Better Call Paul: Rockets, CP3’yi Nasıl Kaptı?

31/Eki/17 12:18 Ekim 31, 2017

Bugra Uzar

31/Eki/17 12:18

Eurohoops.net

Geçen sezon sona erdiğinde James Harden ve Chris Paul bir şeyin farkına vardı: Tek başlarına Warriors’ı yenemiyorlardı. Peki, beraber yenebilecekler mi?

by Jackie MacMullan / Çeviri: Arma Kaynar

Bu yazı ilk olarak 30 Ekim 2017 tarihinde ESPN.com‘da yayınlanmıştır.

James Harden’ın telefonu yine çalıyordu.

Batı Konferansı yarı finalinin 6. Maçındaki kötü performansından bu yana telefonu susmamıştı. NBA’in en verimli hücum oyuncusu hayatının en önemli maçında rezalet bir performans göstermişti. Ona ulaşanların çoğu nasıl olduğunu merak ediyordu. “İyi misin?”, “Güçlü kal.” hatta “Senin için dua ediyorum” gibi mesajlar alıyordu.

Harden bütün bu mesajları cevap vermeyerek görmezlikten geliyordu. Ama bir noktadan sonra eleştirilerin geçirdiği harika sezonun göz ardı edilmesine sebep olması sinirlerini bozmaya başlamıştı. Galibiyete yapılan katkı istatistiklerinde 15 maç ile lig lideri olması, NBA tarihinde 2000 sayı, 900 asist, 600 ribaund barajlarını geçen ilk oyuncu olması nasıl hemen unutulmuştu? 6. maçtaki açıklanamaz çöküşü sonrası hiçbiri hatırlanmıyor, hiçbirine değer verilmiyordu.

Rockets’ın 39 sayı farkla kaybederek sezonu kapattığı maçta Harden o kadar kötü gözüküyordu ki bir önceki maçta Pau Gasol’ün dirseğinin Harden’ın kafasına çarptığı pozisyondan sonra beyin sarsıntısı geçirdiğine dair dedikodular yayılmaya başlamıştı. Harden bu iddiaları reddedip ve kötü performansının sorumluluğunu tamamen üzerine aldı ve 11’de 2 şut isabetiyle 6 faul ve 6 top kaybı yaptığı performansı sonrası düşünmek ve yalnız kalmak için Atlanta’da inzivaya çekildi: “Bazen sadece küçük kutumda oturup tek başıma bırakılmak istiyorum.”

25 Haziran günü, yine, telefonu çaldığında, Harden arkadaşlarıyla beraber Los Angeles’ta yemek yiyordu. Arayan kişiyi gördüğünde masadakilerden izin istedi.

Masadan kalkıp dışarıya çıkarken “Buna cevap vermek zorundayım” dedi. Telefonun diğer ucundaki isim… Chris Paul’dü.

Paul telefonda “Varım” dediğinde Harden tam olarak anlamamış ve “Varım da ne demek?” diye sormuş. Harden ve Paul yakın arkadaşlar, sezon boyunca sık sık mesajlaşmışlar. Harden, Paul’ün serbest kaldığı zaman bütün seçeneklerini değerlendireceğini biliyordu. Houston’ın da Paul’ün listesinde olduğunu umuyordu ama hangi takıma daha yakın olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu.

“Varım demek işte. Houston’a gelmek istiyorum, seninle beraber oynamak istiyorum.”

Rockets genel menajeri Daryl Morey neredeyse 10 senedir Paul’ün peşindeydi. 2005 senesinin draft akşamı Celtics yıldız oyuncuları Paul Pierce’ı, Chris’in draft hakları karşılığında takaslamaya çalışan Celtics yönetiminin bir parçasıydı. Houston’a geldikten sonra 2011’in Aralık ayında Paul’ü Rockets’a getirmeye çalışmıştı ama New Orleans onu Clippers’a takaslamayı tercih etmişti. 2013 senesinde Paul’ün kontratı bittiğinde Paul’ün peşine tekrar düşmüştü. Hatta Paul’e ve oğlu Chris’e yapacağı sunumda hediye etmek için onların ufak biblolarını yaptırmıştı. Ama hayalini kurduğu görüşmeyi yapma şansı olmadı. Chris Paul, Clippers ile yeniden anlaştıktan sonra bile bibloları saklamıştı.

