By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
NBA’de son yıllardaki kadar büyük hamleler olmasa da yine de oldukça yoğun geçen bir transfer dönemi gerçekleşiyor.
Takımlar, maaş bütçelerinde çok yer olmamasının da etkisiyle önceki yıllarda gördüğümüz kadar büyük kontratlara imza atmadılar. Öyle ki diğer zamanların aksine serbest oyuncu piyasası başlar başlamaz peşi sıra imzalar gelmedi. Ancak her zaman olduğu gibi bazı takımlar bu transfer döneminde oldukça güçlendi bazılarıysa zarar gördü. Biz de yaz dönemi hamlelerini inceleyeceğimiz yazı dizimizin ilkinde kazanan takımlara ve oyunculara bakacağız.
Miami Heat
Miami Heat, serbest oyuncu pazarından en çok güçlenerek çıkan takımlardan birisi oldu. Toronto Raptors ile gerçekleştirdiği sign and trade ile Kyle Lowry’yi kadrosuna katan Heat, aynı zamanda Milwaukee Bucks ile şampiyonluk sevinci yaşayan P.J. Tucker gibi önemli bir ismi daha takıma ekledi.
Daha sonra Markieff Morris’i de transfer eden Heat, takımın süper yıldızı Jimmy Butler’ın sözleşmesini 4 yıl 184 milyon dolar karşılığında uzatırken kadro çekirdeğinin önemli isimlerinden birisi olan Duncan Robinson’a da 5 yıllık bir kontrat verdi.
Geçtiğimiz yıl Heat’in en büyük zaafı olarak kısa rotasyonundaki oyunculardan düzenli olarak yaratıcılık noktasında verim alamaması ve dış şut istikrarı yer alıyordu. Kyle Lowry eklemesiyle bu soruna büyük ölçüde çözüm bulan Miami ekibi, kariyerleri boyunca %35 ve %34’lük üç sayı isabet oranı tutturan P.J. Tucker ile Morris eklemeleriyle de bu soruna çözüm bulmaya çalıştı. Bu iki ismin özellikle savunmada yapacağı katkıları da göz ardı etmemek gerekiyor.
Doğu Konferansı’nın en sert ekiplerinden birisi olan ve 2020 yılında NBA Finaline kadar uzanan Miami, önümüzdeki yıl da konferansının en ciddi final adaylarından birisi olacak gibi gözüküyor.
Washington Wizards
Washington Wizards, yaz dönemine çok büyük soru işaretleriyle giriyordu. Takımın yıldızı Bradley Beal’ın takasını isteyebileceği dedikoduları hiç olmadığı kadar yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştı.
Bu noktada Wizards’ın yaz dönemindeki ilk hamlesi Russell Westbrook’u Los Angeles Lakers’a yollayarak kadroya Kyle Kuzma, Montrezl Harrell ve Kentavious Caldwell-Pope’u katmak oldu.
Bu isimlerin doğru roller verildiğinde gayet iyi yan parçalar olabileceği ortada. Westbrook gibi özellikle play-off’larda takımın tavanını zaman zaman kısıtlayabilen bir oyuncu ile yollarını böyle parçaları kadroya katarak ayırmanın Wizards için bir kazanım olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii ki bunu söyleyebilmemizde Washington ekibinin yaptığı sonraki hamlenin çok büyük payı var.
Wizards, yaz döneminin en önemli eklemesi olarak geçen sezon sakatlığı sebebiyle sadece 3 maç oynayabilen Brooklyn Nets’in oyun kurucusu Spencer Dinwiddie’yi kadrosuna ekledi. Dinwiddie’nin yaşadığı çapraz bağ sakatlığından sonra nasıl bir performans göstereceği tabii ki soru işareti. Ancak Dinwiddie’nin sağlıklı şekilde oynadığı son sezonunda 20.6 sayı – 6.8 asist ortalamaları yakalayan bir oyuncu olduğunu unutmamak gerekiyor.
Dinwiddie eklemesiyle birlikte Wizards’ın saha içinde geçen sezona kıyasla çok daha net bir hiyerarşiye sahip olacağı da ortada. Yan parçaların da eklenmesiyle Wizards, en azından kısa vadede Beal’ı tatmin edebilecek bir kadro kurmak adına yaz döneminde elinden geleni yapmış gibi gözüküyor.
Los Angeles Lakers
2020 sezonunu şampiyon olarak tamamladıktan sonra Los Angeles Lakers’ın geride bıraktığımız sezonda en hafif tabirle hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz. Los Angeles ekibinin bir önceki yaz döneminde LeBron James’in üzerindeki oyun kurucu yükünü hafifletmek için oynadığı Dennis Schroder kumarı, tutmadı. James ve Davis’in sezon boyunca yaşadığı sakatlıklar da Lakers’ın sezonu play-off ilk turunda noktalamasına sebep oldu.
2 süperstarının üzerindeki yükü azaltmak için yaz dönemine Russell Westbrook takasıyla giren Lakers, yeni büyük üçlüsünü kurmuş oldu. Westbrook ve James gibi 2 dış yaratıcıya sahip olan Lakers’ın fonksiyonel bir hücuma sahip olabilmesi için bu isimlerin yanına mümkün olduğu kadar şut tehdidi eklemesi gerekiyordu. Los Angeles ekibi de serbest oyuncu pazarının açıldığı ilk andan itibaren bu ihtiyacını karşılamak için elinden geleni yaptı.
Carmelo Anthony, Trevor Ariza, Wayne Ellington, Kent Bazemore, Kendrick Nunn gibi isimleri kadrosuna ekleyen Los Angeles ekibi, özellikle hücum tarafında kadro yapısının getirdiği soru işaretlerine kağıt üzerinde cevap vermiş gibi gözüküyor.
Geride bıraktığımız 2 yılda Lakers’ın başarılı olduğu dönemlerdeki en büyük silahı koç Frank Vogel’ın yarattığı savunma kimliğiydi. Alex Caruso ve Kentavios Caldwell-Pope gibi isimleri kaybetmeleri savunma güçlerine zarar vermiş olsa da son şampiyonluk kadrosunda bulunan Dwight Howard’ın takıma dönmüş olması önemli bir ekleme.
Los Angeles ekibi, savunmada geçen sezonlara göre geri adım atmış gibi gözükse de hücum potansiyelini önemli bir ölçüde yükseltti ve belki de en önemlisi 36 yaşındaki yıldızı LeBron James’in normal sezondaki yükünü azaltabilmek adına çok önemli adımlar attı.