Vahşi Batı’nın En İyi 10 Takımı

2017-07-17T12:55:05+00:00 2017-07-17T12:57:13+00:00.

Semih Tuna

17/Tem/17 12:55

Eurohoops.net

NBA’de Batı Konferansı her gün daha da güçlenmeye devam ediyor. Karşınızda Vahşi Batınının en iyileri!

By Danny Chau / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 5 Temmuz 2017 tarihinde The Ringer’da yayınlanmıştır.

Halkın bir gün karnını doyuracak bir şey kalmayacak ve o zaman zenginleri yiyecekler. Warriors’ı tarihin en iyi takımı tartışmasına sokan 2016-17 sezonundan sonra geride kalanlar pes etmiyor. Herkesin Warriors’ın dominasyonu nedeniyle ligin kalanının geri adım atacağını düşündüğü bu dönem tam tersine Batı’da birçok ekibin kadrolarını güçlendirmek adına daha da çok hamleler yapmasına neden oldu. Bu hamleler Doğu’yu belki darmadağın etti ancak onu başka zaman konuşuruz. Batı 82 maçlık büyük bir kapışmaya sahne olacak ve playoff’lara girmek için 12 ciddi aday var, biz de bugün bu adayların on tanesine göz atacağız.

1.Golden State Warriors

Steph Curry önümüzdeki yıl Kevin Durant’in iki yılda kazanacağı paranın neredeyse dörtte üçünü kazanacak ancak şunu unutmayın: burada Warriors’lı Durant’ten bahsediyoruz. Kainatın en iyi ikinci oyuncusu olan Durant 2 yıl 53 milyon dolarlık ucuz bir kontrata imza atarak takımdaki herkesin evine ekmek götürebileceğinden emin olmayı seçti. Çete birlikte devam ediyor ve ekibe birkaç ekleme daha yapıldı. Bulls’tan Draft gecesi çalınan kısa beş pivotu Jordan Bell, 2013-14’ten bu yana %38.4 üçlük isabet oranıyla oynayan, ucuza alınan Omri Casspi ve bu yılın JaVale McGee Geri Dönüş Ödülü bir numaralı adayı Nick Young, Warriors’lı olan isimler oldular.

Warriors üç yıldır ligin zirvesinde ve tüm NBA’deki kadro değişimlerini adeta Ay’ın gelgitleri kontrol ettiği gibi kontrol ediyor. Batı Konferansı’nın bu hale kadar gelmesinin gerçek nedeni Golden State. Ligi bir yıl boyunca “mahvedin” ve sonra rakiplerinizin küllerinden neler doğacağını izleyin.

2.San Antonio Spurs

Spurs yine, yeniden akıma kapılmayarak 20 yıldır yaptığı gibi bildiğini okumaya devam etti. GM R.C Buford Jimmy Butler, Chris Paul, Paul Millsap gibi isimlerin takım değiştirdiğini gördü, şöyle bir gözlerini kapadı, sonra da Patty Mills’e dört yıl 50 milyon dolar değerindeki kontratı verdi.

San Antonio’nun böyle bir rota izlemesi için net bir nedeni var, şu anki takımlarla Warriors’ı yenebileceklerini düşünüyorlar. Warriors serisinin ilk maçında üçüncü çeyreğin bitimine 8 dakika kala 23 sayı önde olan Spurs, Zaza’nın Leonard’a yaptığı meşhur faul sonrasında süpürülmekten kurtulamamıştı. Dünyanın en iyi oyuncularından beşinin tamamen sağlıklı olduğu bir seride rekabetçi maçlar beklemek çok da gerçekçi duruyor.

Leonard her sezona kendine ayrı bir şey katarak girdi. Geride bıraktığımız sezonda da bir şampiyonluk adayı takımın durdurulamaz bire bir skoreri oldu. Bu yıl Grizzlies serisinin dördüncü maçında takımının son 25 sayısının 21’ine imza atan Leonard, o ana kadar kimseye göstermediği birkaç vitesinin daha olduğunu kanıtladı. Önümüzdeki sezona savunmaların daha çok dikkatini çekerek başlayacak ve takım arkadaşlarına daha fazla asist yapmaya başlaması, sonunda bir maçta 8 asist rakamını geçmesi gerekecek. Leonard’ın top kullanma oranı geçen yıl kariyerinin açık ara en yüksek oranına yükseldi ve verimliliği düşmedi. Önümüzdeki yıl bu top kullanma oranını Harden ile Westbrook’un seviyesine çekmesi gerekebilir.

