“Umarım onlar da benim gibi hissediyordur”

Nikos Varlas/ varlas@eurohoops.net

Avrupa basketbolu sürekli bir değişim içerisinde ve iki Eurolig şampiyonluğu bulunan CSKA Moskova forması giyen Kyle Hines aynı zamanda “undersize oyuncular çetesi”nin de önemli bir üyesi. Eski takımına, Olympiakos’a, karşı oynayacağı büyük maç öncesinde Pire’ye tekrar yaptığı dönüş sırasında Eurohoops’un ilettiği tüm soruları cevapladı kendisi.

Dünya genelinde oynanan basketbol büyük oyun kurucuların oyunu yönettiği ve söz sahibi olduğu bir dönem yaşıyor. Topun sahibi onlar, kararları onlar veriyor ve hücumda pota altı oyuncularının üretimini de onlar kontrol ediyor. Sürekli evrim geçiren Euroligde de bu kural aynen geçerli ki son Final Four’ların hepsi de zaten bu durumu onaylar nitelikte.

Asıl beklenmedik durum ise uzunların guardlar gibi koşabilmeleri, mobil olmalarıydı – ve neredeyse guardlarla aynı boydalar- ve onlar da kendi devrimlerini yaptılar bu şekilde. Pivotun sahadaki en uzun oyuncu olmasına gerek yok, yine aynı şekilde verimli olup maçın sonucu da direkt etkide bulunabilir.

Bu devrimin merkezinde de iki kez Eurolig şampiyonluğu yaşamış olan Kyle Hines var. Tabiki tek başına değil ama bir Spartan gibi oynuyor – oynadığı kolej takımının takma adı – ve o yeni trendin poster yüzü adeta. Undersized ama müthiş başarılı bir pivot.

Olympiakos’a rakip olarak ilk kez Yunanistan’a dönüşünden bir kaç saat önce, kalabalık ismini haykırırken, büyük geri dönüşü hakkında Eurohoops’un sorularını yanıtladı.

– Bence bu sezon geçtiğimiz sezona gore daha çok keyif alıyorsun, yanlış mı düşünüyorum?

“Bu rolümde kendimi daha iyi hissediyorum, şut atabiliyorum, oyunun daha çok içindeyim. Geçtiğimiz yıla bakarsak daha farklı bir takımız. Daha iyi bir takım kimyasına sahibiz. Bildiğiniz gibi yabancı bir oyuncu için kulübündeki ikinci senesi her zaman daha iyidir. Takıma ve ortama alışmış olursunuz”.

– Bildiğim bir oyuncu var iki Eurolig şampiyonluğu kazanmış, üstelik de bunu yeni takımındaki ilk senesinde ve hemen ardından ikinci senesinde tekrarlamış oyuncu. Fazla görülmeyen bir durum!

“Kimmiş?”

– Sen! Olymiakos’tayken.

“(Gülüşmeler) Eve ama bu standart bir durum değil”.

– Bu sezon CSKA’nın daha iyi bir takım olduğuna inanıyor musun?

“Sezon sonu göreceğiz. Bu bölümde herşey sonuçlara gore değerlendirilir. Bu sezon farklı rollerimiz daha net. Bazen sakatlıklardan dolayı daha dar rotasyonlarla oynamak zorunda kaldık ve bazı oyuncular normalden daha fazla şans buldular, takım havasının içerisine girdiler ve hazır durumdalar. CSKA her zaman büyük ve uzun oyunculara sahipti fakat bu sefer biraz daha küçüldük sanki, çoğunlukla “small ball” oynuyoruz, Avrupayı domine etmeye başlayan tarza biz de ayak uydurduk. Savunmada adam değişmelerde daha etkili oluyoruz ve aynı anda bir çok guardımızı sahaya sürebiliyoruz”.

– Maccabi Tel Aviv karşısında yarı finalde aldığınız mağlubiyeti sindirmeniz ne kadar zaman aldı? Sert bir darbeydi…

“Kaybetmek her zaman kötüdür. Benim için Final Four kariyerimde ilk mağlubiyetti. Diğer oyuncuların sevindiğini görüyorsunuz ama siz üzgünsünüz. Bu bana ekstra motivasyıon sağladı ve aynı şekilde CSKA’nın geri kalanına da. Detaylara artık daha fazla fokuslanıyoruz. 39.40 kala öndeydik… Bütün sezon boyunca buraya gelmek için çalışıyoruz. Şükürler olsun ki ilk iki Final Four’umda her şey mükemmeldi”.

– Üst üste 3. Final Four’unu oynadın. İlk ikisini kazanırken üçüncüsünü kaybettin. Birkaç kelimeyle duygularını alabilir miyiz?

“İlk ikisi için diyebileceğim tarif edilemez bir tattı. Milan’daki ise kötü bir tattı, aldatıcıydı”.

– Şuana kadar gördük ki CSKA karşısına gelen tüm basketbol stillerine adapte olabildi. Euroligi kazanabilmek için anahtar bu mudur?

