Lakers’ın Karın Ağrısı, Basketbolu Servete Dönüştüren Baba: LaVar Ball

21/Şub/18 08:11 Şubat 24, 2018

Semih Tuna

21/Şub/18 08:11

Eurohoops.net

LaVar Ball kimilerine göre çocuklarının iyiliğini isteyen bir baba, kimilerine göre bir baş ağrısı… Eurohoops Çeviri, LaVar-Lakers ekseninde gelişen ilişkiyi değerlendirdi!

By Ramona Shelburne/ Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 15 Şubat 2018 tarihinde ESPN’de yayınlanmıştır.

12 Aralık’ta onunla eşdeğer koltuklarda oturacak basketbolseverlere oranla çok daha erken salona geldi. O gece Lakers, Madison Square Garden’da Knicks‘e konuk oluyordu. Genelde o kadar iyi koltuklarda oturan seyirciler ısınmaları Chase Lounge adlı kendilerine ayrılan yerde kokteyl içer ve bir şeyler atıştırırlar. Ancak LaVar Ball erken oturmak istedi. Oğlu Lonzo bu efsane binada ilk maçını oynuyordu ve her zamanki gibi LaVar’ın bir mesajı vardı.

Lonzo takımın şimdiki başkanı Magic Johnson’dan sonra Lakers‘a gelen en heyecan verici çaylak olsa da ilk sezonu ilginç bir başlangıca sahne olmuştu. Yaratıcılığını herkese gösteren Ball, %32 ile saha içi isabeti buluyordu (maç başına 10 şut deneyen oyuncular arasında açık ara en kötü yüzde). Şutu girmeyince kendine güveni de aşağılara düşmüştü. Bu yüzden LaVar oğluna yakın kalıyor, maç önceleri ve sonraları onunla konuşuyordu. Beklentiler ve baskıların üstüne çok fazla gelmesini engellemeye çalışıyordu.

Lakers için ise Ball kulübün son kurtarıcısıydı. Eğer Johnson ve GM Rob Pelinka’nın dönüşeceği oyuncuya dönüşürse Ball’un Kobe ve gelecek arasındaki köprü olacağı söylenebilir. Eğer başarısız olursa Lakers’ın yeni yönetimi onu neden 2.sırada seçtiğini açıklamak zorunda kalacak ve kulübü başarıya götürmesi için başkasını arayacak.

LaVar Ball için ise Lonzo, basketbol dünyasındaki Kardashianvari krallık rüyasının ilk adımı anlamına geliyor. Eğer Lonzo yıldız olmazsa kim Big Baller olmak ve ayakkabılarını almak ister?

Ancak ‘başarısızlık’ LaVar Ball’un kitabında pek fazla gördüğümüz bir kelime değil. Eğer bir şey istediği gibi gitmezse Big Baller ortalığı kasıp kavurmaya başlıyor. Lonzo şutu, agresifliği ve kendine güveni konusunda sıkıntı yaşıyordu ve LaVar Ball’un kafasında bunun nedeni Lakers koçu Walton’ın Lonzo’ya doğru koçluk yapmamasıydı. LaVar, Walton’la direkt iletişime geçemiyordu, perde arkasında Johnson ve Pelinka’ya lobi çabaları da sonuç vermeyince Walton’ı ekranlar önünde ve radyolarda eleştirmeye başladı.

Birkaç manşetlere çıkan sözden sonra Johnson ve Pelinka baba Ball’u Kasım sonunda bir görüşmeye davet etti. Görüşmede istekler belliydi: eleştirileri azalt, ya da en azından ilk bize gelip bunu söyle.

Ball görüşmeden “biraz daha diğer tarafa yakın” düşüneceğini söyleyerek ayrıldı ancak “Ne istersem onu söyleyeceğim” demeyi de ihmal etmedi. Tabii Lonzo’nun Garden’daki ilk maçından 6 gün önce ve görüşmeden birkaç gün sonra radyoda Walton’ı Lonzo’yu (hafif sakatlığı da vardı) son çeyreklerde oynatmadığı için eleştirdi.

Lakers çok kızgındı. Lonzo Ball’a babasının yorumlarına katılıp katılmadığı soruldu. Aynı sorular Lakers’taki takım arkadaşlarına da yöneltildi.

LaVar Ball ise kararlıydı. Big Baller olmak öyle kolay değil. İnsanlar sürekli söylediklerine katılmayacak. Ancak daha önceki deneyimlerinden de aldığı sonuçlarla eğer devam ederse istediğini kendi yoluyla alabileceğini görmüştü.

Zaman bir görüşme-anlaşma zamanı değildi. Zaman o yolda devam etme zamanıydı. O gece Garden’da ona yaklaştığımda hemen savaş çizgilerini çizdi.

“Hangi tarafta olacağını düşünüyorsun” dedi LaVar. Bu cümle bir cevaptan çok bir soruya benziyordu.

Lonzo Ball’un başarısının Lakers‘ın başarısı anlamına geleceği bir dönem vardı. Johnson, Lonzo Ball’u ikinci sırada seçerek Hall of Fame saygınlığını tehlikeye attı. Lonzo Lakers tarafından tanıtıldığı gün, Johnson gönderdeki emekli edilmiş formaları gösterdi ve bir gün Ball’un formasının da orada olacağını beklediğini söyledi.

