By Kyle Wagner / Çeviri: Yılmazcem Özardıç Bu yazı ilk olarak 26 Haziran 2017 tarihinde yayınlanmıştır. NBA'in en iyilerine ödül vermek zaten kolay iş. Biz ise zor olanı yapmaya geldik. Bugün, NBA'de geçtiğimiz sezonun en ilginç konularda en kötülerini buluyoruz. En Kötü Savunmacı Ödülü'nü Timberwolves'lu Andrew Wiggins kimselere bırakmıyor... Draft gecesinde yaptığı takasla Thibodeau, sonunda istediği dış savunmacı Jimmy Butler'la yeniden kavuştu. Butler'ın yanındaki diğer kanat oyuncusu ise ligin en felaket savunmacısı olacak: Andrew Wiggins. NBA'in oyuncu takip sistemi sayesinde artık savunulan şutlar ve akıbetlerini gözlemleyebiliyoruz. Kimin en olumlu, kimin en olumsuz, kimin en çok etkiyi yaptığını bu şekilde anlayabiliyoruz. Her pozisyona baktığınız zaman Wiggins kadar kötü savunmacıyı az bulabiliyorsunuz. Wiggins'in savunduğu şutlarda rakipler %56.1'lik bir verimli saha içi yüzdesi istatistiği yakalarken, savunulmadıkları zaman bu oran %56.4 oluyor. Buradan da Andrew Wiggins'e karşı şut atmanın, boş şut atmakla neredeyse aynı şey olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Wiggins'in savunmadaki defoları hemen sıralanacak kadar az değil, ancak ilk olarak göze çarpan şey efor eksikliği. Kanadalı oyuncu nadir şekilde şutu savunmak için zıplıyor, adamına uzaksa şuta yetişmek için hızlı şekilde koşmuyor, sıklıkla savunmada topu izlerken dalıp gidiyor. Ancak Wiggins'in savunmasının en çok zarar veren tarafı ne kadar çok şuta savunma yaptığı. Draymond Green ya da zirve dönemindeki Tony Allen gibi savunmacılar her zaman her yerde olup parkedeki her şutu bozmaya çalışırlar. Wiggins'e karşı bu kadar çok şut denenmiş olmasının temel nedeni her maçta kendisini asla yalnız bırakmayan müdafaa kısmındaki berbatlığı. Wiggins ligde savunduğu adamın kullandığı şut sayısında 10.sırada ve listedekilere göre açık ara en vasat altı savunmacı. Birçok takım en kötü savunmacısını saklama amacı gütse de görünüşe bakılırsa rakipler Minnesota savunmadayken Wiggins'i arayıp bulma konusunda özel bir çalışma yapıyor. En Aşırı Hırslı Smaççı Ödülü'nün sahibi, Suns'ın çaylağı Marquese Chriss'ten başkası değil... Kaçan smaçlar, basketbol oynanan her yerde rastladığımız, klasikleşen olaylardır. Saniyenin onda birlik dilimleriyle yarışılan o anlarda oyuncular yer çekimine meydan okuyacak kadar yürekli davranırlar ve evren, onlara hak ettiği cezayı verir. Bazı oyuncular bu cezayı diğerlerinden daha çok çeker. Marquese Chriss, bu alanda zirveyi temsil ediyor. İkinci sıradaki DeAndre Jordan'ın 4 kaçan smaç önünde 26 kaçan smaçla ilk sırada yer alan Chriss'in, Jordan'dan 146 az denemesi olduğunu hatırlatalım. Genç oyuncunun smaçlarındaki %79.8'lik başarı oranı, tarihte bir sezonda 100 smaçtan fazla deneyen oyuncular arasında en kötüsü. Tabii ki kaçan her smaç aynı zorlukta değildir. Dwyane Wade'in bir playoff maçında boş smacı vurmaya çalışırken çemberin önünden blok yemesiyle Chriss'in karmaşanın içinde devlerin üstüne çıkarak vurmaya smaç denemesi aynı şey sayılamaz. Ama Chriss'in kaçırdığı smaçlarla alakalı net bir şey söylemek gerekirse, genç oyuncu bir smacın sadece iki sayıdan fazla olduğunu düşünüyor ve aradaki farkı da almak için bazen iki sayıdan oluyor diyebiliriz. En Kötü Şutör ödülü, kaçırmaktan bıkmayan