by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
İlk olarak Fenerbahçe formasıyla altyapıdan profesyonelliğe geçiş yapan Metecan Birsen, gençlik yıllarında vadettiği dev potansiyelle ülke basketbolunun gelecekteki en büyük yıldız adaylarından biri olarak gösteriliyordu. Fenerbahçe altyapısının yanı sıra genç milli takımlarda da performansıyla parlayan Metecan için işler iyi başlasa da pek de beklendiği gibi gitmedi.
Fenerbahçe gibi hem EuroLeague, hem de Basketbol Süper Ligi’nde zirveyi hedefleyen bir takımda düzenli süre bulmakta zorlanan genç yetenek, kendini daha sık gösterebilmek için henüz 19 yaşında “yuvadan” ayrıldı.
Bu noktadan sonra adeta kariyerini en baştan inşa eden Metecan, aradan geçen 7 yılın ardından çok daha olgun bir oyuncu olarak 2021 yazında Fenerbahçe’ye geri döndü.
2021-22 sezonuna iddialı hamlelerle başlayan Fenerbahçe için özellikle EuroLeague’de işler pek de beklendiği gitmedi. Avrupa’da playoff dışı kalınmasının ardından adeta kenetlenerek tümüyle Basketbol Süper Ligi’ne konsantre olan sarı-lacivertli ekip, finalde üst üste 2 kez EuroLeague şampiyonu Anadolu Efes’i 3-1’le geçerek şampiyonluğa ulaştı.
7 yıllık aranın ardından Fenerbahçe’ye geri dönen Metecan Birsen de bu süreçte şampiyonluğun en önemli pay sahiplerinden biri oldu. Özellikle seri boyunca yerli oyuncularından ciddi performans alan sarı-lacivertli ekipte Metecan, kritik isabetlerinin yanı sıra ribaundları ve asistleriyle de çok değerli katkılar sağladı.
Fenerbahçe’nin zorlu ilerleyen sezonun ardından toparlanarak Basketbol Süper Ligi şampiyonluğuna uzandığı süreci Metecan Birsen, şu cümlelerle anlatıyor:
“Bu sene başlangıçta ve devam eden süreçte inişler çıkışlar oldu. Ama tabii ki her kulüp bu tarz inişleri ve çıkışları yaşıyor. Biz takım halinde kendi aramızda konuştuğumuz zaman ‘tamam’ dedik. Özellikle EuroLeague sezonunu bu şekilde bitirmiş olabiliriz ama son 1-2 ay tamamen kenetlenip, toplantılar yaparak takım halinde birbirimize konsantre olduk. Son dönemlerde çok iyi çalıştık takım olarak. Bunların da meyvesini topladık. Çeyrek finallerden itibaren bizim için yine çok zorlu geçti. Özellikle Bursaspor serisi bizim için çok çetin geçti, onlar da değerli bir rakipti. EuroCup finali oynamak çok büyük bir başarı. Çeyrek finallerden itibaren savunmada olsun, mücadele kısmında olsun kupayı ne kadar istediğimizi gösterdik. Sezonu iyi bitirmek istiyorduk, böyle bir motivasyonumuz da vardı. Benim için de Fenerbahçe’den yetişmiş bir oyuncu olarak buraya geri dönüp ilk senemde şampiyonluk yaşamış olmak çok gurur verici bir olay.”
Yerli oyuncuların final serisinde verdiği büyük katkı, Fenerbahçe Beko’nun Anadolu Efes’i geçerek şampiyon olmasındaki en önemli faktörlerden biriydi. Bu duruma değinen Metecan, koç Sasha Djordjevic’in yerli oyunculara yaklaşımından bahsediyor:
“Öncelikle Sasha Djordjevic, şu ana kadar çalıştığım en değerli koçlardan biri. Yani her antrenörle rahat şekilde gidip iletişim kuramıyorsunuz ama Djordjevic’le gerçekten bir abi-kardeş ilişkisi vardı. Çok rahat şekilde istediğin zaman gidip konuşabildiğin bir antrenör. Bu nedenle takımdaki herkesin koça karşı güzel bir elektriği ve saygısı vardı. Biz yerli oyunculara da ne kadar değerli olduğumuzu hissettiriyordu. Özellikle sezonun sonlarına doğru durum böyleydi çünkü sezonun başı ve ortası daha farklı geçti. Genel olarak sezonu çok başarılı bitirmek ve 4 yıl sonra Basketbol Süper Ligi şampiyonu olmak harika bir duyguydu. Bence de Anadolu Efes’e karşı farkı yaratan nokta Türk oyuncuların katkısıydı.”
Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe Beko’da başantrenörlük görevini üstlenen Sasha Djordjevic, oyunculuk yıllarında Avrupa basketbolunun en büyük yıldızlarından biriydi. Bir oyuncu olarak efsanevi bir basketbolcuyla çalışabilmeyi Metecan, şu kelimelerle ifade ediyor:
“Şöyle bir etkisi oluyor, öncelikle bir oyuncu olarak saha içi ve saha dışında yaşadığımız tüm süreci daha iyi anlayabiliyorlar. Yine de ben oyunculuktan gelmeyen birçok antrenörle de çalıştım ve onlarla da çok güzel diyaloglarım oldu. Tabii ki oyunculuk kariyerinde çok büyük efsane olan bir başantrenörle çalışabilmek benim için de çok güzel bir deneyimdi.”
Geçtiğimiz yaz önce ALBA Berlin’den önemli bir teklif alan Metecan Birsen, koç Igor Kokoskov’la görüştükten sonra tercih hakkını Fenerbahçe’den yana kullandı. Transfer süreci hakkında konuşan başarılı oyuncu, şu cümleleri söylüyor:
“Benim Fenerbahçe’ye transfer olma sürecim biraz daha farklıydı. Benim için ilk başlarda Fenerbahçe’den önceki teklif ALBA Berlin’den gelmişti. Sonrasında Fenerbahçe’nin ve Igor Kokoskov’un da bir ilgisi olunca açıkçası buraya gelmemin gelişimim açısından daha yararlı olduğunu düşüdüm. Kokoskov beni özellikle EuroLeague’de ilk beşte sık sık kullanacağını ve epey sorumluluk vereceğini de söylemişti. Bu konuşmanın ardından benim için de büyük bir fırsat olacağını düşünüp Fenerbahçe’yle anlaştım. Bundan 1 hafta sonra ise koç Igor Kokoskov takımdan ayrıldı. Tabii ki bunlar sporun ve profesyonel hayatın içinde olan şeyler. Sasha Djordjevic’le de sezonun geneline baktığımız zaman güzel paylaşımlar ve anılar yaşadık. Ben ondan çok şey öğrendim.”
Gençlik yıllarında birçok alt yaş milli takım kategorisinde mücadele eden Metecan Birsen, geleceğin en büyük yıldız adaylarından biri olarak gösteriliyordu. Gelişim süreci boyunca artan ilgiyle bağlantılı olarak birçok zorlukla karşılaşan başarılı oyuncu, kendisini şöyle ifade ediyor:
“Tabii ki zorluklarla karşılaştım. Her sporcu kariyerinin farklı dönemlerinde birçok zorluklarla karşılaşıyor. Zaten karşınıza çıkan bu zorlukların üstesinden gelebilmek bir sporcu adına en büyük başarı. Öncelikle çok zor bir meslek yapıyoruz, bunun için büyük fedakarlıklar gösteriyoruz. Sürekli en üst seviyede kalabilmek de gerçekten hiç kolay değil. Bu nedenle tabii ki gençlik yıllarımda da zorluklar yaşadım ama sürekli çalışmaya devam ederek bugünlere kadar gelebildim. Bugünlere gelebilmeyi sürekli ekstra çalışmaya ve kendimi bu işe adamaya borçluyum.”
