Fersu Deniz Yahyabeyoglu/ info@eurohoops.net
O bir şampiyon, Eurolig’deki en tecrübeli oyunculardan biri ve bir lider. Öyle çok yönlü bir oyuncu ki ihtiyaç duyulduğunda 2 ,3 ya da 4 numarada onu görevlendirebiliyorsunuz.
Evet bahsettiğimiz oyuncu Maccabi Tel Aviv’in lideri Devin Smith. Tecrübeli kanat oyuncusu geçen sezon Davit Blatt’ın oyun planındaki en önemli parçalardan biriyken bu sezon da halen Goodes’ın takımının lideri. Sahada Maccabi neye ihtiyaç duyarsa onu yapıyor, pas verebiliyor, şu atabiliyor, savunma yapabiliyor! O hem çok iyi bir yaratıcı hem de çok iyi bir bitirici.
Euroligdeki en zeki oyunculardan biriyle yaptığım bu değerli sohbette kendisi sorularımı detaylı ve sıcak bir şekilde cevapladı. Keyifli okumalar diliyorum.
– Şuanda top 16’nın en formda takımlarından birisiniz. Peki Maccabi’nin bu başarılı formunun sırrı sence nedir?
“Bence bunun sebebi bireyler olarak ve takım olarak her gün istikrarlı bir şekilde kendimizi geliştirmeye çalışmamız ve sadece daha bir takım olmaya odaklanmamız. Ayrıca her zaman teknik ekip tarafından her maça çok iyi hazırlanmamız da başarımızdaki önemli etkenlerden biri”.
– Takım kimyası şuanda çok iyi durumda ve herkes rolünü biliyor ama bence sen bu dişlinin en önemli parçasısın. Takımdaki rolünü nasıl tanımlarsın?
“Benim rolüm takımım neye ihtiyaç duyuyorsa o noktada devreye girip yardımcı olabilmek; sayı, ribaund, savunma… Ve tabiki iyi bir lider olarak herkesin konsantrasyonunu ve özgüvenini yüksek tutmaya çalışmak”.
– Sezon başında mükemmel bir şütör ve tecrübesi ile çok değerli bir oyuncu olan David Blu’yu kaybettiniz ama şuanda da elinizde Randle ve Alexander gibi yetenekli oyuncular var. Bu arada sessiz ve formsuz bir CSKA sezonunun ardından Pargo da şuanda çok formda. Maccabi’nin güçlü ve zayıf tarafları hakkında ne düşünüyorsun?
“Bizim en büyük gücümüz dengeli bir takım olmamız yani herkes takımın başarılı olabilmesi adına farklı yollardan destek sağlayabiliyor. Kenarda bizi her zaman doğru şekilde hazırlayan bir teknik ekibimiz var ve aynı şekilde her oyuncunun güçlü taraflarını kullanmayı, ön plana çıkarmayı çok iyi biliyorlar”.
– Peki Devin Michael Smith basketbol oynamaya nasıl başladı? Ve gençliğindeki idolün kimdi?
“Basketbol aileden geliyor. İki abim de bu sporla uğraşıyorlardı ve bu benim oyuna olan ilgimin en büyük sebebi oldu doğal olarak. Benim jenerasyonumdaki tüm diğer çocuklar gibi ben de bir Michael Jordan hayranıydım fakat yaşım ilerledikçe Ray Allen’ı gerçekten çok sevmeye başladım”.
– 2005 yılında draft edilmedin ve sonrasında İspanya 2.liginde Gipuzkoa forması giymeyi seçtin. Bu seçiminin arkasında neler vardı?
“Bu seçimi yaptım çünkü menajerim ligin ve takımın benim gelişimime yardımcı olacağını, süre alarak kalitemi göstermem adına daha uygun olduğunu düşünmüştü. Ayrıca o zamanlar İspanya 2.ligi gerçekten çok çekişmeli ve kaliteli bir ligdi”.
– Kariyerin boyunca birlikte sahada bulunmaktan en çok keyif aldığın takım arkadaşın kimdi?
“Marques Green. Onunla iki yıl beraber oynama fırsatı bulduk, 1 yıl Avellino’da ve 1 yıl da Fenerbahçe Ülker’de”.
– Geçen yıl David Blatt yönetiminde büyük bir süprize imza attınız. Bu sene yeni bir koçunuz var, Guy Goodes. Bir oyuncu bakış açısıyla sence iki koç arasındaki farklılıklar neler?
“Bana göre iki koç da aynı prensiplere değer veriyorlar ve üzerinde duruyorlardı; takım oyunu ve savunma. Guy da bu prensipleri kendisine teml edinerek işe başladı. Zaten oyunu çok iyi biliyor ve halen de kendini geliştirmek için sürekli çalışıyor”.
– 2008-09 sezonunda Türkiye’de Fenerbahçe Ülker forması giydin. O günden bu güne geçen 6 yılda Türk basketbolunun gelişimini nasıl değerlendiriyorsun?
“Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı Dünya Şampiyonası’ndan sonra bir çok Türk kulübü Avrupa kupalarında, basketbolun kulüpler düzeyindeki zirve noktasında daha yarışçı takımlar kurma amaçlarını gerçekleştirmeye başladı. Ve bu kupalarda oynadıkları basketbol bir çok kişiye Türk oyuncularının ne kadar kaliteli olduklarını da göstermiş oldu”.
– Hobilerin nelerdir, basketbol dışında neler yapıyorsun?
“Yemek yapmayı öğrenmeye çalışıyorum ve vaktimi ailemle geçiriyorum. En sevdiğim dizi The Wire ve favori filmim ise Coming to America (Amerika Rüyası)”.
– Kariyerinde en mutlu olduğun an?
“Tabiki geçen sene kazandığımız Eurolig şampiyonluğuydu”.
– Nisan ayında 32 yaşına gireceksin ve biliyorum ki halen formundasın ama yine de emeklilik planlarını sormadan edemeyeceğim?
“Oyunculuk kariyerimi noktaladıktan sonra koç olarak basketbol hayatıma devam etmek istiyorum”.