By Yılmazcem Özardıç / info@eurohoops.net
NBA’de sezonun üçüncü ayı da geride kaldı ve Batı’da beklenen çıkışlar ve düşüşler yavaş yavaş gerçekleşmeye başladı. All-Star arası öncesinde takımlar takasın son gününe daha iyi girmek için son çabalarını sergiliyorlar. Bir sonraki güç sıralamasında bazı önemli oyuncuların yer değiştirmesi ve gözle görülür oynamalar olması muhtemel.
Çok fazla zaman kaybetmeden başlayalım.
Geçtiğimiz ayın güç sıralaması için tıklayınız.
15- Sacramento Kings (13-33)
Onlar hakkında yazacak pek bir şey yok. Tamamen Draft’a yatmayı kabul etmiş durumdalar ve NBA’in en kötü derecesine sahipler. Çok dağınık bir basketbol oynuyorlar ve savunmada da koç Joerger kötü iş çıkarmaya devam ediyor. Vince Carter, Zach Randolph ve George Hill, yani bu yaz takıma katılan üç veteran ne kadar yanlış hamleler olduklarını tekrardan herkese gösteriyorlar. Kings‘in sezonun kalanında elindeki gençlerden hangilerine uzun vadede güveneceğine dair bir seçim yapması ve yazın vazgeçtikleri gençleri değerlerini kaybetmeden göndermesi gerekiyor. Bu arada fotoğraftaki adam, Sacramento adına sezonun en parlak yanı olmayı sürdürüyor.
14- Dallas Mavericks (16-31)
Dallas da aynı tas aynı hamam devam ediyor. Nowitzki’yi bu halde izlemek onun hayranları açısından acı verici çünkü parkede hareket etmekte çok zorlanıyor. Harrison Barnes geçen sezon gösterdiği ışıltının üstüne koyamadı. Dennis Smith Jr. ise sakatlık konusu bir yana parkede olduğunda genelde düzgün katkı veriyor. Maç içindeki iniş çıkışları fazla ancak çaylak bir oyun kurucu için bu kabul edilebilir bir durum. Draft’a yatmaya devam edeceklerdir.
13-Phoenix Suns (17-30)
Onlar adına beklenebilecek bir sezon oluyor. Kötü savunmaları ve yetenekli hücumcularıyla çok yiyip çok atan bir takım olma özelliği taşıyorlar. Arada bir savunmayı iyi yaptıkları maçlarda saçma ve beklenmedik deplasmanlardan galibiyetler çıkarabiliyorlar. Ancak genelde kendilerini Devin Booker’ın iyi oynadığı bir maçta izlettiriyolar. Draft’a yatarken Bender-Chriss-Jackson üçlüsünden gelişim isteyeceklerdir. Jackson’ın All-Star arasından sonra daha iyi bir basketbol oynamasını bekliyorum. Son 10 maçlarında 3 galibiyet alarak bu alanda konferansta Kings‘ten sonra en kötü takımlar.
12- Memphis Grizzlies (17-29)
Memphis’te Conley’in dönüşü büyük sabırsızlıkla bekleniyor. Onun yokluğunda Tyreke Evans, bu yazın en iyi fiyat/performans oranı veren oyuncularından biri olduğunu kanıtladı ve takımın dümenine geçti. Tabii ki bir sonraki kontratı için oynuyor. Bunun dışında Marc Gasol de “ben oynayayım, kimse bana karışmasın” moduna geçti bile. Bunun dışında bana göre NBA’deki en kalitesiz rol oyuncularına sahip olabilirler. Sezonun kalanında Conley’in sağlığına kavuşması, birkaç gençlerinden gelecek iyi katkı ve yeni koçlarını arayacaklardır.
11- Los Angeles Lakers (17-29)
Üst üste gelen 9 mağlubiyet, koçla alakalı drama, iki önemli oyuncunun takas olacağı konuşmalarıyla bir süre önce çalkalanan Lakers, sonrasında toparlanmaya başladı. Son 8 maçın 6’sı galibiyetle tamamlandı. Bu süreçte Lonzo, Ingram ve KCP’yi sakatlığa kurban verdiler ancak Clarkson, Randle ve beklenmedik şekilde Caruso’dan gelen katkılarla Ball’suz ilk 8 maçta gelen mağlubiyetten sonra üst üste 2 maç kazandılar. Önümüzdeki ayki takasın son günü kulüp adına önemli. Randle ve Clarkson ayrılacak mı hep beraber göreceğiz. Ancak o döneme kadar Lakers‘ın aşağıdaki 4 takımdan iyi, yukarıdaki 10 takımdan kötü olduğu net biçimde ortada.
10- Utah Jazz (19-28)
Onlar için geçen yazıdaki her şey aynen geçerli. Gobert sakatlıktan yeni döndü ve takım onun yokluğunda savunmadaki kimliğini kaybedince maç kazanmakta zorlandı. Donovan Mitchell’ın harika çaylak sezonu onu Yılın Çaylağı için çok büyük bir aday yapıyor. Takas piyasasında aktif olacakları neredeyse kesin gibi ki Hood’u yollama düşüncelerinde oldukları ortaya çıktı. Mirotic’i de istiyorlar. Rubio’nun takımda kalıp kalmayacağı, özellikle yazın belli değil. Playoff potasına girebilirler mi? Pek kolay değil. Ancak Gobert’le birlikte her maç için rekabetçi bir takım olacakları kesin.