Gençlik yıllarında büyük bir yıldız adayı olan Metecan Birsen için a takıma adaptasyon süreci pek kolay olmadı. Başlarda Fenerbahçe kadrosunda beklediği süreleri bulamayan yetenekli oyuncu, yaşadıklarını kendi perspektifinden değerlendiriyor:
“Yani her oyuncu için bu süreç geçerli. Sonuçta genç takımdan yükselip de bir anda oynamaya başlayan oyuncular çok sayılıdır. Daha çok küçük bütçeli takımlarda olabilecek türden şeyler bunlar. Özellikle büyük bütçeli takımlarda bir anda oynamaya başlamayı beklemiyorsun da. Tabii ki ilk başlarda bu duruma adapte olabilmek için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Sonuçta orada olan antrenörlerin de bu süreçte sana destek olmaları çok önemli. Ben de Fenerbahçe’de ilk olarak A takıma yükseldiğim zaman çok güzel insanlarla çalıştım. 1 sene Zeljko Obradovic’le de çalışma fırsatım oldu. Yardımcı antrenörümüz Erdem Can ve A takımdaki oyuncular da bana hep destek olmuşlardı. Yine de ben bir sonraki sezon daha çok süre almak istiyordum ve bu nedenle Eskişehir’e kiralık gitmiştim. Ben her transfer kararından önce kendimi nerede en çok geliştirebileceksem oraya gitmeyi tercih ederim.”
Kupa ve taraftar sayısı bakımından Türk basketbolunun en değerli kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’de başarı baskısı da bir hayli fazla. Gençlik yıllarının uzun bölümünü sarı-lacivertli ekipte geçiren Metecan Birsen, baskıyla nasıl baş ettiğinden bahsediyor:
“Uzun süre Fenerbahçe altyapısında oynamak ve alt yaş kategorilerinde milli takımlarda oynamak zaten insanı bu sürece hazırlıyor. Açıkçası ben bu açıdan pek bir zorluk hissetmedim. Zaten A takıma yükselmeden önce de iki tane Avrupa şampiyonluğum var. Hepsi televizyonda da gösterilmişti. Zaten bu süreçte baskıyı nasıl yönetmen gerektiğini de öğreniyorsun.”
Genç yaştan itibaren Fenerbahçe A Takımı’nda süre alan Metecan Birsen, 2013-14 sezonunda efsanevi koç Zeljko Obradovic’le de çalışma fırsatı buldu. O günlerde henüz 18 yaşında olan başarılı oyuncu, Obradovic’in oyunundaki etkisini şöyle ifade ediyor:
“Evet, o günlerde ben de henüz 18 yaşındaydım. Kendisi bana büyük bir vizyon getirdi, basketbola olan bakış açımı da değiştirdi. Özellikle dikkat ettiği farklı detaylar, oyun planları ve teknik bilgisi, birçok açıdan bana farklı bir pencere açmış oldu. Bu nedenle oyunumda da büyük bir etkisi olduğunu söyleyebilirim.”
2013-14 sezonunun sonunda Fenerbahçe’den ayrılan Metecan Birsen, Eskişehir Basket ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor tecrübelerinin ardından Basketbol Süper Ligi’ne yeni yükselen Sakarya Büyükşehir Belediyespor’a transfer oldu. Koç Selçuk Ernak’ın yönetiminde playoff bileti alan kadronun yıldızlarından biri olan Metecan, o süreci şu cümlelerle anlatıyor:
“Evet, 2017-18 sezonunu ben de hep güzel bir şekilde hatırlıyorum. Kendi oyunumu bulmamdaki en önemli sezon olabilir. Orada tabii ki Selçuk Ernak’ın bendeki emeği çok fazla. Orada bana güvenerek sorumluluk vermesi, özellikle sırtı dönük hücumlardaki yaratıcılığımı geliştirmemde büyük fayda sağladı. O kadroda Nathan Boothe, CJ Harris, Moustapha Fall ve Can Korkmaz gibi çok önemli oyuncular da vardı. Benim kariyerimi yeniden yükselişe geçiren sezonun o sezon olduğunu söyleyebilirim.”
Gençlik yıllarının büyük bölümünü İstanbul’da geçiren Metecan Birsen, profesyonel kariyerindeki belki de en önemli yükselişi Sakarya gibi sosyal aktivite olanakları daha sınırlı bir şehirde gerçekleştirdi. Başarılı oyuncu bu durumun gelişim sürecine etki edip etmediğini şöyle açıklıyor:
“Yani çok bilmiyorum. Elbette ki bir etkisi olabilir ama bence daha çok takım kimyası ve Selçuk Ernak’la alakalı bir durum. Bence Gaziantep’te de olsaydık, İstanbul’da da olsaydık benim için başarılı bir yıl olurdu.”
