Golden State’in İsimsiz Kahramanı: Eric Housen

10/Oca/18 12:23 Ocak 15, 2018

Mehmet Bahadır Akgün

10/Oca/18 12:23

Eurohoops.net

Golden State Warriors, NBA’in en görkemli organizasyonu ve başarılarında günlük yaşamları da saha içi performans kadar etkili. Sahanın arkasındaki her şeyi ise halleden tek bir isim var…

By Scott Cacciola / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 8 Aralık 2017 tarihinde NY Times’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

NEW ORLEANS – Golden State Warriors‘ın New Orleans Pelicans ile geçtiğimiz pazartesi oynadığı maçın dördüncü çeyreğinin sonlarında Eric Housen, Smoothie King Center’da deplasman takımının soyunma odasına bir bakınca bir şeylerin ters gittiğini fark etti.

Warriors‘lı Kevin Durant ile Pelicans‘lı DeMarcus Cousins, biraz önce birbirlerine bazı galiz ifadeler kullandıkları için oyundan atılmışlardı ve Housen da soyunma odasının dışından gelen gürültüleri duydu. Bir bakmaya gitti.

Warriors takım operasyonları direktörü olarak Housen, zilyon tane işi bir arada yürütüyor. Oyuncuların formalarını o topluyor. Çantalarını o taşıyor. Otel odalarını o ayarlıyor. Antrenman eşyalarını o yıkıyor. Abur cuburlarını o alıyor. Takımı havaalanından otele, maça götüren otobüslerin vaktinde doğru yerde olmasına özen gösteriyor. Takımın yoğun seyahat programında aile üyelerinin ve yayıncıların da dahil olduğu özel uçuşları o ayarlıyor.

“Hayatta en büyük yardımcım kafein muhtemelen,” diyor Housen ve ekliyor, “Antrenör ekibi hep benim için daha sağlıklı alternatifler bulmaya çalışıyor.”

Bitmek tükenmek bilmeyen, NBA’in en görkemli yıldız grubunu başlarına geleceklerden koruma göreviyle Housen soyunma odasından çıkıp Cousins’ın Durant’i ararken koridorda terör estirdiğini gördü. Durant de o sırada oyundan atılmış ve soyunma odasına doğru gidiyordu. Bir sıkıntı çıkacağının farkında olan güvenlik görevlileri, Durant’i çabucak küçük bir koridora götürürken diğerleri de Cousins’ı yatıştırmakla meşguldü.

“Kapıyı kapatın! Kapıyı kapatın!” diye bağırıyordu görevliler koridor boyunca birbirlerine.

Housen da bu sırada Cousins’a doğru koşup onun önünde durdu. 2,11’lik, 122 kilogramlık Cousins, kızdığı zaman çok daha ihtişamlı duruyordu ve nihayet bir güvenlik görevlisi tarafından kendi soyunma odasına gitmeye ikna edilmişti. 1,78 boyu ve 84 kilogram ağırlıyla Housen ise eşyaları toplama işine geri döndü.

Bu cesaret ya da delilik sayılabilecek hareketiyle ilgili, “Beni biraz orada görürlerse belki bir şey yapmazlar diye düşündüm,” şeklinde konuşuyor.

Herkesin “E” olarak seslendiği 44 yaşındaki Housen, Warriors’ın perde arkasındaki gücü. Chris Mullin ile birlikte Pacers‘a gittiği bir sezon hariç 1985’ten beri Warriors bünyesinde çalışıyor. O zamanlar top toplayıcı olarak başlamış işe ve henüz yedinci sınıftaymış.

“Organizasyondaki en önemli adam,” diyor asistan koç Bruce Fraiser onun için.

Housen, 1999 yılında tam zamanlı bir çalışan olarak ekibe katıldığından beri tek bir maç kaçırmadığını söylüyor. O sezonların üçünde, unvanı malzeme sorumlusu iken takımın antrenman tesislerinde yaşamış ve portatif bir karyolada yatmış. Geçen sezonun başından beri ise yalnızca üç gün izin yapmış. Eşi Codi’yi anlayışlı bir eş olarak tanımlıyor Housen. (Artık bir evi var yani. Ayrıca, çift ilk çocuklarını bekliyor.) Yine de bir türlü hafta sonu ve tatil programını kavrayamıyormuş.

“Böyle şeylere önem vermem,” diyor.

Warriors’ta oynadığı günlerde Mullin, Housen’i işe almış ve yaz dönemindeki çalışmalarını ve sokak maçlarını organize etmesi için görevlendirmişti. Housen, Temmuz ortasında elinde file, havlu, paspas ve herkesin ölçüsünü aldıktan sonra Mullin’in arkadaşları için getirdiği ayakkabılarla bir lisede ortaya çıkıyordu o dönemde. O maçları bir playoff maçı gibi görmekten kendini alamıyormuş.

