Utah Jazz’ın Sessiz ve Fedakar Savunma Büyücüsü: Ekpe Udoh

08/Ara/17 12:23 Aralık 8, 2017

Bugra Uzar

08/Ara/17 12:23

Eurohoops.net

Ekpe Udoh inişli, çıkışlı ve macera dolu bir kariyerin sonunda NBA’e döndü ve Utah Jazz savunmasını daha güçlü kılıyor.

by James Herbert / Çeviri: Anıl Can Sedef

Bu yazı ilk olarak 7 Aralık 2017 tarihinde CBSSports’ta yayınlanmıştır.

Ekpe Udoh yolunun İstanbul’a düşeceğini hiç düşünmemişti. Baylor Bears’ı NCAA’de son sekize götürdüğü 2010 yılının ardından Golden State Warriors’ta gelecek vaat etmesine rağmen NBA’de başarı umutları yavaş yavaş söndü. 2015’te kendini Fenerbahçe Doğuş forması giyerken buldu. Bu durumun şokunu atlatması bile başlangıçta zaman alacaktı. Kendisi anlatıyor:

“Başlarda çok zordu, farklı bir ortamdaydım, evden uzaktaydım. 2010 NBA draft’ında altıncı sıradan seçilmiş bir oyuncuydum ama NBA’den ayrılmak zorunda kalmıştım.”

Udoh, Amerika dışındaki ilk sezonun çoğunu liseden bir arkadaşıyla evde oturup film izleyerek geçirdi. Birkaç ay içinde evde oturmaktan sıkılıp kendini dışarı attı. Okulları ziyaret etti, taraftarlarla buluşmalar yaptı ve sarı-lacivertli taraftar arasında bir çeşit kahramana dönüştü. Şimdi şöyle söylüyor:

“Ne kadar güzel bir yer olduğunu gördükten sonra  Türkiye hayatımı değiştirdi.”

Udoh iki sezonun ardından Türkiye’den ayrılırken bir şampiyon, EuroLeague Final Four MVP’siydi. Fenerbahçe Doğuş  onun bulunduğu kadroyla ilk EuroLeague şampiyonluğunu yaşadı. Utah Jazz’la anlaştığı yaz, NBA için yola çıkmadan önce web sitesinde şöyle yazacaktı: “Fenerbahçe ve Türkiye basketbol sevgimi yeniden canlandırdı”

Ekpe bu satırları yazdığı sırada Jazz’in antrenman tesislerinden Brownswille, Brooklyn’deki Mott Hall Bridges’a gidiyordu. Bu ziyaret onun için çok özeldi. Udoh bu özel okulu internetteki haberlerden ve bir TED konuşmasından öğrenmişti. Okulun müdürü Nadia Lopez’le bir arkadaşı aracılığıyla temas kurdu, okula kitaplar bağışladı ve işte sonunda orada, İngilizce öğretmenlerine sarılıyordu.

Lopez de ondan etkilenmiş gözüküyor: “Buraya yanında korumaları ya da arkadaşları olmadan geldi. Çevredekilerle hemen temas kurdu, derslere girdi, insanlarla konuştu.”

Aslında kısa sürmesi gereken ziyaret, dört saat sürdü. Lopez’le ofisinde sohbet etti, öğrencilerin sorularını yanıtladı, basketbol antrenmanlarını izledi. Oyunculara koçların sert tavırlarının aslında iyi olmaları için gösterdikleri çabadan kaynaklandığını anlattı.

Udoh ve Lopez’in Instagram hesapları dışında hiçbir yayın organı bu ziyareti şimdiye kadar yazmadı ya da haberleri dahi olmadı. Çünkü Udoh’un tarzı bu: Nereye giderse gitsin, sessiz bir tavırla değer katıyor. Çevresindekiler için etkisi çok açık ama farkında ya da içeride değilseniz onu tamamen gözden kaçırabilirsiniz.

