By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
NBA’de son yıllardaki kadar büyük hamleler olmasa da yine de oldukça yoğun geçen bir transfer dönemi gerçekleşiyor. Pandeminin de etkisiyle sezonun bitiminden oldukça kısa bir süre sonra gerçekleşen bu transfer piyasası doğal olarak diğerlerinden çok daha farklıydı.
Takımlar, gelirlerindeki büyük düşüşleri göz önüne alarak hamlelerini yapmadan önce her zamankinden daha çok ince eleyip sık dokudular. Öyle ki diğer zamanların aksine serbest oyuncu piyasası başlar başlamaz peşi sıra imzalar gelmedi. Ancak her zaman olduğu gibi bazı takımlar bu transfer döneminde oldukça güçlendi bazılarıysa zarar gördü. Biz de yaz dönemi hamlelerini inceleyeceğimiz yazı dizimizin ikincisinde kaybeden takımlara bakacağız.
Milwaukee Bucks‘ı bu listeye alıp almamak konusunda epey kararsız kaldık aslına bakarsanız zira bu sezon arasında yaptıkları hamleler onları pek de güçsüzleştirmiş sayılmaz ancak uzun vadeli tabloya baktığımız zaman Bucks, pek de akıl kârı işler yapmadı.
Playoffta yaşanan hayal kırıklığı sonrası Bucks’ta tek gündem Giannis Antetokounmpo’yu kadroda tutmak için bir hamle yapılıp yapılamayacağı konusuydu. Neticede Bucks, belki de takas piyasasının ilk bombasını patlatma iddiası ile gündeme geldi: Sacramento Kings ile olan sözleşmesinin sonunda sınırlı serbest kalan Bogdan Bogdanovic, sign & trade yolu ile Bucks’ın yolunu tutacaktı.
Bogdanovic, Bucks’ı doğrudan şampiyonluğun favorisi yapar mıydı? Elbette hayır. Fakat bence bu hamlenin parkeden çok masada etkisi olacaktı. Giannis, sezon bittikten sonra yaptığı her açıklamada takımının bir hamle yapmasını beklediğini dile getirdi ve bu hamle de Bucks’ın mevcut piyasada belki de yapabileceği en iyi işti. Fakat amiyane tabirle Bucks, bu hamleyi eline yüzüne bulaştırdı.
Bogdanovic ile anlaşmadan atılan takas adımları ellerinde patladı ve neticede Sırp yıldızın yeni takımı, Atlanta Hawks oldu. Giannis için de Bucks, büyük bir hamle yapmamış oldu.
Bu da yetmezmiş gibi inanılması güç bir yönetim beceriksizliği sergileyen Bucks yönetimi, elinde tuttuğu oyunculara da verebileceği düşük ücretlere rağmen farklı bürokratik hatalar yüzünden yüksek maaşlar vererek 2021 yazında da önemli bir esneklik kaybına uğradı. Kadrolarına D.J. Augustin, Torrey Craig ve Bobby Portis eklemelerinde bulundular. Bu hamleler ise kötü olarak göze çarpmıyor. Bu sebeple Bucks, listemizin en küçük kaybedeni.
Aslına bakılırsa Toronto Raptors, kadro kalitesi anlamında sezon arasının en büyük kaybedenlerinden biri fakat onların kaybı, diğer takımların aksine ellerinde pek de yapacak bir şey olmadığı için yaşanmış kayıplar.
Maaş bütçesinde Marc Gasol ve Serge Ibaka’nın dev kontratlarına yer açma imkanı düşük olan Raptors, kadrosunun en kilit isimlerinden Fred VanVleet ile sözleşme uzattı ve fakat önceki yıl şampiyon olan kadronun çekirdeğinde önemli bir zayıflama da meydana gelmiş oldu bu hamleler neticesinde.
Aron Baynes, Deandre Bembry, Alex Len ve Chris Boucher, Raptors’ın bu yaz yaptığı diğer hamleler oldu fakat bu anlamda Raptors kadrosunun güçlendiğini söylemek çok zor. Raptors kadrosunda Kyle Lowry, VanVleet ve Pascal Siakam, Raptors’ın kaliteli elleri ancak bu oyuncuların Raptors’ın son yıllardaki istikrarlı başarısını sürdürmeleri çok da mümkün gözükmüyor.
Raptors’ın dertlerine çözüm bulması zaman alacak.
Pistons bu yaz tam olarak ne yaptı? Eurohoops editörü Arma Kaynar, onlarla ilgili şu ifadeleri kullandı:
Detroit Pistons, aslına bakarsanız draft gecesini fena geçirmemişti. Killian Hayes, Isaiah Stewart ve Saddiq Bey gibi önemli genç yetenekleri kadrosuna katan Pistons, geçtiğimiz yıllarda rekabetçi olmakla yeniden yapılanma arasına sıkışmış bir takım görüntüsü çiziyordu. Ki bu nokta genellikle NBA takımları için arafta kalmak gibi görülür.
