By Jason Concepcion / Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 12 Ekim 2017’de The Ringer’da yayınlanmıştır.
LaVar Ball ailesini sanki bir basketbolcu fabrikasının başındaymış gibi yönetiyor. İlk oğlu Lonzo Ball da bu fabrikanın ilk ve en ilginç ürünü. Kardeşleri LiAngelo ve LaMelo gibi, Lonzo’nun da yapacağı iş kendisi adına çok önceden seçilmişti. Ancak işini yapma şeklini o belirliyor. Eğer o inanılmaz sükseyi, LaVar ile maçtan önce fotoğraf çektirmek isteyenlerin oluşturduğu kuyrukları, küçük kardeşlerinin potaları ağlatan patlamalarını, yeniden dirilme umudu olan Lakers Camiasını, Magic Johnson’ın kendisine bahşettiği “en” ile başlayan sıfatları, Rob Pelinka’nın saniyesinde yanlış olduğu anlaşılan Kutsal Kitap’tan alıntılarını bir kenara bırakıp daha yakından bakarsak Lonzo’nun bakış açısının kendi başına kurduğu bir ayaklanmaya benzediğini görebiliriz.
LaVar’ın çocuklarının bazılarını tanrılaştırıp bir tanesini adeta konuşarak bitirdiği düşünüldüğünde bu süksenin adeta Cronus’u (Yunan Mitolojisinde Titanların Lideri) olduğu söylenebilir. “Çocuklarıma bir tanesinin NBA’e gidemeyeceğini söyledim” dedikten sonra LiAngelo’nun başaramayacağını düşündüğünü ifade ediyor LaVar. LaVar, Lonzo’nun Lakers‘a gideceğini daha olmadan söylemişti. LaVar teke tekte kariyerinin zirvesindeki Jordan’ı yeneceğini söylüyor. LaVar, LeBron James’in çocuğunun “o kadar da iyi basketbol oynamadığını” iddia ediyor. LaVar daha önce Nike veya Adidas’ın eğer Ball Biraderlerin herhangi birini bünyesine katmak istemesi durumunda Big Baller Markası’na (nereden, nasıl kurulduğu bilinmeyen, pek fazla kişinin giyip test etmediği, son derece pahalı aile markası) 1 milyar dolar ödemesi gerektiğini söylemişti.
Yani eğer LaVarology (eşi Tina Ball’un bulduğu bir isim) efsanesine inanıyorsak, LaVar’ın kendi başına büyütüp besleyip kalıplarına oturttuğu Lonzo’nun çok farklı bir oyuncu olmasını beklemeliyiz. LaVar herkesin dikkatini çekecek sözlerin gücünü çok iyi bilen, kendine güveni inanılmaz yukarılarda olan ve bu sözleriyle kendini gündemde tutan, ama bunu tamamen doğal yapısıyla yapan bir adam. Onun çocukları normalde Monta Ellisvari olmalı. Ancak Lonzo sanki Hoosiers yeniden çekiliyor da denemesine girmiş gibi oynuyor.
Küçük kardeşleri ise soy ağacına daha yakın gibi duruyor. En küçük oğul LaMelo çok atılgan, çok uzaklardan umarsızca şut atan, hızlı hücumlar için savunmayı ikinci plana atan bir oyuncu. Bir keresinde bir lise maçında 92 sayı attı, şu anda babası tarafından evde eğitiliyor ve telli ağzından durmadan rakipleriyle ters konuşuyor. Ortanca kardeş LiAngelo ise şu anda UCLA’de ve lisedeyken bir maçta 72 sayı atmıştı.
Lonzo ise onlara göre sessiz. Oyunu kendisi için oynamıyor. Sayı atmaktansa asist yapmayı tercih ediyor. Chino Hills Lisesi’nde birlikte oynadıkları tek senede Lonzo orta sahadan attığı paslarla kardeşlerinin sayı rekorlarına yardımcı oldu. Zo’nun kendisini en çok anlatan maçı ise 2016 McDonald’s All American maçında asist rekorunu egale ettiği 0 sayı 13 asistlik performansıydı.
LaVar, LaMelo ve LiAngelo’nun konuşup durduğu bir ortamda Lonzo kendisine yöneltilen sorulara elinden geldiğince nazik şekilde cevap veriyor. Big Baller Markası’nın kendisine özel çıkardığı 495 dolar değerindeki imza ayakkabısı ZO2’ye rağmen NBA’e adım attığından beri Nike, Adidas ve Under Armour da giydi. Las Vegas Yaz Ligi’nde ayakkabı tercihi hakkındaki soruya “Eğer büyük bir topçuysanız (Big Baller), istediğinizi giyebilirsiniz” demişti. Ne laf ama.
Lonzo Ball her şeye rağmen kendi özelinde bir başkaldırı.