by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
NBA’de normal sezonun ilk çeyreğini geride bıraktık. Şu ana kadar doğu konferansında Cleveland Cavaliers ve Boston Celtics‘in diğer takımlardan ayrıldığı, batı konferansıda ise OKC Thunder lider olsa da çok çetin bir rekabete sahne olan bir ilk bölümü geride bıraktık.
Çok bariz favorinin olmadığı, her takımın doğru zamanda doğru formu yakalayarak başarıya ulaşabileceği playofflar çok daha büyük çekişmelere, yakın çarpışmalara sahne olur. Bu sezon da özellikle Batı Konferansı’nda bizi böyle bir playoff bekliyor gibi gözüküyor. Peki ya bu kadar yakın seviyede takımı güçlerine göre sıralamaya kalkışırsak sonuç ne olur? Gelin hep beraber inceleyelim.
1-Boston Celtics:
Geçtiğimiz sezonun şampiyonu Celtics, Jayson Tatum ve Jaylen Brown liderliğine normal sezonun ilk bölümünde Payton Pritchard’dan aldığı beklenti üstü katkıyla da güçlü performansını sürdürüyor. Üç sayılık atışlardaki etkinlikleri ve derin kadrolarıyla Doğu Konferansı’nda Cleveland Cavaliers‘ın arkasından ikinci sırada yer alan Celtics, Kristaps Porzingis’in de sakatlıktan dönüşüyle şampiyonluğun en ciddi adayı konumunda.
2-Oklahoma City Thunder:
Chet Holmgren’in sakatlığına rağmen, ligin en iyi savunma takımı olarak dikkat çekiyorlar. Shai Gilgeous-Alexander’ın liderliği ve Jalen Williams’ın seviye atlayan performansıyla Batı Konferansı’nın zirvesinde yer alan Thunder, Isaiah Hartenstein ve Alex Caruso’nun da takıma iyice alışmasıyla birlikte Batı Konferansı yarı finallerinden daha ileriye gidebileceğini şimdiden gösterdi.
3-Cleveland Cavaliers:
Sezona rekor bir galibiyet galibiyet serisiyle başlayan Cleveland Cavaliers’ta yeni koç Kenny Atkinson’ın dokunuşları net şekilde gözüküyor. Bu dokunuşların en bariz gözüktüğü oyuncu olan Evan Mobley, özellikle hücumda çok ciddi bir seviye atladı ve bunu geçtiğimiz günlerde 41 sayıyla kariyer rekorunu kırarak da gösterdi. Sezonun ilk kısmının performans olarak en iyi takımı olan ve Celtics’in 1.5 maç önünde Doğu Konferansı’nın lideri olan Cavaliers’ın tavanını normal sezondaki oyunlarını play-off’a ne kadar taşıyabildiği belirleyecek.
4-Dallas Mavericks:
Sezona girerken çok iyi bir görüntü çizmeyen Dallas Mavericks, son dönemde ciddi bir form yakalamış durumda. Son 12 maçının 11’ini kazanan Mavericks, daha da etkileyici şekilde bu galibiyetlerin beşini Luka Doncic’in sakatlığı sebebiyle takımdan ayrı olduğu dönemde kaydetti. Doncic ve Irving dışında PJ Washington, Klay Thompson, Spencer Dinwiddie, Naji Marshall gibi isimlerden skor katkısı alan Mavericks, Daniel Gafford ve Dereck Lively’nin yıldırıcı çember savunmasıyla birlikte ligin en formda takımlarından biri konumunda.
5- New York Knicks
Tıpkı Dallas Mavericks gibi New York Knicks de sezona pek parlak bir giriş yapamadı. Özellikle yaz döneminde kadroya Karl-Anthony Towns ve Mikal Bridges gibi isimleri kattıktan sonra New York ekibi için beklenti çok daha yüksekti.
New York, bu beklentileri yavaş yavaş karşılaşamaya başladı gibi gözüküyor. Tom Thibodaeu takımlarından görmeye alışmak olmadığımız şekilde savunma verimliliğinde ligin alt sıralarında yer alsalar da 100 pozisyon başına 121.6 sayı üreterek ciddi bir momentum yakalamış durumdalar ve son 12 maçlarının dokuzunu kazandılar.
