Yaz Ligi’nde Parlayan 9 Yetenek

18/Tem/17 11:37 Temmuz 18, 2017

Semih Tuna

18/Tem/17 11:37

Eurohoops.net

NBA Yaz Ligi bu gece oynanan Final maçıyla son bulurken, birçok oyuncu kendini gösterme imkanı buldu. Karşınızda Yaz Ligi’nde ışıl ışıl parlayan isimler!

By Yılmazcem Özardıç/ info@eurohoops.net

Las Vegas Yaz Ligi’nin de sona ermesiyle birlikte Orlando, Utah ve Vegas’tan oluşan macera tam anlamıyla bitmiş oldu. NBA kontratı alma hayaliyle şanslarını deneyen isimler, beklentilerin altında kalmış, kendini herkese kanıtlamaya çalışan oyuncular ve büyük bir merakla beklenen çaylaklar… Her zaman olduğu gibi her telden umudun bir araya geldiği Yaz Ligi, Blazers‘ın nispeten birbirini tamamlayan tecrübeli kadrosuyla Lakers‘ın adeta yarış atı gibi koşuşturan, enerjisi bitmek bilmeyen ekibinin karşılaşmasıyla sona erdi. En ilginç durumlardan birisi ise bu iki takımın 15 ve 16.seribaşı olarak turnuvaya girmiş olmalarıydı!

Öncelikle iki önemli not bırakmak istiyorum.

1- Yaz Ligi’nde oynanan maçlar genelde tamamen karmaşa üzerinden yürüyor. Herkesin kendisini göstermek istediği bir arenaya çıktığı karşılaşmalardan büyük ve kesin çıkarımlar yapmak pek doğru değil.

Ancak ne olursa olsun beşe beş 40 dakika, kurallarla oynanan bir basketbol etkinliğinde yıldız ışığı olan, veya bu seviyenin üstünde oyun kalitesine sahip basketbolcular hemen kendini belli ediyor. Bu yüzden Yaz Ligi’nin bir oyuncuyla alakalı iki durumda açık bir fikir verme durumu var bana göre. İlki, eğer çaylak bir oyuncu maçı “Bunun burada ne işi var” dedirtecek şekilde kontrol altına alıyorsa, ikincisi ise eğer beklentileri karşılayamayan bir ikinci, üçüncü yıl oyuncusu sahada “Bu ne yahu” dedirtecek kadar kötü görünüyorsa. Eğer ekran başında böyle tepkiler veriyorsanız, Yaz Ligi bir oyuncuyu değerlendirme konusunda size yardımcı olabilir.

2- Yaz Ligi’nde mücadele eden kadrolardaki oyuncular ve teknik ekipler, çoğu zaman birbirlerini daha önceden tanımayan, maça çıkmadan beş gün önce tanışıp üç, belki dört antrenmanla maça çıkan topluluklardan ibaret oluyor. Oyunun hücum kısmında sadece birkaç temel prensip üzerinden oyunu kurgulayan ekipler özellikle oyunun hızı nedeniyle pek kötü görünmüyorlar ancak işin savunma kısmı tabii ki çok daha farklı.

Savunma, bir ekip işidir ve temelde iletişim, uyum, alışkanlık, deneyim gibi olgular üzerinden yürür. Oyuncu profili olarak iyi savunmacılara sahip olsanız da bu kadar az antrenman ve çalışma olanağıyla birbirini tamamlayan, birbirinin eksiğini kapatan bir savunma anlayışını genç basketbolculara oturtmak neredeyse imkansız. Buna istinaden bu genç adamları oyunun savunma kısmında Yaz Ligi’ne bakarak değerlendirmek son derece yanlış olacaktır.

Sadece belli başlı savunma yetilerine dair küçük bazı fikirler edinilebilir. (örneğin oyuncu kısa ise bire birde nasıl savunma yapıyor, ayak tekniği nasıl gibisinden, uzunlar için gerektiğinde kısanın üstüne değişip ayaklarını hızlı hareket ettirebiliyor mu vb.) Bu nedenle aşağıdaki oyuncuların savunma kısımlarına pek fazla değinmeyeceğim.