3.Houston Rockets

NBA’in yaz döneminde bizi çocukluğumuza götüren bir şeyler var. Her hamleyi legonun bir parçası olarak görüyor ve kafamızda diğer lego taşlarıyla birleştirip kusursuz bir eser çıkarmaya çalışıyoruz. Beş yaşındaki bir çocuğun bu hayalleri ellerinde biterken, bizim hayallerimiz ise gerçekliğin acımasız olduğunu ve hiçbir zaman her şeyin düşündüğümüz gibi olmayacağını yeniden anladığımızda sona eriyor. (Kevin Durant iseniz işler farklı tabii)

James Harden’ın CP3 ile birlikte oynayacak olması basketbol tarihinin en heyecan verici deneylerinden biri olabilir. Bu deney Mike D’Antoni’nin koçluğu ve vizyonu da düşünüldüğünde malum hapların etkisindeyken daha anlamlı gelenlerden. Başarıya ulaşacak mı?! İnanmak istiyorum. Bu beklenmedik birleşme hakkında daha az düşünüldüğünde daha başarılı olacağı üzerinde bir görüşe sahip olunur gibi duruyor. Kadroya süper yıldız katmak çıtayı her zaman daha yukarı koyar ve bu çıtaya ulaşılamadığında kabul edilebilir tolerans derecesini en aşağıya çeker. D’Antoni’nin elinde sahada her an ligin en iyi beş oyun kurucusundan birinin olacağı garanti. Hücumun acımasız ve heyecan verici olacağını söyleyebiliriz. Bu rakipleri mahcup edecek bir kombinasyon..

4.Oklahoma City Thunder

Paul George’u almak da Thunder’da benzer bir etki gösterecektir. George’un topu elinde istemeyen oyun stili Westbrook’un her an topun kontrolüne sahip olduğu oyun stilini iyi tamamlayacaktır, ama daha önemlisi George, Westbrook kenarda dinlenirken takımın dengesini ayarlayan isim olacaktır. Russ’ın Rockets serisindeki sahada olup olmadığı dakikalardaki gece ile gündüz olan Thunder’ı bir daha hatırlayalım: Westbrook’un parkede olduğu anlarda +4.9 fark yakalayan Oklahoma, MVP’nin kenarda olduğu 46 dakikada 100 pozisyon başına 51.3 sayı fark yemeyi başarmıştı.

Bir durup baktığımızda GM Sam Presti yine formunu yakalamış gibi gözüküyor: Thunder bu yaz iki çok fazla bir şey göstermeyen genç oyuncu karşılığında George’u takıma katarken iki yıldır uçan maaşlara rağmen Patrick Patterson’la eski kontratından daha ucuza imzalamaya başardı. (3 yıl 16.4 milyon dolar) Patterson pek iyi bir playoff geçirmedi ve bu onun piyasa değerini düşürmüşe benziyor ama neresinden bakarsanız bakın iyi durumda olduğunda Ibaka’nın çakmasına dönüşen bir oyuncudan bahsediyoruz. (Hücumda alan açan, umduğunuz kadar çember savunması yapamasa da iyi bir savunmacı olan bir dört numara)

2011’den bu yana Durant ve Westbrook’un büyük sakatlıklar geçirmedikleri yılları saymadığınızda Thunder Batı’da dördüncülükten aşağı düşmemişti. PG, Durant’in seviyesinde olmasa da ben sonuçların benzer olmasını bekliyorum. Presti geleceği belirsiz bir illüzyon yarattı ancak süresi 90 maç civarı olacak gibi dursa da bu yaratılan illüzyonu izlemek çok keyif verecek.

5.Minnesota Timberwolves

Eğer bu yıl geçen sezon Jazz’in yaptığı gibi bir sıçrama yapacak bir takıma bahis yapacak olursak Timberwolves favorimiz seçilecektir. Minnesota’nın geçen sezonki başarısızlığında disiplin eksikliği büyük bir etkendi ve Jimmy Butler’la sadece bir yıldız değil, aynı şekilde takımı çekip çevirecek bir oyuncuyu sahip oldular. Thibodeau’nun yıllardır yaptığı gibi oyuncularını çok yüksek süreler boyunca parkede tutup tutmayacağı onlar için önemli bir soru işareti. Ancak ne olursa olsun bu takımın normal sezonda oldukça etkili bir ekip olacağını söylemek yanlış sayılmaz. Takımdaki herkesin yerel yoga seanslarına çoktan kayıt olduğunu umuyorum. Thibbs onlara cehennemi yaşatmadan önce vücutlarını olabildiğince esnek ve rahat hale getirmeleri gerek.

6.Denver Nuggets

Bence Nuggets beklenen sıçramayı bu yıl yapacak. Geleceğinin gölgesinde giden bir takıma uyar şekilde geçirdikleri birkaç sezonun ardından tanımlanamayacak şekilde normal bir oyuncuya benzeyen, parkede hiçbir şey belli etmeyen hatta bu yüzden nabzı olup olmadığını kontrol etmek istediğim yıldız isim Paul Millsap’i kadroya kattılar. Millsap eklemesi çok önemli, tecrübeli uzun gelir gelmez takımın en iyi savunmacısı ve en çok yönlü hücumcusu ünvanlarını üstüne aldı, aynı şekilde takımın neredeyse tüm açıklarını kapatıyor. Nuggets’ın en iyi iki pasörü uzunları olacak (Millsap ve Jokic), bu yüzden hücum sistemlerinde birçok yukarı posttan aşağı posta pas ve Jamal Murray ile Garry Harris gibi harika şutörlerine ayarladıkları handoff’lar görebiliriz. Geçen yıl ligin en iyi beş hücum takımından biriydiler, bu sezon ise Millsap’in saha içinde yönettiği bir savunmayla bu alanda da gelişmeyi umacaklar. Bence patlama yapacaklar ve her daim League Pass’imde izlenecek maçlar listesinde en yukarılarda olacaklar.