*

Scott Drew, Udoh’un Baylor kampüsüne Michigan’dan transfer olarak gelmeden önce NCAA Turnuvası’nda tek bir maç dahi kazanamadı. Udoh o takımın en skorer üçüncü oyuncusu olmasına rağmen tartışmasız en önemli oyuncuydu. Drew onu kazanma uğruna yapılması gereken bütün gösterişsiz işleri yapan bir oyuncu olarak tanımlıyor ve “yardım savunması konusunda çalışma fırsatı bulduğum en iyi oyuncuydu” diyor.

Koç Drew, Udoh’un iyi skorerlere karşı yardıma gider gibi yapma konusunda bile ne kadar iyi olduğunu bugün dahi hatırlıyor. Böylece tehlikeli isimlere topun gitmesini dahi engelleyişini unutmuyor. Kısa oyuncuların savunmalarının arkada o dururken nasıl büyüdüğünü anımsıyor. Ve adeta oyun kuran bir pivot gibi takımın en çok asist yapan ikinci oyuncu olmasını ve “skorer bir egosunun” olmayışını vurguluyor.

Golden State, DeMarcus Cousins’la Greg Monroe arasından Udoh’u seçti. İkisi de sırtı dönük oyunda çok iyi oyunculardı. Udoh’un da ayakları çabuk ve becerikli ve yüzü dönük oyunu gelişmiş sayılırdı ama basketbolundaki en iyi özellikler bu iki oyuncudan daha farklı olamazdı. Udoh lige gelir gelmez NBA’in en iyi pota koruyan oyuncularından biri olarak dikkat çekti. Bir veteran gibi savunmadaki yardımlar konusuna takımı yönlendiriyor, iyi perdeler yaparak Stephen Curry ve Monta Ellis için hayatı kolaylaştırıyordu.

Yedi sezon önce NBA’in hıza ve alan yaratmaya dayalı oyun trendlerinde henüz geçiş aşaması yaşanmakta, değişim daha ilk evrelerindeydi. Yükselişteki Oklahoma City Thunder, Kendrick Perkins için takas yapıp üstüne kontratını uzatmıştı. Doğu şampiyonu sahaya Zydrunas Ilgauskas ve Erick Dampier’la çıkıyordu. Udoh’un geleneksel NBA uzunlarıyla baş edecek bir cüssesi yoktu ama hızı, atletizmi ve basketbol zekasıyla arayı kapatıyordu. Warriors’ı yakından takip eden taraftarlar o sahadayken skoru en olumlu etkileyen oyuncu olduğu için daha çok süre bulmasını istiyorlardı.

Udoh o günleri de unutmamış. WarriorsWorld’deki yazılarıyla oyununun güçlü yönlerine dikkat çeken bir isme bugün bile teşekkür etmeyi ihmal etmiyor: “Adamım Ethan Strauss’a teşekkürler. Bu “plus-minus” konusunda tarafımı tutan kişi o olmuştu. Ben o zaman ne olduğunu bile bilmiyordum. Sanırım savunmada oyuna girdiğim anda seviyeyi yükselttiğim için oluyordu. İkinci beşle oyuna giriyordum, savunmada rakibi durdurunca hücumda da sayılar buluyorduk. Bir seri yakalayıp hava buluyorduk.”

*

Golden State’deki kimse yüksek ölçekli bir skorere dönüştürmeye çalışmadı onu. Takımın oyun tarzına ve ligdeki trendlere uygun bir oyuncuydu. O zaman Warriors koçluğu yapan Keith Smart, Udoh’un ilk sezonundan sonra takımdan gönderilmiş olmasına rağmen oyuncusuyla çalışmaya devam edebilmiş olmayı diliyor.

Udoh, Golden State’te ikinci sezonunda ilk üç ay bittiğinde ilk beşte yer bulmasına yetecek kadar iyi bir oyun oynadı. Tam rolüne alışıp rahatladığı sırada takasla gönderildi. Warriors onu Andrew Bogut karşılığında Milwaukee Bucks’a gönderdi. Bogut onla benzer özelliklere sahip bir pivottu ama daha cüsseli ve daha tecrübeliydi. Udoh bugün bile şaşkın:

“Takasın nereden çıktığını anlayamadım. İyi oynamaya başlıyordum. Clippers’a karşı büyük bir maç kazanmıştık, Sacramento’daydık. Maç öncesi ısınırken sahayı gözleyen bir sürü medya mensubu olduğunu fark ettim. O anda dank etti: Birisi takas edilmişti. Soyunma odasına gittiğimde gördüm. Canım yandı.”

