By Anıl Can Sedef/ info@eurohoops.net
NBA’de All-Star hafta sonunu geride bıraktık. Daha önce takasın son günü All-Star arasından sonra olurdu ancak yeni takvimle birlikte takımlar takaslarını ve son kadro hamlelerini yaptıktan sonra All-Star arasına girildi. Tabii bunun takımlar açısından birçok olumlu yanı var. Doğu’nda da playoff potasının ve sıralamalarının altları için çekişme aynı hızıyla devam ediyor. Konferansın dibindeki takımlar ise yavaş yavaş Draft’a hazırlanmaya başlıyor.
Daha fazla uzatmadan güç sıralamalarına geçelim.
15. New York Knicks (23-36)
Knicks 8 maçtır kaybediyor. Washington Wizards’a karşı 27 sayı öne geçip kaybettiler. Frank Ntilikina’nın süresini anlam vermesi zor şekilde kısıtlamaya devam ediyorlar.
Ve tabii ki en önemlisi sezon sonuna kadar Kristaps Porzingis’siz olmaya devam edecekler. Madison Square Garden, 2018 draft’ına hazır mısın?
14. Brooklyn Nets (19-40)
Brooklyn son yedi maçını kaybetmiş durumda, ligin en az rakipleri zorlayan takımı. Allen Crabbe’in yükselen performansı şu an onlar için tünelin ucundaki ışık konumunda.
Evet, o kadar kötü durumdalar.
13. Atlanta Hawks (18-41)
Atlanta, Detroit Pistons’a karşı büyük bir geri dönüş yapmaya çalıştı ama yarım kaldı. Ama çok üzülmelerine gerek yok.
İlk beşi ve kazanma hedefi olmayan bir takım için vazgeçmeme isteğini gösterip yine de yenilmek bir galibiyetten daha iyidir.
18-41’le Doğu’nun matematiksel olarak dibindeler. Yeni bir durum yok.
12. Orlando Magic (18-39)
Magic, All-Star maçı öncesinde üç maçı çift haneli farklarla kaybederken Mario Hezonja üçünde de işlevli bir NBA oyuncusu gibi gözüktü. Hayal kırıklığıyla dolu iki sezonun ardından üçüncüde bir şeyler göstermeye başlaması onlar için iyi haber.
Jonathan Isaac’in yakında dönmesi bekleniyor. Ellerinde bu sezonun da manasız geçmediğini göstermek için iki ay ve 25 maç kaldı.
11. Chicago Bulls (20-37)
Zach LaVine’in eski takımı Minnesota Timberwolves’a 35 attığı bir maçta güzel bir galibiyet aldılar. Sonra Magic’i yendiler.
Draft’a yatma çabaları için pek verimli olmayan 2-2’lik bir haftayla All-Star arasına girdiler. Önceki değerlendirmedeki kadar rüzgarlı değiller ama onlar için burası bile yüksek sayılır.
10. Detroit Pistons (28-39)
Detroit’in Blake Griffin’in gelişiyle aldığı dört galibiyetin yalancı bahar olduğu zaten konuşuluyordu.Motor City yanıltmadı.
All-Star haftası öncesinde sadece bir maç kazanabildiler ve o da Hawks’a karşı.
Üst üste maçlar oynayan rakipleri ikinci gece karşılarında bulmadıkları sürece işler onlar için işler kolaylaşmıyor.
9. Charlotte Hornets (24-33)
Üst üste dört maç kaybettiler. Ama felaket durumdaki Magic’e karşı son anlarda toparlanıp maçı kazanmayı bildiler.
“Güç” değerlendirmesek daha aşağılarda olurlardı ama Orlando maçının sonundaki çaresizlikle oynamayı başarırlarsa 5,5 maç gerisinde oldukları playoff potasına yetişmeleri ihtimal dışı değil.
8. Miami Heat (30-28)
Miami Heat’le kimin oynadığı önemli değil her zaman son çeyreklere nefes nefes girecekleri kesin.
Son 23 maçının 22’si tek sayılık farklarla biten Heat tam 16 maçtır üst üste gerilim filmi gibi maçlara çıkıyor.
Özellikle farkı açıp yakalandıkları maçlar tat kaçırıyor ama Heat bir şekilde tıpkı bu sıralamada ve playoff manzarasında olduğu gibi ucu ucuna ayakta kalmayı başarıyor.
Tabii bir de forma satışı rekorları kırmalarına yol açan Dwyane Wade’in dönüşü var.
7. Washington Wizards (33-24)
John Wall’ın yokluğunda takımda “alfa” rolünü Bradley Beal üstlendi. Özellikle Tim Hardaway Jr.’ı kitlediği mücadeledeki savunma performansı beklenmedikti.
Bir başka beklenmedik olay da Tomas Satoransky’nin rotasyonda sağlam katkı verdiği sürelerdi. Son dokuz maçın yedisini kazanan Wizards’da işler John Wall’un yokluğuna rağmen yolunda gözüküyor.
Hem de bu sezon daha önce hiç olmadığı kadar. Sanırım en beklenmedik olan da bu.