7.Los Angeles Clippers

İşte burada işler biraz karışıyor. Clippers, Jazz, Blazers, Grizzlies, Pelicans ve Mavericks için savaşılacak iki playoff boşluğu kalıyor. (Wolves ve Nuggets’ı yukarıda yazdığım için bu listeye almıyorum). Bu takımlardan en az beşi Doğu’da rahat playoff yapacak ekipler.

Ben şu andaki kadrolarıyla birlikte Clippers’a iyimser bakıyorum. CP3’ü kaybetmek potansiyellerine bir zarar veriyor ancak bu oyuncu grubu yine de her açıdan tecrübeli ve yetenekli isimlerle dolu, sadece iki yıl önce NBA’in en iyi beş oyuncusu tartışmasına sokulabilecek bir yıldız tarafından önderlik edilen bir grup. Yönetim, takımdan ayrılmak üzere olan tarihin en iyi oyun kurucularından biri karşılığında iyi bir paket aldı. Takım her ne kadar sakatlık riskine sahip bir temele dayansa da sağlıklı kaldıkları süre boyunca Gallinari, takımın yeni yaratıcısı rolüne soyunacak Griffin’e ideal bir partner sayılır. Eğer sağlıklı kalırsa Clippers kadrosu buralarda kalacak güce sahip.

8.Portland Trail Blazers

Bu belki biraz yavan bir seçim olacak ama lig genelinde oyuncularını en çok maaş veren üçüncü takımsanız en azından playoff’ları yapmanız gerekir değil mi? Blazers maaş bütçesi dolu olduğu için bu yaz bir hamle yapamadı ancak şu anki kadrolarıyla güçlenen Batı’da playoff yapacak kadar iyi bir takım olduklarını düşünüyorum. Jusuf Nurkic’in şu ana kadar olan Blazers kariyeri bence bir plasebo değil ve Damian Lillard ve C.J. McCollum’u tamamlayan ilginç oyun stiliyle takıma önemli katkılar yapacak ve playoff’a girecekler.

Bir yan not: Blazers Zach Collins’i çok beğeniyor (ben de!) ve uzun oyuncu Lillard’ın Salla, Ya Tutarsa? Akademisi’nden mezun. Collins Draft’tan sonra yaptığı bir röportajda rotasyonda önünde olan en az beş Portland uzununa rağmen “Neden Yılın Çaylağı Olamayayım?” derken bana “Altı maçta Blazers” söylemini hatırlattı. Saygı duyulmalı.

9.Utah Jazz

Gordon Hayward ayrıldı, Rodney Hood ise çok kızgına benziyor.

Utah’ın kimliği değişmedi. Bu takım hala bir Quin Snyder takımı. Jazz hala maçları yavaşlatacak, pivot Rudy Gobert, oyun kurucu Ricky Rubio (veya Dante Exum… hatta çaylak Donovan Mitchell) oldukça sayı atması çok zor bir ekip olacaklar. Yıldız kanat oyuncusunu kaybeden Utah eski potansiyelini kaybetmiş olabilir ancak yine de buralarda mücadele edeceklerdir. Önümüzdeki sezon playoff’a girmek için Batı’da 47-48 maç kazanmak gerekecekmiş gibi gözüküyor, Jazz geçtiğimiz yıl 51 maç kazandı ve galibiyet payı istatistiğine bakıldığında bunların tam 10 tanesinde Gordon Hayward’ın imzası bulunuyordu.

10.Memphis Grizzlies

Memphis şu anda NBA’in en uzun üçüncü üst üste playoff’a girme serisine sahip. Artık kültürleri insanları tamamen şaşırtıp yanıltmak üzerine kuruldu neredeyse. Ancak Grit n Grind mottosunun kalbi Zach Randolph’un sökülüp atıldığını düşündüğümüz şu dönemde acaba bu yıl artık beklentiler gerçeklere kavuşacak mı? Ellerinde hala Gasol ve Conley var. Ama Gasol’ün takas edilebileceğine dair dedikodular da bulunuyor?

Bu belirsizliklere rağmen Memphis’e güvenmek Holiday, Davis ve Cousins üçlüsünün 70 maç kusursuz oynayıp çöp takımı iyi yerlere getireceğini düşünmekten daha güvenli gibi duruyor.