5 Maç, 25.6 dakika, 14.2 sayı, 3.4 ribaunt, 1.8 asist, %48.2 saha içi isabeti

Furkan 76ers ile sözleşme imzalar imzalamaz Yaz Ligi takımına katıldı ve doğru düzgün bir idmana çıkamadan kendini maçlarda buldu. İlk maçlarında skor olarak pek istediği performansı ortaya koyamasa da, sonradan açıldı ve ne kadar yetenekli olduğunu herkese göstermeye başladı. İlk dönem oyunun kendisine gelmesini bekleyip, sorumluluk almak için pek agresif bir mentalite sergilemeyen genç yeteneğimiz, takıma ve tempoya alıştıkça kendinden daha emin şekilde özelliklerini sergilemeyi başardı.

Furkan’ın nasıl bir oyuncu olduğunu detaylı şekilde burada yazıp çizmeye pek gerek olduğunu düşünmüyorum. Yine de hafifçe bahsetmek gerekirse Furkan NBA seviyesinde bir atletizme sahip olan, topu gerektiğinde yere vurmayı bilen, oyunu okuma potansiyelli, savunmada güçlendikçe ortalamanın üzerine çıkacak, şut atabilen bir kanat oyuncusu. Bu özelliklerinden topu yere vurup oyunu okuma kabiliyeti ilk dönemlerinde NBA’de pek öne çıkmayacaktır. Ancak şut atabiliyor ve atletizm olarak kimseden aşağı kalır yanı yok. Bu özellikleri dahi Milli oyuncumuzu ilk yılında NBA’de rotasyonun içinde seyretmemiz için yeterli.

Furkan mutlaka güçlenip kalınlaşmalı ki bunu gerçekleştirebilmek için en uygun yere, NBA’e gitti. İlk yıllarında onu diğer yaşıtlarından ayıran özelliklerini hemen ortaya koyamayacaktır ama benim ona güvenim tam. Sixers kadrosu yeterince topu yönlendirebilen oyuncuya sahip (Fultz-Simmons ikilisi başta olmak üzere) ve Furkan, takımın ihtiyacı olan bir pozisyona, ihtiyacı olan şut yeteneğiyle birlikte gidiyor. NBA yayına alışıp ritmini tutturdukça rotasyon içindeki rolünü sezon içinde keskinleştirip artıracağına dair inancım yüksek.

Utah: 3 Maç, 22 Dakika, 8 sayı, 6 ribaunt, 1.7 blok, %50 saha içi isabeti

Las Vegas: 4 Maç, 18.3 dakika, 9.3 sayı, 8.5 ribaunt, 2 blok, %60 saha içi isabeti

Zizic de ülkemizden NBA’e giden bir isim ancak onun gidişi Furkan’a göre çok daha planlı oldu. Buna rağmen Zizic Yaz Ligi’nde tam olarak beklenen ve istenen oyunu ortaya koyamadı. Geçtiğimiz yıl Lakers‘a giden Ivica Zubac ile sıkça karşılaştırılan eski Daçka‘lı, Zubac’ın ilk yılındaki performansının üstüne çıkamasa da belli başlı konularda kendini biraz da olsun göstermeyi başardı. Jayson Tatum ve Jaylen Brown gibi iki önemli gelecek vaadeden kanat oyuncusu üzerinden kurgulanan bir hücum sisteminde diğer arkadaşlarını da oynatan bir oyun kurucuya sahip olmayan Celtics kadrosu, Zizic’in hücum kısmındaki verimliliğini düşürdü diye düşünüyorum.

Aynı Furkan gibi Zizic’i de detaylı şekilde burada tanıtmaya gerek yok ancak ana hatlarıyla oldukça fizikli, vücuduna göre ayaklarını hızlı şekilde hareket ettirebilen, hücum kısmında beslendiği zaman içeriden bitirebilen, iki pota altında da ribauntlarda etkili olabilen bir uzun. Hırvat oyuncu sahip olduğu potansiyelle birlikte NBA gözlemcilerinin dikkatini oldukça üzerine almıştı çünkü oyunun her alanında bir şeyler yapabiliyor ve yapabildiği şeyleri geliştirecek yetenek havuzuna sahip bir oyuncu.