“Büyük bir ressam, bir sporcu, bir dansçı gibi… Kendi ritmi, kendi iş düzeni var ve muhtemelen başka kimse onun yaptığı gibi yapamaz bu işleri,” diyor Mullin. “Warriors’ın milyarder oyuncuları ve milyarder bir sahibi var ama Hpusen olmadan bütün düzen yerle bir olurdu. Biliyorum, saçma geliyor ama işin aslı bu. Bir de bu işi 25 yıldır yapıyor.”

Nerede O Çanta?

Warriors ile Pelicans arasındaki maçtan bir gün önce takım Heat ile karşılaşmak üzere Miami’deydi ve Housen da maç başlamadan iki saat kadar önce sağa sola koşturmaktan helak olmuştu.

Üç takım otobüsü salona vardıktan kısa süre sonra bir oyuncunun geç kaldığını öğrendi. O oyuncu, bir taksinin arka koltuğunda salonun yükleme alanına yetişmek üzere olan Klay Thompson idi. Housen, bilgisayarını bir grup çantanın üzerine attı ve dışarı koşup Klay Thompson’la buluştu, taksinin parasını ödedi. Birkaç dakika sonra Thompson soyunma odasından çıktı geldi.

“Ağırlık odası nerede E?” diye sordu Housen’a.

Housen yükleme bölümüne döndü ve takımın çantalarının (tam 127 parça) kamyona yüklendiğini ve o akşam New Orleans’a gidecek uçağa yüklenmek üzere havaalanına gitmeye hazır olduklarını gördü. Işık hızıyla, şoförün de yardımıyla çantaları kontrol etti. Yalnızca bir tanesi eksik görünüyordu. David West’e ait olan çanta yoktu.

“Hep en son kalkan otobüse biner, kamyonun arka tarafında olmamasına şaşırdım,” dedi Housen karanlıkta çantayı ararken. “İşte burada!”

Maç başladığında Housen, Warriors bench’inin ön tarafında yere oturdu. Takımın ısınırken kullandığı formaları ve havluları topladı. Bir pozisyonun ardından Heat‘te bir top toplayıcı çocuk ıslak zemini sildi. Ancak Housen’a yer hâlâ ıslak gözüktü. Sahaya gidip elinde bir havluyla o zemini kendisi sildi Housen.

“Çocukların neye ihtiyacı varsa onu tahmin etmeniz gerekiyor,” diyor.

Housen, maçın ikinci yarısını soyunma odasında geçirdi. Yemekleri getiren görevlilere direktif verdi orada. New Orleans’taki oteli arayıp takımın beklenen varış saati ile ilgili bilgilendirdi. Kendi ifadesiyle, “kendi korkusu ve paranoyası” nedeniyle takımın kahvaltısının öğlen 1’e kadar dağıtılmış olup olmayacağını iki kez kontrol etti. Onlarla New Orleans’ta buluşacak olan bir başka kamyon şoförünü aradı sonra da.

Warriors, Heat karşısında galibiyeti aldıktan yaklaşık bir saat kadar sonra, 22.56’da özel uçuşları Miami’deki pistte hareketlenmişti. Housen, yerine oturdu ve günlük grup mesajını gönderdi. Mesaj, otobüs ve uçak emojileri ile tamamlanmış, takımın ertesi günkü planını detaylarıyla ortaya koymuştu. Saatine baktı ve istatistiklerini kontrol etti: 20 kilometre yürümüş ve 25.347 adım atmıştı. Çalışmalara katılamadığı için hayal kırıklığına uğradı.

Uçak New Orleans’a indiğinde, uçaktan ilk inen Housen oldu. Uçağın arkasına yanaşan bir kamyonu buldu ve takımın valizlerini taşıma bandı ile indirmeye başladı.

“Bu şey daha hızlı gidemez mi?” diye sordu, “Hızlan!”

İki otobüs oyuncuları ve teknik ekibi gece 00.37’de otele ulaştırdıktan sonra Housen de salona gidip sonraki üç saat boyunca takımın eşyalarını deplasman ekibinin soyunma odasına taşıdı. Gecenin kalanını bir antrenman masasının üzerinde geçirmeyi düşündü.

“Birkaç havluyla küçük bir yatak yapabilirsiniz,” diyor.

Ancak Housen otele dönüp oyuncular kahvaltıya inmeden önce otelin aşçısı ile görüşmek istedi. Kahvaltı konusunda gerginliği geçmemişti.

“İşimi çoğunlukla insanlar etrafta yokken yapıyorum,” diyor.

521,45 Dolarlık Market Alışverişi

Pazartesi günü öğleden sonra, Pelicans maçından önce Housen alışverişe çıktı. Warriors‘ın her deplasmanında bunu yapıyor aslında.

