Amerika’yı Keşfeden Avrupalılar: Oyun Nasıl Değişti?

03/Şub/18 12:49 Şubat 3, 2018

Mehmet Bahadır Akgün

03/Şub/18 12:49

Eurohoops.net
OKLAHOMA CITY, OK- DECEMBER 29, 2017: Giannis Antetokounmpo #34 of the Milwaukee Bucks looks on during the game against the Oklahoma City Thunder on December 29, 2017 at Chesapeake Energy Arena in Oklahoma City, Oklahoma. NOTE TO USER: User expressly acknowledges and agrees that, by downloading and or using this photograph, User is consenting to the terms and conditions of the Getty Images License Agreement. Mandatory Copyright Notice: Copyright 2017 NBAE (Photo by Nathaniel S. Butler/NBAE via Getty Images)

Her yıl, 100’den fazla oyuncu NBA’de oynamak için kıta değiştiriyor. Peki bu deneyim 30 yıl önce nasıldı? Oyuncuların uyum sürecinde yollarını bulmasına kim yardımcı oluyor? Yıllar içinde bu durum nasıl değişti ve NBA’i nasıl değiştirdi?

By Andrew Sharp / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 18 Ocak 2018 tarihinde SI’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Açılış gecesinde, NBA takımlarının kadrosunda 42 farklı ülke ve bölgeden 108 uluslararası oyuncu bulunuyordu. Ligdeki her takımın kadrosunda, ABD dışında doğmuş en az bir oyuncu vardı ve her yıl da evlerinden binlerce kilometre uzakta yeni kariyerlerine başlamaya hazır yeni uluslararası oyuncular lige geliyor. Bu artık bir rutin hâlini aldı. Peki bu rutinin ardından ne geliyor? O uluslararası oyuncuların lige uyum sağlamasına kim yardımcı oluyor? Yıllar içinde bu geçiş nasıl değişti ve NBA’i nasıl değiştirdi?

Neredeyse her akşam ligin küreselleşen gerçekliğine dair bir kanıt yaşanıyor. Letonyalı Kristaps Porzingis, Knicks krallığının mirasını devraldı ve New York’lu taraftarlara yeni umutlar verdi. Fin Lauri Markkanen de Chicago’da aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Yunan ve Nijerya kökenlerien sahip Giannis Antetokounmpo, artık bir MVP adayı ve All-Star oylamalarının zirvesinde yer alıyor. Joel Embiid, Kamerun’dan gelip Philadelphia’da bir halk kahramanı oldu. Avustralyalı Ben Simmons, ligin 10 yıldır gördüğü en dominant çaylaklardan biri. Hepsi de 2017-2018 sezonunun ilk yarısında lige yeni bir yaşam şekli kattılar.

“Buraya çok sayıda oyuncu geliyor ve üst düzeyde, dünyanın en iyi liginde oynuyorlar,” diyor Porzingis. “Bunları görmek güzel. Demek ki basketbol sistemi olarak bir şeyleri doğru yapıyoruz.”

Antetokounmpo ise konuyla ilgili, “Dirk Nowitzki, Pau Gasol, Tony Parker, Manu Ginobili gibi adamlar sayesinde böyle bu durum. Daha da eskiye gidecek olursak Drazen Petrovic… Onlar bize bir yol açtı.”

NBA, yaklaşık 30 yıldır uluslararası oyuncularla çalışıyor ve taraftarların bugün sahip olduğu çağı inşa ediyor. Bu hikaye aslına bakılırsa 1988 Olimpiyatları’nda Sovyetler Birliği ile başladı ve oradan farklı aşamalarla devam etti. Oyuncuların ve ligin birlikte inşa ettikleri şeyi ve bugün oynanan oyunu nasıl değiştirdiğini görmek için The Crossover, bu süreçte bulunan kişilerle konuştu.

V. Oyun Nasıl Değişti?

“Lig buna ‘hareket özgürlüğü’ dedi.”

NBA’deki 30 yıllık uluslararası basketbol geçmişine yüzlerce büyük hikaye sığdı. Kurnaz profesyonel kararlar alındı, ilham veren kişisel başarılar yaşandı, kültürel sınırları aşan bir ömürlük bağlar kuruldu. Ama uluslararası dönemin en güzel, en sağlam mirası belki de dünyanın basketbol için yaptıkları oldu.

2000’lerin ortasında bir dönem reytingler düşmüştü ve playoff maçları bile dolu salonlara oynanmıyordu. NBA’in geleceği de çok parlak gözükmüyordu o dönemde. Meşhur PistonsPacers meydan muharebesi, sonra aynı sezon SpursPistons finali. Ama sonra lig hayata geri döndü. Dirk Nowitzki, Dallas’ta sürekli bir MVP adayı hâline geldi. Mike D’Antoni, Amar’e Stoudemire ve Steve Nash, Phoenix bünyesinde Batı Konferansı’nı kasıp kavurdu. Çizgi gerisindeki özgürlüğün sınırlarını genişletmek için kurallar değişti. Spurs, 2007’de herkesi üst üste koyduktan sonra 2014 Finallerinde hücumda nirvanaya çıktı. Yetenek, güçten daha değerli hâle geldi. Kobe ve Iverson’ın skorer oyunları LeBron’un pasör oyununa, Curry’nin şutlarına yol verdi.