“Evet bu önemli anahtarlardan biri. Maç 40 dakika. Bir sürü değişik durumla karşılaşabiliyorsunuz ve işin sırrı her zaman reaksiyon verebilecek şekilde hazır olabilmek. Uzunlar, guardlar, koçlar, herkes. Bu oyun anlık gelişmelerin ve reaksiyonların oyunu. Özellikle de bazen tek bir şutla sonucu belirlenebilen kupa maçlarından bahsediyorsak”.

– Koç olarak Ivkovic, Messina ve Itoudis ile çalıştın. Felsefeleri arasındaki farklar nelerdir?

“Messina’nın güçlü bir tavrı ve bakış açısı var basketbol adına. Büyük oyunculara koçluk etmiş bir basketbol adamı. Messina her şeyin kontrolü altında olmasını ister. Ivkovic ise savunmayı ve geçiş oyunlarını sever. O benim için bir öğretmen gibiydi. Itoudis ise farklı ve tanıdığım en zeki insanlardan biri. Oyunu gerçekten çok iyi biliyor. Detaylarla ilgilenmesi ve anlaması beni en çok etkileyen yönü”.

– Spanoulis ve Teodosic ile birlikte oynadın. Hangisi senin gibi bir pick&roll bitiricisine yardımcı olup daha fazla skor bulmasını sağlıyor?

“Bu zor bir soru! İkisi de diyebilirim. İkisi de çok zeki oyuncular. Milos’un saha görüşü ve pas yeteneği gerçekten müthiş. Vasilis de onun kadar efektif. Tüm savunmalara karşı sorun yaratabiliyor, yarattığı boş alanlar ve iç-dış tehditiyle. Bu iki oyuncu bana gore dünyadaki en yaratıcı ikili oyun liderleri. Milos saf ve mükemmel bir yetenek”.

– Aralarındaki farkı tek bir kelimeyle açıklayabilir misin?

“Milos olağan dışı bir yetenek. Billy sıradışı bir azme ve yeteneğe sahip”.

– Euroligde undersized uzunların marka olmasındaki en önemli sebeplerden biri sensin. Yakın gelecekte kim başarılı olacak, senin gibi oyuncular mı yoksa 2.10’luk dev pivotlar mı?

“Söylemem gerekiyor ki bu tarz uzunların yolunu açan ilk oyuncu Mike Batiste’ti. O bize yol gösterdi. Olympiakos’a gelecek olursam, onlar beni bu noktaya getiren takımdır. Basketbol değişiyor ve tabiî ki Avrupaya da yansımaları var. Artık guardlar ve tempolu basketbol daha ön planda. Geçmişe bakarsak, muhteşem pivotlar oyunu domine ediyordu Shaq ve Olajuwon gibi.

Basketboldaki en önemli pozisyondu. Şimdi bu değişti. Benim gibi oyuncular daha çok ortaya çıkmaya başladı çünkü biz guardların yarattığı tempoya ayak uydurabiliyoruz. Oyunun kendisi bu pozisyon için gereken ihtiyacı doğurdu. Ama tabiî ki kimse gelecekte ne olacağını bilemez. Örneğin Gasol kardeşlerin müthiş bir fiziği var ama aynı zamanda da üst düzey bir tekniğe sahipler. Harika işler başarıyorlar”.

– İstanbul’da yaptığınız geri dönüş Olympiakos’un kaderini değiştirdi. İki yıl sonra sen de bu şekilde mi hissediyorsun ve Olympiakos senin de kaderini değiştirdi mi?

“Kim bilebilirdi ki? Kimse tahmin edemezdi! Bir çok spor içerikli filmde favori olmayan takımların sonunda kazanabildiğini gördük. O gece benim kariyerimin zirve noktasıydı. Sporu sevmemizdeki en büyük nedenlerden biri bu zaten. O geri dönüş müthiş geçirdiğimiz sezonun da bir özetiydi aslında ve eğer nasıl başladığımızı düşünürsek bir Hollywood hikayesi gibi olduğunu göreceğiz. Ama gerçekti! Savaşmaya Ağustos’tan itibaren başlamıştık, bir çok insan sormaya başlamıştı – ve yaptık da – top 16 yapabilecekler mi? Sorunun ikinci kısmına gelirsek, aynen böyle hissediyorum. Olympiakos benim kaderimi değiştiren takımdı. Söylediğim gibi kariyerimin en iyi ve mutlu günlerini orada geçirdim”.

– O filmde tarih yazılmadan önceki son dokunuş sana aitti. O son dokunuş dünyadaki en güzel kadına dokunmaktan bile özel miydi?

“Şuana kadar evet hayatımın dokunuşuydu! Halen o finalde topun kimde olduğunu bilmiyorum. Londra finalinde top Pero Antic’deydi. Umarım Olympiakos başkanları bunu biliyordur”.

– SEF’e geri dönüşün hakkında ne diyorsun, aklına ilk gelen nedir? Geçen yaz Olympiakos’un seni tekrar istediği söylentileri vardı ama senin bir kontratın vardı. Geri döner miydin?

