by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Eski NBA oyuncusu Marcin Gortat, HoopsHype’tan Cyro Asseo de Choch ile uzun bir röportaj gerçekleştirdi ve draftta 57. sıradan seçilmekten ligde kalıcı bir oyuncu olmaya giden yolculuğunu anlattı.
12 yıl boyunca NBA’de forma giyen Gortat, eski koçları ve takım arkadaşları hakkında hikayeler paylaşırken NBA’deki zorluklara da değindi.
Gortat, ABD’de bir kolejde forma giymek yerine Almanya Ligi’nde domine ederek NBA’in yolunu tutmuştu. Tecrübeli isim ilk olarak bu kararını bugün de aynı şekilde mi verirdi, onu anlattı ve koçu Sasa Obradovic‘in kendisine ifade ettiklerine değindi:
“Evet, aynı şeyi yapardım, aynı şekilde yapardım. En önemlisi yine aynı koçu seçerdim: Sasa Obradovic. Onunla çalışmaktan çok keyif alırdım. Nereye giderse oraya giderdim. Benim kariyerimde onun büyük önemi var. Beni bir basketbolcu yapan o. Sıfırdan karakterimi oluşturan o. Bugün beni ben yapan o. Ondan çok fazla şey öğrendim.
Almanya Ligi’nden çok fazla şey öğrendim diyemeyeceğim. İyi, güçlü bir ligdi ve şu anda daha da güçlü. Fakat beni basketbolcu yapan isim Sasa Obradovic’ti, kariyerime en büyük dokunuşu o yaptı.”
Gortat, NBA’deki koçlarından Doc Rivers için ise aynısını düşünmüyor. Rivers’ın kararlarına asla güvenemediğini söyleyen Gortat, onunla geçirdiği zamanı kariyerinin en iyi dönemlerinden biri olarak öne çıkaramıyor.
Uzun NBA kariyeri boyunca pek çok Avrupalı oyuncuyla takım arkadaşlığı yapan ve tanışan Gortat, bu isimlerle aralarındaki bağa değindi:
“Kültürlerimiz benziyor. Değerlerimiz, kültürlerimiz, şakalarımız benziyor ve bizi biz yapan bunlar. Belli bir sorunu aynı anda görebiliyoruz. Örnek vereyim… Takımdan biri soyunma odasına altından dişleriyle, ışıldayan elmaslarıyla girip her yere gülücük dağıtsa herkes bunu normal bulur. Fakat ben, Jan Vesely ya da Tomas Satoransky ‘Bu ne? Bu adam palyaçoya benziyor. Altından dişleri var, çok saçma’ diye düşünürüz.
Bir de Afrikalı-Amerikalı bir koçun torba gibi kıyafetlerle içeri girdiğini düşün. Benim o an aklımdan takım elbisesi yerine patates torbası olduğu geçiyor. Ona bakıyoruz ve ‘Bu ne lan? Bu kadar malzemeden üç takım elbise çıkardı, neden bunu yaptınız? İçinde aptal gibi gözüküyorsun.’ şeklinde cümleler geçiyor.
Biz bu farklılıkları görüyoruz. Avrupalılar olarak pek çok şeyi aynı yönde algılıyoruz.”
Ayrıca Gortat, kariyeri boyunca savunmakta en çok zorlandığı oyuncuları seçti:
“Dwight Howard ve DeMarcus Cousins. Evet, Dwight ve DeMarcus en zorlarıydı. DeMarcus zordu çünkü hem çok yetenekliydi hem de delifişek bir oyunu vardı. Dwight’ın da fizikselliği ve eşsiz atletizmi… O saçma sapan gücü çok fazla geliyordu.”
Gortat aynı zamanda 2007-10 yılları arasında Orlando Magic forması giyerken Howard ile beraber yaptığı antrenmanları hatırladı:
“Aman Tanrım… Kabus gibiydi. Dwight ile maçta uğraşmak ile antrenmanda uğraşmak bambaşka şeylerdi. Bazı antrenmanlarda neredeyse yüzünün ortasına yumruk atacaktım. O kadar sinirleniyordum ki sakinliğimi kaybedecek raddeye geliyordum.
Her antrenmanda bir yerlerim kanıyordu. Dudağım, dişim, ellerim zarar görüyordu. Hala Dwight’ın bende bıraktığı izler duruyor. Tırnaklarını hiç kesmiyordu. Of… Her seferinde kanatıyordu.
Antrenmanda düdük çalınmadığı için her Dwight faul yaptığında ‘Hadi ama beyler, bu fauldü’ derdim. Dwight da sürekli ‘Marcin, NBA’deki en kötü hakem sensin’ derdi. Sağ ol ya. Ben de ona yumruk atacağım o zaman. Basketbol diye bir şey kalmıyordu. Gerçekten de parkede gangsta gibi k*çına tekmeyi basacaktım. Üzerine atlayacaktım. Dövecektim çünkü o zamanlar işler öyleydi.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!