Modern NBA’i şekillendiren onlarca etken var ama dikkatli bakınca uluslararası basketbolun etkisi, modern başarı hikayelerinin birçoğunda yer aldı. Günümüzde NBA, lig tarihindeki en ihtişamlı dönemine giriyor ve maçlar 30 yıl önce Sarunas Marciulionis, Arvydas Sabonis, Drazen Petrovic ve Vlade Divac’ın Doğu Avrupa’da 30 yıl önce oynadıkları spora çok daha fazla benziyor.

Alexander Wolff

1988 yılında Seul’deydim. O Sovyet takımının ABD milli takımını yendiği maçı hokey yazarımız Ed Swift ile birlikte izledim. John Thompson’ın aklındaki tek şey Georgetown’da kullandığı baskı savunmasını yapmaktı. Rakibi sıkıştırabileceğini ve top kaybına zorlayacağını düşünüyordu. SSCB ise her şeye hazırdı. Baskıdan çıkmak için alanı kullandılar ve baskıyı kırdılar. Sonra da ABD, sıkıştırmalardan dönemeden boş şutlar buldular. Swifty dedi ki: “Avrupalılar, hokeye de tam olarak bu anlayışı getirdi.” Demeye çalıştığı şey, bunun Birleşik Devletler için hokey adına harika bir şey olduğuydu. Oyunu açmıştı bunlar.

Donnie Nelson

Ben bu işe girdiğim zaman “O adamlar onu yapamaz, bunu yapamaz,” gibi şeylerdi. Litvanya’da Marciulionis ve Sabonis ile kapışarak geçen kariyerimden döndüğüm zaman “Vay be, bu adamlar yıldız olmasalar bile ciddi katkılar vermemeleri imkansız,” diye düşünüyordum sadece. Sonra o grup geldi işte. Volkov, Marciulionis, Kukoc, Petrovic, Sabonis… Bu adamlar bir başarı köprüsü inşa ettiler.

Dario Saric

30 yıl önce Drazen Petrovic vardı. O da Hırvat’tı. İnanılmaz bir skorerdi. Her maç 30-40 sayı atardı. NBA’e geldi. İlk yılının tamamında oturdu. Bence NBA, koçlar ve muhtemelen genel menajerler daha açık olmaya başladı.

Sarunas Marciulionis

Petrovic’e karşı oynadığım için çok mutluydum. Oynadığımız zaman güzel, küçük rekabetlerimiz vardı. Vlade ile de öyleydi o Los Angeles’ta iken. Hep görüşüyorduk. Dino Radja ile de Boston’da yemeğe giderdik. Hep, birbirimizi cesaretlendirirdik. Zor işti, anlıyor musunuz? Özellikle de hep hakemden şikayetçiydik. Hakemler, o yemeklerin genel konusuydu.

Dirk Nowitzki

Kuralları değiştirdikleri zaman, elle kontrol, 5 saniye post oynama, alan savunması kuralları değiştiğinde hepsi Avrupalıların işine geldi. Nasıl hareket edeceğimizi, oynayacağımızı, şut atacağımız, topsuz nasıl oynayacağımızı biliyoruz. Başlangıçta, lig buna daha çok “hareket özgürlüğü” adını verdi. Bu da doğrudan bizim işimize yaradı.

Alexander Wolff

Bu değişimler NBA’e tam da gerektiği anda yeni bir oksijen sağladı. Oyun artık pota civarına yığılıyordu. Uluslararası tadı aldıkça oyun da dışarı doğru açıldı. Daha akışkan bir oyun hâline geldi ve yetenekler tekrar ön plana çıktı.

Kim Bohuny

Maçlarımızı her yerde, sürekli izleyebiliyorsunuz artık. Bu da büyük bir şey. Çok sayıda uluslararası oyuncu var. Senegalli veya İspanyol olmanız önemli değil. NBA’e gidebileceğinizi biliyorsunuz. Artık “NBA’e gitmek için Yugoslav olmam lazım” diye bir düşünce yok. O anlayış yok oldu.

Alexander Wolff

Artık kimin NBA arenasına çıkacağını tahmin edemiyorum ve kimin Amerikalı olduğunu, kimin Amerikalı olmadığını anlamaya çalışıyorum. Milliyet ve tarz kanamalarını görüyorsunuz. Kimse neredeyse ayırt edilemiyor. Kolejdeki oyun büyük oranda pick-and-roll üzerine kuruluyor. Kolej koçları da bunun NBA’deki değişimin bir sonucu olduğunu söylüyor. NBA de bunun uluslararası etkinin bir sonucu olduğunu…