Morey, Paul hayalini de saklamıştı.

Morey’nin bu yaz için hazırladığı “savaş odasında” Houston’ın beyaz tahtası koskocaman bir “karar ağacıyla” kaplıydı. Uygun oyuncular, onlarca sayı, bazı oklar, formüller, varsayımlar arasında bir isim kırmızı kalemle yuvarlak içine alınmıştı: Chris Paul.

*

Hem Harden hem de Paul için önceki sezonun sonu hem çabuk hem de acımasız oldu.

6. maçtan sonra Harden soyunma odasındaki dolabının önünde tek başına otururken adeta çaresiz gözüküyordu. Harden’la sekiz yıldır farklı zamanlarda beraber çalışan Irving Roland, Harden’la özel selamlaşmalarını yapıp sessizce geri çekildi.

“Soyunma odasındaki herkes onunla konuşmaya korkuyordu.” diyor Roland. “Canının ne kadar çok yandığını görebiliyordunuz. Ona nasıl yaklaşacağımıza dair bir fikrimiz yoktu. Onunla konuşmaya çalışırsak sinirlerine hakim olamayacağından çekiniyorduk.”

Buna çekinmeyen tek isim takımın tecrübeli oyuncusu Trevor Ariza’ydı. Ariza, Harden’ın yanına gidip kolunu onun omzuna attı ve “Bu senin için iyi bir tecrübe, buna eminim.” diyerek Magic, Jordan, LeBron gibi harika oyuncuların hepsinin kariyerinde böyle kötü anlar olduğunu hatırlattı. “Herkes seni eleştiriyorken, senin hakkında acımasız şeyler söylüyorken bunları nasıl idare edeceğin ve tekrar ayağa kalkıp kalkamayacağın çok önemli.”

Normalde sezon bittikten sonraki haftalarda Roland ve Harden yazın yapacakları antrenmanları belirlemek için iletişime geçerlerdi.  Bu sefer Harden kafasını dağıtmak için Paris ve Barcelona’ya tatile gitmeyi tercih etti. O sırada Roland insanların ona yönelttiği “Harden kazanmayı yeterince istemedi mi?” tarzında sorularla boğuşmak zorunda kalıyordu.

Rockets koçu Mike D’Antoni’ye göre Harden’ın sıkıntısı bütün sezonun yorgunluğunun birikmiş olmasıydı. “Sahada bizim için çok fazla şey yapıyordu. Belki onu daha fazla dinlendirmemiz gerekiyordu ama Harden bir yandan MVP ödülünü kovalıyordu. Russell Westbrook’un yaptıkları da Harden’ın işini kolaylaştırmadı. Westbrook ne zaman triple double yapsa Harden ‘şimdi daha da iyi oynamalıyım.’ diye düşünüyordu.”

“Bunun üzerine konuştuk ama bunun tam olarak bir cevabı da yok. Onun MVP olmasını istiyordum, Harden’a da söyledim. Ödülü kazanmak için elinden geleni yap dedim ama bir yandan bunu kovalayıp bir yandan da takımın hücumunun büyük kısmından sorumlu olmak fazlasıyla yorucu olabiliyor.” diyor D’Antoni.

Harden’ın taşımaya çalıştığı yük çok ağırdı. “Sahada yapılan her şeyden sorumlu olmaya çalışmak oldukça zor.” diyor Harden. “Bu yükün birazını üzerinizden alabilecek birisi olmadığı zaman bu sizi fazlasıyla yoruyor. Takımda topu ona bırakıp 3-4 pozisyon için ‘sıra sende’ diyebileceğiniz birisinin olmaması fazlasıyla zorlayıcı.”