Udoh, Milwaukee’ye uyum sağlamakta zorlanacaktı. Vücuduna biraz daha kas ekleyince çabukluğu ve patlayıcılığından kaybetti. 2013-14 sezonunda dizinden sakatlandı, bileğinden de sakatlanınca daha da fazla maç kaçırdı. Basketbol zekası yerindeydi ama Udoh yoktu:

“Yolumu kaybettim sanırım. Özgüvenimi kaybettim. Çok zordu… Ama bu da oyunun bir parçası.”

Udoh, 2014’te Los Angeles Clippers’la minimum kontrat imzaladı ama tüm sezon bench koltuklarını ısıtmaktan fazlasını yapamadı. Sonra, Fenerbahçe Doğuş kapısını çaldı. Onun ifadesiyle ona yeniden başlama fırsatı verdi:

“Üzerimde hiç baskı yoktu. Temiz bir sayfa açacaktım.”

*

Udoh uluslararası basketbola bir savunma canavarı olarak imzasını koydu. Çünkü kolejdeki gibi boyalı alanda “bekçilik yapabiliyordu.” Hem de zayıflayıp hızını yeniden kazanmıştı. “Birkaç haftada 10 kilo verdim, kendi kiloma döndüm.” Bir video analiz toplantısı sırasında takımın kısalarla baş başa kaldığında kendisine yardım göndermesi gerekmediğini söyledi. Fenerbahçe Doğuş bu sayede modern bir NBA takımı gibi savunmada çok yönlü bir ekibe dönüştü.

Sacramento Kings Sırp çaylağı Bogdan Bogdanovic, Fenerbahçe’deki iki sezonunda takım arkadaşlığı yaptığı uzunu yere göğe sığdıramıyor: “Takımımızdaki şüphesiz en önemli oyuncuydu. Muhteşem bir kişilik, taraftarların sevgilisiydi.”

Udoh ilk sezonunda EuroLeague tarihinin bir sezonda en çok blok yapan oyuncusu oldu. İkinci sezonunda kendi rekorunu geliştirdi. Efsanevi koç Zeljko Obradovic’in hücum düzeni skorer ve pasör olarak kendisini yeniden keşfetmesini sağladı. Warriors’ın taraftar bloglarından ikisi onu üst üste ikinci şampiyonluğu arayan kadroya katmalarını ve takıma döndürmeleri gerektiğini söyleyecekti.

Üniversiteden takım arkadaşı Quincy Acy, Avrupa’da oynamasının oradaki oyunculara adeta haksızlık olduğunu söylüyor: “O bir canavar.”

Udoh, Acy’yle ayda en az iki, üç kez görüntülü konuştuğu kariyerinin inişleri ve çıkışları sırasında beraberdi.

“Kesildim, G-League’e gönderildim, yine de teması kaybetmedik, birbirimizden çok şey öğrendik. Ona çok öğüt verdim, onun tavsiyelerini dinledim.”

Acy, Jazz’la Udoh imzaları attığında mutluluktan uçmuş. NBA’deki ilk döneminde kilo almasını ve onu bir çeşit blokçu ve büyük Kendrick Perkins’e dönüştürme çabalarını yersiz bulduğunu söylüyor ve ekliyor: “Onun takıma katabileceği çok daha fazla şey vardı.” Şimdi o  büyük, ağır ve blokçu oyuncular ligde kendine neredeyse hiç yer bulamıyor. Udoh ise yeniden NBA’de, zamanın ilerisinde bir oyuncu olduğunu bizzat gösteriyor.

“Onun gibi becerileri olan bir oyuncu daha iyi bir durumda olamazdı. Atlattığı zorlukları ve nasıl bir insan olduğunu düşününce mutluluk olmamak mümkün değil. Bence artık şansı döndü” diyor Acy.