Zizic’in bir uzun olarak NBA’e alışma sürecinin Avrupalı bir kısaya göre daha kısa olacağını düşünüyorum. Yaz Ligi’nde pek fazla istediği topları alamasa da NBA’de koç Stevens onu dört şutörle kuşatıp perdelerden sonra içeriye doğru hızlı şekilde devrilmesini isteyecektir. Pivot rotasyonunda son hamlelerden sonra Baynes ile yedek pivot dakikalarının çoğunluğunu almak için bir rekabete girecektir. Baynes’e göre büyük bir potansiyel avantajı var ve Stevens, Hırvat pivottan en yüksek verimi alacaktır.

Orlando: (Mavericks formasıyla) 4 Maç, 29 Dakika, 16.5 sayı, 5.5 ribaunt, 3 asist, %47.2 saha içi isabeti

Las Vegas: (Cavaliers formasıyla) 3 Maç, 25.3 Dakika, 14.3 sayı, 5 ribaunt, 2.3 asist, 2.3 top çalma, %47.1 saha içi isabeti

Paul geçen yıl ülkemizde forma giyip Yaz Ligi’nde oynayan ve NBA’den kontrat alan üçüncü ve son oyuncu. Orlando Yaz Ligi’nde Dallas ile şampiyonluğa ulaşan 26 yaşındaki oyuncu, sonrasında ise Las Vegas’ta Cavaliers için oynarken San Antonio Spurs‘ten iki yıllık bir sözleşme kapmayı başardı. Paul böylece yıllardır aradığı garanti kontratı sonunda Yaz Ligi vasıtası ile imzalamış oldu. Paul, yıllardır Yaz Ligi’nde oynayan artık tecrübeli bir isim olarak skor yapma kabiliyetini yeniden kanıtladı.

Ülkemizden de bildiğimiz üzere Paul dribbling üzerinden şut, perdelerden çıkıp şut, pozisyonuna göre adamını geçip potaya gitme gibi değerli özelliklere sahip. Yaz Ligi’nde kendini biraz zorlayıp akıllı bir şut seçiminin yanına savunmadaki çabasını da ekleyince iki turnuvanın da öne çıkan isimlerinden biri olmayı başardı.

Paul Spurs‘e gidiyor ve NBA’de Cavaliers ile birlikte gönül rahatlığıyla kendini diğer takımlara göre daha fazla gösterebileceğine inandığım ortamı bulmuş olacak. San Antonio ligin rol oyuncularından verim alma konusunda uzun yıllardır en iyi takımı, Paul de bana göre gerçekten koç Pop’un işleyebileceği bir parça. Ondan Danny Green’in bir benzerini yaratmak isteyecek muhtemelen Popovich. Hücumda ceza şutu kesip, sert perdelerle temastan kaçınmayan bir rol adamı, savunmada ise elinden gelen her şeyi yapan, fiziğini iyi kullanmasını öğrenen bir takım oyuncusu. Savunma kısmında Green’in yarısı kadar olsa yeter. Hücumda ise Paul yıllardır yaptığını yapmaya devam edecektir.

Utah: 3 Maç, 29.7 Dakika, 21.3 sayı, 2.7 ribaunt, 2.3 asist, %43.1 saha içi isabeti

Las Vegas: 5 Maç, 29 Dakika, 26 sayı, 2.8 ribaunt, 3.4 asist, %40.4 saha içi isabeti

Forbes bu yıl iki ayrı Yaz Ligi’nde en öne çıkan oyunculardan biri oldu. Geçtiğimiz yıl Spurs formasıyla 36 NBA maçına çıkan oyuncu bu iki turnuvada kendini ve yeteneklerini oldukça parlattı. Yaz Ligi’nin profil olarak en gösterişli oyun stillerinden birine sahip olduğu için kendisini göstermesi bence çok ekstra bir durum değil. Kendine olan güvenini artırdığını ve ısındığında çok etkili işler yapabildiğini görmüş olduk.