Rockets’ın elenmesinden 11 gün önce, yaklaşık 1500 mil batıda oynanan ve Chris Paul’un Clippers formasıyla çıktığı son playoff maçı da kalp kıran cinsten oldu. Utah’a karşı oynadıkları ilk tur serisi boyunca Chris Paul harika oynamıştı, Blake Griffin yaşadığı ayak parmağı sakatlığından sonra takımın bütün yükünü çekmek yine ona kalmıştı ve bu yükü tarihe geçebilecek bir performansla çekiyordu. Deplasmanda oynadığı 6. Maçta Utah’a karşı 29 sayı 8 asistlik bir performans göstererek Clippers’ın sezonunun bitmesini engellemişti. Seriyi 27.3 sayı 10 asist ortalamalarıyla oynuyordu. Ama 7. Maçta 19’da 6 şut isabetiyle sadece 13 sayı bulabildi ve mağlubiyeti engelleyemedi. Staples Center’dan ayrılırken bazı eski düşünceler geri dönmüştü: “Acaba şampiyonluk kazanabilecek miyim?”

Paul kazanacaksa bunun başka bir takımla olacağını düşünmeye başlamıştı. Clippers’la dokusu bir türlü uyuşmamıştı.

2014 playoff’larında kritik 5. maçta Westbrook’a kaybettiği ve maçı kaybetmelerine sebep olan top hala aklından çıkmıyordu. Uzun zamandır topu emanet edebileceği başka bir oyuncu ile beraber oynamak istiyordu. Sürekli çıkan haberlere göre soyunma odasında da işler çok yolunda gitmiyordu. Paul bu konu hakkında “Aramızdaki iletişim daha iyi olabilirdi” diyor.

Paul ve Griffin arasındaki anlaşmazlık, fazla dile getirilmese de bilinen bir gerçekti. Ama birbirlerine karşı saygısızca ya da rahatsız edici biçimde davrandıklarına dair haberler asla çıkmadı. “Blake ve Chris’in zaman zaman anlaşmazlıkları oluyordu, ama ben 2015’te takıma katıldığımda da bu böyleydi.” diyor eski Clippers oyuncusu Luc Mbah a Moute. “Ama dışarıdan bakan biri bunu anlayamazdı, sahada asla tartışmazlardı. Saha dışında da birbirlerine uzak oturmazlardı.”

Yıllarca Clippers’ta Paul ile beraber oynayan J.J. Redick “Her takımın sorunları olur, ama biz ilk turda kaybettiğimiz için bizimkiler adeta büyütüldü.” diyor:

“Zaman zaman beraber niye şampiyonluk kazanamadığımızı ya da takım içinde anlaşmazlıklar olduğunu düşünüyorum. İyi bir açıklama bulamıyorum. Sanırım Chris’in zaman zaman söylediği gibi hep sıkıntılı, zorlanan bir takım olduk.”

Paul yeni bir başlangıca ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Onu destekleyen, aşağı çekmeyen bir takıma ihtiyacı vardı. Houston’ın ona daha uygun bir takım olduğuna karar verdi. Şimdi şöyle diyor: “Orada miadımızı takım olarak doldurmuştuk.”

*

27 Haziran gecesi Chris Paul, LeBron James ile birlikte bir gece kulübündeydi. Yakınlarındaki bir masada Tristan Thompson ve eşiyle beraber yemek yiyen Joe Johnson oturuyordu.

Saat gece 1’e yaklaşırken, paparazzilerden saklanmak için kullandıkları özel girişe doğru ilerliyorlardı. O sırada Paul, menajeri Leon Rose’dan bir mesaj aldı. Houston’a takaslanıyordu. Karışık birtakım kadro hamlelerinden sonra  – Detroit’te oynayan Darrun Hilliard ve Dallas’ta oynayan DeAndre Liggins’in de takasa dahil olmasıyla beraber – Rockets, Paul’ü kadrosuna katmak için Patrick Beverley, Lou Williams, Sam Dekker, Montrezl Harrell, Kyle Wiltjer ve gelecekteki birinci tur haklarından birini Clippers’a yolluyordu. Paul, NBA’deki bütün güç dengelerini değiştirmek üzereydi. Yanında oturan oyuncuya meydan okumanın eşiğindeydi.