Sakarya’da yakaladığı çıkışın ardından Anadolu Efes’in dikkatini çeken Metecan Birsen, 1 yıllık serüvenin ardından kariyeri açısından bir dönüm noktası niteliğindeki Pınar Karşıyaka transferini gerçekleştirdi. Ufuk Sarıca yönetiminde fazlasıyla başarılı olan Karşıyaka kadrosunun çok önemli bir parçası haline gelen Metecan, 2 yıllık İzmir deneyimini şöyle değerlendiriyor:
“Karşıyaka’da geçirdiğim iki yıl, kariyerimde basketbolum adına olgunlaşmamı sağlayan çok önemli bir süreçti. Ufuk Sarıca da tıpkı Selçuk Ernak gibi bana güvendi ve o güveni sahada bana hissettirdi. Ben de performansımla aynı şekilde ona karşılığı verdim. Özellikle Karşıyaka taraftarının sayesinde maçların oynandığı Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’nda çok büyük bir sinerji oluyor. Bu desteği belki COVID-19 nedeniyle yarım sezon yaşayabildim ama o yarım sezon bile yetti. Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde final oynadık. Şampiyonluğu kaçırdığımız final karşılaşması kariyerimde en çok üzüldüğüm maçtır. Yine de çok büyük başarılara imza attık. Pandemi nedeniyle yarıda kalan sezonda ligde lider gidiyorduk. Bu nedenle Karşıyaka günlerimin ve Ufuk Sarıca’nın da bendeki etkisi çok büyüktür.”
Pınar Karşıyaka’da sergilediği performansla Fenerbahçe Beko’ya transfer olan Metecan Birsen için başlarda işler pek de beklendiği gibi gitmedi. Arka arkaya yaşanan mağlubiyetlerin ardından Jan Vesely ve Nando De Colo’nun da sakatlıklarına rağmen bir anda kenetlenerek reaksiyon veren sarı-lacivertli ekip, üst üste galibiyetlerle yeniden EuroLeague’de playoff yarışına dahil oldu. Metecan Birsen, takım halinde yaşadıkları bu zorlu süreçten şu şekilde bahsediyor:
“Takım halinde yaşadığınız dezavantajları avantaja çevirdiğiniz süreçler oluyor. Tabii ki sakatlık ve hastalıkların yaşanmasını kimse istemez ama üst üste galibiyetler aldığımız o süreçte herkes çok büyük bir özveride bulundu. Jan Vesely ve Nando De Colo gibi iki önemli parçanın eksiklikleri nedeniyle biliyorduk ki maksimum performansı sergilediğimiz takdirde bir şeyler yaratabiliriz. Bu nedenle ortaya koyduğumuz büyük efor ve mücadele seviyesi, maçları kazanmamızda büyük rol oynadı. Jan Vesely ve Nando De Colo geri döndüklerinde de Basketbol Süper Ligi şampiyonu olduk. Yakaladığımız bu çıkışın onların yokluğuyla da bir alakası yoktu.”
EuroLeague’de gitgide artan COVID-19 vakaları ve Rus takımlarının ligden men edilmelerinden dolayı Fenerbahçe’nin 4 galibiyetinin silinmesi, sarı-lacivertli ekibin yakaladığı momentumu sürdürememesindeki önemli etkenlerden ikisiydi. Bu durumun takım üzerindeki etkisini Metecan Birsen, şöyle ifade ediyor:
“Tabii ki bu tür şanssızlıklar yaşandı ve bizi de olumsuz etkiledi. Yine de bu nedenlerden dolayı olumsuz etkilenen farklı takımlar da oldu. Sonuçta durumlar bu şekilde gerçekleşti ve bazen kontrolümüzün dışında gelişen şeyler de yaşanabiliyor. Bu sebeple ben de hayatta kontrol edemeyeceğim şeyleri pek kafama takmamaya çalışıyorum. O yüzden biz de yine kalan maçlara çıktık ama maalesef hedeflediğimiz maçları kaybettik. Bu yaşadıklarımız da bizim için iyi bir ders oldu, gelecek sezon özellikle EuroLeague’de çok daha iyi bir Fenerbahçe göreceğimizi düşünüyorum.”