9- Denver Nuggets (24-23)
Paul Millsap gibi bir oyuncuyu 3 aylığına kaybettiğiniz zaman ilk zamanlarda belli bir noktaya kadar o boşluğu kapatabilseniz de sonrasında büyük sıkıntı yaşıyorsunuz. NBA’in gerçeği bu. Nikola Jokic’in hücum yetenekleri üzerinden şekillenen Malone’un takımında Harris ve Murray kötü başladıkları sezonda formlarını yükselttiler. Ancak onun dışında takımda pek fazla bir şey yok. Millsap’i çok arıyorlar ve dönmesini dört gözle bekliyorlar. Takas piyasasında sürpriz şekilde aktif olabileceklerini düşünüyorum. Malone’un Plumlee-Jokic tandeminden vazgeçmesi gerekiyor. Artık modern oyun böyle bir ikiliyi kaldırabilecek durumda değil.
8- Portland Trail Blazers (25-22)
Portland bir inişli bir çıkışlı görüntüsünü aynen sürdürüyor. Evan Turner’dan, Jusuf Nurkic’ten çok istikrarsız katkılar alabiliyorlar. Savunmaları her zamanki gibi koç Stotts’ın prensipleri doğrultusunda iyi bir iş çıkarıyorlar. Bu da onları maçların içinde rekabetçi tutabiliyor. McCollum ve Lillard’ın taşıdığı hücum üstüne iyi bir savunma formülüyle 3 sezondur aynı şekilde devam ediyorlar. Takas dönemini en hareketli geçirecek takım olabilirler. Ellerinde Leonard, Harkless, Turner gibi çıkmak istedikleri kontratlar var, DeAndre Jordan gibi önemli isimleri istiyorlar. Bir sonraki sıralamada çok farklı bir takımdan bahsediyor olabiliriz.
7- Los Angeles Clippers (23-23)
Sakatlıkların en çok vurduğu takım Clippers. Teodosic, Gallinari, Griffin gibi önemli oyuncularından çok uzun süre yararlanamadılar. Şimdi DeAndre Jordan sakatlandı, Gallinari’nin de sakatlığı devam ediyor. Ancak iki ismin de yakın zamanda dönmesi bekleniyor. Lou Williams ise kariyerinin en iyi sezonunu oynuyor ve harika bir form yakaladı. Griffin de yavaş yavaş form tutuyor. Daha iyi durumdalar. Denver ve Portland’la aralarında çok az fark var ve şu anda bu iki takımdan derece olarak aşağıda olsalar da onları yakalayıp önlerine geçmeleri muhtemel.
6- New Orleans Pelicans (25-21)
Geldik All-Star’da ilk beş çıkacak ikiz kulelerin takımı Pelicans‘a. Boogie ve Davis formlarını daha da yükselttiler ve harika basketbol oynuyorlar. Holiday ve Rondo’nun da onlara dönem dönem destek vermesiyle son 10 maçta 7 kez kazandılar ve gerçekten iyi bir takım görüntüsü veriyorlar. Kısaları, konferansın yukarısını tehdit edecek kadar iyi oyuncular değiller bu yüzden playoff’larda pek fazla ileri gitmeleri kolay değil. Ancak Cousins ve AD’yi izlemek çok büyük keyif. Savunmalarını geliştirmek onlar adına playoff’a giderken kritik olacak.
5- Oklahoma City Thunder (26-20)
Çok yetenekli oyunculardan kurulu bir kadronun sezona uyumsuz başlamasıyla birlikte etraflarındaki bulutları dağıtması üçüncü ayı buldu. Ancak savunma konusunda her zaman iyi bir takımdı Thunder ve yavaş yavaş George ile Carmelo’nun rollerinin de oturmasıyla daha iyi bir takım olmaya başladılar. 148 sayılı Cavs deplasmanı galibiyetleri büyük ses getirdi ve yükselen bir grafikleri var. Carmelo ve George, topsuz oyunda daha verimli oluyorlar. Takım birbirine alışmaya devam edecektir, peki ne kadar tehditkar olabilecekler? Bu sorunun cevabını bir sonraki sıralamada çok daha net şekilde verebileceğiz.
4- San Antonio Spurs (30-18)
“Zamanı geldi” demiş Popovich, Parker’ı benche çekme kararını Fransız oyuncuya açıklarken. Zamanı gelmişti. Leonard’ın da tekrar belirsiz bir süre için takımdan ayrı kalacağının açıklanmasıyla birlikte Gay gibi önemli bir oyuncuyu da kullanamıyorlar. Onlar her ne kadar zamana ve sakatlıklara meydan okumaya çalışsalar da yavaş yavaş düşüşe geçmeye başladılar ve son 10 maçın 6 tanesini kaybettiler. Tabii ki büyük bir düşüş yaşamayıp toparlayacaklardır ancak Kawhi’a dair olumsuz haberler de geldikçe San Antonio organizasyonunda pek mutlu günler geçmediğini söylemek yanlış olmaz.