“LeBron ile çok yakınız ama durumumu bilmiyordu.” diyor Paul. “Ona çok yakın olmamıza rağmen söylemememin sebebi ikimizin de çok rekabetçi olması.”

20 dakika sonra Paul sırrını LeBron’a açıkladığında, cevabı bir şişe Don Julio 1942 tekila sipariş ederek arkadaşıyla kadeh kaldırmak olmuş.

LeBron sadece “Mutlu ol.” demiş.

Doğu Konferansı’nda oynayan süperstarın cevabının “yumuşaklığında” bulunduğu konferansın da etkisi olmalı. Tabii bir de şu var: İki oyuncu da Golden State’in hala şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu farkındaydı. Takas resmiyete kavuştuktan sonra Houston’ın şampiyonluğu için bahis oranları yarı yarıya düştü. Warriors’ın oranlarında ise değişiklik bile olmadı.

Morey, Vegas’ın tahminleriyle yine de fazla ilgili değil. Elindeki verilere göre Paul takımın çehresini, özellikle Harden’ın üzerindeki yükü azaltarak, fazlasıyla değiştirebilir. ESPN’in istatistik birimine göre Harden’ın top kullanma oranı yüzde 10 arttığında savunmadaki verimliliği yüzde 12 oranında düşüyor. Paul ise NBA tarihinde guard’ların savunma anlamında geçirdiği en iyi 100 sezon performansının dördünün sahibi.

3 saat sonra… Saatler 4’e geldiğinde, Morey yeni guardı ile görüntülü bir konuşma gerçekleştiriyor Chris’i,  o ve oğlu için yaptırdığı bibloyla oynark            en gördü. Paul gülümseyerek bibloyu göstererek “Gördün mü? Bu, kader” diyordu.

Harden sonunda Golden State’e karşı oynarken yeni bir silaha sahip olduklarını düşünüyordu. Morey, Paul’ü aradıktan hemen sonra Harden’ı aradığında sesindeki mutluluğu duyabiliyordu. Ufak bir kutlamadan sonra Harden şöyle soracaktı: “Şimdi kimi alıyoruz?”

O gece henüz uyku uyumamış Morey cevap verdi: “Biraz durup yeni aldığımız Şöhretler Müzesi kalibresindeki oyuncuyu kutlayabilir miyiz?”

Houston artık yüksek basketbol IQ’su ve benzer yeteneklerinin yanında ulaşamadığı benzer hedefleri olan iki isime sahipti. İkisi de inatçı, dominant ve beraber oynaması zor liderler olarak nam salmıştı.

Paul, Rockets CEO’su Tad Brown, Koç D’antoni ve takım sahibi Leslie Alexander ile buluşmak için Los Angeles’taki Mastro’s Restaurant isimli mekanı seçti. Yemek boyunca takımın gelecek planları konuşuldu. CEO Brown “Herkes çok netti, biz takımımızı daha ileriye götürmek istiyoruz ve Chris de bunun parçası olmak için hevesli” diyor.

Rockets’ın beyin takımı biftek ve makarnayı mideye indirirken Paul, Redick’le telefonda Texas’taki muhteşem vergi oranları konusunda şakalaşıyordu.

*

Houston’daki sıcak bir eylül sabahı, D’Antoni boş Toyota Center’ın koltuklarında oturarak yetenekli guard’larını izliyor. Takım antrenmanda 5’e 5’leri oynarken D’Antoni’nin en çok dikkat ettiği şey sayı yedikten sonra topun kimin oyuna sokacağıydı.

D’Antoni bu görev için oyuncu belirlemeyi istemiyordu. Dakikalar içerisinde bunun çok da gerekli olmadığı anlaşıldı. Ariza üç sayılık atışında isabet bulduğunda, Paul içgüdüsel olarak topu alıp sahanın sol tarafında koşan Harden’a yolladı. Bir sonraki hücumda Ariza yine sayı bulunca bu sefer potaya daha yakın olan Harden topu alıp neredeyse orta sahada olan yeni takım arkadaşı Paul’e pasını attı.