Celtics'li Marcus Smart'ın... Belli bir noktadan sonra kendine olan güvene hayran olmak zorunda kalırsınız. Marcus Smart bu yılın en kötü üçlük atan oyuncusu değildi. Ancak sürekli üçlük deneyen en kötü en kötü şutördü. Smart 2016-17 sezonunda maç başına 4.2 üçlük deneyip %28.3'ünden isabet çıkardı. Üç sayı kuralının başladığı günden bu yana maç başına 4'ten fazla üçlük deneyip Smart'tan kötü isabet bulan iki oyuncu var: 1997-98'de Mookie Blaylock, 1994/95'te Latrell Sprewell. Smart kötü şutlar da denemedi aslında. Celtics'li guard'ın denemelerinin maç başına 3.1 tanesi ayağını kurup direkt olarak topu aldıktan sonra potaya atılan üçlüklerden oluştu, ki bu şutlar genellikle en yüksek isabet oranı bulunan şutlar. Buna rağmen Smart bunlarda da %31.2 ile başarılı olabildi. Smart'ın takıma katkısı oyunun diğer taraflarında oluyor (en büyük özelliği oyun kurucuların Ben Wallace'ı olması) ve şut isabet oranları playloff'larda LeBron'lu Cavs tarafından darmadağın edilecek kadar ileriye gidebilen bir takımda sahada kalabilecek kadar da olsa gelişim gösterdi. En Kötü Performans Gösterilen Maç ödülü, "bu kadar da olur mu" dedirten Jamal Crawford'un oluyor... 36 yaşındaki Jamal Crawford birçok açıdan büyüleyici. 17.yılını oynayan Crawford maç başına 26.3 dakikada 12.3 sayı, %52.6 true shooting oranı yakaladı (kariyerinin en iyi oranından çok çok az aşağıda). Ama oynamadığı akşamlarda da hiç oynayamıyor. 8 Ocak'ta Staples Center'da Miami ile karşılaştıkları maçta Crawford bu yıl bir NBA oyuncusu tarafından gösterilen en kötü maç performansını gösterdi. 31 dakika sahada kalan tecrübeli guard 12'de 1 ikilik, 4'te 0 üçlük isabeti ile oynarken, 1 ribaunt, 1 asist, 2 top çalma ile maçı tamamladı. Chris Paul'ün 19 sayı, 18 asistlik performansının yanına Heat'li Waiters, McGruder, Ellington ve Reed'in 32'de 7 ile oynaması da işin içine eklenince Crawford +/- istatistiğinde 0 almayı başardı. En Kötü Beş Ödülü'nün sahibi Lakers'ın gençleri... Bir yandan Lakers'ın en iyi genç oyuncularından birini ilk imzalandığı andan itibaren kötü bir kontrat olduğu bilinen kontratlardan kurtulmak için elinden çıkarması üzücü. Diğer yandan ise Lakers'ın gençleri geçen sezon birlikte oynadıkları dönem boyunca çok kötü bir performansa imza attılar. D'Angelo Russell, Jordan Clarkson, Brandon Ingram, Julius Randle ve Larry Nance, Jr. geçen sezon 20 maç boyunca 108 dakika birlikte oynadılar. Pek büyük bir süre olmasa da hiçbir şey değilmiş gibi de davranamayız. Oynadıkları bu dakikalarda Sacramento'nun bir beşinin hemen önünde ligin en kötü beşini oluşturdular (100 pozisyon başına 28.3 sayı fark yediler). Önemli olan ise yenilen fark değil, bu genç grubun savunmada nasıl aşağılandığı idi. Lakers'ın gençlerinin savunduğu 103 serbest atışla sonlanmayan pozisyondan 24 tanesi smaçtı. (Kıyaslamak için, 103 pozisyonda yenen smaç ortalaması lig genelinde 10.3) Turnikeler, boş şutlar değil.. Smaçlar! Geleceğin Lakers'ına karşı atılan sayıların çeyreği smaçlardan oluşuyordu. Muhtemelen gençler savunmanın temel prensibinin rakibin en verimli hücumlarını durdurmak olduğunu tam anlamıyla kavrayamamış! Molalardan en kötü dönen takım unvanı Los Angeles Clippers'ın... Genellikle takımlar, savunmaların hücumlara göre molalardan sonra daha iyi olduğunu