Bryn Forbes, oyuncu özellikleri olarak 1.90 boyunda, şutör guard özelliklerine sahip, takım arkadaşlarını yönlendirmek konusunda eksik, şut konusunda son derece etkili, kendine güvenen ancak fizik olarak güçsüz kalan bir oyuncu. İki numara oynayarak kariyerini üst düzey şekilde sürdürmesi çok zor çünkü ligdeki fizikli şutör guardları savunması kolay değil. Bu yüzden yanında fizikli bir oyun kurucuyla oynamak zorunda. İkili oyunlarda karar vermek konusunda kendini geliştirdiğini fark etmek zor değil. Potaya birçok kez hızlı ve sert şekilde atak etti ancak turnuvadaki takımların savunmada iletişim kısmında çok eksik kalması nedeniyle normalde bulacağından çok daha fazla boş turnike atma imkanı yakaladı.

NBA’de normal maçlar başladığı zaman çok daha komplike savunmalara karşı mücadele edeceğinden deliciliğini sürdürmesi biraz zor. Aynı şekilde bazen elindeki topla fazla oynayıp hakimiyeti kaybedebiliyor. Bu durum düşük seviyede kendisine sorun çıkarmasa da NBA’de zorlanmasına neden olacak diye düşünüyorum. İçinde olduğumuz dönemde şut atabilen oyuncular her daim değer görecekleri için kendine derin rotasyon kullanan Spurs kadrosunda yer bulup skor olarak belli düzeyde katkı verecektir, takım arkadaşları için de yaratmayı öğrenmediği sürece Yaz Liginde gösterdiklerinin gerçek arenaya dönüşme şansı bence pek fazla değil.

Utah: 3 Maç, 25.3 Dakika, 15.3 sayı, 2.3 ribaunt, 3.3 asist, 3.3 top çalma, %43.9 saha içi isabeti

Las Vegas: 2 Maç, 33 Dakika, 28 sayı, 2.5 ribaunt, 1.5 asist, 6(!!!!!!) top çalma, %36 saha içi isabeti 

Gelelim 2017 Draftı’nda seçilen genç yıldız adaylarımıza. Donovan Mitchell ile başlıyoruz. 13.sıra hakkını elinde bulunduran Denver’dan Jazz‘e gönderilmişti Mitchell. Önce Utah sonra ise Las Vegas’ta toplam beş maç oynadı ama bu maçların tamamında önemli bir oyuncu olma potansiyelini gösterdi Lousville çıkışlı oyuncu. Bu yıl onu özellikle izliyor olacağım.

İnanılmaz bir rekabetçi. Her şeyden önce ekrana bakarken gördüğünüz şey bu oluyor. Lousville’de sadece bir maçını tam şekilde izleyebilmiştim onda da bu özelliğini hafiften belli etmişti ancak Yaz Ligi’nde çok net gördük. Maçın her anını yaşıyor. Sürekli her şeyin içinde. Oyun özelliklerine gelirsek, şut stilini beğendim, isabet oranı da genel olarak kötü değil, hafiften gaza gelip zorlamaları oldu ama bunlar çözülecek şeyler. Rekabetçi saha içi karakteri nedeniyle savunmada çok istekli ve arzuluydu. Bunlardan pek büyük bir çıkarım yapmamak gerek ancak ona baktığınızda gerçekten potansiyeli olan bir basketbolcuya baktığınızı hissedebiliyorsunuz. 1.86’lık boyu, çok da kalın olmayan fiziğine rağmen göründüğünden daha güçlü. NBA’e birçok çaylağa göre daha hazır olduğunu düşünüyorum.