İki oyun kurucu birbirine yardımcı olurken top sahada çok hızlı hareket ediyordu. Paul bir hucümda Capela’nın alley-oop’u tamamlaması için topu havaya atarken, diğer hücumda boş şuta koşan Harden’ı buluyordu.

Harden daha sonra “Bu inanılmaz, sürekli top sürmek zorunda değilim. İstediğim zaman şut atabiliyorum, çünkü bomboşum. Tek yapmam gereken topu yakalamak ve şut atmak. Bunu 5 yıldır yapamıyordum” diyerek durumu özetliyor.

*

Chris Paul’le daha önce New Orleans Hornets döneminde beraber çalışan Roland onu daha önce hiç bu kadar mutlu görmediğini söylüyor. Harden’ın yanı sıra, Chris New Orleans’tayken beraber oynadığı Ariza ve Bobby Brown gibi takım arkadaşlarına sahip. Houston’a geldiğinden beri sürekli beraber zaman geçiriyorlar ve Paul bu takımın amatör bir ruha sahip olduğunu söylüyor: “Basketbol sahasında bir arada bulunmayı seven bir grubuz.”

“Beraber başarılı olacağız.” diyor Harden, Paul’ün takımda pick and roll bitiricisi ve bir şutör olarak bulunmasından duyduğu heyecanı belirteek. “Chris benim sahada hangi durumlarda mutlu olduğumu, hangi durumlarda rahatsız olduğumu anlamaya başladı. Ben de onu tanımaya başladım. Sezon ilerledikçe sahada tartıştığımızı görürseniz bu birbirimize sinirli olduğumuz için değil, birbirimizle mümkün olduğu kadar açık ve dürüst bir şekilde iletişime geçtiğimiz için olacak.”

Paul, Harden ile beraber harika bir ikili olacaklarına emin “Çünkü birbirimize saha içinde yardımcı olabiliyoruz.” Ama önemli olan rol paylaşımını nasıl yapacakları. Harden geçen sezonun tamamını takımın geçiş hücumundaki ana oyun kurucusu olarak geçirdi. Paul ise kariyeri boyunca oynadığı her takımda bu rolün sahibiydi. Buna rağmen, Harden bu rolde daha başarılı olabilir.

Houston’ın istatistik birimine göre Harden, potaya doğru 7.5 metre veya daha uzun mesafede atılan “hücum başlatıcı” paslarda 873 ile lig lideri. Rockets bu pasların sonucunda toplam 477 sayı buldu ve bu alanda da NBA sıralamasında birinci. Kıyaslama yapmak gerekirse bu listede LeBron James 777 pas ile ikinci, John Wall 633 pas ile üçüncü sırada. Ligteki diğer hiçbir oyuncu 500 pasın üzerine çıkamamış. Paul ise 267 pas ile 27.

Harden aynı zamanda geçen sezon 4538 sayının asistini yaptı, bu NBA rekorunun 1 sayı eksik bu. Paul’ün varlığı doğal olarak daha az şut denemesine ve daha az sayıyı etkilemesine sebep olabilir. Ama Harden bunların hiçbirinin umurunda olmadığı konusunda ısrarcı. “Önemli olan tek şey kazanmak. İkimiz de kariyerimiz boyunca çok sayıda hayal kırıklığı yaşadık. İstatistiklerin hedefimizin önüne geçmesine izin veremeyiz.”

Morey bu konu hakkında “Kritik bir anda Chris topu alırsa ve hatalı bir karar verirse ya da Harden topu alır ve işler kötü giderse başlarda bunun sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Ama bu uzun vadede tekrarlanmaya devam o zaman takım içerisindeki gerginlik artabilir” diyor.