Blake Griffin gibi sağlığı soru işareti olan bir yıldıza sahip olan takımın bir an önce yeniden yapılanma hareketine başlaması gerektiği algısı vardı. Bu seçimler de Detroit ekibinin geleceğine dair umutlarını bir nebze de olsa arttırmıştı. Ancak transfer döneminde yaşananlar bu algının en azından çok da çabuk hayata dökülmeyeceğini herkese gösterdi.
Transfer dönemi başlarken de Pistons adına umut sahibi olmak için bazı sebepler vardı. En basitinden Pistons, lig genelinde en çok maaş boşluğu olan takımlardan birisi Detroit’ti. Pistons’ın transfer dönemi başlarken en büyük önceliği olarak sınırlı serbest kalan Christian Wood’u kadroda tutmak görülüyordu. Wood’u kadroda tutmak bir yana takıma çoğu basketbolseverin pek de anlam veremediği eklemeler yaptılar. Mason Plumlee ve Jahlil Okafor gibi günümüz NBA’inin uzağında isimleri kadroya eklediler.
Pistons’ın geçen sene de çok sağlıklı bir çekirdeğe sahip olduğunu söyleyemeyiz. Ancak karşılarına yeniden yapılanmaya girip doğru eklemeler yapmak adına fena olmayan bir fırsat çıkmıştı. Transfer döneminde yaptıkları eklemelerle birlikte sadece yeniden yapılanma projesine iyi başlama fırsatını kaçırmakla kalmadılar rekabetçi olmaktan uzak, dengesiz bir kadro kurdular. Önümüzdeki sezon Griffin’in de önceki yıllardaki gibi sakatlık sorunları yaşaması durumunda Pistons, iddialı bir ekip olmanın çok uzağında kalacak gibi gözüküyor.
Mevcut tabloda Houston Rockets, sanıldığı kadar büyük bir kaybeden gibi gözükmüyor fakat ne yaptıklarını anlamak çok kolay değil aslına bakarsanız. Öncelikle takımın yıldızları Russell Westbrook ve James Harden’ın takımın geleceğinden emin olmadıklarına dair çıkan haberleri Westbrook’un takas talebi takip etti.
Daha sonrasında James Harden’ın da takımdan ayrılıp Brooklyn Nets‘e gitmek istediğine dair haberler okuduk. Şimdilik bu iddiaların hiçbiri resmiyet kazanmadı ancak Rockets’ın Robert Covington’ı takasla göndermiş olması bile bu yaz güç kaybettiklerine dalalet. Buna karşılık DeMarcus Cousins gibi önemli bir hamleyi kelepir bir kontratla yaptılar ancak Cousins, son üç sezonda o kadar az kalabildi ki sahada, ne verebileceği muğlak.
Covington ise ligin en iyi 3-and-D forvetlerinden biri ve Rockets’ın da bir şampiyonluk umudu varsa bu konuda en büyük silahlarından biriydi. Dahası en azından şu anki görüntüde Westbrook ile Harden’ın da takımda kalması, kalsalar bile uygun bir takım kimyasının olması çok kolay gözükmüyor.
Houston Rockets, sezon açılana kadar nasıl hamleler yapacak bilinmez ancak büyük bir sürpriz olmazsa sezona kaybeden takımlardan biri olarak girecekler.
Charlotte Hornets, hâli hazırda NBA’in en iyi yönetilen organizasayonu değil. Michael Jordan, sahadaki becerilerinin onda birini yöneticilik kariyerine yansıtabilmiş olsa Hornets için bambaşka şeyler konuşuyor olabilirdik fakat mevcut tabloda onlarla ilgili insanlara keyif verecek bir şeyler söylemek çok zor.
Hornets’ın Fransız oyuncusu Nicolas Batum’a 2016 yazında verdiği dev kontrat, bir süredir en çok eleştirilen kontratlardan biriydi. Nihayet 2020-21 sezonu sonunda biteceği için Hornets’ın önemli bir esnekliğe sahip olacağı düşünülürken daha kötü bir hamle yapmayı başardılar.
Önce Russell Westbrook’un ismi Hornets ile anıldı, ki burada da büyük bir hatanın eşiğinden dönülmüş olabilir. Kariyeri boyunca atletizmi ve patlayıcılığına dayalı oyunu ile fark yaratan Westbrook’un yaşı giderek ilerliyor ve hâli hazırda yüksek olmayan verimliliği her geçen gün daha da düşüyor. Dolayısıyla onun üç yıllık 130 milyon dolara yakın kontratını üstlenmek, NBA’de akılbali hiçbir takımın yapmaması gereken bir hamle.
Tam bunu yapmadılar diye sevinilirken Hornets, daha beterini yaptı. Boston Celtics‘e gittiği günden bu yana yaşadığı sakatlıklar yüzünden değeri her gün düşen Gordon Hayward’a dört yıl için 120 milyon dolar bağladı Hornets. Hatırlatalım, Hayward şu anda 30 yaşında ve bu kontrat bittiğinde 34 yaşında olacak. Son üç sezondur verimi dibe vurmuş bir oyuncudan söz ediyoruz. Hornets için bir şeylerin değişmesine daha çok var gibi gözüküyor.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!