Kendisi için çok kolay bir yere gitmiyor bence. Hayward’ın kaybından sonra tamamen karışan bir Utah var. Önümüzdeki sezon hedefleri ne olacak, nasıl bir oyun anlayışına sahip olacaklar, düşük tempoya devam mı edecekler bunlar hep önemli sorular. Böyle bir karmaşanın içine gitmek bir çaylak için her daim zor olmuştur. Rotasyonda önünde oynayan Hood’un ne kadar sağlıklı kalacağı, Alec Burks’ün nasıl bir sezon geçireceği onun dakikalarını etkileyecek. Top hakimiyeti ve yaratıcılık konusunda gelişmesi gerekiyor. Önümüzdeki yıl perdelerden çıkıp üçlüğü yollayacak bir isim olabilir ancak zaman içinde oyununa az önce belirttiğim noktaları eklemesi gerek. Rekabetçiliğini aynen sürdüreceğini ve önümüzdeki yıl onu özel olarak izleyenleri etkileyeceğini düşünüyorum. Ama rotasyonun ve takımın durumu onun yılına büyük damga da vurabilir.

5 Maç, 23 Dakika, 15.4 sayı, 9.2 ribaunt, %59.3 saha içi isabeti, 1 Poster 

Gelelim bu yıl 19.sırada seçilen Atlanta’lı John Collins’e. Yeniden yapılanmaya giden Hawks adına geleceğin önemli parçalarından biri olacağı umulan Collins, turnuvada ona güvenenleri mutlu eden bir performans ortaya koyarken, tanımayanlara da kendini oldukça iyi tanıttı.

Collins çok çok iyi bir atlet. Çok zıplıyor, dikine zıplıyor, hızlı, çabuk, çevik, fiziksel olarak bir basketbolcuda olması gereken her özellik var kendisinde adeta. Savunmada kanat uzunluğu sayesinde oyununun mental olarak geride olan yanlarını belli bir ölçüye kadar kapatabildi. İlk günden itibaren savunmada kısayla bire bir kaldığında karşısında kalabilecek potansiyeli var. Potaya devrilmesi çok iyi ancak ikili oyunlarda perdede daha fazla temas yapması ve ne zaman perdeyi slip’leyip, ne zaman sert duracağını daha iyi öğrenmesi gerek.

Gittiği takım onun için oldukça iyi bence. Yeniden yapılanmaya giden bir Hawks var, bu da Collins’in çaylak hatalarına sıkça tahammül edebilecekleri anlamına geliyor. Beni onunla ilgili en çok heyecanlandıran olaylardan biri de turnuvada ve kolejde gösterdiklerinin NBA’e taşınabilme olasılığının oldukça yüksek olması. Oyunun mental alanında eksikleri var, şutunu geliştirmesi gerekiyor. Atlanta’da Muscala ve Ersan gibi iki şut atabilen uzunla oynayacak olması, onun potaya devrilmeleri için gerekli alanın açılacak olması anlamına geliyor, bundan yararlanacaktır.

Utah: 3 Maç, 33 Dakika, 18.7 sayı, 9.7 ribaunt, 2 asist, 2.3 top çalma, %46.8 saha içi isabeti

Las Vegas: 3 Maç, 32 Dakika, 17.7 sayı, 8 ribaunt, 1 asist, %42.2 saha içi isabeti

Bu Draft’ın en çok konuşulan, seçildiği yer tartışılan oyuncularından birinde sıra. Jayson Tatum önce Utah, sonrasında Las Vegas’ta iyi bir performans sergileyerek NBA’e adım attı. Birçok genç ve ve tecrübesiz parça bulunduran Celtics Yaz Ligi kadrosuna liderlik eden ve en çok sorumluluk alan isimlerin başında geldi, skor ve ribaunt ortalamalarıyla da geçişi hızlı şekilde yapabileceği sinyallerini veren isimlerdendi genç oyuncu.