Oyun kurucu görevlerini paylaşabilecekler mi? Hızlı hücumda takımın kontrolü kimde olacak? Son şutu kim atacak? Takımın bir numaralı oyuncusu kim? Benzer yeteneklere sahip iki alfa karakter bir arada başarılı olabilir mi? Bu soruların cevapları D’Antoni’de saklı. Koç, Paul’ün daha hızlı oynamayı öğrenmesi gerektiğini söylüyor.  Harden’ın da günümüzün en iyi pick and roll yöneticilerinden biriyle beraber oynadığını unutmaması gerekiyor. İkisi de MVP olma özlemlerinden vazgeçmeliler.

“Karşımıza çıkabilecek sorunlara hazır olmalıyız” diyor D’Antoni. “Onları çözmekten bahsetmiyorum, zaten o sorunlarla karşılaşana kadar çözemeyiz ama en azından olası sorunlar hakkında tartışabiliriz. İşler yolunda gitmediği zaman ‘Hey bu konu hakkında eylülde konuşmuştuk, hatırlıyo musunuz?’ diyebiliriz.  Bu da işlerimizi kolaylaştırır.”

“Burada işler tamamen James ve Chris’e bakıyor. Sorunlar çıktığında, ki çıkacaktır, panik mi yapacağız yoksa planlı bir şekilde mi ilerleyeceğiz bunu ikisi belirleyecek.”

Morey yaz boyunca olası takaslar hakkında (Carmelo Anthony takası da dahil) James ve Harden’a düzenli olarak bilgi vermiş. Takımın satışı, kadro hamleleri, hatta hücum setleri hepsi konuşulmuş. “Oyuncularımızı bu sürece mümkün olduğu kadar dahil etmek istiyoruz, bazı takımlar bunun çok büyük bir hata olduğunu düşünüyor.” diyor Morey.

Bu sırada D’Antoni de Paul ve Harden’ı bol bol odasına çağırıp onlardan beklentilerini anlatmış. Paul sezon boyunca maç başına 32-33 dakika civarında, Harden ise 34 dakika civarında oynayacak. “Sahada her zaman Hall of Fame seviyesinde bir oyun kurucum olacak, bunun sözünü verebilirim.” diye ekliyor D’Antoni.

Paul her maçın ilk 5 dakikasından sonra kenara gelecek. Kariyerinde daha önce bu kadar erken oyundan çıktığı hiç olmamış. Harden ilk çeyreğin tamamını oynamayı tercih etmesine rağmen, çeyreğin son 2-3 dakikasında oturmak zorunda kalacak. D’Antoni’nin kafasındaki plana göre Harden ve Paul’ün beraber oynadıkları süre yaklaşık 18 dakika olacak. Buna her maçın son 5 dakikası da dahil. Bunun için de Harden’ın her son çeyreğin ilk 4 dakikasında oturması gerekecek.

“Yakın geçen maçlarda Harden’ın niye kenarda oturuyorum, sahada olmam lazım diye isyan edeceğini biliyorum.” diyerek gülüyor D’antoni. “Ben de ona “Ne diyeceğimi bilemiyorum, bunun hakkında konuşmuştuk.” diyeceğim.”

*

O.J. Mayo 2009 sezonunda James Harden’ı All-Star hafta sonuna davet ettiğinde Harden, Arizona State’teki ikinci senesini geçiriyordu. Mayo onu Four Seasons Oteli’ndeki bekleme odasına götürdüğünde All-Star seçilen oyuncular toplantı yapıyordu. Harden arkada durup, odadaki isimlere baktığında adeta gözleri fal taşı gibi oldu.

LeBron James, Dwyane Wade ve Chris Paul oturmuş kart oynuyorlardı. 100 dolarlık banknotlarla kumar oynuyorlardı. Paul, Harden’a selam vermek için oyunu bırakıp Harden ile biraz sohbet etti.

“Lebron, CP3 ve Wade izlerken ‘Demek NBA oyuncuları böyle zaman geçiriyorlar’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Lige girene kadar bu şekilde beraber zaman geçirmenin ne kadar önemli olduğunu anlayamamıştım.” diyor James.