Lakers’ın diğer draft seçimleri Kyle Kuzma, Josh Hart ve Thomas Bryant da o gün basına tanıtılmıştı ancak Lonzo ana odağın tabii ki de tek sahibiydi. O gece Dodger Stadyumu’nda ilk atışı yapması için davet edilen de oydu. Johnson’ın kendi sahip olduğu Lakers rekorlarını kırmasını hedef koyduğu oyuncu da oydu. Lakers’ın sahipleriyle basın toplantısından önce görüşmek için tesislere davet edilen kişi ise babasından başkası değildi.

Lakers camiasında yaşanacak her şey Lonzo Ball’a ve onun üzerinden babasının söyledikleri ve yaptıklarına belli bir noktaya kadar bağlı gibi duruyordu. Ancak LaVar Ball, ESPN’e koç Walton’ın ‘takımı kaybettiği’ iddiasında bulunduktan sonra ilginç bir şey yaşandı: Lakers kendini buldu.

Takım 7 Ocak-8 Şubat arası oynadığı 16 maçın 12 tanesini kazandı ve 2013’ten bu yana en iyi dönemini geçirdi. Bu serinin çoğu da maçların 12’sini diz sakatlığı nedeniyle kaçıran Lonzo Ball olmadan geldi. Takımın dirilişi Kuzma, Hart, Brandon Ingram ve Julius Randle’ın önderliğinde yaşandı ve takım Ball geldiğinde beklenen oyunu oynamaya başladı: bencil olmayan ve yüksek tempo oynayan bir takım. Walton takıma savunma yaptırmayı da başardı (16 maçlık dönemde Lakers NBA’in en iyi 3.savunmasıydı) ve bunu takımın yıldızlarını dahi savunmada efor sarfetmezse kenarda tutarak yaptı. 8 Şubat’ta ise Lakers Jordan Clarkson ve Larry Nance Jr.’ı Cleveland’a gönderip iki maksimum kontratlık boşluğu maaş bütçesinde açma şansını yakaladı.

Bir anda Lakers kazanma kültürünü yakalamıştı. Pelinka New York’ta takımın boş olduğu bir Şubat gecesi takıma “Hamilton” izlemek için 20 bilet buldu. Bu şekilde takımın birlikte kültürel bir faaliyet yapması amaçlanıyordu. Muhtemelen Lin-Manuel Miranda’nın müzikalini tamamen anlamak için çok gençlerdi ama Pelinka en azından bu genç ve idealist oyuncu grubunun Hamilton’ı izleyerek ‘daha iyi bir ülke’ yaratma konusunda bilgilenmesini istedi.

“Çok fazla genç oyuncumuz var ve iyi bir çekirdek ile iyi bir organizasyon kurmaya çalışıyoruz” diyor Hart ve ekliyor, “Bazen kendi dünyamızda o kadar çok kayboluyoruz ki diğer şeyleri göremiyoruz. Bu yüzden diğer insanları kendi dünyalarında görmek Hamilton’dan bir şeyler kapmak, sonrasında kaptığımız detayları kendi dünyamıza getirmek çok güzel bir tecrübe diye düşünüyorum.”

Hart için müzikalin mesajı iyi alınmış gibiydi. Sonraki gece Brooklyn’de ilk beş başladı ve üst üste 3 maçta double-double yaptı.

“En büyük şarkılardan biri ‘Şutumu (Şansımı) harcamayacağım’ şarkısıydı” diyor Hart, “Bu fırsatları kaçırmak istemiyorsunuz.”

Lonzo Ball, Hamilton’ı ilk kez izlediğini söylerken bu kadar kadar beğendiği için kendisi dahi şaşkınlığını gizlemedi. “Herkese dedim ki, eğer tarih dersimiz böyle olsaydı birçok kişi çok daha bilgili olurdu.”

Peki şovun ana fikrini anladı mı?

“Yani, çoğunlukla anladım” diyor Ball, “Fırsatını kullan.”

Bunların hiçbiri Lonzo Ball’un fırsatını harcadığı ve Lakers’ın geleceği için çok önemli bir oyuncu olmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü öyle. Ancak bir aylık süreçte evrenin merkezinden Güneş sistemindeki gezegenlerden birine dönüştü denilebilir. Babası ise başka bir galakside, diğer oğulları LiAngelo ve LaMelo’nun yanında Litvanya’da bulunuyor. Ball’lar orada profesyonel basketbol oynuyor, ödül törenleri düzenliyor, Big Baller suyu çıkarıyor ve eğer diğer iki kardeşini almazlarsa Lonzo’nun Lakers’la yeni bir kontrat imzalamayacağı konusunda Lakers’ı komikçe tehdit ediyorlar.

“Sıfır reaksiyon” diyor Lonzo babasının tehditine yönelik olarak, “Ben sadece oynuyorum. O hep konuşuyor. Hep bu şekilde oldu.”

Lakers da bu sözlere karşı omuzlarını silkti. Ingram’ın oyun kurucu rolünü alması ve kadroya yeni katılan Isaiah Thomas’ın kenardan gelmesiyle iyi bir basketbol oynuyorlar. Lonzo Ball hala şimdinin ve geleceğin oyun kurucusu. Thomas’ın kontratı sene sonunda bitiyor ve Lakers’ın planlarına uymayan uzun vadeli bir kontrat istiyor. Ancak ışıklar eskisi kadar parlak değil. Lonzo’nun ‘kurtarıcı’ rolünü oynaması artık o kadar da kaçınılmaz gözükmüyor.

“Endişeleneceğim nokta bu 15 oyuncu ve gittiğimiz yön” diyor Johnson ve devam ediyor, “İlk günden bu yana odaklandığım ve endişelendiğim nokta bu, bu şekilde de devam edeceğim.”