6. Indiana Pacers (33-25)
Victor Oladipo, Indiana’nın All-Star’a girdiği haftada 30 sayı atarak takımının 3-0’lık derecesinin mimarı oldu.
Boston Celtics, Knicks ve Nets’e karşı kazandılar. Herhalde All-Star siftahı yapan bir oyuncu takımını ve kendisini eğlenceli hafta sonuna daha iyi bir yerde sokamazdı.
All-Star arasına girerken %50 galibiyet barajının sekiz maç üstündelerdi ve bir Allah’ın kulu dahi burada olabileceklerini düşünmemişti.
Lance Stephenson bile Oladipo’nun böyle bir lider olabileceğini düşünmediğini itiraf etmişken bu sırada olmaları birincilik kadar büyük başarı.
5. Milwaukee Bucks (32-25)
Milwaukee Bucks hala şüphe uyandırıyor.Jason Kidd’in gidişinden hemen sonra iyi bir savunma takımına dönüşmüş gibi gözükmeleri insana pek gerçekçi gelmiyor.
Kidd gittiğinden bu yana Bucks’ın rakipleri ligin en kötü üçlük atan takımı oldu. Milwaukee bu süreçte hücumda belirgin bir gelişme göstermedi.
Yani neden-sonuç ilişkisinden çok şans sonucu gelen bir değişimle karşı karşıyayız.
Her şeye rağmen Kidd’in gidişinden bu yana aldıkları sonuçlarla playoff resminde hiç olmadıkları kadar rahat bir noktaya geldiler.
Kurduğu kadroyu ve yapıyı değiştirmeden bir koçu kovduğunuzda bundan daha iyi bir durum hayal etmek zor.
4. Philadelphia 76ers (30-25)
Son yedi maçın altısını kazanarak All-Star arasına girdiler, hem savunma hem hücumda gayet iyi durumdalar.
Yedinci sırada olabilirler, belki bütün sezon “bu seviyede” olmaları gereken sonuçları almadılar ama sonunda potansiyellerinin yanına sonucu da eklemeyi başlıyorlar.
Ölçmek imkansız ama Joel Embiid’in bulaşıcı özgüveni bütün takımda hissedilmeye başlamış gibi. T.J. McConnell’dan gelen triple-double’ları, Covington’dan gelen smaçları ve Simmons’ın “All-Star’ım” diye bağıran oyununu başka türlü açıklamak şu an zor.
Son 10 yılın en uzun iç saha galibiyet serisi, son beş maçın tamamında galibiyet, playoff potasına yükseliş. Philadelphia uzun bir süredir bu kadar güçlü hissetmemişti.
3. Boston Celtics (40-19)
Son beş maçın dördünü kaybettiler. Kaybettikleri eşleşmeler arasında potansiyel konferans finali rakiplerine karşı olanlar da var.
Raptors’a 20’yle kaybettikten sonra yenilenmiş Cavaliers’dan 22 sayı fark yediler. Özellikle son dönemde yaşadıkları zorluklar kaliteli rakiplere karşı ortaya çıksa da zaafları herkes karşısında gözükmeye başladı.
Hücumdaki sınırlılıkları savunmadaki performansları düştüğünde iyice ortaya çıkıyor. Şu an tam anlamıyla dengeleri bozulmuş gibi.
Ama sayısal olarak hala sağlam bir savunmaya sahip olduklarını gösteren verilerde sağlam durumdalar. Zorlanıyor olabilirler ama güç kaybetmiş değiller.
2. Cleveland Cavaliers (34-22)
LeBron James geri döndü, Cleveland geri döndü. Kral daha aktif, daha canlı ve daha hevesli olduğunda her şey daha kolay oluyor.
Takım ve soyunma odası değiştiğinden bu yana Cleveland çıktığı üç maçı ortalama 15 sayı farkla kazandı. Tabii ki NBA tedirgin durumda.
Çünkü yolda Thunder ve Celtics gibi çok ciddi iki rakibi yendiler. Cavs yeni bir takım olarak yeni bir sezona başlamış gibi gözüküyor.
1. Toronto Raptors (41-16)
Toronto, All-Star’a giden haftayı da üç galibiyetle geçti. Son 25 maçta 16 galibiyet aldılar. Tam anlamıyla Doğu’nun en iyi takımı konumundalar.
Ama oyun olarak bazı eksikleri var. Heat,Raptors’ın o eksiklerini kullanarak maçı son topa kadar götürmeyi başardı. Galibiyete rağmen Koç Dwane Casey’nin mutsuz olmasının sebebi de tam olarak takımının bu “yavaşlığı.”
Her şeye rağmen savunma ve hücum verimliliğinde NBA’in ilk beşteki iki takımından biri onlar. Kalan fikstürleri onları 25 maçta 16-9’a götürecek kadar kolay.
Deplasmanda hiç Batı’dan bir rakiple oynamayacaklar. Hem ilk sırayı koruyacaklar hem de playoff’a taze gireceklerdir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!