. maçlar sonunda belli oldu. Normal sezonu ilk 4 sırada bitiren takımlar Final Four’a adını yazdırdı. Bu sonuçta mutlu musun? Final Four’da olmasını istediğin başka bir ekip var mıydı?
BD: Açıkçası bunun üzerine çok düşünmedim. Sene boyunca çok fazla şey yaşandı ve tahmin yapmak pek kolay değildi. Zenit, sene boyunca ligin en iyi 5 takımından birisiydi ama Covid-19 vakaları yaşadılar ve 8. sıraya kadar düştüler. Eğer sezon normal şartlar altında ilerleseydi onlarla karşılaşmayabilirdik bile. Ancak takım olarak işlerin daha farklı olmasını isteyeceğimizi de sanmıyorum. Play-off eşleşmesinde kendimiz hakkında çok şey öğrendik. Umarım bunu Final Four’da avantaj olarak kullanabiliriz.
EH: “Rambo” lakabı nasıl ortaya çıktı?
BD: Buraya ilk geldiğimde bu lakabı bana taktılar. Sezon başında Catalan Cup esnasında burada olduğum için çok heyecanlıydım. İlk maçımda elimden gelen en iyi performansı sergilemek istiyordum. Turnuva esnasında saç bandımı arkaya doğru bağlayarak takıyordum. Maçlarda birkaç tartışma da yaşadım. Sürekli ribaunt almaya ve smaç basmaya çalışıyordum. Birkaç yerimden yaralandım bile maçlar esnasında. Kupayı kazandıktan sonra takımın malzemecisi bana bakıp “Rambo gibi gözüküyorsun.” dedi. O günden beri de lakabım böyle kaldı.
EH: EuroLeague şampiyonluğu kazanan birçok oyuncunun daha önce adak adadığını görmüştük. 2017’de Fenerbahçe’yle şampiyon olan Luigi Datome saçını kesmişti. Senin böyle bir adağın var mı? Şampiyon olmanız durumunda bir şey yapacak mısın?
BD: Tek düşündüğüm kazanmak. Kazandıktan sonra ne olacağını, ne yapacağımı düşünmedim bile. Şampiyonluktan başka bir şey düşünmüyorum.
Photo: FC Barcelona