“Dürüst olmak gerekirse bunu henüz düşünmedim. Yaşadığım ve tecrübe ettiğim durumlardan çok şey öğrendim. Şuanda yaptığım işe %100 konsantre durumdayım. Şuan bu tarz şeyleri düşünmek için erken”.

– Bu yaz serbest kalacağın için bu soruyu iletmem gerekliydi. Ayrıca biliyoruz ki CSKA istediği oyuncuları her zaman elinde tutar.

“Anlıyorum ama şuanda buna verebilecek bir cevabım yok. Genel olarak konuşursak hayat her zaman süprizlerle doludur. Aynı şey basketbol için de geçerli. Asla asla dememelisiniz. Şuanda CSKA ile kupalar ve şampiyonluklar kazanabilmek adına kendimi adamış durumdayım, bize büyük hedefleri olan mükemmel bir takımız”.

– Geri dönüşün olacak gece hakkında ne düşünüyorsun Kyle?

“Soyunma odalarını karıştırmaktan korkuyorum! Benim için değişik bir maç olacak. Neler yaşadığımı düşününce geri dönüş hakkında kendimi garip ve ilginç hissediyorum”.

– Seyircilerin nasıl reaksiyon vermesini bekliyorsun peki?

“Dürüst olmak gerekirse onlardan ne beklemem gerektiğini ve nasıl davranacaklarını bilmiyorum! Olympiakos kulübüne ve taraftarlarına bana sağladıkları şeyler için minnetarım. Umarım onlar da benim gibi hissediyordur. Benim için ve ailem için çok değerli duygular bunlar.Papanikolaou’nun Barcelona formasıyle geri dönüşünü ve seyircilerin reaksiyonlarını hatırlıyorum. Isınırken ortama adapte olmaya çalışacağım, ben bir profesyonelim ve takımım adına mücadele etmek benim tek görevim”.

– Final Four hakkındaki tahminlerin?

“Şuanda ligdeki duruma baktığımda çok zor bir soru olduğunu düşünüyorum. Ben hem favori olan hem de favori karşısında olan taraf oldum. Tabiki takımım CSKA’yı sayabilirim. Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes’te kaliteli takımlar ve iyi koçlara sahipler. Real ve Barcelona zaten her zaman şampiyonluk adayı konumundalar. Ve tabiki Olympiakos ve Panathinaikos var. İki takımın da gelenekleri ve kaliteleri her zaman adaylar arasında olmalarını sağlıyor. Bu arada geçen sene şampiyonluk adayları arasında Maccabi’yi hiç saymış mıydık?”

– En iyi beş ve MVP?

“Beş oyuncudan çok daha fazlası var! Takımımdan Milos, Weems, De Colo. Vorontsevich ve Kaun’u da en iyi uzunlar arasında sayabiliriz. Spanoulis ve Diamantidis her zaman zirvedeler tıpkı Tomic, Rodriguez, Fernandez gibi ve durmadan atan Goudelock. Herşeyden once bir Eurolig hayranıyım bu nedenle karar vermem çok zor”.

– Peki MVP?

“Oyum Milos’tan yana”.

– Artık NBA’de her yıl artan sayıda Avrupalı yıldız görmeye başladık. Sence yakın gelecekte hangi oyuncular takımlarının yıldızları olup All Star seçilebilecekler?

“Avrupalılar NBA’de yer almaya başladı çünkü tecrübeliler, basketbolun temelleri çok iyi ve bazıları fark yaratabileceklerini kanıtladılar. Ayrıca henüz Avrupa sahnesinde bile izlemediğimiz ama NBA’de yıldız adayı olan oyuncular da var. Bu noktada ben de Kobe Bryant’in bakış açısına katılıyorum.

Antetokonmpo harika bir oyuncu olabilir. Kardeşi Thanasis’i de tanıyorum ve onunla Yunanistan’da oynadığımız dönemde Giannis hakkında da konuşmuştuk, yani onu tanıyorum. Onu izlemek heyecan verici. Bu çocuğun inanılmaz yetenekleri var. Potansiyelinin ne olduğuna, nasıl bir oyuncu olabileceğine ve ligde hangi pozisyonda oynayabileceğinin yeni yeni farkına varıyor. İnanıyorum ki Thanasis de yakın zamanda büyük bir adım atarak NBA’de kendisine yer bulabilecek.

Büyük bir yeteneğe sahip olan ve basketbolunu daha şimdiden olgunlaştırmış olan bir diğer oyuncu da tabiî ki Anadolu Efes’li Dario Saric. Eminim NBA’de forma giyecek ve hayli dikkat çekici bir kariyeri olacak. Fenerbahçe Ülker’li Bogdanovic’in de çalışmalarına doğru yolda devam ederse NBA’de mücadele edebilecek bir yeteneğe sahip olduğunu düşünüyorum. Fazla izleme şansım olmasa da Hezonja hakkında da aynı düşüncelere sahibim. Çok atletik bir oyuncu ve NBA’de mücadele edebilmek adına doğru basketbol paketine sahip”.

Related Post