Tatum üçlük çizgisinin içinden her şekilde sayı yapabilme kabiliyetine sahip, değerli bir skorer. Fiziksel özellikler olarak NBA’e geçişte pek zorluk çekmeyecek, hazır bir vücudu var. Ribaunt konusunda Duke’takinden daha fazla uğraştığını fark etmek zor değil. Onun işini kolaylaştıracak bir oyun kurucuyla da oynama imkanı bulamadı. Ama benim pozitif diyebileceğim şeyler maalesef bunlar. Tatum’ı genel olarak pek beğendiğimi söyleyemem. Oyunun gittiği noktada 2000’lerde olsa çok iş yapacak bir oyuncuydu ama el üstü orta mesafeler artık ligin en çekinilen şutları. Tatum ise bunları çok seviyor. Kolejde topu durdurup jab step üzerinden Carmelovari oynamayı çok seviyordu. NBA’de bu biraz zor. Orta mesafeden iyi şutör olsa da konu üçlüğe gelince daha fazla denemeli, daha iyi yüzdeyle sokmalı. Üstüne ikinci bir savunmacı geldiğinde takım arkadaşlarını görme konusunda, aynı şekilde tepede topu eline aldığında arkadaşları için üretme konusunda gelişim göstermesi gerek. Savunmada ayakları yavaş kalabiliyor, eğer üst düzey savunmacı olmak istiyorsa bu konuda gelişmesi şart.

Ama kendisi için olabilecek en iyi yerlerden birine, Boston’a, Stevens’ın eline gidiyor. Brown, Crowder, Hayward gibi oyuncularla 2-3-4 rotasyonunu paylaşacak ve o kötü oynadığında arkasında hazır bekleyen birisi her daim olacak. Bu bence bir çaylak adına, Konferans Finalisti’ne giderken önemli bir artı. Kolejdeki oyun stiliyle oynamaya devam ederse (Stevens’ın izin vereceğini sanmıyorum) potansiyeline ulaşma ihtimali bence yok. Kendini modern oyuna göre adapte edecek kadar akıllı mı, hep birlikte göreceğiz.

6 Maç, 25.8 Dakika, 17.3 sayı, 4.8 ribaunt, 4.2 asist, 2.2 top çalma, %45.7 saha içi isabeti, 1 Cinayete Teşebbüs

2017 Draftı’nın 9.seçiminde sıra. Dennis Smith Jr., oynadığı oyunla onu seçtiği için çok mutlu olan Dallas Mavericks‘i şu ana kadar mutlu ediyor. North Carolina’daki kaos ve yeteneksizlik dolu takımdan çıkıp etrafında şutörlerle oynamaya başlama şansı yakalayan Smith Jr., oldukça etkileyici bir performansa imza attığı Yaz Ligi’nde bir de az kalsın yaptığı smaçla cinayete teşebbüste bulundu.

Ben nasıl 9.sıraya kadar düştüğünü anlamadım, muhtemelen hiçbir zaman da anlamayacağım. Tek mantıklı olma ihtimali olan gerekçe olarak aklıma dizlerine dair endişeler geliyor, bunun dışında bana göre Draft’ın saf yetenek anlamında Fultz’dan sonra en yetenekli oyuncusu. Fultz, Ball ve Jackson’la birlikte en iyi dört prospect’ten biri benim gözümde. 5’ten aşağısına düşmesi büyük hata olacak diye düşünüyorum. Yetenek akıyor. Rose ve Westbrook’tan bu yana bu kadar atletik bir guard ben hatırlamıyorum. Olduğu yerde merdiven varmış gibi tepeye çıkıveriyor adeta. İstediği şeyi neredeyse her zaman yapıyor. Açık alanda karşısında durulmuyor (NBA’de de durulmayacağına eminim), kolejden sonra, bir defa daha “Benden adam olur” diye bağırıyor ekrana bakarken bana göre.

Dallas’ın kadrosu ve koç ekibi, onu tamamlayabilen bir topluluk. Savunmada ekstra efor sarfetmediği sürece muhtemelen hiçbir zaman vasat üstü bir savunmacı olamayacak ama Carlisle senelerdir yaptığı gibi ustalığını konuşturup savunmada onu saklamayı başaracaktır. Hücumda daha önce de belirttiğim gibi alan açan bir takımla oynamak çok işine gelecek. İkili oyundan sonra deliciliğinin NBA seviyesinde olduğunu düşünüyorum, teması alıp bitirebilecektir. Kararlarını daha sağlıklı vermesi lazım, ama tecrübeyle bu sıkıntısı da aşılacaktır.