*

Kendisi de bir Avrupa macerası yaşayan Utah koçu Quin Snyder’ın sistemi EuroLeague’de bir takım olsalar garip gözükmezdi sanıyoruz: Yavaş ama pasa ve zamanlamaya dayalı, temele takım oyununu ve üçgenler kurmayı alan bir sistem. Snyder ve Udoh imzalar atılmadan önce Avrupa günlerinden konuşmuşlar. Ekpe her şeyin mükemmel bir zamanlamayla yaşandığını söylüyor.

Acy hala Udoh’u zorluyor, hücumda daha agresif ve bencil oynamasını, savunma ve takım odaklı oynamayı sevmesine rağmen kendini öne çıkarmaya çalışmasını söylüyor. Udoh da bu görüşlere karşı çıkmıyor. O da kendisini izlerken aynı şeyleri görüyor ama yüzleşmesi gereken kişi, ona göre, kendisi:

“Ben sadece kazanmak istiyorum. Tabii ki daha fazlasını yapmam gerekiyor. Yaptıklarım kazanmamıza yetmiyor. Savunmada ne katkı vereceğim belli: Sağlam bir oyuncuyum, bloklarımla etkiliyim. Burası net. Hücumda da belli bir katkı yapmam, bir şeyler yapmam gerekiyor. Nokta.”

Udoh bunu söylediğinde Jazz’in son yedi maçtan altısını kaybettiğini unutmamak gerekiyor: Sonrasında OKC’ye kıran kırana geçen bir maçı kaybettikten sonra sonraki sekiz maçın yedisini kazandılar. Sezonun en iyi dönemini geçirdikleri bu sekiz maçta Rudy Gobert bu galibiyetlerin yalnızca birinde sahadaydı.

Gobert’in yokluğu Udoh’un dakikalarının  daha önemli anlarda gelmesini sağladı ama yine de kenardan gelmeye ve taraftarla medyanın ilgisine fazla mazhar olamamaya devam etti. Deadspin’de her zaman nerede olması gerektiğini bilmesini öven bir haber dışında hakkında pek bir şey yazılmadı. Tıpkı kariyerinin başında olduğu gibi Udoh sahada olduğu anlarda skorborda yaptığı olumlu katkıyla dikkat çekiyor. O sahaya çıktığı anda skor yapmasa dahi takımı aradaki farkı kapatmayı ya da seri yakalamayı başarıyor: Utah o sahadayken oynanan 100 hücum başına rakiplerine 9.6 sayı fark atıyor.

Jazz forveti ve bir başka eski Fenerbahçeli Thabo Sefolosha takım arkadaşının katkısından çok memnun: “Udoh bu sezonun başında çok önemli katkılar yaptı. Bireysel anlamda yapabildikleri beni çok etkiliyor. Süper atlet bir oyuncu değil ama bloklar yapabiliyor, istatistik kağıtlarında gözükmeyen o küçük işleri yapabiliyor. Çok, çok değerli.”

Mott Hall Birdiges yolunda Udoh kariyeri boyunca geçtiği hiçbir noktayı, hiçbir durağı kötü duygularla anmadığını vurguladı. Golden State onun için bir başlangıçtı. Milwaukee’de meşhur kitap kulübünü başlatmıştı. Clippers günlerinde basketbol hatıraları edinememiş olsa da Los Angeles halkından ve organizasyondan insanlarla kurduğu ilişkiler bugün bile sürüyor.

Udoh ne zaman bir şehri arkasından bıraksa arkasında parkede yaptıklarından daha fazlasını bırakmak istiyor. Böylesi sıcakkanlı ve yumuşak huylu bir adamın şu sözleri ederken nasıl sertleştiğini duymak ilginç: “Bence herkes oturup bilgisayarlarını ya da sosyal medyayı ya da neyle internete bağlanıyorlarsa onu kapatmalı ve bir kitap okumalı.”

Okulun müdürü Lopez, Udoh’la başlatmak istedikleri bir programı anlatırken Udoh’u bir takım oyuncu olarak değerli kılan özelliklerin insanları saha dışında da yanına çektiği anlaşılıyor:

“O herkesi mutlu etmek istiyor. Ve bunda çok samimi. Onun olayı bu.”