6- Orlando Magic
Sezonun ilk kısmındaki en şanssız takımlardan biri Orlando Magic. Sezona çok iyi bir başlangıç yaptıktan sonra Paolo Banchero’nun sakatlanmasıyla birlikte Magic’in Doğu Konferansı’nda alt sıralara doğru inmesi bekleniyordu. Fakat bu dönemde oynadıkları 14 maçın 11’ini kazanan Magic, Cavaliers ve Celtics‘in ardından konferansın üçüncü sırasına demir atmıştı. Özellikle Fanz Wagner’in Banchero’nun yokluğundaki performansı göz dolduruyordu.
Ancak geçtiğimiz günlerde Franz Wagner’in de karnından sakatlanması ve önümüzdeki en az dört haftayı kaçıracak Magic için çok kötü bir haber oldu. İyi haber ise Banchero’nun dönmesine en fazla 1-2 haftalık bir dönem kaldı. Magic, bu dönemi görece sıkıntısız geçerse All-Star arasına doğru tekrar tam kadro haline gelebilir.
7-Golden State Warriors
Sezona özellikle Buddy Hield’ın çok iyi şut performansıyla birlikte çok iddialı bir başlangıç yapan Golden State Warriors, Stephen Curry’nin sakatlığının ardından bir dönem sallansa da yıldız oyun kurucusunun dönüşüyle birlikte tekrar vites yükseltti.
Warriors‘ın sezonu için belirleyici olan faktörlerden biri de Jonathan Kuminga’nın performansı olacak. Geçtiğimiz günlerde Rockets karşısında 33 sayıyla kariyer rekorunu kıran Kuminga, son yıllarda beklenen sıçramayı yaparak performansını bu seviyeye yakın bir noktada devam ettirebilirse Warriors batı konferansında çok daha ciddi bir aktör haline gelecektir.
8-Houston Rockets
NBA genelinde sezonun en tatlı sürprizlerinden biri belki de Houston Rockets‘ın şu ana kadar gösterdiği performans oldu. Milli basketbolcumuz Alperen Şengün’ün yanı sıra Jalen Green, Amen Thompson, Tari Eason gibi genç ve potansiyelli oyunculara sahip olan Rockets’ın sezon başında ilk çeyreği konferansın üçüncü sırada geçmesini kimse beklemiyordu.
Ime Udoka önerliğinde özellikle savunmada ciddi bir seviye atlayan Houston Rockets, bu şekilde oynamaya devam ederse temsilcimiz Alperen Şengün için de All-Star’ın kapıları açılacak gibi gözüküyor.
9-Memphis Grizzlies
Geçen sezon Ja Morant’in aldığı ceza ve yaşadığı sakatlık sebebiyle sadece dokuz maçta oynayabilmesinin ardından Memphis Grizzlies play-offları kaçırmıştı. Bu sezon görece daha sağlıklı bir kadroya sahip olan Grizzlies, sezonun ilk kısmında basketbolseverlerin onların potansiyeline neden hayran olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Ja Morant’in yanı sıra kadrosunda Jaren Jackson Jr ve Desmond Bane gibi önemli taşıyıcı parçalara sahip olan Grizzlies, Santi Aldama, Marcus Smart, Jay Huff gibi isimlerden de önemli katkılar almaya devam ediyor ve play-offlar geldiğinde herkesi yenebilecek seviyede olduklarını son şampiyon Boston Celtics‘i deplasmanda mağlup ederek tüm lige bir kez daha gösterdiler.
10-Milwaukee Bucks
Sezon başlangıcında Milwaukee Bucks için işler hiç de yolunda gitmiyordu. Sezona Felaket bir başlangıç yapan ve Doc Rivers’ın koltuğunun bile sallanmaya başladığı Milwaukee Bucks, yıldız oyuncusu Giannis Antetokounmpo’nun önderliğinde en azından şimdilik işleri yoluna koymayı başardı.
Son 10 maçının sekizini kazanan Bucks’ta Giannis Antetokounmpo, bu sezon 32.5 sayı – 11.6 ribaund ve 6.2 asistlik ortalamalar yakalayarak adını tekrar MVP yarışına taşıdı.
11-Los Angeles Clippers:
Los Angeles Clippers‘ın son dönemde performansının biraz yavaşladığını kabul etmek gerek ama hala beklentileri aştıkları da gerçek. Özellikle Kawhi Leonard’ın sakatlığı sebebiyle sezonun ilk kısmını kaçırması, Clippers için kayıp bir sezon olacağı düşüncelerini gündeme getirmişti.
