By Antonis Stroggylakis/ info@eurohoops.net
David Blatt, Darüşşafaka Doğuş’un dün gece Kızılyıldız’ı mağlup ederek aldığı galibiyetin ve playoff vizesinin bir röportajdan diğerine koştururken kendi kendine şöyle söylendi: “Daha ailemi arayamadım bile.”
Hem kendisi hem oyuncuları için kusursuz geçen maçın ardından tek şikayeti buydu.
Herkes, EuroLeague playoff’larına bileti turnuvadaki ikinci sezonunda kapan Türk ekibinin mimarıyla, Türk basketbolunun çınarı olarak bilinen kulübe bu onuru ilk olarak bilinen adamla konuşmak istiyordu.
Eurohoops‘a konuşan gecenin adamı zaferin keyfiyle, şakayla karışık değerlendirdi: “Herhalde iyi bir şey bu, değil mi?” Tabii ki öyleydi ve böyle bir günü ilk kez yaşamıyordu Blatt. Görünüşe bakılırsa peşindeki gazetecilerden kurtulamadığı için ailesiyle başarısını kutlayamadığı son gün de olmayacak.
Bu kez Darüşşafaka Doğuş’un bir ölüm-kalım maçında, EuroLeague’in son haftasında hayatta kalarak EuroLeague’de son sekize kalmasının ne kadar büyük bir başarı olduğunu konuşmak için karşımdaydı.
“Öncelikle bu kulüp için büyük bir an bu. Bu takımın koçluğunu yapmayı bu kulübün vizyonu sebebiyle, profesyonel bir ekiple çalışma fırsatı sundukları için kabul ettim. İbrahim Kutluay ve Mithat Demirel gibi basketbol adamları en üst seviyede rekabetçi bir takım oluşturmak için neler yapılması gerektiğini anlamışlardı.
Blatt’in kariyeri buna benzer zafer anlarıyla dolu. EuroBasket 2007 ve 2014 EuroLeague’de sırasıyla Rusya ve Maccabi Tel Aviv‘le kazandığı şampiyonluklar Davud’un (ya da David’in) Calud’a karşı kazandığı, sürpriz şampiyonları başarıya taşıdığı anlardı. İkisinde de favori gösterilmeyen takımları finale getirmeyi ve büyük hedefe ulaştırmayı başarmıştı.
Rusya Milli Takımı’yla ülkenin basketbol tarihindeki tek madalyayı 2012 Olimpiyatları’nda bronzla getirmesini de unutmamalı.
Kupa koleksiyonunda İsrail’de Maccabi ve İtalya’da Benetton Treviso’yla bir düzineden fazla lig şampiyonluğu bulunan Blatt, 2015’te de LeBron James önderliğindeki Cleveland Cavaliers‘ı NBA Finalleri’ne taşıdı.
Darüşşafaka’yı EuroLeague playoff’larına taşımak böylesine görkemli başarılara ve kariyere sahip bir koç için çok büyük bir başarı sayılmayabilir ama birkaç yıl önce Türkiye basketbolunun ikinci kümesine düşmüş köklü bir ekibi Avrupa’nın zirvesinde yeniden iddialı getirip kulübün tarihinde yeni bir sayfa açmak, Avrupa’da her şeyi kazanmış bir koç için hala çok şey ifade ediyor.
“Bu geceki başarımız ne EuroLeague şampiyonluğuyla ne NBA Finalleri’ne çıkmakla kıyaslanamaz. Avrupa şampiyonluğu ya da Olimpiyat madalyası da buna kıyasla daha büyük onurlar. Ama Darüşşafaka için yeni bir geleneğin başlangıcı olması bakımından çok özel. Alıştığım başarılardan çok daha farklı. Her zaman benim için değerini koruyacak, yüzümü güldürecek bir an. Çünkü buraya gelmek için ne kadar emek verildiğini biliyorum.”
2010’da küme düşen Darüşşafaka birkaç yıl boyunca Türkiye’nin en üst kümesine dönmekte zorlanmıştı. Ekonomik dev Doğuş Grubu’nun kulübe yatırım yapmasıyla her şey değişti, takımın kaderi adeta baştan yazılmaya başladı.
Geçen sezon EuroLeague ilk sezonunu yaşayan Daçka önceki gece lig tarihinin en talepkar, rekabetçi ve zor olduğu düşünülen sezonunda playoff’lara kalmayı başardı.
“Biz burada devamlı olacak bir şey inşa etmeye çalışıyoruz. Kalıcı olmasını ve büyümesini istiyoruz. Çok önemli bir başarı çünkü uzun yıllar başarılar yaşayacak bir kulübün başarı geleneğinin başladığı noktada olabiliriz. Böyle şeyler, böyle gecelerde, önce bir EuroLeague playoff’uyla başlar.”
Blatt, Daçka’yı Avrupa’nın zirve turnuvasında çeyrek finale taşırken kıta basketboluna ters bir oyun tarzını benimsedi. Brad Wanamaker/Will Clybrun ikilisinin önderliğinde etkili skorerlerini birebirlerde savunmacılara baş başa bırakıp onların yaratıcı güçlerinden yararlanmayı tercih etti. Topu dolaştırmak yerine elindeki yetenekleri hücumda izole ederek verim almayı başardı.
Daçka’nın 14.3 asist ortalamayla EuroLeague’in en az sayı pası üreten takımı olması bir tesadüf ya da planın işlememesi sonucu gerçekleşmedi.
Ve sonunda plan işledi. Herhalde şu an en önemli olan da bu.
“Koçluk felsefeleri söz konusu olduğunda iki ekol bulunuyor. Bir taraf eldeki oyuncular kim, bulunduğunuz yer neresi olursa olsun belli ve tek bir koçluk mentalitesiyle takımın yönetilmesi gerektiğine inanıyor. Diğeriyse gereken felsefeye göre yöntemlerin değişmesi ve yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Bence ikisinden birine haklı ya da daha iyi demek mümkün değil. Ben de kendi stilimin tek başına doğru olduğunu söylemiyorum. Ama benim yolum bu. Elimizdeki kadroyla nasıl başarılı olacaksak, o şekilde oynuyoruz. Ve şimdiye kadar çok iyi çıkardık diyebilirim.”
Saat geç oluyor. Birazdan Volkswagen Arena’nın ışıkları kapanacak. Ama Blatt’e NBA’de oyuncuların dinlenmesiyle ilgili tartışmalarla alakalı ne düşündüğünü sormadan göndermek istemiyorum.
“Ben de bunu yapmış biri olarak ‘Kötüdür’ demem sorumsuzca olur. Diğer yandan NBA hayranlarının bu konuda daha iyi bir çözümü hak ettiğinin farkında olduğumu da söylemeliyim. Bir koç takımının ve oyuncularının iyiliği için ne yapması gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Ama NBA o kadar çok insan için öyle büyük bir endüstri ve önemli bir ürün ki… Bu endüstriyi daha da ileri götürmek konusunda herkese sorumluluk düşüyor. Oyuncular ve koçlar da bu anlamda ligin takipçilerine hizmet ediyor. Sonuçta koltukları onlar dolduruyor ve biletler için hatırı sayılır bir para ödüyorlar.”
NBA’dekiler halinden memnun mu? Bilemeyiz. Ama Darüşşafaka Doğuş’un playoff bileti almasının ardından yeşil-beyazlılar için salonu dolduranların yüzü gülüyordu.
Koç Blatt için de gece bitip arenanın ışıkları kapanırken en önemlisi buydu sanırız.