Alışveriş sepetini çekirdek, deodorant, dilimli ekmek, muz, granola, dört tane altılı bira paketi ve dokuz şişe şarap ile doldurdu. Aldıkları 521,45 dolar tuttu. Kendisini bir şarap garsonu olarak görmüyor Housen ve şarap uzmanları olarak Curry ile Livingston’a güveniyor. Onların göz kararı seçtikleri ise Pinot Noir ve 2012 veya daha eski tarihli Cabernet Sauvignon.

“Keystone içmiyorlar,” diyor Housen.

Housen, oyuncularının alışkanlıklarını ve günlük tempolarını da biliyor. Örneğin, Thompson’ın delinene kadar aynı çorapları giyeceğini biliyor ve bu yüzden önce onları temizliyor. Nick Young’ın ayakkabısında iç astar sevmediğini biliyor. JaVale McGee’nin takımda en büyük ayaklara sahip olduğunu ve ayaklarının 53-54 numara olduğunu biliyor. Ya da Curry’nin bir ayakkabı takvimi olduğunu, hangi maçta hangi ayakkabıyı giyeceği konusunda onu uyarması gerektiğini de biliyor. Housen bunu da biliyor zira Under Armour doğrudan ona gönderiyor.

Bazı oyuncuların, şişe sular söz konusu olduğunda farklı damak zevkleri olduğunu biliyor ve bu sebeple deplasman soyunma odasındaki dolaba üç ya da dört ayrı markanın suyundan koyuyor. Uzun süredir takımda yardımcı koç olarak çalışan Ron Adams uçakta bira içmek isterse Peroni sevdiğini biliyor. Ancak Housen aynı zamanda koç Steve Kerr’ün Modelo Especial sevdiğini de biliyor.

Hangi oyuncuların odalarının asansörden uzak olmasını istediklerini biliyor. McGee’nin vejetaryen olduğunu ve Curry’nin de glutenden kaçındığını biliyor. Zaza Pachulia’nın devre arasında formasını değiştirmeyi sevdiğini biliyor. Ve Pachulia’nın salondan dağınık saçla ayrılmayı sevmediğini de biliyor.

“Bugüne kadar çalıştıklarım arasında saç kurutma makinesi kullanan bir o var,” diyor Housen.

Bu sebeple Housen, her maçtan önce Pachulia’nın dolabına bir saç kurutma makinesi bırakıyor ve ilki kırılırsa diye bir tane de yedek bulunduruyor.

“Umarım bu yüzden fazla yük olmuyorumdur,” diyor Pachulia, “ama saçımı kurutmak istiyorum.”

Housen, şimdiye kadar kimseye “hayır” demediğini söylüyor. Birinin talebini yerine getiremezse en azından denemiş oluyor. David Lee ile ilgili bir anekdottan da şöyle bahsediyor Housen: San Francisco – Oakland Bay Bridge beklenmedik şekilde kapatıldıktan sonra bir keresinde Oracle Arena’dan eve gitmek için helikopter istemiş Lee. Housen de kısa süre içinde bulamamış. Ancak Housen’in bir isteği gerçekleştirememesi nadir görülen bir durum ve belli ki onu da hâlâ rahatsız ediyor.

“Keşke onlar için bir basket atabilsem, ribaund alabilsem ya da bir set çizebilsem,” diyor Housen. “Ama bunların hiçbirini yapamıyorum. Bu yüzden de elimden geldiğince buradan çalışıyorum.”

Housen’ın takımın performansını etkilediğini söylemenin abartı olmayacağını belirtiyor Kerr. Takımın stresini azaltıyor ve oyuncular da daha çok dinlenmiş oluyor çünkü her şey zamanında gerçekleşiyor.

“Bütün hayatını bizim için bir şeyler ayarlayarak geçiriyor gibi gözüküyor,” diyor Kerr.

Pachulia’nın iki oğlu geçtiğimiz günlerdeki bir deplasman yolculuğunda top toplayıcı olarak takıma katılmış ve Pachulia da durumdan büyük memnuniyet duymuş. Bu memnuniyetinin bir kısmı da çocuklar Housen’a yardım edebildiği içinmiş.

“En azından E bir soluklandı ve molalarda o kadar kalkmasına gerek kalmadı,” diyor Pachulia.

Pelicans karşısında Warriors, olan bitenlere rağmen kazandı. Cousins ve Durant’in arasındaki mesele, Curry’nin sakatlık sonucu maçı yarım bırakması…

Ancak Housen o sırada çoktan bir başka uçuşu ayarlamaya başlamıştı. Takım bu kez Çarşamba günü Hornets ile karşılaşmak üzere Charlotte’a gidecekti. Düzenlenecek yeni programlar, çözülecek yeni sorunlar ve NBA’in en yoğun kişisi için yeni bir gün başlıyordu…

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!