By Jason Concepcion / Çeviri: M. Bahadır Akgün (@mbakgun)
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 26 Ekim 2017 tarihinde The Ringer’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Bazen bir oyuncu bir konuda o kadar iyi, öyle güvenilir, öyle çok yönlü, öyle etkileyici oluyor ki iyi olduğu iş sebebiyle cezalandırabiliyor. Salı akşamı Bulls karşısında, Isaiah Thomas henüz iyileşme sürecindeki kalça sakatlığı nedeniyle, Derrick Rose da bileği burkulduğu için sahaya çıkamayınca Cavaliers adına LeBron James oyun kurucu rolünü üstlendi. 34 sayı atan LeBron, 4 ribaund ve 13 de asist üretti ve Cavs, dümende bir kaptanı bulunmayan Bulls‘u 119-112 mağlup etti. James, bunu daha önce de yapmak durumunda kalmıştı. Cleveland ile ilk sezonunda 3 Şubat 2005’te, Heat karşısında alınan ağır mağlubiyette resmi olarak oyun kurucu pozisyonunda gösterilmişti James. Gayriresmi olarak, 2009-2010 sezonunda, özellikle sakatlıklarla dolu geçen dönemde oyunu kurma işi yine James’e aitti. O dönemde, “Bu benim sürekli yapmak istediğim bir şey değil. Çünkü oyun kurmak quarterback oynamak gibi bir şey,” diyordu LeBron James ve ekliyordu, “Lisede quarterback oynamamaya karar vermiştim. Ben daha ziyade geniş alanda pası alan, koşup sayı yapan receiver olup açık alanda oynamayı tercih ediyorum.”
Cleveland’ın acil durumlarda camı kırarak oyun kurucu pozisyonuna çektiği James, kendi neslinin en iyi oyuncusu. Ancak oyun kurma işini zorunda kalmadıkça yapmayı tercih etmiyor. LeBron’ın hikayesi bu: İnsanların basketbola bakış açısını değiştiriyorsunuz, sonra da yarattığınız o yeni gerçekliğe uyum sağlamak zorunda kalıyorsunuz. Gerçek süperyıldızların tamamının başından geçen bir durum bu. George Mikan, profesyonel basketbolun proto-süperyıldızı öyle dominant bir oyun oynuyordu ki lig yönetimi, kuralları değiştirdi ve yapılan atışlarda inişe geçen toplar sayı olarak kabul edildi, serbest atış çizgisi geriye alındı. Kendi takımından bağımsız olarak pazarlanan ilk NBA yıldızı oydu. Wilt Chamberlain’in oldukça geniş fizik, yetenek ve atletizm kombinasyonu, rekabet dengesine yönelik bir tehdit olarak görüldü. Chamberlain, şutları yükseklerden gönderiyor, serbest atış çizgisinden smaç basıyordu ve boyalı bölgenin mutlak hakimiydi, tıpkı bir Cerberus gibiydi. Lig yönetimi tüm bunlara daha geniş bir çerçeveden cevap verdi ve şut sonrası inişe geçen toplar, serbest atışlar ve potadan sekip sayı olan şutlar için kural değişiklikleri getirdi.
Oyuncular kimi zaman kural değişikliklerinden daha fazlasına da sebep olabiliyor. Magic Johnson ve Larry Bird arasındaki rekabet, modern oyunun Big Bang’i (Büyük Patlama) oldu. İkili, basketbolu uyuşuk, uzatmalı tekdüzeliğinden çekip çıkardılar. Finallerdeki 2-3-2 formatı, özellikle oyuncular ve koçların hayatlarını kolaylaştırmak için getirildi. Playoff döneminin sonunda sürekli Los Angeles ve Boston arasında mekik dokuyan basın mensupları ve takipçileri de kurtardılar. Celtics, serbest oyuncu durumundaki Larry Joe Bird’ü yeni kurulan maaş bütçesi despotluğuna kaptırma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca lig yönetimi, zümrüt yeşili forma için sözde Bird istisnasını yarattı. O zamandan beri, takımlar Bird’ün adını alan haklarıyla maaş bütçesinin üzerine çıkarak takımlarında bulunan yıldızları takımda tutabiliyorlar.