Ancak Norman Powell’ın muhteşem skor performansı ve Ivica Zubac’ın kariyerinin en iyi basketbolunu oynamasıyla birlikte Clippers, play-off yarışına tutunmuş vaziyette. Ve iyi haber şu ki, Kawhi Leonard’ın antrenmanlara başladığı ve geri dönüşüne çok da uzun bir süre kalmadığı haberlerinin sıklığı da artmaya başladı.
12-Minnesota Timberwolves
Yaz döneminde Karl-Anthony Towns’ı takımdan gönderip karşılığında Julius Ranlde ve Dotne DiVincenzo’yu kadrosuna katan son batı konferansı finalisti Minnesota Timberolves, sezona pek de istediği gibi bir başlangıç yapamamıştı.
Takımın özellikle yaşadığı sıkıntıların ardından ilk 18 maçının sadece sekizini kazanabilen Timberwolves, son dönemde savunma performansını yukarıya çekmesiyle birlikte derecesini 12-11’e geliştirdi ve %50 galibiyet oranının üzerine çıkmayı başardı. Randle’ın takıma iyice ısınmasıyla birlikte Timberwolves‘un performansını her geçen gün daha da yukarıya çekmesi olası.
13-Denver Nuggets
Nikola Jokic, NBA tarihinin en özel sezonlarından birini geçiriyor. Sezon içerisinde tüm zamanların triple-double listesinde Magic Johnson’ı geçerek üçüncü sıraya yerleşen Jokic, bu sezon 32.3 sayı – 13.6 ribaund ve 10.2 asist ortalamalarına sahip. Jokic’in sahada olduğu anlarda Denver Nuggets, rakiplerine 100 pozisyon başına çift haneli fark atıyor.
Bu istatistikleri okuduğunuzda Nuggets listede neden bu kadar aşağıda diye düşünebilirsiniz. Çünkü Jokic’in yokluğunda istatistik olarak Nuggets ligin en kötü takımlarından birine dönüşüyor. Aaron Gordon’ın sakatlığı, Jamal Murray’nin beklenen performansın uzağında kalması, MPJ’ın istikrarsızlığı ve rotasyonun darlığı düşünülünce, Jokic’in Nuggets’ı ciddi bir şampiyonluk adayı haline getirebilmek için şu ana kadarki insanüstü performansının da üstüne çıkması gerekiyor.
14-Phoenix Suns
Phoenix Suns sezona gayet iyi bir başlangıç yapmıştı. Özellikle Kevin Durant, 25.8 sayı – 6.7 ribaund – 3.1 asistlik ortalamalarıyla gayet iyi bir görüntü çiziyordu. Önceki sezonlara kıyasla daha fazla üçlük deneyen Suns‘ta Tyus Jones gibi bir oyun kurucunun da kadroya eklenmesi rollerin daha iyi paylaşılmasını beraberinde getirmişti.
Ancak Durant’in sakatlanıp takımdan uzakta kaldığı dönemlerde Phoenix’in performansı çok dramatik bir değişim yaşıyor. Phoenix Suns, bu sezon Durant’in oynadığı 13 maçın 11’ini kazanırken yıldız oyuncunun forma giymediği 10 karşılaşmanın sadece birini kazanabildi. Kötü haber şu ki, Durant’in bilek sakatlığı sebebiyle bir süre daha takımdan ayrı kalması bekleniyor.
15- Atlanta Hawks
Yaz döneminde Dejounte Murray’i New Orleans Pelicans‘a yolladığı takasta kadrosuna Dyson Daniels’ı katan ve Trae Young’ın etrafını 3&D oyuncularla doldurmayı hedefleyen Atlanta Hawks, bu vizyonunun karşılığını şu ana kadar almış gibi gözüküyor.
Takımın genç forveti Jalen Johnson’ın bu sezon gösterdiği gelişim ve Young’ın ardından takımın ikinci lideri haline gelmesiyle birlikte Hawks, Zaccharie Risacher, De’Andre Hunter, Onyeku Okongwu gibi genç isimlerden iyi katkılar almaya başlarsa takımın bir seviye daha atlamsı da gayet olası.