Bugün, Paul oynadığı organizasyonu ve kurduğu ilişkileri arkasında bırakırken yeni ve daha iyi ilişkiler kurmak istiyor. Harden kendi açısından bakınca Dwight Howard’ı daha iyi tanımak için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini düşünüyor. Bu hatayı Paul ile kuracağı ilişkide tekrarlamamak konusunda kararlı. Yaz boyunca Paul ve Harden beraber yemek yiyerek, bowling oynayarak, basketbol oynayarak ve Kendrick Lamar konserine giderek bolca zaman geçirdi.

Clippers koçu Doc Rivers ise Paul’ün yeni takımına alışma sürecini yakından takip ettiğini söylerken Paul ile aralarındaki ilişkinin son zamanlarında iyi olmadığını ve kötü bir sonla bittiğini kabul ediyor.

Eylül ayının başlarında Rivers bir yardım etkinliğine katılmak için TD Garden’a geri dönmüştü. Saha kenarında otururken Paul ile takım arkadaşları arasında zaman zaman iletişim kopuklukları yaşandığını kabul ediyor. “İşler kötü giderken Chris takım arkadaşlarını çok zorluyordu. Kötü oynadığınız zaman bunu kabul etmeniz ve hatayı kendinizde de aramanız gerekir. Paul’ün tam olarak bunu yaptığını çok düşünmüyorum ama genel olarak bakınca o çok zeki bir oyun kurucu ve ona koçluk yapma konusunda asla sıkıntı çekmedim” diye ekliyor.

Bundan üç hafta sonra Paul, Harden ile beraber Toyota Center’da katıldığı fotoğraf çekiminden sonra konu Clippers ve Doc Rivers’a geliyor. Doc Rivers’ın onun hakkında yaptığı yorumları hakkındaki düşünceleri sorulduğunda Paul’ün gülümsemesi suratından siliniyor, kaşları çatıyor. “Doc’ın fikirleri kendisini bağlar” diyor.

“Beraber oynaması zor bir liderim.” diye kabul ediyor Paul. “Ama benimle oynamak o kadar kötüyse neden Luc ve J.J. benimle beraber burada olmak istedi?” Redick bu konuda: “Chris beraber oynaması zor bir oyuncu mu? Evet, kendi oynamak istediği tarzı etrafındakilere zorlayabiliyor. Eğer farklı bir oyun tarzına ve karaktere sahipseniz bu sizi zorlayabilir ama onunla oynamak her zaman hoşuma gitti” diyor.

Rivers Boston’daki yardım etkinliği sırasında önceki sezonun başında Paul’ün takımdan ayrılmasına yarı yarıya ihtimal verdiğini söylemişti. Paul ise bunu inkar ediyor ve “Clippers’da mümkün olduğu kadar uzun süre kalıp başarılı olmak istiyordum, kendimi adamıştım” diye ısrar ediyor.

Rivers bu düşünceye pek katılmasa da Paul’ün Clippers’tan ayrılıp Houston’a gitmesine sebep olarak Chris’in Rockets ile beraber playoff’larda daha ileriye gidebileceğini düşünmesini görüyor. Ama bu düşünceye katılmıyor: “Chris’in tabii ki serbest kalınca istediği takıma gitmeye hakkı var. Ama yan bahçe her zaman sizin evdekinden daha yeşil değildir. Oyunculara her zaman bunu söylüyoruz. Onlar da görecek.”

Paul, Toyota Center’da benchte otururken Rivers’ın söyledikleri üzerine düşünüyor. Sonra bozulmuş bir bardak sütten bir yudum almışçasına ağzını büzüyor. Rockets formasını düzelttikten sonra auno formayla yanında oturan Harden’a bakıyor.

“Doc söylediklerinde haklı.” diyor büyük bir ciddiyetle. “Yan bahçede çimlerin daha yeşil olduğunu umuyorum. Ve olmayabilir.”

“Ama köşeyi dönüp öyle olup olmadığını kendim göreceğim.”