bilir. Endişelenecek bir ters eşleşme yok, geçiş hücumunda bulunan boş bir şut yok. Geçtiğimiz yıl ne zaman bir hücum takımı mola alsa, oynanan set savunma için tipik bir yarı saha pozisyonuna göre 100 pozisyon başına 3.5 sayı anlamına geliyordu. Yani hücum genel olarak şansları eşitlemek için molanın kısıtlı zamanında ekstra bir şeyler yapmak zorunda kalıyordu. Topu maç sonunda oyuna sokmak olsun, şutörleri oyuna almak olsun, veya yenilen bir seriyi durdurmak amaçlı olsun. Bazı takımlar için bunları başarmak ihtimal dahilindeydi. Eğer Clippers iseniz, ancak bol şanslar diyebiliriz. Clippers geçtiğimiz yıl molaların ardından 100 pozisyon başına 10 sayı daha kötüye gitti. Bu biraz kafa karıştırıcı çünkü Clippers 100 pozisyon başına 98.6 sayı bularak ligin en iyi dördüncü yarısaha hücumuna sahipti. Ancak molalardan sonra bu sayı 88.7'ye kadar geriledi. Olay molalardan sonra bench oyuncularının oyuna dahil olmasıyla da ilgili değil. Hem Griffin hem de Paul, molalardan sonra önemli bir düşüş gösterdiler. Paul'ün 101.2'si 87.7'ye düşerken, Griffin'de bu istastistik 96.6'dan 84.7'ye geriledi. 2015-16 sezonunda Clippers molalardan en iyi dönen ekiplerden biriyken, geçtiğimiz sezon verilen aralardan en çok zarar gören ekip oldular. Son ödülümüz ise En Az Hücum Yapan oyuncuya gidiyor, huzurlarınızda Cavaliers'ın pivotu Tristan Thompson... Kimsenin pas atmadığı oyuncu son derece uğraşılarak alınan bir ödül ve Bismack Biyombo birkaç yıldır bu ödülü kimselere bırakmıyordu. Bu sezon ise Biyombo'nun hücum yetenekleri Orlando'da, ııı, AÇIĞA ÇIKARILDI. Kariyerinin en yüksek top kullanma yüzdesi olan %13.2'yi yakalayan Biyombo, maç başına tamı tamına 6 SAYI üretmeyi başardı. Bismack'in tahtı bırakmasının ardından, ligin en az pas alan oyuncusu kim oldu? Kimsenin pas atmadığı oyuncuları bulmak NBA'in verileri sayesinde kolay. Oyuncunun takımı hücumdayken topu elinde tuttuğu sayıyı alın ve aldığı hücum ribauntlarını çıkarın, oyuncuya atılan pasların sayısını aşağı yukarı çıkarmış olursunuz. Sürpriz yok, topu elinde pek sık bulmayan oyuncu profili açıkça belli oluyor. Sayı atmak için değil, savunma yapmak ve ribaunt almak için oynayan uzunlar. Jakob Poeltl ve Lucas Nogueira hücumda pek top görmüyor çünkü DeRozan ve Lorwy ile birlikte oynuyorlar. Böyle bir takımdan da bu beklenir. Hafif aşağılarda ise başka bir isim dikkatimizi çekiyor. Cleveland adına maç başına 30 dakika parkede kalan Tristan Thompson, maç başına sadece 14.6 kere pas almış, 36 dakika başına da sadece 17.5 kere. Thompson bu listedeki diğer isimler kadar kötü bir hücumcu değil. İkili oyunlardan sonra nereye devrileceğine dair hisleri güçlü ve topsuz oyunda boşluğu bulabiliyor (veya LeBron'ın onu görebileceği yerlere gidiyor diyelim). Ama aynı şekilde takımda en az hücum rolü üstlenen oyuncu. Minnesota günlerinden sonra hücumda daha kısıtlı bir rol alan Kevin Love, 36 dakika başına 37.8 kez topla buluşuyor. Bu sayı James'te 66.8, Irving'te 67.2, top süremeyen, şut atamayan, pas veremeyen Iman Shumpert'ta 30.1. Thompson 10 yaşındayken NBA'e adım atan Richard Jefferson'da 26.8. Marcus Smart gibi Thompson'ın da takımında belli bir rolü var. Cleveland ona önemli sorumluluklar yüklüyor ve güveniyor. Sadece bu görevleri yerine getirirken elinde basketbol topu olmuyor.