16 – Miami Heat
Miami Heat‘in için bir geçiş döneminin yavaş yavaş yaklaştığını söylemek mümkün. Jimmy Butler’ın 35 yaşına gelmesi ve koç Erik Spoelstra’nın adeta bir elmas gibi işleyerek NBA oyuncusu haline getirdiği Caleb Martin, Max Strus gibi undrafted oyuncuları diğer takımlara kaybetmeleriyle birlikte Heat‘in önceki yıllardaki performansından uzaklaştığını söylemek gerekiyor.
Ancak yine de Los Angeles Lakers‘a 41 sayı fark attıkları maç gibi anlarda Miami Heat ve Erik Spoelstra’nın ne kadar önemli bir kazanma kültürüne sahip olduğunu tekrar hatırlıyoruz. Tyler Herro’nun da iyi şut atarak sezona başladığı düşünürsek, Doğu Konferansı play-offlarında hiçbir takım ilk turda Miami’yi karşısına almak istemeyecektir.
17- San Antonio Spurs
San Antonio Spurs‘ün kadrosunun ne kadar genç olduğu düşünülence onların bitmiş bir ürün olmaktan çok uzak olduğunu kabul etmek gerekiyor. Victor Wembanyama’nın varlığı bile onları çok tehlikeli bir hale getiriyor.
Wembanyama’nın sahada olduğu 100 pozisyon başına Spurs rakiplerine 2.6 sayı fark atarken, Fransız oyuncunun sahada olmadığı anlarda ise takım haline 4.9 sayı fark yiyorlar.
Bu sezon üç sayılık atışlarına daha fazla ağırlık veren Wembanyama’nın, üç sayı çizgisinin gerisinden 10+ şut kullandığı maçlarda Spurs’ün derecesi ise 5-1. Fransız yıldızın üç sayılık atışlarını keskinleştirmesi, Spurs’ün gelecekte başarıya giden formüllerinden biri haline gelebilir.
18 – Sacramento Kings
Yaz döneminde kadrosuna DeMar DeRozan’ı katan Sacramento Kings için beklentiler çok daha yüksekti. Ancak son haftalardaki performanslarıyla bu beklentileri karşılamaktan her geçen gün daha da uzaklaştıklarını söylemek gerekiyor.
Keegan Murray, Kevin Huerter, Trey Lyles, Doug McDermott gibi isimler üç sayı çizgisinin gerisinden sadece %29 ile şut atıyor. Takımın ana iki dış skoreri De’Aaron Fox ve DeMar DeRozan ise yayın gerisinden %32’deler. Günümüz NBA’inde böyle bir dış şut performansıyla başarılı olmak ise bir hayalin bile ötesinde.
19 – Los Angeles Lakers
Los Angeles Lakers için çok iyi başlayan sezon son dönemde iyice sarpa sardı. Yaz döneminde takımın başına geçen JJ Redick, Anthony Davis’in ana direksiyonda olduğu bir oyun planına geçmeyi planlıyordu.
Bu plan sezonun başlarındaki yedi maçlık galibiyet serisiyle de karşılığını verdi. Ancak zamanla Lakers‘ın özellikle savunmada yaşadığı sorunların, hücuma da sirayet etmesiyle birlikte performansı gitgide gerilemeye başladı.
39 yaşındaki LeBron James’in de yaşının belirtilerini gösermeye başlaması, dar rotasyona sahip Lakers kadrosuyla birleşince Los Angeles ekibinin tekrar iddialı hale gelmek için bir takastan başka çaresi yok gibi gözüküyor.
20 – Brooklyn Nets
Sezon başında Brooklyn Nets‘i bu sıralara yazacağımızı kimse düşünmezdi. Yaz döneminde Mikal Bridges’ı takımdan takasla yollayan Nets‘in özellikle kendi picklerini de geriye almasıyla birlikte 2025 Draftı’nın bir numarası olması beklenen Cooper Flag yarışına girmesini bekliyorduk.
Ancak kadrosunda bulunan Cameron Johnson, Dennis Schröder gibi rekabetçi oyunculara sahip olan Nets, ortaya bir karakter koyarak beklenenden daha fazla maç kazanmayı başardı. Yine de sezonun devamında gelecek olası takaslarla birlikte Nets’in bu performansını devam ettireceğine dair çok da inançlı olmamak gerekiyor.
21 – Chicago Bulls
Yeniden yapılanma sürecinin kapıda olduğu bir diğer takım da Chicago Bulls, Yıllardır NBA’in vasatlığa sıkışmış takımlarından biri olan Bulls, yaz döneminde DeMar DeRozan ve Alex Caruso’yu kadrodan göndererek yeniden yapılanma sürecinin ilk sinyallerini vermişti.