Sezon içerisinde yaşanan tüm şanssızlıklara rağmen başantrenör Sasha Djordjevic yönetimindeki Fenerbahçe, son bölümde yeniden toparlanarak Basketbol Süper Ligi şampiyonluğuna ulaştı. Metecan Birsen, toparlanma sürecinde koç Djordjevic’in etkisinden şu şekilde bahsediyor:
“Tabii ki kendisi bizim kenetlenmemizde ve yeniden toparlanmamızda büyük bir pay sahibiydi. Bizi kupaya odaklamak adına güzel telkinlerde bulundu. Açıkçası biz de zaten oyuncu grubu olarak kendi kariyerlerimiz adına şampiyon olmayı çok istiyorduk. O mücadeleyi de sahada gösterdiğimize inanıyorum.”
8 yıllık Fenerbahçe serüveninin ardından takımdan ayrılma kararı alan Jan Vesely, kadroda yer aldığı süre boyunca kulübün önde gelen figürlerinden biriydi. Yaşanan ayrılığın ardından Metecan Birsen, eski takım arkadaşı hakkında şu ifadeleri kullanıyor:
“Jan Vesely’le 1 sene beraber oynama şansı elde ettim ve kendisi beraber oynamaktan en çok keyif aldığım oyunculardan biri oldu. Vesely saha dışında da fazlasıyla yardımsever ve iletişime çok açık olan bir insan. Zaten saha içinde yaptıklarını da anlatmaya gerek yok, hiç bencil bir oyuncu değil. Takıma verdiği katkılar saymakla bitmez. Tabii ki onun yokluğu hissedilecektir ama yeni oyuncular bir şekilde onun yokluğunu doldurmaya çalışacaklardır.”
Yaşanan Basketbol Süper Ligi şampiyonluğuna rağmen koç Sasha Djordjevic’le yolları ayıran Fenerbahçe Beko, başantrenörlük görevine Avrupa’nın en elit koçlarından biri olan Dimitris Itoudis’i getirdi. Metecan Birsen, yeni başantrenörü hakkında şu cümleleri söylüyor:
“Öncelikle belki Sasha Djordjevic’le tam anlamıyla beklenen başarılar elde edilemedi ama daha önce de belirttiğim gibi kendisi çok değerli bir insan. Ona da buradan kariyerinin devamında başarılar diliyorum. Dimitrıs Itoudis’le çalışacağım için elbette çok heyecanlıyım. Kendisi çok değerli bir antrenör. Çok uzun yıllar Zeljko Obradovic’in de asistanlığını yaptı. Koç Itoudis’in sisteminin de daha önce 1 sene çalıştığım Zeljko Obradovic’in sistemine yakın olduğunu düşünüyorum. Ben de kendisiyle birlikte çalışabilmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.”
Her ne kadar 2021-22 sezonu sona erse de oyuncular için yoğun tempoda geçmesi beklenen bir FIBA Dünya Kupası Elemeleri ve EuroBasket 2022 süreci var. Türkiye A Milli Basketbol Takımı’nın da önemli bir parçası olan Metecan Birsen, beklentilerini şöyle ifade ediyor:
“Evet, bu yıl benim de milli takım serüvenimde heyecanla beklediğim bir yıldı. Çok iyi bir kadromuz olduğunu düşünüyorum. NBA’den gelen oyuncular ve EuroLeague’de süre alan oyuncularla birlikte iyi bir havuzumuz var. Bu avantajı da bu sene madalyayla taçlandıracağımıza inanıyorum. Yine de tabii ki adım adım ve maç maç ilerleyeceğiz. Güzel bir takımımız var, iyi de bir kimya oluşturabilirsek başantrenörümüzle beraber güzel bir sinerji yakalayacağımızı düşünüyorum.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!