Bu açıdan baktığımızda önümüzdeki günlerde Chicago’nun Nikola Vucevic’i takas ederek tanking moduna geçtiğini görmek çok da büyük bir sürpriz olmaz.
22 – Detroit Pistons
Detroit Pistons‘ta Cade Cunningham’ın beklenen patlamaya yakın bir performansı bu sezon sergilemeye başladığından bahsedebiliriz. Ligin asist kralığında ilk beş sırada yer alan Cade Cunningham, geçen sezon toplam 14 maç kazanan Pistons‘ın neredeyse ilk 25 maçta bu galibiyet sayısına ulaşmasında en büyük rol sahibiydi.
10-15 ile Play-in potasındaki iki takım olan Indiana Pacers ve Chicago Bulls ile aynı dereceye sahip olan Pistons’ın sezonun son döneminde de buralarda görmek büyük bir sürpriz olacaktır.
23 – Toronto Raptors
Toronto Raptors da yeniden yapılanma sürecinde olan takımlardan bir diğeri. Geçen sezon ortasında OG Anunoby ve Pascal Siakam’ı takaslayan Raptors‘ta RJ Barrett, Scottie Barnes ve Gradey Dick gibi isimlerine performansı geleceğe dair umut verse de ellerindeki kadronun rekabetçi bir play-off takımı olmaktan çok uzak olduğunu belirtmek gerekiyor. Toronto ekibi, daha sezon başlamadan gözlerini 2025 NBA Draftına çeviren takımlardan biri konumunda.
24 – Indiana Pacers
Son doğu konferansı finalisti Indiana Pacers‘ın burada ne işi var diye düşünüyor olabilirsiniz. Burada biraz da kanaat notu kullanarak Pacers’ı bir 3-4 sıra aşağıya yazdığımızı söylememiz gerekiyor. Ancak bu Pacers’ın buralarda olmamak için elinden geleni yaptığını söylemek de mümkün değil.
Tyrese Haliburton’ın geçen sezonun ortalarından bu yana yaşadığı performans düşüşü, bu sezonun başına da yansıdı. Haliburton’ın düşen performansının ardından arka arkaya mağlubiyetler alan Pacers, son altı maçının beşini kaybetti ve mağlubiyetlerin arasında Hornets, Nets, Pistons gibi kadro kalitesi kendilerinden çok daha düşük takımlar da var. Sezonu kurtarmak istiyorlarsa Haliburton ve Pacers’ın bir noktada kendine gelmesi gerekiyor.
25 – Philadelphia 76ers
Philadelphia’nın bu kadar aşağıda olma sebebinin tıpkı Pacers’ta olduğu gibi kanaat notu sebebiyle olduğunu söylemeyi biz de çok isterdik. Ancak Sixers organizasyonunun sene başından bu yana yaşadıkları bize başka bir çare bırakmadı.
Joel Embiid, Paul George ve Tyrese Maxey gibi yıldızların yaşadığı sakatlıkların ardından şu anda 7-15’lik dereceye sahip olan Sixers‘ta Embiid’in sezon boyunca ne kadar oynayabileceğine dair büyük soru işaretleri de mevcut.
Embiid – George – Maxey üçlüsünün sağlıklı şekilde sahada kalabildiği zaman Doğu Konferansının en güçlü beş takımından biri olacağı ortada. Ancak Philadelphia ekibini o sıralara yazmadan önce, bu kadronun bize sahada kanıtlaması gereken şeyler var.
26 – Charlotte Hornets
Son yıllarda olduğu gibi Charlotte Hornets‘in yine sakatlıklarla boğuştuğu bir sezon oluyor. Mark Williams’ın sakatlığı sebebiyle sezona başlayamaması, Nick Richards’ın sezon içinde yaşadığı sakatığın ardından takımdan ayrı kalması, son olarak LaMelo Ball ve Miles Bridges gibi isimlerin de sakatlıkları sebebiyle takımdan ayrı kalması, Hornets’in NBA seviyesinde rekabetçi bir takım olmasını çok zorlaştırıyor.
Şu anda Charlotte maçları Brandon Miller’ın eline aldığı topu potaya fırlattığı ve eski dost Vasilije Micic’in NBA’deki performansını her geçen gün geliştirdiği performanslara sahne olmanın çok ötesine geçemiyor.